Sanıklar .... ve....'nın beraatlerine ilişkin hükümlere yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanıkların olay tarihinde hastahanede nöbetçi olarak görevli olmadıkları anlaşılmakla,
Yapılan yargılama sonunda suç açısından faillerin taksirlerinin bulunmadığı gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan katılanlar vekilinin bir nedene dayanmayan temyiz itirazlarının reddiyle beraate ilişkin hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA,
Sanıklar..... ve .....'ın beraatlerine ilişkin hükümlerin incelenmesine gelince;
37 yaşındaki 41 haftalık gebe olan katılanın, 41. haftada doğum için ...devlet hastanesine yatırıldığı, katılanların iddiasına göre ; 41. haftaya kadar gebelik kontrolünün özel bir hastanede yapıldığı ve kontrollerde olumsuz herhangi bir şeyin olmadığı bebeğin sağlıklı ve 4 kilo 100 gr olduğunun söylendiği kilosu itibariyle sezeryanla doğumun daha uygun olacağı konusunda özel hastanedeki doktorun kendilerine telkinde bulunduğu, katılanın 2. gebeliği olduğu ve ilk çocuğunun 3,5 kg. olarak normal doğum yolu ile doğduğu, katılanların iddiasına göre doktorun ve hemşirelerin gerekli müdahalelerde bulunmadığından bebeklerinin sağlıksız doğduğu, doğumdan sonra 75 gün mekonyum aspirasyon tanısı ile küvezde kaldığı ve 8 aylıkken otopsi sonucuna göre Akut pnömuni ve plörit sonucu öldüğü olayda,
Antalya 3. İdare Mahkemesince alınan Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulunun 24 Kasım 2010 tarihli ve 3850 karar nolu raporunda; “eldeki belgelere göre doğum takibinin eksik yapılmış olduğu, bebeğe uygulanan takip ve tedavilerin tıp kurallarına uygun olmadığı”, Adli Tıp Kurumu 3. ihtisas kurulu 25 kasım 2009 tarih ve 10205 karar nolu raporunda ise “indüksiyon takılan gebelerde kardiotokografi ile çocuğun kalp sesinin ve çocuğun iyilik halinin yakından takibi ve durumunun iyi olduğunun kanıtlanması gerektiği, bu tıbbi kayıtların mevcut olmamasının bir eksiklik olduğu bu tıbbi kayıtlar mevcut olmadığından çocuğun durumunun ne zaman bozulduğu hususunda görüş bildirilemeyeceği", Adli Tıp 1. ihtisas Kurulunun 3017 nolu kararında "1-Normal vajinal yolla doğum eyleminin takibinin ebeler tarafından yapılabileceği ancak indüksiyon takılmış gebenin uygun sekilde takip edilerek bebeğin sıkıntıya girip girmediğinin çocuk kalp seslerini sayısal değer olarak izleyerek ve NST çekilerek belirlenmesi, bebeğin sıkıntıda olduğunun tespiti halinde nöbetçi Kadın Doğum Uzmanına haber verilerek gerekirse sezaryen yoluyla doğuma alınmasının sağlanması gerektigi, takiplerde yalnızca bir kez 140 atım/dk şeklinde çocuk kalp sesi değeri olduğu, NST kayıtlarının bulunmadığı, bu nedenle kişinin doğum travay takiplerini yapmakla sorumlu (28/05/2007 günü-29/05/2007 gecesi) nöbetçi ebelerin uygulamalarının tıp kurallarına uygun olmadığı, Annenin saat 06:10 sıralarında mekonyumlu sularının gelmesi üzerine doğumhaneye alındığı ve Dr...... tarafından muayene edildiği, açıklığın 6-7 cm ve başına fiske olduğu, ÇKS:140/dk olduğu, amnion sıvısı koyu mekonyumlu olduğu, indüksiyon yapılarak bebeğin doğurtulduğu dikkate alındığında, doğumu gerçekleştiren Kadın Doğum Uzmanı Dr.....'ın uygulamalarının tıp kurallarına uygun olduğu" şeklinde oldukları, tüm bu belirlemeler karşısında sanıkların kusurlu olup olmadıkları hususunda şüpheye düşüldüğü, sanıklara atfedilecek kusurun tartışmayı gerektirmeyecek şekilde kesin bir biçimde saptanması doğumun meydana gelen tüm olumsuzluklara rağmen sanık doktor tarafından sezeryan yolu ile değil de normal doğum şeklinde yapılmasına karar verilmesi eyleminde ihmal ve kusurunun bulunup bulunmadığı hususlarında gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi, sanığın olay nedeni ile tıbbi açıdan kusurlu bulunup bulunmadığının tespitine ilişkin olarak önceki raporlarda irdelenecek şekilde sanığın eylemi ile netice arasında illiyet bağının ve kusurunun bulunup bulunmadığının her türlü şüpheden uzak biçimde saptanması için Adli Tıp Kurumu Genel Kurulundan rapor alınmasından sonra hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden eksik inceleme sonucu yazılı şekilde sanıkların beraatine karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, katılanlar vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince hükmün isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 29/05/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
kaynak:(www.corpus.com.tr)
KARARI YAZDIR