ArabicAzerbaijaniEnglishFrenchGermanRussianSpanishTurkish

Soruşturma ve Kovuşturmanın Yapılmasını Engellemek Amacıyla Yetkili Makamlara Kimlik Bilgilerinin Verilmesi

31-01-2021 - 617

Soruşturma ve Kovuşturmanın Yapılmasını Engellemek Amacıyla Yetkili Makamlara Kimlik Bilgilerinin Verilmesi


Bu kararı Favorilerinize Eklemek veya Kopyalayabilmek için giriş yapın veya üye olun
Yargıtay Ceza Genel Kurulu
2013/609
2015/290
2015-09-29





Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçundan sanık ..'un 5237 sayılı TCK'nun 268/1. maddesi delaletiyle aynı kanunun 267/1, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin, ... Asliye Ceza Mahkemesince verilen ... gün ve ... sayılı hükmün, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay ... Ceza Dairesince ... gün ve ... sayı ile onanmasına karar verilmiştir.

Yargıtay C.Başsavcılığı ise ... gün ve 137135 sayı ile;

“Başkasına ait kimliğin veya bilgilerin kullanılması, soruşturma veya kovuşturma makam ve görevlileri nezdinde gerçekleşmelidir. Çünkü, soruşturma veya kovuşturmayı önleme amacıyla başkasına ait kimliğin kullanılması fiili yalnızca görevlilere karşı işlenebilir. Bu bakımdan, fail olay yerine başkasının kimlik belgesini bırakarak kaçmışsa, gerek maddi öğe ve gerekse manevi öğe bakımından bu suçun değil, 267/2. maddedeki, maddi iftira suçunun oluştuğu düşünülmelidir. Fakat bu görevlilerin mutlaka suç yeri ve dosyasıyla yetkili kimseler olması zorunlu değildir. (O.Yaşar, H.T.Gökcan, M.Artuç Yorumlu-Uygulamalı Türk Ceza Kanunu, Sayfa 7883) Fail, hakkında işlediği bir suç nedeniyle soruşturma ve kovuşturma yürütülürken kendi kimliği veya kimlik bilgileri yerine, başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini veren kimsedir. Diğer bir anlatımla şüpheli ya da sanık statüsünde bulunan bir kimsedir. Şüpheli veya sanık ifade verirken, kimliği ile ilgili doğruyu söylemek zorundadır. (5271 sayılı CMK. M. 147/1-a). Soruşturma ve kovuşturma makamları önünde kimliği konusunda yalan söyleyen şüpheli ya da sanık 5237 sayılı TCK'nun 206. maddesi uyarınca cezalandırılır. Şayet şüheli ya da sanık, bu yalan beyan sırasında başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini verirse, artık uygulanacak hüküm 268 ve dolayısıyle 267'dir. Bu son ihtimalde fikri içtima hali de dikkate alınmalıdır (206 ile 268 arasında). (M.E.Artuk, A.Gökcen, A.C.Yenidünya Ceza Hukuku Özel Hükümler 6. Bası Sayfa751) Bilimsel kaynaklar da, 5237 sayılı TCK'nun 268. maddesinde düzenlenen başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun, soruşturma veya kovuşturma yapmaya yetkili makam ve görevlilerine karşı işlenilebilecek türden bir suç olduğunu vurgulamaktadır.

Somut olayda, sanık ... 12.06.2009 tarihinde, şikayetçi ...’a oğlu ...'in arkadaşı olduğu ve ...'e borcu bulunduğunu bildirip, ödeyeceğini söyleyerek bir arkadaşını arama bahanesiyle masa üzerinde bulunan şikayetçiye ait cep telefonunu alıp konuşuyor gibi yaparak olay yerinden uzaklaştığı; sanığın hırsızlık yoluyla elde ettiği cep telefonunu aynı gün diğer şikayetçi ...’e ait ... isimli ikinci el cep telefonu alıp satılan işyerine götürerek, üzerinde kendi fotoğrafı bulunan ... isimli gerçek kişi adına düzenlenen sürücü belgesi fotokopisini ibraz ederek satması biçiminde gerçekleşen eylemde, kendisine karşı suç işlenen, başkasına ait sürücü belgesi fotokopisi ile telefon satılan şikayetçi ..., soruşturma ve kovuşturma yapmaya yetkili birisi değildir, dolayısıyle sanığın eylemi 5237 sayılı TCK'nun 268. maddesinde düzenlenen suçu oluşturmayacağı kabul edilmelidir” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur

5271 sayılı CMK'nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 9. Ceza Dairesince 04.06.2013 gün ve 4541-8395 sayı ile; itiraz nedenleri yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

 TÜRK MİLLETİ ADINA

CEZA GENEL KURULU KARARI

İtirazın kapsamına göre inceleme sanık hakkında başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma suçundan kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.

Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma suçunun oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkindir.

İncelenen dosya kapsamından;

Sanığın ...’a ait cep telefonunu, oğlunun arkadaşı olduğundan bahsederek bir yeri aramak amacıyla aldığı ve bir daha da iade etmediği, telefonu aynı gün ikinci el cep telefonu alım satım işiyle uğraşan tanık ...’e satmak için götürdüğü, işyeri sahibi tanığın faturası olmayan cep telefonunu almak için kimlik istemesi üzerine sanığın yanında bulunan kimlik bilgileri müşteki ...'a ait üzerinde kendi fotoğrafı yapıştırılı ehliyet fotokopisini vererek cep telefonunu sattığı,

Müşteki ...; ehliyet fotokopisindeki kimlik bilgilerinin kendisine, ancak üzerindeki fotoğrafın evine gidip gelen arkadaşı sanık ...’a ait olduğunu beyan ettiği,

Sanık ise; iddianamedeki olayın doğru olduğunu, telefonu satmaya gittiği sırada üzerinde müşteki ...'ın ehliyet fotokopisi olduğunu, kendi fotoğrafını üzerine koyup fotokopisini çektiğini ve bu fotokopiyi telefoncuya verdiğini, telefoncunun "ben bunu ancak bir kimlik ile satın alabilirim" demesi üzerine bu yola başvurduğunu, suçunu gizlemek için yapmadığını, ayrıca asker kaçağı da olduğunu savunduğu,

Anlaşılmaktadır.

Adliyeye karşı suçlar bölümünde düzenlenen 5237 sayılı TCK’nun “Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması” başlıklı 268. maddesi; “İşlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimliği veya kimlik bilgilerini kullanan kimse, iftira suçuna ilişkin hükümlere göre cezalandırılır” şeklinde düzenlenmiş, madde gerekçesinde bu suçun iftira suçunun özel bir işleniş şekli olduğu ifade edilmiştir.

Kanuni düzenlemeye göre, kişinin işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanması yaptırıma bağlanmıştır. Buna göre, failin işlediği suç nedeniyle hakkında başlatılan soruşturma veya kovuşturmada, kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, bu suçla ilgili muhakeme sürecini yürüten yetkili makamlara gerçekte var olan bir başkasının kimliğini veya kimlik bilgilerini kendi bilgileriymiş gibi vermesi halinde suç oluşacaktır. Başka bir anlatımla suçun oluşabilmesi için eylemin adli soruşturma ve kovuşturmayı yürütmekle görevli yetkili mercilere yönelik olarak yapılması gerekmektedir.

Öte yandan, suçun oluşumu için, daha önce işlenmiş bir suçun varlığı da şarttır. Fail işlemiş olduğu suç nedeniyle ve suçu işledikten sonra soruşturma ve kovuşturmanın kendisine yönelmesini engellemek için kimliğini gizleme gayreti içine girmeli ve başkasına ait olduğunu bildiği kimlik veya kimlik bilgilerini yetkili mercilere vermelidir.

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;

Sanığın çaldığı cep telefonunu müşteki ...’a ait üzerinde kendi fotoğrafı bulunan ehliyet fotokopisini vererek sattığı olayda, başkasına ait kimlik bilgilerinin soruşturma veya kovuşturma yapmaya yetkili adli makamlara verilmemesi nedeniyle başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun unsurları itibariyle oluşmadığının kabulü gerekmektedir.

Bu itibarla, itirazın kabulü ile Özel Daire onama kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme hükmünün sanığın üzerine atılı başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun unsurları itibariyle oluşmadığının gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.

SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

1- Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,

2-Yargıtay ... Ceza Dairesinin ... gün ve ... sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,

3- ... Asliye Ceza Mahkemesinin ... gün ve ... sayılı kararının, sanığın üzerine atılı başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun unsurları itibariyle oluşmadığının gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,

4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 29.09.2015 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.

KARARI YAZDIR


Aşağıdaki arama terimleri ile ilgili kararlara etiketlere tıklayarak ulaşabilirsiniz :
kimlik bilgileri soruşturma kovuşturma yetkili makam kimlik bilgilerinin verilmesi suç
Bu kararı Favorilerinize Eklemek için giriş yapın veya üye olun

Bu kategorideki diğer İçtihatlardan bazıları