ArabicAzerbaijaniEnglishFrenchGermanRussianSpanishTurkish

Kasten Öldürme - Öldürme Kararı ile Eylem Arasında Makul Bir Süre Geçmesi

16-05-2021 - 429

Kasten Öldürme - Öldürme Kararı ile Eylem Arasında Makul Bir Süre Geçmesi


Bu kararı Favorilerinize Eklemek veya Kopyalayabilmek için giriş yapın veya üye olun
Yargıtay Ceza Genel Kurulu
2019/336
2020/386
2020-09-29





Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Sayısı : 127-224

Sanık ...'nun maktuller ... ve ...'e yönelik nitelikli kasten öldürme suçundan TCK'nın 82/1-a, 29 ve 62. maddeleri uyarınca iki kez 16 yıl 8 ay hapis; maktul ...'e yönelik nitelikli kasten öldürme suçundan TCK'nın 82/1-a, e, 29 ve 62. maddeleri uyarınca 16 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına; tüm suçlar yönünden TCK'nın 53/1 ve 63. maddeleri uyarınca hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesince verilen 23.01.2013 tarihli ve 234-18 sayılı resen temyize tabi hükümlerin sanık ve müdafisi tarafından da temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 09.04.2014 tarih ve 993-2308 sayı ile;
“...1- Suçun tasarlanarak işlendiğinin kabulü için sanığın eylemini gerçekleştirmeye olay tarihinden önce karar vermesi, kararında sebat ve ısrar göstermesi, karar ile icra arasında makul bir süre geçtikten sonra maktulleri öldürmesi gerektiği, oysa somut olayda tasarlamanın unsurlarının bulunmadığı anlaşılmakla, sanık ...'un maktuller...ve...'ı kasten öldürme, maktul ...'a yönelik eylemi yönünden ise çocuğu kasten öldürme suçundan cezalandırılması yerine maktuller...ve...'ı tasarlayarak öldürme, çocuk maktul ...'ı tasarlayarak öldürme suçundan hüküm kurulması,
2- Sanık ...'un kız kardeşi...'in, maktuller...ve...'ın oğlu olan katılan ... ile birlikte yaşadığı, ...'in 31.05.2011 tarihinde yaralandığı, 03.07.2011 tarihinde hastanede öldüğü anlaşılmakla...'in ölümü ile ilgili olarak maktul ... hakkında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına ilişkin Kırıkkale Cumhuriyet Başsavcılığının 2011/4444 soruşturma sayılı dosyasının getirtilerek incelenmesi, sonucuna göre haksız tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile haksız tahrik indirimi yapılarak hüküm kurulması,” isabetsizliklerinden sanığın ceza miktarı itibarıyla kazanılmış hakkı saklı kalmak kaydıyla bozulmasına karar verilmiştir.
(2) numaralı bozma nedenine uyan Yerel Mahkeme ise 03.07.2014 tarih ve 127-224 sayı ile (1) numaralı bozmaya direnerek sanığın önceki hükümler gibi mahkûmiyetine karar vermiştir.
Direnme kararına konu resen temyize tabi bu hükümlerin de sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 11.12.2015 tarihli ve 348595 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca 07.12.2016 tarih ve 1194-1210 sayı ile; 6763 sayılı Kanun'un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun'a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 01.03.2017 tarih ve 6-628 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilmiştir.
Dosyayı inceleyen Ceza Genel Kurulunca 05.03.2019 tarih ve 251-147 sayı ile;
"Dosyanın, Yerel Mahkemece sanığın maktuller ... ve ...'e yönelik eylemleri nedeniyle verilen 23.01.2013 tarihli ve 234-18 sayılı mahkûmiyet hükümleri ile bozma üzerine verilen direnme kararına konu 03.07.2014 tarihli ve 127-224 sayılı mahkûmiyet hükümlerinin Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına tebliğinin sağlanması için Yerel Mahkemeye gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdi edilmesine" karar verilmiştir.
Yerel Mahkemece yapılan tebligat üzerine Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığınca temyiz kanun yoluna başvurulmamış, tekrar Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık ... Yeşilçam hakkında nitelikli kasten öldürme suçlarından verilen beraat kararları temyiz edilmeksizin kesinleşmiş olup direnmenin kapsamına göre inceleme sanık ... hakkında nitelikli kasten öldürme suçlarından verilen mahkûmiyet hükümleri ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;
1- Sanığın, maktuller ... ve ... ile 18 yaşından küçük ...'e yönelik gerçekleştirdiği kasten öldürme eylemlerinde tasarlama şartlarının oluşup oluşmadığı, bu bağlamda sanık hakkında TCK’nın 82. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinin uygulanıp uygulanamayacağının,
2- Yerel Mahkemenin suç vasfına yönelik direnme gerekçesinin isabetli olduğu sonucuna ulaşılması hâlinde; haksız tahrik şartlarının oluşup oluşmadığına ilişkin bir direnme kararı bulunup bulunmadığı, bu bağlamda haksız tahrik şartlarının oluşup oluşmadığına dair incelemenin Ceza Genel Kurulunca yapılıp yapılamayacağının,
Belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
26.06.2011 tarihli olay tutanağında; saat 01.25 sıralarında Yuva Mahallesi, Yıldıztepe Cami yanından yoğun bir şekilde silah sesi gelmesi üzerine silah sesinin geldiği istikamete doğru seyir hâlindeyken...’ın yanından geçerken sokak içerisinden bağrışma sesleri duyulması üzerine bu sokağa girildiği, 10 numaralı yerde ikamet eden ve bilinen şahıslardan olan at arabacı ...’ın oğulları ... ve ...’in, yanlarında küçük yaşlarda dört-beş çocukla birlikte gelip “Annemi, babamı vurdular yardım edin” şeklinde bağrışmaları üzerine olay mahalline hemen 112 acil sağlık ekibi çağrıldıktan sonra ikametin içerisine girildiğinde, girişteki odada yer yatağı serili olduğu ve yatak üzerinde kan izleri bulunduğu, ikinci odanın hemen girişinde ...’ın baş kısmı ikinci odaya yönelik, yüzüstü hareketsiz yatar vaziyette olduğu, ikinci odada hemen sağda ...’in yere çömelmiş ve yüzü yere kapaklanmış vaziyette hareketsiz olarak durduğu, Binnaz'ın hemen yanındaki kanepede oğlu ...’in gözleri açık hareketsiz olarak yattığının görüldüğü, olay yerine takviye polis ekibi çağrıldığı, kısa süre sonra 112 görevlileri ile yardımcı ekiplerin geldiği, yapılan inceleme sonucu ..., ... ve ...’in eks olduklarının bildirildiği,
26.06.2011 tarihli olay yeri inceleme raporu formunda; olayın müstakil bahçe içerisinde, tek katlı, avlu duvarı ile çevrili olan evde meydana geldiği, avlu giriş kapısının karşısında ikametin demir aksamlı giriş kapısının olduğu, bu kapı üzerinde herhangi bir zorlama izinin bulunmadığı, ikamet giriş kapısının sol tarafında ahşap kanepe, giriş kapısı iç kısmında yerde iki adet kartuş, üzerinde kırmızı renkli damlalar olan iki adet yastık, bu yastıkların ön kısmında yerde bir adet kartuş olduğu, girişte sağda bulunan kanepe üzerinde bir adet yer yatağının dürülmüş vaziyette olduğu, yatak açıldığında iç kısmında kırmızı renkli damlaların görüldüğü, aynı kanepe üzerinde bulunan bir adet yastıkta da kırmızı renkli damlalar bulunduğu, girişte solda bulunan kanepe üzerinde bir adet battaniye ile iki adet yastık olduğu ve yastıklarda da kırmızı renkli damlalar görüldüğü, girişin karşısında solda salona açılan kapı ağzında yerde ayak kısımları ikamet girişindeki oda içerisinde, baş kısmı ise salon içerisinde yüzükoyun yatar vaziyette bir erkek şahsın eks hâlde yerde yattığının görüldüğü, bu şahsın alt kısmında siyah renkli eşofman üst kısmında ise siyah renkli askılı fanilanın olduğu, fanilanın orta kısmında bir adet deliğin olduğu, maktulün sol tarafında yerde yoğun bir şekilde kan damlaları ile kan birikintisinin görüldüğü, ayak kısmında üç adet piknik tüpü olduğu, yine ayak kısmında sağda yerde dört adet kartuş bulunduğu, maktulün sol tarafında kapı ağzında yerde bir adet kartuş, sol kol iç kısmında salonda yerde bir adet kartuş, sol kolu dış kısmında salonda yerde iki adet kartuş, sağ tarafında salonda yerde iki adet kartuş görüldüğü, salon girişinde sağda ahşap koltuk olduğu, bu koltuğun ön kısmında yerde öne doğru eğik vaziyette bir bayanın eks hâlde yattığı, bu kişinin alt kısmında turuncu renkli eşofman üst kısmında uzun kollu beyaz renkli kazak ve siyah renkli yeleğin olduğu, maktulün sol kolunun kanlı olduğu, sağ tarafında bulunan kanepe üzerinde sırtüstü uzanmış sağ kolu kanepeden salınır vaziyette açık ve kanlı, sağ ayağı yerde sol ayağı sağa doğru katlanmış vaziyette bir erkeğin eks hâlde yattığı, maktulün sağ kasığında ve sağ yanında delikler bulunduğu, alt kısmında siyah kapri pantolon üst kısmında ise bordo yarım kollu tişörtün olduğu, salon girişinde sağda büyük demir aksamlı ve demir korkuluklu pencerenin bulunduğu, pencerenin üst tarafının açık ve pencere demirinin ise kanepenin üst kısmında olduğu, salon girişinde karşıda bulunan kanepenin açık vaziyette ve ön kısmında yerde bir adet kartuşun olduğu, sol tarafta karşıda TV ve sehpasının görüldüğü, sehpa yanında akvaryum, önünde yerde çeşitli CD’lerin dağınık vaziyette olduğu, bu CD’lerin ön kısmında yerde bir adet kartuş görüldüğü, ikametin tertipli ve düzenli olmadığının belirtildiği,
25.06.2011 tarihinde saat 05.30'da düzenlenen tutanakta; saat 01.00 sıralarında telsiz anonsu ile Kırıkkale il merkezinde meydana gelen silahla adam öldürme olayıyla ilgili yapılan ihbarda, plakası alınamayan eski model beyaz ya da krem renkli, Renault marka araç veya eski tip beyaz krem renkli, Anadol Pikap olduğundan şüphe edilen araçlar içerisindeki şahısların kalabalık olduğu ve silahlı olabileceklerinin belirtilmesi üzerine Kırıkkale-Samsun istikametindeki Lezgiler Av Bayisi önünde uygulamaya başlanıldığı, ihbara uygun araçlar yavaşlatılıp durdurularak araç içerisinde bulunan şahısların şüphe arz etmeyenleri ve araçlardan eski model veya beyaz olmayanların gönderildiği, ancak saat 02.00 sıralarında kalabalık bir araç trafiğinin önünde bir TIR seyrettiğinden bu araç trafiğinin arasında belirtilen ihbara uyan eski model, beyaz renkli, il plaka kodu 38 olan Renault marka araç içerisinde sürücü ve sağ yanında bir kişinin, aracın arka koltuğunda ise sadece bir kişinin kafa tarafının görüldüğü, el feneri ile durmaları yönünde yapılan dur ikazına riayet etmeyerek yollarına devam ettikleri, hemen Haber Merkezi’ne telsizle bilgi verildiğinin bildirildiği,
Yozgat Emniyet Müdürlüğünce 26.06.2011 tarihinde saat 07.15'te düzenlenen olay ve yakalama tutanağında; saat 01.30 sıralarında Kırıkkale Asayiş Şube Müdürü ile yapılan telefon görüşmesinde Kırıkkale il merkezinde meydana gelen cinayet olayını gerçekleştiren ve Yozgat'tan gelen ..., ..., ..., ... ve... isimli şahısların Kırıkkale’den Yozgat’a ... plaka sayılı, beyaz renkli, Renault marka otomobil ve ... plaka sayılı, Anadol marka, pikap kamyonet ile dönüş yapabileceklerinin bildirilmesi üzerine, Kırıkkale’den giriş noktası olan Sun-Pet Benzin İstasyonu önünde gerekli yol ve emniyet tedbirlerinin alındığı, saat 04.30 sıralarında ... plaka sayılı beyaz renkli, Renault marka aracın kontrol noktasına intikal etmesi üzerine durdurulduğu, aracın sürücüsü ...’nun araçtan çıkartıldığı, ...'un görevlilere hitaben “Kendisinin Kırıkkale’den geldiğini, Kırıkkale’deki bir evin içerisinde ..., ... ve ... olarak bildiği şahıslara av tüfeği ile 8-9 el ateş ettiğini, olaydan sonra evin önünde park hâlinde olan ... plaka sayılı aracına binerek ayrıldığını, olayda kullanmış olduğu av tüfeğini aracın arka koltuğunun arkasına sakladığını” beyan ederek av tüfeğinin yerini gösterdiği, şahsın yapılan kaba üst aramasında herhangi bir suç ve suç unsuruna rastlanılmadığı, bir süre daha beklendikten sonra ... plaka sayılı aracın uygulama noktasına intikal etmemesi üzerine yakalanan ...’na, ..., ..., ... ve... isimli kişiler sorulduğunda, bu şahısların akrabası olduğunu ve evde olabileceklerini, evi gösterebileceğini beyan ettiği, ...’nun tarif ettiği eve gelindiğinde ..., ..., ... ve... isimli kişilerin de yakalandıkları, doktor raporları aldırıldıktan sonra gerekli işlemler yapılmak üzere Asayiş Şube Müdürlüğüne götürüldüklerinin belirtildiği,
Yozgat Devlet Hastanesince 26.06.2011 tarihinde saat 06.00'da düzenlenen raporda; sol kolunda hassasiyet bulunan ...’nun yaralanmasının basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif olduğu ve sanığın 0,80 promil alkollü olduğu tespitlerine yer verildiği,
26.06.2011 tarihli ölü muayene ve otopsi tutanağında; maktul ...’e ait cesedin 175 cm boyunda, 60 kg ağırlığında, zayıf yapılı 19 yaşlarında, kısa siyah saçlı, kahverengi gözlü, hafif bıyıklı olduğu, üzerinde mor renkli tişört ve silah renkli şort bulunduğu, tişörtün ön sağ tarafının kanla kaplı ve parçalanmış hâlde bulunduğu, buradan parçalanmış hâlde karaciğer ve bağırsak parçaları çıktığının görüldüğü, yüzünün sağ tarafının damla hâlinde kan lekeleri ile kaplı olduğu, yüz, baş, çene ve boyun bölgesinin sağlam olduğu, sağ omuz başında 2,5 cm çapında yuvarlak şekilde ateşli silah mermi yarasına ait giriş deliği, bu yara altında kol ve omuz kemiklerinin kapalı parçalı kırık olduğu, bu yaradan giren mermi parçasının sağ koltuk altından 7 cm aşağıda göğüs sağ yanından çıktığı, bu yaranın 5 cm çapında oval şekilde kenarları düzensiz yara olduğu ve doku parçalarının dışa doğru çıktığının görüldüğü, sırtta sağ yan tarafta, sağ böbrek üzerine gelecek şekilde omurgadan 5 cm sağ dış tarafta, 3 cm çapında, yuvarlak şekilde muhtemelen ateşli silah mermi çekirdeğine ait giriş deliğinin bulunduğu, bu yaradan giren mermi çekirdeğinin göğüs sağ yan tarafta meme başından 10 cm altında 15x20 cm ebadında kenarları düzensiz yaradan çıkmış olduğu, deri tabakasının bel tarafındaki kısmı sağlam kalacak şekilde diğer yönleri yırtılmış hâlde kapak şeklinde açıldığı, mermi çekirdeğinin vücutta seyri esnasında sağ böbrek, bağırsaklar ve karaciğeri parçalayarak çıkmış olduğu, bu organların vücudun dışında bulunduğu, karaciğerin tamamen parçalanmış olduğu, bu çıkış deliğinin 5 cm altında göbek deliğine doğru 5 cm çapında kenarları düzensiz yuvarlak şekilde ateşli silah mermi giriş deliğinin bulunduğu, bu yaranın 2 cm sağ yan tarafında 3 cm çaplı kenarları düzensiz ateşli silah mermi giriş deliğinin bulunduğu, bu yaranın 3 cm sağ yan tarafında 3 cm çapında kenarları düzensiz ateşli silah mermi giriş deliğinin bulunduğu, karın sağ alt yanında leğen kemiğinin uç kısmına gelecek şekilde kenarları düzensiz oval şekilli ateşli silah mermi çekirdeği giriş yarasının bulunduğu, bu yaradan kemik ve iç organların dışarı doğru çıktığı, giriş delikleri çevresinde herhangi bir barut izi ve tatuaj bulunmadığı, yara ebatları dikkate alındığında 6 adet yaraya ait atışların yakın atış olarak yapılmış oldukları, ölümün ateşli silah yaralanmasına bağlı çoklu organ hasarı ve bunlara bağlı gelişen kan kaybı ve dolaşım yetmezliğinden kaynaklandığı, vücut üzerindeki her bir ateşli silah yaralanmasının ayrı ayrı tek başına ölüm sonucunu doğuracak nitelikte olduğu; ...’a ait cesedin 180 cm boyunda, 85 kg ağırlığında, atletik yapılı, 50 yaşlarında, kısa siyah saçlı, kahverengi gözlü, siyah bıyıklı, buğday tenli olduğu, üzerinde siyah atlet, siyah eşofman pantolonu, mavi külot bulunduğu, atletin ön sol tarafının kanla kaplı olduğu, sol göğüs üst kısmında ve sırt sol böbrek üstüne gelecek şekilde ateşli silah mermi çekirdeği giriş ve çıkış deliklerine ait yırtılmanın görüldüğü, baş ve boyun kısmında herhangi bir özellik görülmediği, sırtta, sol böbrek üstüne gelecek şekilde 2x2,5 cm ebadında yuvarlak şekilli ateşli silah mermi çekirdeğine ait giriş deliğinin bulunduğu, bu yaradan giren mermi çekirdeğinin mide, akciğer ve kalbi parçalayarak göğüs ön yüz sol omuz başına yakın hâlde göğsün 10 cm üzerinde 7 cm ebadında kenarları düzensiz oval şekilli yaradan çıkmış olduğu, giriş deliği çevresinde herhangi bir barut izi ve tatuaj bulunmadığı, yara ebadı dikkate alındığında atışın yakın atış olarak yapılmış olduğunun değerlendirildiği, ölümün ateşli silah yaralanmasına bağlı özellikle kalp ve akciğer dokusunun ağır hasarı nedeni ile solunum ve dolaşım yetmezliğine bağlı olarak gerçekleştiği; ...’e ait cesedin 164 cm boyunda, 60 kg ağırlığında, zayıf yapılı, 48 yaşlarında, buğday tenli, siyah saçlı, kahverengi gözlü kadın cesedi olduğu, üzerinde siyah şal şeklinde örgü yelek, kırmızı beyaz renkli atlet, kırmızı sutyen, turuncu renkli eşofman altı, atletin sırt ve karın kısmının kanla kaplı olduğu, sırtta sol omuz başı ve sol karın bölgesinde ateşli silah mermi çekirdeği giriş ve çıkış deliklerine ait yırtılmanın bulunduğu, baş ve boyun kısmında herhangi bir özellik görülmediği, sol kol omuz başının 10 cm kadar alt kısmında 3x4 cm ebadında kenarları düzensiz ateşli silah mermi çekirdeğine ait giriş deliği bulunduğu, bu yaradan giren mermi çekirdeğinin kol kemiğini parçalayarak sol kol altından 15x10 cm ebadındaki kenarları düzensiz yaradan çıkarak sol koltuk altından tekrar vücuda girdiği, buradaki yaranın genişliğinin 5x6 cm ebadında olduğu, göğüs kafesi kemiklerini kırarak kalbi parçaladıktan sonra karın içine doğru dağıldığı, sırt sol orta hatta 3x3 cm ebadında kenarları düzensiz ateşli silah mermi çekirdeğine ait giriş deliğinin bulunduğu, bu yaranın yönünün karın içine doğru ilerlediği ve yara içinden yarı sindirilmiş hâlde kötü kokulu siyah gri renkli mide muhteviyatının geldiği, bu yaranın 3 cm altında 4x5 cm ebadında kenarları düzensiz ateşli silah mermi çekirdiğine ait giriş deliği bulunduğu, bu yaranın da mide ve karın hizasından karnın sol tarafına doğru karın içinde ilerlediği, yara ağzından yarı sindirilmiş hâlde kötü kokulu siyah gri renkli mide muhteviyatının geldiği, karın bölgesi göbek deliğinin 10 cm sol yan tarafından 7x7 cm ebadında ateşli silah mermi çekirdeğine ait çıkış deliğinin bulunduğu, yaradan bağırsak dokusunun bir kısmının dışarı çıkmış hâlde bulunduğu, giriş delikleri çevresinde herhangi bir barut izi ve tatuaj bulunmadığı, yara ebatları dikkate alındığında atışların yakın atış olarak yapılmış olduklarının değerlendirildiği, ölümün sol omuzdan girip kalp ve akciğer dokusunu parçalayan ateşli silah mermi çekirdeği nedeni ile oluşan solunum ve dolaşım yetmezliğinden kaynaklandığı, sırttaki iki adet ateşli silah mermi çekirdeği giriş yaralarının tek başına ölüme neden olabilecek nitelikte olmadıkları ifadelerine yer verildiği,
Yozgat Emniyet Müdürlüğünce düzenlenen 26.06.2011 tarihli otomobil diyagramı formu ve olay yeri inceleme raporunda; ... plaka sayılı beyaz renkli, Renault marka araçta yapılan incelemede, arka koltuk sırtlığı arasında “SAMANYOLU EKSRA SÜPER MAGNUM 6769”, namlu üzerinde “12.76 nbd ts 870” ibareli otomatik av tüfeği bulunduğu, arka koltuk sol taraf paspas üzerinde 1 adet 12 mm çapında, yeşil renkli “OSCAR” ibareli fişek, ön torpido küllüğünde LM ibareli izmarit, arka koltuk altı sol tarafta 1 adet 12 mm çapında, beyaz renkli “OSCAR” ibareli fişek, arka koltuk paspas üzeri sağ tarafta “OSCAR” ibareli sarı renkli içi boş fişek kutusu, arka koltuk paspas üzeri sağ tarafta mavi-beyaz renkli eşarp, sağ ön paspas altında ... adına düzenlenmiş yivsiz tüfek ruhsatnamesi olduğu, aracın iç ve dışındaki değişik yerlerden 12 ayrı vücut izi ele geçirildiği bilgilerine yer verildiği,
26.06.2011 tarihli oto arama tutanağında; ... plaka sayılı, kırmızı renkli, Anadol marka araç üzerinde yapılan aramada herhangi bir iz, emare, suç ve suç unsuruna rastlanılmadığının bildirildiği,
26.06.2011 tarihli tutanakta; olayla ilgili olarak yapılan çalışmalarda açık kimlik bilgileri sonradan tespit edilen ... isimli kişiyle yapılan görüşmede, "25.06.2011 tarihinde saat 21.00 sıralarında ailesinin yaşadığı Başıbüyüklü köyüne gittiğini ve gece orada kaldığını, 26.06.2011 günü saat 04.10 sıralarında telefonla kendisini arayan kiracısı ...'nun ‘... Yozgat-Ankara yoluna doğru gel’ demesi üzerine aracıyla Yozgat-Ankara kara yoluna doğru hareket ettiğini, bir süre sonra ...’na ait olduğunu bildiği ... plaka sayılı, kırmızı renkli, Anadol Pikap araç ile şahısların babasına ait ikametin önüne geldiklerini, aracı ...’nun kullandığını, yanındaki koltukta babası ... ve onun torunu olan fakat ismini bilmediği 15-16 yaşlarında olduğunu düşündüğü bir erkek çocuğun olduğunu, ...’nun kendisine ‘... kaza yapmış, biz Kırıkkale iline gidiyorduk, lastiğimiz patladı, ...'u Yozgat'a kaldırmışlar, araba burada kalsın bizi Yozgat'a bırak’ demesi üzerine lastiği patlayan aracı evin önündeki toprak yola bıraktıklarını, ...'nun kendisine ayrılmadan yanındaki torununu göstererek ‘Bu çocuk babanların evinde kalsın, biz sonra gelir alırız’ demesi üzerine ismini bilmediği erkek çocuğu bırakarak oradan ayrıldıklarını” beyan etmesi üzerine yapılan araştırmada bu kişinin... Yeşilçam isimli şahıs olduğunun tespit edildiğinin bildirildiği,
26.06.2011 tarihli tutanakta; olay yerinin aşırı derecede kanlı olması nedeniyle olayı gerçekleştiren kişi ya da kişilerin üzerine kan lekelerinin bulaşabileceği düşünüldüğünden ...’nun giymiş olduğu giysiler kendisinden istenilmiş olup bir çift ayakkabı, bir adet kot pantolon, bir adet koyu kahverengi kemer, beyaz ve kırmızı çizgili gömlek, siyah renkli, beyaz çizgili sırt ve ön yüzünde desenler mevcut gömlek ve lacivert renkli, örgü montu rızası ile görevlilere teslim ettiğinin belirtildiği,
26.06.2011 tarihli yakalama tutanağında; olayla ilgili yapılan araştırmalar neticesinde temin edilen ...’ın, ... tarafından yanına bırakılan torununun kendisine hitaben "Dayım ...’la birlikte Kırıkkale’ye gittik. Ben arabada beklerken dayım ... eve girdi ve onları vurarak araca geri geldi" diye söylediğini beyan etmesi üzerine ...’nun torunu olduğu tespit edilen... Yeşilçam isimli kişinin ...’nun ikamet adresi olan Eskipazar Mahallesi, Gürün Sokak no: l sayılı yerde yakalandığı ve gerekli adli işlemlerin yapılabilmesi için Asayiş Şube Müdürlüğüne getirildiğinin belirtildiği
26.06.2011 tarihli tutanakta; ... plaka sayılı aracın saat 00.32.34'te Kırıkkale iline Samsun yolundan giriş yaptığı, aynı tarihte saat 02.00.34 sıralarında Kırıkkale'den çıkış yaptığının tespit edildiği,
26.06.2011 tarihli ev arama tutanağında; ...'na ait evde yapılan aramada, oturma odasında bulunan tekli koltuğun arkasında duvara dayalı vaziyette kılıf içerisinde, kundak kısmının sol tarafında “Süper Magnum 6704”, sağ tarafında “Samanyolu” yazılı, namlusunun sol tarafında “SAMANYOLU SİLSAN 17-76 N.BD 870” ibaresi bulunan, kahverengi tahta dipçikli, deri kol askısı bulunan tüfeğin ele geçirildiği, fişek yatağının ve haznesinin boş olduğu, evin banyo kapısının arkasında asılı vaziyette bulunan ıslak ve nemli, uzun kollu, dikine çizgili 1 adet gömlek ile mavi renkli kot pantolonun muhafaza altına alındığının bildirildiği,
26.06.2011 tarihli görgü ve tespit tutanağında; arama yapılan ... plaka sayılı, kırmızı renkli, Anadol marka pikabın sağ arka lastiğinin tamamen inmiş hâlde olduğunun tespit edildiği,
... Petrol Ürünleri ve Nakliyecilik Petrol İstasyonundan alınan satış fişinde; 26.06.2011 tarihinde saat 01.51'de ... plaka sayılı araca 70 TL'lik LPG alındığına dair bilgiler bulunduğunun görüldüğü,
13.07.2011 tarihli tutanakta; ... plaka sayılı aracın, 25.06.2011 tarihinde saat 21.00 sıralarında Yozgat merkez Ankara yolu üzerinde faaliyet gösteren Total Benzin İstasyonundan gaz aldığının görüldüğü, kamera görüntüleri incelendiğinde kamera saatinin normal saate göre 1 saat 15 dakika geri olduğunun anlaşıldığı, bahse konu kayıtların muhafaza altına alındığının belirtildiği,
Ankara Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünce düzenlenen 24.08.2011 tarihli uzmanlık raporunda; sanığın suçta kullandığı "6769" numaralı silahın, 12 numara av fişeği istimal eden, Samanyolu Sil. San. imali, tek namlulu, namlusu yiv-set ihtiva etmeyen, tüp şarjörlü, yarı otomatik bir tüfek olduğu, yapılan muayenesinde atışına mani mekanik herhangi bir arızasının bulunmadığı, birlikte gönderilen iki adet fişeğin, 12 numara av fişeği olduğu ve çaplarına uygun tüfeklerde kullanılmak üzere imal edildikleri, fişeklerin, deneme ve mukayese atışlarında kullanıldığı ve patladıklarının müşahede olunduğu, bahse konu yivsiz-setsiz tüfeğin, münhasıran avda ve sporda kullanılmak üzere imal edildiği cihetle 6136 sayılı Yasa’ya göre memnu olarak mütalaa edilemeyeceği, ancak söz konusu tüfeğin taşınması veya bulundurulmasının 2521 sayılı Yasa’ya göre düzenlendiği, olay yerinden elde edilen 17 adet kartuşun, suçta kullanılan av tüfeğinden atıldıklarının belirtildiği,
İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünce düzenlenen 28.07.2011 tarihli ekspertiz raporunda; sanık ... ile ..., ..., ... ve...’dan alınan el svaplarında atış artıklarına rastlanılmadığı; sanık ... ile ... ve... Yeşimçam’dan elde edilen kıyafetler üzerinde atış artıklarına rastlanıldığının belirtildiği,
İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünce düzenlenen 28.10.2011 tarihli ekspertiz raporunda; sanık ...’na ait olduğu belirtilen pantolon ve bir çift ayakkabının sağ teki üzerindeki kan lekelerine ait genotip özelliklerin, ... plaka sayılı otodan elde edildiği belirtilen oto kılıfı parçasındaki kan lekesi üzerinde major olarak belirlenen genotip özellikler ile olay yeri salon giriş kapısı önü zemin üzerinden transfer edildiği belirtilen kan lekesine, ... plaka sayılı otodan elde edildiği belirtilen mavi renkli paspas ve oto kılıfı paspası üzerindeki kan lekelerine ait genotip özellikler ile uyumlu olduğu, sanık ...’na ait olduğu belirtilen bir çift ayakkabının sol teki üzerindeki kan lekelerine ait genotip özelliklerin, maktul ...’in genotip özellikleri ile uyumlu olduğunun tespit edildiği,
Kırıkkale Cumhuriyet Başsavcılığının 2011/4444 soruşturma sayılı dosyası incelendiğinde; sanığın ablası ...’nun intihara teşebbüs ettiği iddiasıyla 07.06.2011 tarihinde soruşturmaya başlanıldığı, Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesi Başhekimliğince düzenlenen 31.05.2011 tarihli raporda intihar amaçlı yanıcı madde ile kendisini yaktığını söyleyen hastanın bilinci açık, yüzde, sırtta ve göğüste, kollarda, genital bölgede, bacak ön ve arka yüzde, kalçalarda yanık olduğu, yeni yanık olması nedeniyle derecesi tam kestirilemediği, vücut alanının %65'ini tutan inhalasyon yanığı olduğu, hayati tehlikesinin bulunduğunun belirtildiği; Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesince düzenlenen 29.06.2011 tarihli raporda, ...'nun genel durumunun orta, şuurunun açık, %55 3. derece yanık olduğu, hayati tehlikesinin bulunduğunun bildirildiği; 04.07.2011 tarihli ölü muayene ve otopsi tutanağında, ...'nun kesin ölüm sebebinin alev yanığına bağlı vücudun %50'inden fazlasında meydana gelen 3. derece yanık ve buna bağlı gelişen komplikasyonlar sonucu olduğunun değerlendirildiği; ...’in Kollukta; oğlu...'ın nikahsız eşi...’in oğlu ile evlerinde nedenini bilmediği bir sebepten tartışıp evin önüne gelip üzerine bidonla benzin döküp kendisini yaktığını beyan ettiği; tanık İzzet Zenger’in Kollukta; olay günü saat 16.00 sıralarında kayınpederi...'ın evinde bulunduğu sırada, ...’nun evin önüne gelip üzerine bidonla benzin döküp kendisini yaktığını ifade ettiği, sanığın ablası ...'nun 29.06.2011 tarihinde hastanede; 31.05.2011 tarihinde saat 16.00 sıralarında bir yanma olayı yaşadığını, kayınvalidesi ... ile daha önceden de sürekli tartıştığını, kayınvalidesinin kendisine "Sen polislerin karısısın, seni bir gün yakacağım" dediğini, olay tarihinde nikâhsız eşi ...’in cezaevinde olduğunu, kayınvalidesini böyle birşey yapacağını beklemediğini, 31.05.2011 tarihinde saat 15.30-16.00 sıralarında kayınvalidesinin kendisini çağırdığını, kayınvalidesinin evine gittiğinde "Anne ne istiyorsun" dediği sırada terlikle kendisine vurmaya başladığını, sendeleyerek yere düştüğünü, bu sırada kayınvalidesi ...’in kendilerine ait mavi renkli, Tempra model araçtan bir bidon aldığını, bidonun içindeki şeyi üzerine döküp eline aldığı çakmakla yaktığını, yanmasıyla birlikte bağırmaya başladığını, ateş söndürüldükten sonra kayınvalidesini herkesin içinde "Ne oldu sana... böyle" dediğini, bu esnada "Kaynanam yaktı beni" diye bağırdığını, soruşturma neticesinde şüpheli ...’in ölümü nedeniyle, diğer şüpheliler ... ve ...’in ise suça katıldıklarına dair delil elde edilemediği gerekçesiyle 08.08.2011 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiği,
Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Dördüncü Adli Tıp İhtisas Kurulunun 17.09.2012 tarihli raporunda; sanık ...’nun ceza sorumluluğunu müessir ve kişide şuur ve hareket serbestisini ortadan kaldıracak veya azaltacak mahiyet ve derecede herhangi bir akıl hastalığı ve zeka geriliği saptanmadığı, adli dosya tetkikinde sanığın mezkur suçu işlediği sırada fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını idrak etme ve bu fiil ile ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğini ortadan kaldıracak boyutta bir akli arızanın içinde olduğuna delalet edecek herhangi bir tıbbi bulgu ve belgeye de rastlanılmadığı, bu duruma göre ...’nun 26.06.2011 tarihinde sanığı bulunduğu suça karşı cezai sorumluluğunun tam olduğunun oy birliğiyle mütalaa edildiği,
UYAP (Ulusal Yargı Ağı Projesi) sistemi üzerinden Samsun 1. Çocuk Mahkemesinin 27.03.2012 tarihli ve 511-289 sayılı kararı incelendiğinde; inceleme kapsamı dışındaki sanık ... Yeşilçam'ın, 07.06.2011 tarihinde katılan ...'i bıçakla basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek ölçüde yaralaması nedeniyle hakkında kasten yaralama suçundan mahkûmiyet hükmü kurulduktan sonra CMK'nın 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği,
Anlaşılmaktadır.
Katılan ... Kollukta; olay tarihinde saat 01.25 sıralarında evlerinde annesi ..., babası ..., kardeşleri ..., ... ve Nurhan ... ile müzik dinledikten sonra yatmaya hazırlandıklarını, tuvalet ihtiyacını gidermek için evin yaklaşık 100 metre ilerisinde bulunan camiye gittiğini, dönerken evinin yanındaki dönemece geldiği sırada kayınbabası ...’nu elinde bıçakla, kayınbiraderi ...’nu elinde siyah renkli pompalı tüfekle, kayınbiraderi ...’nu elinde siyah renkli pompalı tüfekle, kayınvalidesi ... ve baldızı...’ı ellerinde bıçakla gördüğünü, evlerinden çıkıp park hâlindeki plakasını alamadığı biri Renault diğeri eski Anadol marka beyaz renkli kapısında mavi şeritli arabaya binip hızla uzaklaştıklarını, durumlarından şüphelenek evine gittiğinde salon kapısının ağzında babası...’ı, salonda annesi...’ı, çekyatın üzerinde de kardeşi ...’ı yaralı olarak kanlar içinde yatarken gördüğünü, hemen 112’yi aradığını, olay esnasında herhangi bir silah sesi duymadığını, annesi, babası ve kardeşini bu kişilerin öldürdüklerini, imam nikâhlı eşi ...’nun evlerinin yakınında üzerine benzin döküp kendisini yakması olayında kendisinin...’i yaktığını sandıklarını, bu nedenle olaydan sonra eşinin tedavi gördüğü hastanede kayınbiraderi ...’un bıçakla kendisini yaraladığını, bugünkü olayın da bu nedenle yaşandığını, şikâyetçi olduğunu,
Cumhuriyet Başsavcılığında önceki ifadesine ek olarak; ... ile gayriresmî evliliklerinden 2, 4 ve 6 yaşlarında 3 çocuklarının olduğunu, ...’nun evlerinin önünde kendisini yaktığını, ...’i ziyaret etmek için Samsun’a gittiğinde sanık ...’un hastanede kendisini bıçakladığını, bununla ilgili olarak Samsun’da soruşturmanın devam ettiğini,
Mahkemede; görgüye dayalı bilgisi olmadığını, olay esnasında çarşıda olduğunu, eve gittiğinde cesetleri gördüğünü,
Şikâyetçi Nurhan ... soruşturma aşamasında; ...’ın babası, ...’in annesi, ...’in de kardeşi olduğunu, ağabeyi...’ın 7-8 sene önce ...’yla gayriresmî olarak evlendiğini, bu evliliklerinden 3 çocukları olduğunu, ağabeyi ile yengesi arasında bir problem olmadığını ancak 1 yıl kadar önce annesinin yanına gidip burada 3 ay kaldıktan sonra tekrar Kırıkkale ilindeki evine döndüğünü, yengesinin kendi evine döndükten sonra gırtlak kanseri olduğunu öğrendiğini, yengesinin hastalandıktan sonra ağabeyi ve çocuklarıyla fazla ilgilenmediğini, babası...’ın cezaevinden çıkması üzerine ağabeyi ...ve yengesinin evlerinde eğlence düzenlediklerini, eğlenceden 1 gün sonra yengesinin kendi yaşadıkları eve gelirken benzinlikten bidona benzin alıp evin yakınına geldikten sonra çocuklarına “Ben gırtlak kanseriyim zaten öleceğim” diyerek benzini üzerine döküp kendisini yaktığını, yengesinin yanarak üzerlerine doğru geldiğini, komşularının yardımıyla ateşi söndürüp ambulansla yengesini Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesine gönderdiklerini, yengesine burada ilk müdahele yapıldıktan sonra Samsun iline sevk edildiğini, ağabeyi...’ın da Samsun’a hastaneye gittiğini, burada yengesinin kardeşi ...’un ağabeyi...’ı bıçakladığını, ağabeyi...’ın Samsun’da 1 gün yoğun bakımda kaldığını, olay tarihinden yaklaşık 6 gün önce yengesinin babası ...’nun ev telefonunu aradığını ve babası...’la konuştuğunu, ...’in babasına Samsun’a gidip neden... ile ilgilenmediklerini sorduğunu, babasının da rahatsız olduğunu ve oğlu...’ı bıçakladıklarını bu nedenle gelemediklerini söylediğini, aralarında ufak bir tartışma yaşandığını, babası...’ın, ...’in telefonda “Sizinle görüşeceğiz” diyerek tehdit ettiğini söylediğini, bu olay nedeniyle babası...’ın savcılığa şikâyete gideceğini ancak annesi rahatsızlanınca gidemediğini, olay tarihinde gece saat 01.10 sıralarında annesi, babası, kardeşi ..., ağabeyi ...ve çocuklarla evde oturdukları sırada ağabeyinin çay istediğini, çayı içtikten sonra bardakları yıkamak üzere mutfağa gittiği sırada sanık ...’nun elinde tüfekle evlerinin çatısına çıktığını gördüğünü, hemen ailesine konuyu söylemeye gittiği sırada evin kapısından içeri ... ve...’ın girdiklerini, ...’nun da çatıdan atlayarak içeri girdiğini, ...’nun oğlu ...’a “Hiç kimse kalmayacak hepsini vur” dediğini, sanık ...’un da önce babası...’a, sonra babasının yanında bulunan annesi...’a birkaç kez ateş ettiğini, daha sonra da kanepede bulunan kardeşi ...’a birkaç el ateş ettiğini, ağabeyi ...ve çocukların odalara, kendisinin de mutfağa kaçtıklarını, dış kapıdan ...’nun ağza alınamayacak şekilde küfürler edip “Bu iş öyle olmaz böyle olur, kimseyi sağ bırakmayın” dediğini, ayrıca olay yerinde ...’un yeğeni Umut'un da bulunduğunu, ... ile...’ın da“Vur öldür” diye söyleyerek ...’u yönlendirdiklerini, sanık ...’un babasını, annesini ve kardeşini vurduktan sonra yeğeni Umut’un dışarıda bekleyen dedesi ...’e seslenerek “Dede dayım hepsini vurdu” dediğini, bunun üzerine...Karaoğlun da içeri silahla girerek oğlu ...’a “Vuramadıysan ben de geleyim mi?” dediğini, ...’un da “Gerek yok baba ben hâllederim” dediğini, ...’nun evin içine girdiğinde yerde yatan babasına tekme ile vurarak “Ölmüş bu” dediğini, daha sonra şahısların ağabeyi...’ın kaçtığı odaya baktıklarını ancak burada ağabeyinin çocuklarını görünce çıktıklarını, kendisinin yanına hiç gelmediklerini, olaydan sonra dışarıda çalışır vaziyette bulunan araçlarına binip gittiklerini, motor sesinden anladığı kadarıyla tek araçla gelip tek araçla gittiklerini,
Katılan ... aşamalarda; olay tarihinde saat 01.25 sıralarında evde müzik dinledikten sonra yatmaya hazırlandıklarını, evlerinin yanında bulunan ahırdaki ata yem vermeye gittiğini, atın yemini verdikten sonra ahırdan çıkarken evlerinin kapısının önünde 2 el silah sesi duyduğunu, kapıya yöneldiğinde, ...’nu elinde bıçakla, ...’nu elinde siyah renkli pompalı tüfekle, ...’nu elinde siyah renkli pompalı tüfekle, ... ve...’ı ellerinde bıçakla evlerinden çıkıp park hâlinde duran plakasını alamadığı biri Renault marka beyaz renkli diğeri eski Anadol marka beyaz renkli kapısında mavi şerit olan araçlara binip gittiklerini, aracın içerisinden ...’nun “Hepsini öldürün” diye bağırdığını, eve girdiğinde babası..., annesi... ve kardeşi ...’ı yaralı hâlde yerde yatarken gördüğünü, koşarak polis merkezine gelip olayı polise bildirdiğini, 15 gün önce ağabeyi ...’i Samsun ilinde kayınbiraderi ...’nun bıçakla yaraladığını, yine 1 ay önce ağabeyi ...’in nikâhsız eşi ...’nun kendisini yakarak intihara teşebbüs ettiğini, bu intihara teşebbüsün de ağabeyi ...tarafından yapıldığını iddia ettiklerini, şikâyetçi olduğunu,
Şikâyetçi ... aşamalarda; olay sırasında ahırda olduğunu, silah sesleri duyup dışarı çıktığını, şahısların iki arabaya binip gittilerini, sanık ... ve babasını gördüğünü, diğerlerinin ise arabanın içinde olduklarını, sanığın elinde tüfek olduğunu, diğerlerinin ellerinde bir şey olup olmadığını görmediğini, ...'in belinde silah olduğunu, araca binerlerken “Canlı kalmasın” diye bağırdıklarını, yengesi...’in yandığı olayın nedenini bilemediğini ancak ağabeyi ...ile kavga etmiş olduklarının söylendiğini, ...’in “Bıktım” diye bağırarak kendisini yaktığını, bağrışma üzerine dışarı çıktığında ateşi söndürmeye çalıştıklarını, şikâyetçi olduğunu,
Katılan ... Kollukta müdafi eşliğinde; olay tarihinde saat 01.00 sıralarında evde yatmaya hazırlandıkları sırada kapı zilinin çaldığını, babası...’ın kapıyı açmasını söylediğini, “Kim o?” diyerek kapıyı açmaya gittiğini, dışarıdan "Komşu" diye bir ses geldiğini, babasının "Sen dur kapıyı ben açarım" dediğini, babası kapının yanına geldiği sırada kapının bir tekme darbesiyle açıldığını, kapı önünde ..., ..., ..., ... ve ...’nu gördüğünü, ...’in arkaya dönerek "Bunları yaşatmayın öldürün, canlı ne varsa ölsün" dediğini, annesinin ağlayarak içeri kaçtığını, ... ve ...’nun ellerinde tüfek ile eve girdiklerini, babasını yere yatırıp ...’un önden Satılmış'ın da arkadan birer el ateş ettiklerini, daha sonra evin içine kadar girerek annesi...’a küfredip ellerindeki tüfekle ateş edip vurduklarını, ... ağabeyinin yerinden kalkıp ...'un elinden tüfeği almak istediğini, Satılmış’ın arkadan ağabeyi ...'a tüfeğin dipçiğiyle vurduğunu, vurmanın etkisiyle ağabeyi ...’ın kanepenin üzerine düştüğünü, ağabeyi yere düşünce ...’un ağabeyinin yanına giderek tüfekle bir el ateş ettiğini, odaları tek tek dolaştıklarını, olan biteni kanepenin yanındaki boşluktan üzerine battaniye çekerek aradan izlediğini, kendisini görmediklerini, ağabeyi...’ın çocukları olan ..., ... ve ...’ın olaylar esnasında bir yerlere saklandıklarını, ... ve ailesinin evde kimsenin olmadığını anlayınca dışarı çıktıklarını, bu esnada bulunduğu yerden kalkarak arkalarından dışarı çıktığını, şahısların beyaz Anadol ve beyaz Renault marka araçlara binerek evin önünden uzaklaştıklarını, araçların plakasını alamadığını, evin yan tarafında ağabeyi...'ı otururken gördüğünü, yanına gittiğini, ...ağabeyinin ne olduğunu sorduğunu, ona olanları anlattığını, ağabeyi...’ın bağırarak polisi ve ambulansı aradığını ve eve girdiğini, ağabeyi...’ın yengesi...’in kendisini yaktığından beri yanlarında kaldığını, olaylar esnasında Nigar, Naciye ve ...'in elinde satır ve bıçak olduğunu, onların olaya karışmadıklarını, olan biteni izlediklerini,
Cumhuriyet Başsavcılığında müdafi eşliğinde önceki ifadesine ek olarak; sanık ...’un babası ...’in bir elinde bıçak diğer elinde tabanca olduğunu, ...’un maktul ...’a “Yat ulan” dediğini, Arslan’ın da salon kapısının girişinde yüzüstü yere yattığını, ...’un bir el ateş ettiğini, Arslan’ın dönmeye çalıştığı sırada da Satılmış’ın önden ateş ettiğini,
Mahkemede; eve sanık ...’la birlikte beş kişinin girdiğini, ...’un erkek ve kız kardeşi ile anne ve babasının da eve girdiklerini, sanığın babası ...’in “Vurun hepsini öldürün canlı bırakmayın” diye bağırdığını, annesi, babası ve ağabeyini vurduklarını, daha sonra sanık ...’un öldü mü diye babası...’a tekme ile vurduğunu, sonra da çıkıp gittiklerini, şikâyetçi olduğunu,
Tanık ... aşamalarda; sanık ...’nun babası olduğunu, olaya karıştığı iddia edilen mavi çizgili, beyaz renkli, Anadol marka pikabın üzerinde hurda yüklü olarak Yozgat'ta evinin kapısının önünde durduğunu, iki tane Anadol marka pikap olduğunu, birisinin mavi şeritli diğerinin kırmızı renkli ... plaka sayılı araç olduğunu, kesinlikle Cumartesi günü Kırıkkale’ye gitmediğini, 19 plaka sayılı araç ile oğlu ...'u aradığını, Yozgat'ın Kırıkkale çıkışında bulunan Starpet isimli petrol istasyonundan saat 01.35 sıralarında yakıt aldığını, buna ilişkin kayıtların benzin istasyonunda bulunduğunu, kesinlikle olaya karışmadığını, maktul ...’ı da telefonda tehdit etmediğini, olaydan önce 31.05.2011 tarihinde kızı ...'nun maktuller tarafından yakılarak yaralandığını, kızının ağır bir şekilde hastaneye kaldırıldığını, nitekim kızının hastanede 04.07.2011 tarihinde vefat ettiğini, oğlu ...’un katılan ve maktullerle tartışıp evlerine gittiğini, evlerine gitmeden önce de alkol almış olduğunu, olayları sonradan öğrendiğini, oğlu ...’un böyle bir niyeti olduğunu bilseydi kesinlikle engel olacağını,
Tanık ... aşamalarda; sanık ...’un annesi olduğunu, olay yerinde bulunmadığını, oğlu ...’un bir hafta boyunca sürekli alkol aldığını, sebebinin de kızı...’in hastaneden telefonla görüştüğünde ...’a kendisini yakan kişilerin kayınbiraderi olduğunu ve kayınpederi ve kayınvalidesinin de izlediklerini söylemesi olduğunu, diğer oğlu Satılmış’ın da ...’un eyleminden haberdar olmadığını, olay günü oğlu ...’a ulaşamadıklarını, eşi ve diğer oğlunun ...’u aramaya çıktıklarını, olaydan 2 gün sonra oğlu ...’un cinayeti işlediğini duyduğunu, yanında... Yeşilçam’ın da bulunduğunu öğrendiğini,
Tanık ... aşamalarda; kardeşi olan sanık ... tutuklanıp cezaevine girince kendisiyle görüşmeye gittiğini, kendisine olayları anlattığını, olay günü alkol alıp konuşmak için maktullerin evine gittiğini, oraya gidince “Niye geldin, seni de yakacağız” dediklerini, bunun üzerine yanında götürdüğü tüfeği ateşleyip maktulleri öldürdüğünü, yanında... Yeşilçam’ın da olduğunu, Erhan’ın arabayı kullandığını ve arabadan hiç inmediğini, kardeşinin tüfeği yanına almasının asıl sebebinin intihar etmeyi düşünmesinden kaynaklandığını, alkolün verdiği etkiyle de maktullere ateş ederek öldürdüğünü söylediğini, kendisinin olay yerinde olmadığını, olayı görmediğini,
Tanık ... Kollukta; ..., ..., ..., ... ve...’ı yaklaşık 1 yıldır tanıdığını, ... ve ailesinin kiracıları olduğunu, 25.06.2011 tarihinde saat 21.00 sıralarında Başıbüyüklü köyüne gittiğini, gece saat 04.10 sıralarında, ...’nun aradığını ve "... Yozgat-Ankara yoluna doğru gel" dediğini, bunun üzerine Başıbüyüklü köyünde bulunan babasına ait evden çıkarak, araçla Yozgat-Ankara kara yoluna doğru hareket ettiği sırada, ...’nun ... plaka sayılı kırmızı Anadol marka pikap ile evinin önüne geldiklerini, aracı ...’nun kullandığını, yanındaki koltukta babası ... ve onun torunu olan fakat ismini bilmediği 15-16 yaşlarında bir erkek çocuğunun olduğunu, ...’nun kendisine "... kaza yapmış, biz Kırıkkale'ye gidiyorduk, lastiğimiz patladı. ...’u Yozgat’a kaldırmışlar, araba burada dursun bizi Yozgat’a bırak" dediğini ve aracı evin önündeki toprak yola bıraktıklarını, ...’nun yanındaki torununu göstererek “Bu çocuk babanların evinde kalsın, biz sonra gelir alırız" dediğini, kendisinin de “Tamam” dediğini, ... ve ...’nu 34 TF 6304 plaka sayılı Ford Transit marka aracı ile Yozgat iline götürmek üzere yola çıktıklarını, Yozgat'a giderken ...’nun kendisine ...’dan bahsederek "Şerefsiz Kırıkkale’ye gitmiş vurmuş geliyor." dediğini, aralarında başka bir konuşma geçmediğini, Yozgat girişinde bulunan Opet kavşağında polislerin uygulama yaptıklarını, uygulama noktasında ...’na ait olduğunu bildiği beyaz renkli, Renault marka araç ile başka şahıslara ait araçlar gördüğünü, kalabalık olduğu için ...’u göremediğini, polisler yoğun oldukları için kendilerini durdurmadıklarını, yoluna devam ederek...ve Satılmış’ı Eskipazar Mahallesi, eski Trafik Tescil Şube Müdürlüğü önünde bırakıp köye döndüğünü, ...’nun torununu almaya gelmemesi üzerine, yanına bıraktığı 15-16 yaşlarındaki torununu alarak 26.06.2011 tarihinde saat 07.45 sıralarında yine aynı araçla Yozgat merkeze doğru gittiğini, ...’nun ismini bilmediği torununun kendisine "Dayım ...’la birlikte Kırıkkale’ye gittik, ben arabada bekledim, dayım ... eve girdi ve onları vurarak araca geri geldi. Daha sonra oradan dayımın aracı ile kaçtık. Yozgat’a gelirken de dedemlerle karşılaştık.'' diye anlattığını, aralarında başka konuşma geçmediğini, çocuğu Anadolu Lisesi kavşağında bırakarak tekrar köye döndüğünü, çocuğun... Yeşilçam olduğunu sonradan öğrendiğini,
Tanık ... Mahkemede önceki ifadesinden farklı olarak; ... ve oğlu Satılmış ve torununu aynı anda Yozgat’a bıraktığını, kendisine “...’un Kırıkkale’de kaza yaptığını, ...’un yanına giderken de lastiklerinin patladığını” söylediklerini, onları saat 06.00 sıralarında Yozgat’a bıraktığını, köye döndükten sonra bahçede sulama işi yaparken muhtar ve jandarmanın geldiğini, “Olaydan haberin var mı?” diye sorduklarında “Evet ... kaza yapmış” dediğini, jandarmanın da “Hayır kaza değil, cinayet işlemiş” dediklerini, Yozgat’a giderek ifade verdiğini, olayın nasıl olduğunu bilmediğini,
Tanık Hüseyin Gazi Dolunay aşamalarda; olay tarihinde saat 01.25 sıralarında evinde bulunduğu sırada silah sesleri gelmesi üzerine dışarı çıktığını, evinin yanında ikamet eden ...’ın evinin çatısında tanımadığı, görse teşhis edemeyeceği, 20-22 yaşlarında, kısa boylu esmer tenli iki erkek şahıs gördüğünü, bu kişilere ne aradıklarını sorduğumda cevap vermeden kendi aralarında “Bizi bırakıp kaçtı” dediklerini, şahısların evin çatısından atlayıp gecenin karanlığından yararlanarak Yıldıztepe istikametine doğru kaçtıklarını, ardından ...’ın evinden ağlama ve bağırma sesleri duyması üzerine eve gittiğinde cinayet olayını gördüğünü, maktulleri kimin vurduğunu görmediğini, duruşmada; kaçan şahısların ikisinin de kendisine gösterilen sanığa benzediğini, diğerinin huzurdaki sanıktan biraz daha kısa olduğunu, maktullerin evinin çatısının bir taraftan yola sıfır, diğer taraftan yüksek olduğunu, evin önünden uzaklaşan bir araç gördüğünü, çatıdan atlayan iki kişinin bu araca binmeyip farklı istikamete gittiklerini,
İnceleme kapsamı dışındaki sanık ... Yeşilçam Cumhuriyet Başsavcılığında; Yozgat'ta hurdacılık yaptığını, ...’nun dedesi, ...’nun da dayısı olduğunu, Cumartesi sabahı dayısı ... ile birlikte hurda toplamaya gittiklerini, akşam olduğunda dayısı ...’un 4 tane bira almasını istediğini, çamlıkta bu biraları içip sarhoş olduğunu, evlenmek istediğini ve kız kaçıracağını söylediğini, bir an önce dayısının evlenmesini istediği için “Hadi gidip kızı kaçıralım” dediğini, hurda arabası ile eve gittiklerini, elini yüzünü yıkadığını, o sırada dayısı ...’un evde bulunan tüfeği 38 plaka sayılı Renault marka aracın arka koltuğuna koyduğunu ancak bundan sonradan haberdar olduğunu, birlikte Yozgat'tan yola çıktıklarını, dayısı ...’un sarhoş olduğunu, kaza yapacağından korktuğu için Yozgat'ın çıkışındaki bir petrol istasyonuna girdiklerini, 70 TL'lik gaz aldıklarını, Kırıkkale'ye doğru çok hızlı bir şekilde gittiklerini, korktuğu için geri dönmek istediğini, Kırıkkale'ye yaklaştıkları bir yerde dayısının kendisine 2 tane daha bira aldırdığını, onları da içtiğini, Kırıkkale'ye geldiklerinde daha önceden görmediği bir evin önüne geldiklerini, arabayı durdurur durdurmaz dayısı ...’un arabadan inip arka koltuktan tüfeği aldığını, o ana kadar tüfeğin arabada olduğunu bilmediğini, eve gidip kapıya vurduğunu, içeriden "Kim o" diye bir ses geldiğini, dayısı ...’un da "Aç komşunuz" diyerek kapı açıldıktan sonra içeri girdiğini, 20-25 saniye sonra silah sesleri gelmeye başladığını, bunun üzerine bahçeden içeriye girdiğini, evin giriş kapısının yarı açık olduğunu, bu kapıdan içeri girdiğinde yerde yüzüstü yatan üzerinde siyah renkli atlet bulunan birisini gördüğünü, sırt kısmında delik olduğunu ancak deliğin orada kan olmadığını, dayısı ...'un ise cesedin öbür tarafında odanın içerisinde olduğunu, içeri girdiğinde ...’un tüfekle bir kez ateş ettiğini gördüğünü, omuzuna koymadan ateş ettiğini, dayısı ...'a “Hadi gidelim” dediğini, birlikte arabaya bindiklerini, dayısı ...’un “Ben seni niye getirdim" dediğini, arabaya binip hareket ettiklerini, dayısına “Polise gidelim” dediğini, dayısının arabayı sürmeye başladığını, çok süratli gittiğini, hatırlayamadığı bir yerde arabayı kaydırdığını, arabanın ön tarafının bir çukura düştüğünü, arabayı önden kaldırıp çukurdan çıkarttıktan sonra arkadan iteklediğini, arabanın alt tarafının zarar görmüş olabileceği için yavaş gittiğini, bu şekilde Kırıkkale'den çıktıklarını, Kırıkkale'yi çıktıklarında ...’un ağabeyi Satılmış’ı arayarak Kırıkkale'de olduklarını ve kaza yaptıklarını, Yozgat'a doğru ilerlediklerini söylediğini, diğer dayısı Satılmış ve dedesi ...’in kırmızı Anadol marka araç ile yola çıkmış olduklarını, Yerköy girişinde kendilerini karşıladıklarını, dayısı ...’un kendisini dedesi...ve dayısı Satılmış’ın yanına bırakarak teslim olmaya gideceğini söylediğini, tekrar kendi arabasına binerek uzaklaştığını, dedesi ...’in aracının da tekerleğinin patladığını, bu nedenle ...’in ev sahibi olan ... isimli kişiyi arayıp kendilerini almalarını istediklerini, Yozgat'ın çıkışındaki Başıbüyüklü köyüne doğru gittiklerini, köyün girişinde ...’ın kendilerini karşıladığını, kendisini ...'ın evine bıraktıklarını, ...'ın da dedesi...ve dayısı Satılmış'ı Yozgat'a bırakıp geri döndüğünü, Kırıkkale'deki eve geldiklerinde sadece dayısı ... ile kendisinin olduğunu, ... eve girdiğinde bir kızın “... abi” diye bağırdığını ancak kızı görmediğini, ...’un kaç el ateş ettiğini hatırlamadığını, halası...’in ... ile evli olduğunu, yaz aylarında Antalya'da bulunduğu sırada halası...’in yanarak yaralandığını öğrendiğini, Samsun'a hastaneye kaldırıldığını, Yozgat’a dönünce dedesi ..., ninesi... ve dayısı Satılmış’la birlikte Samsun’a gittiklerini, eniştesi...’la...'in nasıl yaralandığını konuştuklarını, kendisini halası...’in büyüttüğünü, eniştesi...'a halası...'in nasıl yaralandığını sorduğunda "Sana ne lan ben yaptım" deyince tartışmaya başladıklarını, cebinde bulunan çakı bıçağıyla...'ı karnının sol tarafından yaraladığını, bu olayla ilgili Samsun'da soruşturma başlatıldığını, ... halasının kendisini kayınvalidesi ve kayınbabası ile kaynı olan ...'ın yaktığını söylediğini ancak ev içerisinde kendisinin yanında bu konuyu konuşmadıklarını, Kırıkkale'ye dayısı ... ile birlikte gittiğini, sadece ...’da tüfek olduğunu, kız kaçırmaya gittiklerini sandığını, olayla ilgisinin olmadığını,
Mahkemede önceki ifadesinden farklı olarak; dayısı ...’un maktullerin kapısının önünde ...’la konuştuğunu, ...’ın dayısına bağırdığını, “Biz öldürdük, biz yaktık” gibi sözler duyduğunu, içerden çıkan bir kadının da “Biz yaktık” diye bağırdığını, sonra genç bir erkeğin kapıya çıktığını, kadının “Öldürün, gebertin” dediğini, aracın içerisinde korkmaya başladığını, maktul ...’ın içeri doğru kaçtığını, ...’ın dayısı ...’un yakasına yapıştığını, dayısı ...’un kendisini dışarı attığını ve gelip aracın arkasından tüfek çıkardığını, o zamana kadar tüfeği görmediğini, dayısı ... tekrar içeri girdikten sonra silah sesleri geldiğini, silah sesleri kesildikten sonra şoka girdiğini, araçtan indiğini, bu esnada dayısı ...’un silahı kendisine dayamış tetiğe basmaya çalıştığını, dayısı ...’a “Ne yaptın?” diye bağırdığını, dayısının “Teslim olacağım” diye arabaya koştuğunu, “Ben ne yaptım niye cinayet işledim” dediğini, soruşturma aşamasında verdiği ifadesiyle çelişki sorulduğunda; soruşturma aşamasında ifadesi alınırken ne olduğunu hatırlayamadığını, aklına ne geldiyse onu anlattığını,
İfade etmişlerdir.
Sanık Kollukta müdafi eşliğinde; 25.06.2011 tarihinde saat 16.00 sıralarında evden çıkıp 71 DT 107 plaka sayılı 1991 model Anadol marka beyaz renkli, üzerinde mavi çizgi bulunan kendi adına tescilli aracıyla yeğeni... Yeşilçam ile birlikte Yozgat merkezde Eski Pazar Mahallesine hurda toplamaya gittiklerini, işleri iyi gittiğinden saat 19.00’a kadar aracın kasasını doldurduklarını, bir büfeden 4 adet Efes Pilsen bira ve bir paket de sigara alıp Yozgat ilinde bulunan çamlığa gittiklerini, burada üç adet bira içtikten sonra yeğeni...’ı eve gönderdiğini, tek başına kaldığını, dördüncü birayı da içtikten 5 dakika sonra evine gitmek üzere hareketlendiğini, tam ayağa kalktığında ablası ...’nun yanmış yüzünün gözünün önüne geldiğini, bir anda şuurunu kaybettiğini, önüne gelen kişiyi ablasını onun yaktığını hayal ettiğini, evine vardığında saatin 21.30-22.00’ye geldiğini, babası ..., annesi..., özürlü ablası ... ve yeğeni Hasret’in oturma odasında yerde yemek yediklerini, yanlarına gidip yemek yediğini, yemekten kalktığında hâlen şuurunun bozuk olduğunu, diğer oturma odasına tek başına giderek kanepenin altında bulunan ve annesi adına ruhsatlı olan av tüfeğini ve yanında bulunan tahmini 13-14 tane fişeği de aldığını, evden çıkarken kendisini kimsenin görmediğini, ... adına kayıtlı ancak kendisine ait olan ... plaka sayılı beyaz renkli, Renault marka, 1975 model aracına bindiğini ve av tüfeğini arka koltuğa koyduğunu, evden çıkarken aracın kontak anahtarını da yemek yedikleri odada televizyonun önünden aldığını, anahtarı alırken kimsenin görmediğini, Yozgat’ın Kırıkkale çıkışında bulunan Akpet Benzin İstasyonundan 70 TL’lik gaz satın aldığını, saat 22.00 sıralarında Kırıkkale’ye doğru hareket ettiğini, amacının ablasının yanması olayıyla ilgili olarak kayınpederi ... ile konuyu konuşmak olduğunu, saat 23.30 sıralarında ...’ın evine geldiğini, bu eve daha önce de gelip gittiğinden adresi bildiğini, aracını kapının önüne park edip kapıyı çaldığını, ...’ın ismini bilmediği 20 yaşlarındaki kızının "Kim o" diye seslendiğini, “...'in kardeşi ...” diye cevap verdiğini, bunun üzerine ...’ın kapıyı açıp “Hoş geldin” dediğini, bu sırada evde...eşinin de olduğunu, içeriden küçük çocuk sesleri geldiğini, Arslan’ın ablası...'in durumunu sorduğunu, Salı günü Samsun’da çok riskli bir ameliyata gireceğini söylediğini, ayrıca “Ablamın yanında kimse kalmamış iki oğlun da hastaneyi terk edip gitmişler” dediğini, bu sırada...'ın küçük oğlu ...’in yanlarına geldiğini, Arslan’a ablasının yakılmasını kastederek “Eşin ile ... oğlun yakmış sen de görmüşsün" dediğini, ...’in “Ben yaktım ne diyorsun yaktığım kişi daha ölmedi mi?” diye konuşup üzerine yürüdüğünü, ...’ın araya girerek oğluna “Dur bi” dediğini, ...’in “Ben bunun ablasını yaktım daha ölmedi mi bunu da yakacağım” diyerek içeri kaçtığını, bunun üzerine ...’ın içeriden silah almaya gittiğini düşündüğünden hemen aracına gidip arka kapıyı açtığı sırada içeriden bağırma sesleri geldiğini, ...’ın “Tam ben bunu öldürecektim neden kaçırdınız” dediğini, Arslan’ın da “Bu nasılsa kendi ayağı ile buraya gelmiş git bunu da öldür” dediğini, öldürüleceğini düşünerek korkuyla aracında bulunan av tüfeğini alıp haznesine önce 7 adet fişek bastığını, bir fişeği tüfeğin ağzına sürdükten sonra bir fişek daha basarak geri kalan fişekleri cebine koyup tüfeği evin kapısına doğrulttuğunu, bu sırada...’ın kapının ağzında, ...’ın da evin içerisinde olduğunu, Arslan’a bir el ateş ettiğini, Arslan’ın evin içine doğru yürüdükten sonra yere düştüğünü, daha sonra kapıya giderek... ve ... isimli şahıslara tüfekteki bütün fişekleri rastgele ateşlediğini, fişekler bitince cebindeki fişekleri de bastığını, yine evin içerisine rastgele ateş ettiğini, sonrasında hemen aracının yanına gittiğini, bu esnada bir polis aracının geldiğini gördüğünü, polislerin elindeki tüfeği görmelerine rağmen bir şey söylemediklerini, hemen tüfeği aracın arka koltuğuna koyup uzaklaştığını, yolda bulunan bir köprüye aşırı süratle girdiği için virajı alamayarak beton direğe aracın ön tarafını çarptığını, hemen aracını düzeltip tekrar hareket ettiğini, yanlış yola girdiğini fark edince tekrar doğru yola çıkıp saat 01.00 sıralarında Yozgat’a doğru gittiğini, Yozgat’a giderken Çelikli’ye varmadan aracın sol arka lastiğinin patladığını, burada lastiği değiştirip tekrar yola devam ettiğini, saat 05.00 sıralarında Yozgat’a geldiğini, trafik lambalarında polislerin kendisini durdurduklarını, polislere “Ben teslim oluyorum” dediğini, olayda kullandığı tüfeği de polislere teslim ettiğini, Kırıkkale’ye gittiğinde 0 534... numaralı annesi üzerine kayıtlı cep telefonunun yanında olduğunu, olaydan sonra kaçarken Kırıkkale ili, Balışeyh ilçesinde babası ...’in ödemeli aradığını, bunun üzerine hemen babasını aradığını, babasının sorması üzerine Yozgat'ta olduğunu söylediğini, babasının da “Yozgat'ı alt üst ettim sen Yozgat'ta değilsin sakın yanlış bir şey yapma senin aklın başında değil” dediğini, “Yozgat'tayım geliyorum” demesi üzerine babasının “Sakın Kırıkkale'ye mi gittin” dediğini, “Yok” diyerek telefonu kapattığını, lastiği tamir edip yola devam ettikten sonra babasının yine ödemeli aradığını, “Manyak bizi geçtin sen neredesin” dediğini, bu sırada Çelikli’yi 20 km geçmiş olduğunu, geri dönüp babası ve ağabeyi Satılmış ile buluştuğunu, onların ... plaka sayılı Anadol marka araç ile geldiklerini, babasının “Neredesin sen betin benzin atmış herhâlde bir şeyler yapmış bu oğlan” dediğini, babasına “Hakkını helal et” deyip olayları anlattığını, sonra tekrar aracına binip teslim olmaya gittiğini, Kırıkkale’ye maktullerle konuşmak amacıyla gittiğini, öldürmek gibi bir düşüncesinin olmadığını, şahısların telefonlarına ulaşamadığı için gidip yüz yüze konuşmayı düşündüğünü, yanında başka kimsenin olmadığını, tek başına gittiğini,
Sanık ... savcılıkta; Kolluktaki ifadesinde olay yerine tek başına gittiğini söylediyse de, yeğeni... Yeşilçam ile birlikte gittiğini, yeğenin kız kaçırmaya gittiklerini sandığını, ablası... ile Samsun’da hastanede görüştüğünde kendisini kayınvalidesi... ve kayınbiraderi ...’ın yaktığını, kayınpederi...’ın da buna göz yumduğunu söylediğini,
Mahkemede önceki ifadesinden farklı ve buna ek olarak; ablası...’in maktuller...ve...’ın oğulları katılan ... ile gayriresmî evli olduğunu, ablasının rızasıyla kaçtığını, katılan ... ile 6 yıl birlikte yaşadıklarını, üç çocukları olduğunu, katılan ...'ın ailesinin resmî nikâh yapmadıklarını, imam nikâhıyla yaşadıklarını, katılan ve maktullerin genellikle geçimlerini hırsızlık yaparak sağladıklarını, ablası...’in olaydan bir süre önce yandığını, ablası yandıktan sonra yüz yüze görüşmediğini, ablasının Samsun'da hastaneye kaldırıldığını, ablasıyla bir kez telefonla görüştüğünü, “Kendini neden yaktın” dediğinde “Sana söyleyeceğim ancak şimdi değil, benim adağım var, kurban kes sonra yanıma gel” dediğini, başka bir isteği olup olmadığını sorduğunda “Çocuklarıma sahip çık” dediğini, bu konuşmadan 10 gün sonra ablasının vefat ettiğini, hastaneye gidip konuşmak istediğini ancak kendisiyle görüştürülmediğini, maktuller ve katılan ...’la konuşmaya gideceği zaman aracına bindiğinde yeğeni...’ın yanına geldiğini, kız kaçırmaya gideceğini söylemesi üzerine...’ın da kendisiyle birlikte gelmek istediğini, Erhan ısrar edince onu da yanına aldığını, maktullerin evine gittiğinde...’ın araçta beklediğini, araçtan hiç inmediğini, maktul ...’a ablasının ameliyat olacağını söyleyip neden hiç ilgilenmediklerini soruduğunda “Ablan hâlâ yaşıyor mu lan ölmedi mi?” dediğini, maktul ...’ın da “Ben yaktım lan, yaktığım kişinin yanına mı gideceğim, daha ölmedi mi?” dediğini, Binnaz’ın da “Ben yaktırdım, daha yaşıyor mu, ölmedi ise yerine seni mi öldürelim?” dediğini, “Neden böyle söylüyorsun hala” dediğinde “Hangi yüzle konuşmaya geldin şerefsiz” diye karşılık verdiğini, yüzüne tükürdüğünü, psikolojisinin bozulduğunu “Hem ablamı yaktınız hem de beni öldüreceğinizi söylüyorsunuz” dediğini, maktul ...’ın yakasından tutarak “Daha konuşuyor musun” deyip oğlu ...'a “Getir silahı bunu vur” dediğini, korktuğu için havaya ateş etmek amacıyla araçtaki tüfeğini aldığını, döndüğünde elinin tetiğe değdiğini, ilk ateşten sonrasını hatırlayamadığını, kendine geldiğinde maktullerin üçünü de kanlar içerisinde görünce “Ben ne yaptım” diye düşünerek silahı kendisine çevirdiğini, tetiğe bastığını ancak ateş almadığını, bu sırada yeğeni...'ın kendisine sarıldığını, Erhan’a “Bırak beni teslim olacağım" dediğini,
Savunmuştur.
Uyuşmazlık konularının ayrı ayrı ele alınmasında fayda bulunmaktadır.
1- Sanığın, maktuller ... ve ... ile 18 yaşından küçük ...'e yönelik işlediği kasten öldürme suçunda tasarlama şartlarının oluşup oluşmadığı, bu bağlamda sanık hakkında TCK’nın 82. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinin uygulanıp uygulanmayacağı;
Kasten öldürme suçu 5237 sayılı TCK’nın 81. maddesinde; “Bir insanı kasten öldüren kişi, müebbet hapis cezası ile cezalandırılır" şeklinde düzenlenmiş,
"Nitelikli hâller" başlıklı 82. maddesinde;
"(1) Kasten öldürme suçunun;
a) Tasarlayarak,
...İşlenmesi hâlinde, kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır" düzenlemesiyle de tasarlayarak öldürme, kasten öldürme suçunun nitelikli hâlleri arasında sayılmıştır.
Gerek madde metninde, gerekse gerekçesinde "tasarlama" kavramının tanımına yer verilmemiş, bu konunun açıklığa kavuşturulması, öğreti ve yargısal kararlara bırakılmıştır. Öğretide tasarlamayı açıklama bakımından "soğukkanlılık" ve "planlama teorisi" olarak iki görüş ileri sürülmüştür. Soğukkanlılık teorisine göre, tasarlayarak öldüren şahısta bir soğukkanlılık gözlenmektedir. Bu kişinin başkasını öldürürken hiç heyecan duymamış olması, ondaki ruhsal kötülüğü göstermektedir. Ayrıca fail, öldürme kararını önceden almış olmasına, araya zaman girmiş olmasına karşın, soğukkanlılığını korumuş ve bu karardan vazgeçmemiştir. Planlama teorisine göre ise, tasarlama ile işlenen öldürme suçlarında, suç, önceden kararlaştırılmış, hazırlanmış ve planlanmıştır. Bu hazırlık, pusu kurmak, mağduru ya da maktulü bulmak, hile ile öldüreceği yere getirmek şeklinde olabilecektir. Burada fail, önceden aldığı suç işleme kararını gerçekleştirmek için suçta kullanacağı araçları seçip, temin etmekte ve bu suçu nasıl işleyeceği konusunda plan yapmaktadır.
765 sayılı TCK’nın yürürlükte olduğu dönemde, Ceza Genel Kurulunun 09.07.2002 tarihli ve 138-301 sayılı ile 03.12.2002 tarihli ve 247-414 sayılı kararlarıyla; "Failin bir kimseye karşı bir suçu işlemeye sebatla ve koşulsuz olarak karar vermesi, suçu işlemeden önce soğukkanlı bir şekilde düşündükten sonra ulaştığı ruhsal sükûnete rağmen kararından vazgeçmeyip ısrarla ve bu akış içerisinde fiilini icraya başlaması hâlinde tasarlamadan söz edilebilir. Tasarlama hâlinde fail, anında karar verip fiili işlememekte, suç işleme kararı ile fiilin icrası arasında bir süre geçmektedir. Fail bu süre içinde suçu işleyip işlememe konusunda düşünmekte, ancak tasarladığı suçu işlemekten vazgeçmemektedir. Failin suçu işlemekten vazgeçmesi fakat bir başka nedenle ve ani bir kararla fiili işlemesinde tasarlamadan söz edilemez. Suç işleme kararının ne zaman alındığı ve eylemin ne zaman işlendiği mevcut kanıtlarla saptanmalı, suç kararıyla eylem arasında geçen zaman dilimi içerisinde ruhi sükûnete ulaşılıp ulaşılamayacağı araştırılmalıdır" sonucuna ulaşılmıştır.
Yerleşik yargısal kararlarda kabul edildiği ve tereddütsüz bir şekilde uygulandığı üzere, tasarlamadan söz edilebilmesi için; "Failin, bir kimsenin vücut bütünlüğü veya yaşam hakkına karşı eylemde bulunmaya sebatla ve koşulsuz olarak karar vermiş olması, düşünüp planladığı suçu işlemeden önce makul bir süre geçmesine ve ulaştığı ruhi sükûnete rağmen bu kararından vazgeçmeyip sebat ve ısrarla fiilini icraya başlaması ve gerçekleştirmeyi planladığı fiili, belirlenmiş kurgu dâhilinde icra etmesi" gerekmektedir. Nitekim Ceza Genel Kurulunun 16.04.2013 tarihli ve 3-144 sayılı, 26.06.2012 tarihli ve 67-258 sayılı, 12.06.2012 tarihli ve 560-227 sayılı, 25.01.2011 tarihli ve 122-7 sayılı, 16.02.2010 tarihli ve 251-25 sayılı, 02.02.2010 tarihli ve 239-14 sayılı, 15.12.2009 tarihli ve 200-290 sayılı, 03.10.2006 tarihli ve 30-210 sayılı, 13.11.2001 tarihli ve 239-247 sayılı ile 28.04.1998 tarihli ve 117-155 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Tasarlama hâlinde fail, anında karar verip fiili işlememekte, suç işleme kararı ile fiilin icrası arasında sükûnetle düşünebilmeye yetecek kadar bir süre geçmektedir. Fail bu süre içinde suçu işleyip işlememe konusunda düşünmekte ve suçu işlemekten vazgeçmemektedir. Failin suçu işlemekten vazgeçmesi ve fakat bir başka nedenle ve bir başka ani kararla fiili işlemesinde tasarlamadan söz edilemez. Suç işleme kararının hangi düzeydeki eylem için ve ne zaman alındığı ile eylemin şarta bağlı olmayan bu kararlılıktan ne kadar zaman geçtikten sonra işlendiği mevcut delillerle belirlenmeli, suç kararıyla eylem arasında geçen zaman dilimi içerisinde ruhi sükûnete ulaşılıp ulaşılamayacağı değerlendirme konusu yapılmalıdır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Hurdacılıkla uğraşan sanık ...'nun Yozgat ilinde ailesiyle birlikte yaşadığı, maktul ..., birlikte olduğu maktul ..., oğulları maktul ... ...’in ise Kırıkkale ilinde aynı evde yaşadıkları, sanık ...’un ablası ...’nun ise maktuller...ve...’ın oğulları olan katılan ...’le birlikte yaşadığı ve bu birlikteliklerinden üç çocuklarının bulunduğu, 31.05.2011 tarihinde ...'nun üzerine dökülen yanıcı madde ile yandığı ve sevk edildiği Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yanık ünitesine tedavi gördüğü, bu olaydan sonra katılan ...’ın da maktullerin yanında kalmaya başladığı, sanık ...’un ablası...’in yanmasından katılan ... ve ailesini sorumlu tuttuğu, bu nedenle daha önce Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesinde çıkan tartışmada sanık ...’un yeğeni olan inceleme kapsamı dışındaki sanık ... Yeşilçam’ın katılan ...’ı bıçakla yaraladığı, 25.06.2011 tarihinde saat 19.00 sıralarında sanık ... ile inceleme kapsamı dışındaki sanık ...’ın birlikte hurda topladıktan sonra 4 adet bira alarak Yozgat ilindeki çamlığa gittikleri, burada sanık ...’un 4 adet birayı içtiği, sonra birlikte evlerine gittikleri, o sırada sanık ...’un anne ve babası olan tanıklar...ve... ile diğer aile bireylerinin yemek yedikleri, sanık ...’un da ailesiyle birlikte yemek yedikten sonra oturma odasındaki kanepenin altında bulunan ve annesi adına kayıtlı olan av tüfeği ile yanında bulunan fişekleri alarak ablası...’in yakılması olayıyla ilgili maktuller ve katılan ... ile konuşmak üzere Kırıkkale’ye gitmek için kendisine ait ... plaka sayılı araca bindiği, inceleme kapsamı dışındaki sanık ...’ın da sanık ...’un yanında gittiği, 26.06.2011 tarihinde saat 01.30 sıralarında maktuller ve katılan ...’ın yaşadıkları eve geldiklerinde aracı evin önüne park eden sanık ...’un araçtan tek başına inerek kapıyı çaldığı, o esnada katılan ...’ın evde olmadığı, maktullerle aralarında geçen kısa konuşmanın ardından sanık ...’un beraberinde getirdiği av tüfeğiyle toplam 17 el ateş ederek 3 maktulü de olay yerinde öldürdüğü, olaydan hemen sonra geldikleri araçla Yozgat’a geri dönen sanık ...’un, yeğeni...’ı babası ve ağabeyine teslim ettikten sonra araçla tek başına giderken saat 05.00 sıralarında Yozgat il girişinde polisler tarafından durdurulduğu ve suçunu ikrar eden sanık ...’un teslim olduğu olayda; olaydan birkaç saat önce aldığı alkolün de etkisiyle, maktullerin üzerine yanıcı madde dökerek yaktıklarını düşündüğü ablası...’in durumu aklına gelen sanık ...’un, maktullerin evine o esnada gitmeye karar vermesi, dosya kapsamına göre öldürme kararını daha önce aldığına, başka bir ifadeyle öldürme kararı ile eylemi arasında makul bir süre geçtiğine, dolayısıyla ani bir kararla hareket ederek av tüfeğini alıp Kırıkkale’ye gittiği kabul edilen sanığın öldürme kararında sebat ve ısrar gösterdiğine dair belirleme yapılamaması, olay öncesinde Yozgat’ta bulunması nedeniyle maktullerin yaşadığı Kırıkkale’ye gitmesi için yolda zorunlu olarak geçen birkaç saatlik sürenin, tasarlamanın şartlarından olan öldürme kararıyla eylem arasında geçmesi gereken makul bir süre olarak kabul edilemeyecek oluşu karşısında; sanığın gerçekleştirdiği sabit olan kasten öldürme suçunda tasarlama koşullarının oluşmadığı, bu bağlamda hakkında TCK’nın 82. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinin uygulanamayacağı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükümlerinin, somut olayda tasarlamanın unsurlarının oluşmadığının gözetilmemesi isabetsizliğinden ve Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 2015/85 sayılı iptal kararı nazara alınarak Yerel Mahkemenin TCK'nun 53. maddesi ile ilgili uygulamasının yeniden değerlendirilmesi zorunluluğundan bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Ceza Genel Kurul Üyesi; sanığın maktullere yönelik işlediği kasten öldürme suçunda tasarlamanın şartlarının oluştuğu düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
Birinci uyuşmazlıkta ulaşılan bu sonuç karşısında ikinci uyuşmazlık konusu değerlendirilmemiştir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Kırıkkale 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 03.07.2014 tarihli ve 127-224 sayılı direnme kararına konu mahkûmiyet hükümlerinin,
1- Sanığın üç maktule yönelik işlediği kasten öldürme suçlarında tasarlama unsurunun oluşmadığının gözetilmemesi,
2- TCK'nın 53. maddesi tatbik edilirken Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarihli ve 140-85 sayılı iptal kararının dikkate alınmasında zorunluluk bulunması,
Nedenlerinden BOZULMASINA,
3- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 29.09.2019 tarihinde yapılan müzakerede birinci bozma nedeni bakımından oy çokluğuyla ikinci bozma nedeni bakımından oy birliğiyle karar verildi.

KARARI YAZDIR


Aşağıdaki arama terimleri ile ilgili kararlara etiketlere tıklayarak ulaşabilirsiniz :
kasten öldürme makul süre öldürme öldürme kararı yanılgılı değerlendirme tck 82
Bu kararı Favorilerinize Eklemek için giriş yapın veya üye olun

Bu kategorideki diğer İçtihatlardan bazıları