Taraflar arasındaki hakem heyeti kararına itiraz davasının mahkemece yapılan yargılaması neticesinde davanın kabulüne dair kesin olarak verilen hükmün Adalet Bakanlığınca kanun yararına bozulması istenilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
YARGITAY KARARI
Davacı, davalı ile Work and Travel kapsamında sözleşme imzaladığını, davalının katılacağı yurtdışı programı için tüm hizmetleri eksiksiz yerine getirdiğini, sonrasında programı Covid-19 pandemisi nedeniyle kendisinin iptal ettiğini, davalının ABD'de iş ayarlama hizmetini almadığı gibi gerçek dışı gerekçe üretmeye çalıştığını, Covid'den aylar önce kendisine istediği şartlara uygun 8 adet işveren seçeneği sunulduğunu, tüm hizmetleri aldığı halde bir türlü işveren seçimi yapmayarak süreci engelleyenin davalı olduğunu, ayıplı hizmet bulunmadığını belirterek davalı lehine verilen hukuka aykırı hakem heyeti kararının iptalini talep etmiştir.
Davalı, 21/10/2019 tarihinde davacı tarafından düzenlenen Work and Travel programına 400 USD ön kayıt ücreti ödeyerek kayıt olduğunu ve sözleşmeyi de imzaladığını, ancak o sıralarda Covid-19 pandemisinin yayıldığını ve programdan çekilmeyi tercih ettiğini, para iadesini istediğini, iade işleminin yapılmadığını ve bunun üzerine tüketici hakem heyetine başvurduğunu ve lehine sonuçlandığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; 6502 sayılı Kanun’da tüketici işleminin tanımlandığı, tarafların tüketici olmadıkları, uyuşmazlığın genel hükümlere göre çözülmesi gerektiği gerekçesiyle itirazın usulden kabulüne ile Karşıyaka Tüketici Hakem Heyeti Başkanlığının 25/09/2020 tarih ve 051020200002615 sayılı kararının iptaline, karar verilmiştir.
Adalet Bakanlığı'nın 05/10/2021 tarihli yazısında; taraflar arasındaki ilişkinin 6502 sayılı Kanun kapsamında kaldığı ve davalı öğrencinin de 6502 sayılı Kanun kapsamında, "tüketici" tanımına uyduğunun açık olduğu, olayda 6502 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerektiği, bu duruma göre uyuşmazlığın çözümünün Tüketici Mahkemelerinin görevi içerisinde olduğu belirtilerek mahkemece işin esasına girilip gerekli inceleme ve araştırmanın yapılması, tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı bulunduğu ileri sürülerek; kararın, 6100 sayılı HMK’nın 363 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca kanun yararına bozulması talep edilmiştir.
Dava, taraflar arasında düzenlenen Work&Travel Programı kapsamındaki sözleşmenin covid-19 pandemisinden kaynaklı sebeplerle yerine getirilememesi nedeniyle bedel iadesine ilişkin tüketici hakem heyetince kabul kararı verilen hakem heyeti kararının iptaline ilişkindir. Uyuşmazlık, taraflar arasında work and travel olarak adlandırılan sözleşmenin 6502 sayılı Kanun kapsamında tüketici işlemi sayılıp sayılmayacağı noktasında toplanmaktadır.
Bir hukuki işlemin 6502 sayılı kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için, kanunun amacı içerisinde tanımlanan taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3. maddesine göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.
6502 sayılı yasanın 73. maddesi, bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa Tüketici Mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.
Davaya konu sözleşmenin incelenmesinde mesleki amaçlı satış olmayıp ağırlıklı vasfının hizmet satışı olduğu anlaşılmaktadır. Eğitim amacıyla eğitim masrafını karşılamak için çalışmanın öngörülmesi mesleki amaçlı satış olduğunu göstermez. Bu durumda taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6502 sayılı kanun kapsamında kalmaktadır. Öyle olunca mahkemece işin esasına girilerek taraf delilleri toplanıp oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde itirazın usulden kabulü ile hakem heyeti kararının iptaline karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğundan Adalet Bakanlığı’nın bu yöne ilişkin kanun yararına bozma isteminin kabulü gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Adalet Bakanlığının HMK'nın 363 üncü maddesinin birinci fıkrasına dayalı kanun yararına temyiz talebinin kabulü ile kararın sonuca etkili olmamak üzere KANUN YARARINA BOZULMASINA, aynı maddenin üçüncü fıkrası uyarınca gereği yapılmak üzere bozma kararının bir örneğinin ve dava dosyasının Adalet Bakanlığına gönderilmesine, 29.11.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.