- K A R A R -
Davacı vekili, davacının 03/08/2012 tarihinde gerçekleşen trafik kazasında yaralandığını, failin tespit edilemediğini, bu nedenle davalının sorumlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile iş ve güç kaybı ile çalışamadığı günler için elde edemediği 100,00 TL gelirin olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 22/12/2015 tarihli dilekçesi ile maddi tazminat talebini fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 21.819,88 TL'ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, tazminata konu olayın trafik kazası neticesinde meydana geldiğinin ispat edilmesi gerektiğini, geçici iş göremezlik ve kazanç kaybı gibi taleplerin muhattabının ... olmadığını, davacının asli veya müterafik kusuru olması halinde bunun tazminattan indirilmesi gerektiğini, olay tarihinden itibaren faiz talep edilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kabulü ile 2.266,26 TL geçici iş göremezlik zararı ile 19.553,62 TL sürekli iş göremezlik zararı olmak üzere toplam 21.819,88 TL maddi tazminatın dava tarihi olan 30/07/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte poliçe limiti ile sorumlu olmak kaydıyla davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacının gelirinin belirlenmesi tazminatın doğru tespitinde önemli bir yer tutmaktadır. Çalışma hayatının aktif çalışma dönemi ve emeklilik dönemi olan pasif devre olarak ayrılması, aktif devrede zararın asgari geçim indirimi dahil edilerek, pasif devrede zararın asgari geçim indirimsiz asgari ücret düzeyinde olacağının kabulü gerektiği Dairemizin yerleşmiş içtihatlarındandır. Pasif devre zararının hesaplanması sırasında esas alınan ücret, bir çalışmanın karşılığı değil, ekonomik bir değer taşıyan yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinin karşılığıdır. Hal böyle olunca da ücretle fiilen çalışanlara uygulanmak için getirilen asgari geçim indiriminin, ücretli bir çalışmanın söz konusu olmadığı pasif dönem (devre) zararının hesaplanmasında dikkate alınamayacağı açıktır. Zira, asgari geçim indirimi (AGİ), ücretin eki olmadığından, tazminat alacaklarının hesaplanmasına esas ücrete dahil edilemez.
Somut olayda; mahkemenin hükme esas aldığı 18.12.2015 tarihli hesap bilirkişi raporunda, davacının tazminata esas gelirinin asgari ücret olarak kabul edildiği; aktif ve pasif dönem ayrımı yapılarak davacının muhtemel bakiye ömür süresine göre tazminatın belirlendiği, Dairemizin yerleşik uygulamasına göre davacının 60 yaşına kadar olan muhtemel yaşam süresinin aktif devre ve 60 yaşından sonraki muhtemel yaşam süresinin pasif devre olarak belirlenmesinden sonra, aktif devre için AGİ dahil asgari ücret, pasif devre için AGİ dahil edilmemiş asgari ücret üzerinden hesaplama yapılması gerekirken, raporda, davacının pasif dönem (devre) zararının AGİ dahil asgari ücret üzerinden hesaplanması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 08/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
KARARI YAZDIR