Davacı vekili, kooperatif ortağı olan davalı hakkında ödemekle yükümlü bulunduğu ortak gider aidatı ve faizleri için takip başlattıklarını, davalı hakkında başlatılan takipte mevcut kalemlerin davalının üyeliği süresince işlemiş alacaklar olduğunu, takibe haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptaline ve icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin 16/04/2012 tarihli noter aracılığı ile istifasını kooparatife gönderdiğini, istifasının daha sonra kabul edildiğini, takip konusu kalemlerin kendi üyeliği süresinde oluşmadığını, kooperatifin üyeler arasında ayrımcılık yaptığını savunarak davanın reddi ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalının 16.04.2012 tarihinde noter kanalı ile kooperatife istifa iradesini bildirdiği, ihbarnamenin kooperatife 19.04.2012 tarihinde ulaştığı, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 13. maddesinde ortağın anasözleşmeye uygun olarak ortağın çıkma dileğini noter aracılığı ile kooperatife bildirmesi halinde çıkmanın gerçekleşeceği, bu itibarla davalının 19.05.2012 tarihi itibari ile istifasının kabulünün gerektiği, davalının bu tarihten sonraki aidatlardan sorumlu olmadığı ancak ortak giderlere katlanmakla yükümlü olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili i temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 81/2 maddesi uyarınca tasfiye haline girmiş kooperatiflerde çıkma veya çıkarılma halinde ortağın konutu geri alınamaz ancak bu kişilerin tasfiye masraflarına katlanması gerekir. Davalının kooperatif bağımsız bölümünü aldıktan sonra istifa ettiği sabittir. 29.04.2012 tarihli ve 31.03.2013 tarihli genel kurullarda tasfiye payı olarak nitelendirilebilecek ödeme kararı alınmıştır. Davalının bu masraflara katılması kanun hükmü gereğidir. Bu gerekçe ile davalının ödemesi gereken miktarın belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) no'lu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 20.02.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
KARARI YAZDIR