ArabicAzerbaijaniEnglishFrenchGermanRussianSpanishTurkish

Boşanma Davasının Açılmasından Sonra Gerçekleşen Sadakatsiz Yaşam - Açılan Davada Kusur Olarak Kabul Edilemeyeceği

13-02-2021 - 826

Boşanma Davasının Açılmasından Sonra Gerçekleşen Sadakatsiz Yaşam - Açılan Davada Kusur Olarak Kabul Edilemeyeceği


Bu kararı Favorilerinize Eklemek veya Kopyalayabilmek için giriş yapın veya üye olun
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi
2015/5079
2015/21791
2015-11-18





Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından, kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen tazminatlar, nafakalar, ziynet alacağı ve kendisinin manevi tazminat taleplerinin reddi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

1-Mahkemece boşanmaya sebep olan olaylarda, davalı erkek sadakatsiz kabul edilerek ağır kusurlu bulunmuştur. Ne var ki, her dava açıldığı tarihteki şartlara tabidir. Davadan sonra oluşan olaylar boşanma kararında esas alınamaz, ancak yeni bir davanın konusu olur. Davalının sadakatsizliği dava tarihinden sonra olup bu davada nazara alınamaz. Gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya sebep olan olaylarda müşterek evi terk edip birlikte yaşamaktan kaçınan davacı kadın tam kusurludur. Davalının kusurlu bir davranışı kanıtlanamamıştır.

Türk Medeni Kanununun 166. maddesinde "evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerin her birinin boşanma davası açabileceği" hükme bağlanmıştır. Bu hükmü, tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamak ve değerlendirmek doğru değildir. Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer. Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonra da mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir. Öyle ise Türk Medeni Kanununun 166. maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp, daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır. Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır (TMK md.166/2).

Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki, bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle isteğin reddi gerekirken, yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. Ancak bu yön temyiz edilmediğinden, bozma nedeni yapılmamış, yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir.

2-Davalı erkeğin temyizine hasren yapılan incelemeye gelince;

a-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle, her ne kadar boşanmaya sebep olan olaylarda, davacı kadın tam kusurlu ise de; davacıdan kaynaklanan davalının kişilik haklarına saldırı teşkil eden maddi bir olayın varlığının kanıtlanamadığının anlaşılmasına göre davalının manevi tazminat talebinin reddinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

b-Yukarıda 1. bentte açıklandığı üzere boşanmaya sebep olan olaylarda davacı tam kusurludur. Hal böyle iken, davalı ağır kusurlu kabul edilip davacı yararına maddi ve manevi tazminat (TMK.md.174/1-2) takdiri doğru olmamıştır.

c-Tam kusurlu eş yararına yoksulluk nafakası verilemeyeceği (TMK m. 175) nazara alınmadan, davacı kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2/b-c bentlerinde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 2/a bendinde gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 18.11.2015 (Çrş.)

KARARI YAZDIR


Aşağıdaki arama terimleri ile ilgili kararlara etiketlere tıklayarak ulaşabilirsiniz :
boşanma davanın açılmasından sonra sadakatsiz yaşam maddi tazminat manevi tazminat nafaka aldatma kusur
Bu kararı Favorilerinize Eklemek için giriş yapın veya üye olun

Bu kategorideki diğer İçtihatlardan bazıları