Davacı alacaklı tarafından davalı borçlular aleyhine kira alacağı ve tahliye istemli olarak başlatılan icra takibine davalı borçluların itirazı üzerine davacı icra mahkemesinden itirazın kaldırılması ve tahliye isteminde bulunmuş mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı borçlular vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davalı borçlular vekilinin tahliyeye yönelik temyiz itirazlarına gelince; Davacı alacaklı , 10/09/20013 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli yazılı kira sözleşmesine dayanarak 14/09/2015 tarihinde başlattığı icra takibi ile 2014 yılı Eylül ayı ile 2015 yılı Eylül ayı arasına ait aylık 400,00 TL den toplam 5.200,00 TL kira ve 239,66 TL işlemiş faiz alacağının tahsilini talep etmiş, davalı borçlu ...’e ödeme emri 15/10/2015 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı borçlu ...’e ödeme emri tebliğ adres eksik bulunduğundan bila tebliğ iade gelmiş, ...’e ödeme emri yeniden tebliğe çıkarılmamıştır.
Kira sözleşmesinde birden fazla kiracı olması halinde, tahliye istemi bölünemeyeceğinden ve kiracılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı olduğundan, tahliyeye yönelik takibin ve takip neticesinde tahliye isteminin her iki kiracıya birlikte yöneltilmesi gerekmektedir. Yukarıda belirtildiği üzere birden fazla kiracı olması halinde tahliye istemi bölünemeyeceğinden ve diğer kiracı ...’e ödeme emri tebliğ edilmediğinden davalı kiracının temerrütünden bahsedilemez. Mahkemece anılan nedenlerle davalı borçlulara yönelik tahliye taleplerinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde tahliye talebinin kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Ayrıca ki takip dayanağı kira sözleşmesinde kiralanan yer tanımlanmıştır. Mahkemece kira sözleşmesinde belirtilen kiralanan yere ait adres tekrarlanmak suretiyle kiralananların tahliyelerine karar verilmesi gerekirken muayyen olmayan adres belirtilmek suretiyle davalı borçluların tahliyelerine karar verilmesi doğru değildir.
Davalı borçlular vekilinin alacağa yönelik temyiz itirazlarına gelince; İ.İ.K’nun 269.maddesinde ödeme emrinin tebliğinden sonra borçlunun itiraz sebeplerini icra dairesine bildirip yasal ödeme süreleri geçtikten sonra alacaklının merciden itirazın kaldırılması ve tahliye isteyebileceği öngörülmüştür. Ödeme emri kiracılardan ...’e tebliğ edilmediğinden henüz itiraz hakkı doğmamış olup anılan maddedeki itiraz ve ödeme süreleri işlemez. Borçlunun haricen icra takibini öğrenip, icra dairesine itiraz etmesi yasanın emredici hükümleri karşısında hukuki sonuç doğurmaz. Bu durumda Mahkemece davalı borçlu ... yönünden itirazın kaldırılması talebinin reddine karar verilmesi gerekir. Öte yandan, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 314. maddesi uyarınca kiracı, aksine sözleşme ve yerel âdet olmadıkça, kira bedelini ve gerekiyorsa yan giderleri, her ayın sonunda ve en geç kira süresinin bitiminde ödemekle yükümlüdür. Takip dayanağı kira sözleşmesinde aylık kira bedelinin ödeneceği tarih kararlaştırılmamıştır. Buna göre 2015 yılı Eylül ayına ait kira bedelinin takip tarihi itibariyle muaccel olduğundan bahsedilemez.
Mahkemece 2015 yılı Eylül ayına ait kira alacağının henüz muaccel olmadan takip konusu yapıldığı üzerinde durularak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davalı borçlu ... yönünden tüm kira alacağı üzerinden itirazın kaldırılmasına karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda ( 1 ) ve ( 2 ) no.lu bentlerde açıklanan nedenle,davalı borçlular vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün İİK'nun 366. ve 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın temyiz edenlere iadesine, 09/01/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.