Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda, mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünün 15.03.2021 tarihli yazısı ile istenilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı kadın tarafından kendisine ait olan ziynetlerin bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile davalıdan tahsili istemiyle dava açılmış, mahkemece davanın zamanaşımına uğramış olması nedeni ile reddine kesin olarak karar verilmiş, karar 06.07.2017 tarihi itibari ile kesinleştirilmiş, davacının talebi üzerine Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü'nün 15.03.2021 tarihli yazısı ile, karar ile ilgili kanun yararına bozma talebinde bulunulmuş, dosya Dairemize gönderilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu`nun 226. maddesinin birinci fıkrası gereğince eşler her zaman birbirlerinde kalan kişisel eşyalarının iadesini isteyebilirler.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu`nun 146. maddesine göre; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir.” Yine aynı Kanunun 153. maddesinin üçüncü fıkrasında ise evlilik devam ettiği sürece, eşlerin diğerinden olan alacakları için zamanaşımı sürelerinin işlemeyeceği düzenlenmiştir.
Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, tasarruf özgürlüğüne yönelik saldırılara el atmanın önlenmesi davası ile karşı koyabileceği gibi istihkak davası ile de karşı koyabilir. Eşya davası bu anlamda bir istihkak davası olmakla istem dava konusu eşyaların; aynen iadesi, olmadığı takdirde dava tarihindeki bedelinin verilmesi şeklinde gerçekleşmektedir. Dava konusu eşyaların mevcut olduğu tespit edilmiş ise uyuşmazlık mülkiyet hakkına dayandığından olayda zamanaşımı söz konusu olamaz. Dava konusu eşyaların var olduğu tespit edilemez ise istem tazminata ilişkin olduğundan Türk Borçlar Kanunu'nun 146. maddesinde belirlenen on yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması ve karı koca arasındaki davalarda Türk Borçlar Kanunu`nun 153. maddesinin dikkate alınması gerekir.
Somut olayda; tarafların 26.06.2014 kesinleşme tarihli kararla boşandıkları, davacı kadının eldeki ziynet alacağı davasını 30.03.2017 tarihinde açtığı, dava tarihi itibari ile Türk Borçlar Kanunu'nun 146. maddesinde belirlenen on yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece işin esasına girilerek tarafların tüm delilleri toplanıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde zamanaşımı nedeni ile davanın reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü'nün, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 363/1. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA oybirliğiyle karar verildi. 04.10.2021 (Pzt.)
KARARI YAZDIR