ArabicAzerbaijaniEnglishFrenchGermanRussianSpanishTurkish

Uzun Süre Yıllık İzinlerin Kullanılmadığının Beyan Edilmesi Durumunda Mahkeme Davacı Asili Bizzat Dinlemelidir

25-05-2021 - 416

Uzun Süre Yıllık İzinlerin Kullanılmadığının Beyan Edilmesi Durumunda Mahkeme Davacı Asili Bizzat Dinlemelidir


Bu kararı Favorilerinize Eklemek veya Kopyalayabilmek için giriş yapın veya üye olun
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi
2019/5504
2021/2594
2021-01-27





Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili, davacının davalıya ait ... Kafe isimli işyerinde Mart 1999 tarihinden 2008 yılının sonuna kadar kesintisiz garson olarak çalıştığını, davalı işverenin kısa bir süre işyerini kapattığını, davacı işçinin bu dönemde başka bir işyerinde çalışmayarak davalı işverenin işyerini açmasını beklediğini ve davalı işverenin işyerini açtıktan sonra tekrardan davalıya ait işyerinde çalışmaya başladığını ve iş sözleşmesinin haksız olarak sonlandırıldığı 02.11.2015 tarihine kadar çalıştığını, işyerinde gece ve gündüz olmak üzere iki vardiya sistemi bulunduğunu, çalıştığı süre içerisinde yıllık izinlerini kullanamadığını, dini, resmi ve milli bayramlarda çalışma yapıldığını, davacı işçinin işyerinde fazla mesai yaptığını ve ücretlerinin ödenmediğini, iş sözleşmesinin feshi nedeniyle işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla çalışma alacağı, yıllık izin alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.

Davalı Cevabının Özeti:

Davalı vekili, davacının alacaklarının zamanaşımına uğradığını, davacı işçinin 01.09.1999-31.12.2008 tarihleri arasında davalı nezdinde çalıştığını, ... Belediye Başkanlığı tarafından ruhsatın iptal edildiğini ve ...’deki ... Cafe isimli işyerinin zabıtalar tarafından kapatıldığından davacı işçinin iş sözleşmesinin sona erdiğini, davalı işverenin işyerinin kapanması nedeniyle tüm çalışanların işçilik alacaklarını ve kıdem tazminatlarını ödediğini, davacı işçinin 01.09.1999-31.12.2008 tarihleri arasında çalışmasına ilişkin ücret alacağının bulunmadığını, davalının daha sonra işyerini açtığını ve eski çalışanlarına ulaşarak yeniden işe aldığını, davacı işçinin de 24.01.2011 tarihinde işe başladığını ancak 03-04-05-06.11.2015 tarihlerinde mazeretsiz olarak işe gelmediğinden iş sözleşmesini haklı olarak sonlandırdığını, fesih sebebinin devamsızlıktan kaynaklandığını, iş sözleşmesi haklı olarak sonlandırıldığından davacı işçinin kıdem ve ihbar tazminatı hakkının olmadığını, yıllık izinlerini kullandığını, söz konusu vardiyaların haftalık değiştiğini, Cumartesi ve Pazar günleri tam gün çalışıldığı iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacı işçinin fazla mesai yapmadığını, resmi, dini ve milli bayramlarda işyerinin cafe olması nedeniyle çalışma yapıldığını ancak fazla çalışma ücretlerinin eksiksiz olarak ödendiğini savunarak haksız açılan davanın reddini talep etmiştir.

İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:

İlk Derece Mahkemesince, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İstinaf Başvurusu :

İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :

Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Temyiz Başvurusu :

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

Gerekçe:

Dosyadaki yazılara, belgelere ve tüm dosya kapsamına göre; davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

Taraflar arasında, davacının yıllık izin ücreti alacağının miktarı noktasında uyuşmazlık vardır.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 31. maddesinde hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir, soru sorabilir, delil gösterilmesini isteyebilir şeklinde düzenleme yapılarak hakime yargılama sonunda doğruya ulaşma görevini yüklemiştir. Anayasamızın 141. maddesine göre, yargı basit, çabuk ve ucuz gerçekleşmelidir. Devlet yargının basit, ucuz ve çabuk gerçekleşmesi için gerekli düzenlemeleri yapmak durumundadır. Zira hakkın tanınması ve korunmasındaki gecikmeler, hukuk devleti ilkesi ile uyumlu değildir, adil yargılanma hakkını ihlâl eder. Bu sebeple yargılama sonucunda ulaşılacak hüküm, doğru, gecikmemiş ve kendisinden beklenen etkiyi gösteren bir niteliğe sahip olmalıdır. Bundan dolayı belirsiz vakıaların açıklattırılmasına, eksikliklerin hâkim tarafından işaret edilerek taraflarca giderilerek yargılamanın uzatılmasının önüne geçilmesine ilişkin hâkimin davayı aydınlatma yükümlülüğü bulunmaktadır. Usul hukuku için haksızlığın önlenmesinin anlamı, doğru hüküm kurulmasıdır. Bu hususta yapılacak bir inceleme içinse, tarafların iddialarını eksiksiz ve zaman, yer gibi somut unsurlarıyla tam bir açıklık içinde yargılamaya getirmeleri gerekmektedir. Doğru hüküm kuramama, bazen ise zayıf olan tarafın bir usuli hakkı bilmiyor olması dolayısıyla söz konusu olmaktadır. Böyle bir durumda, hakkın özünün, usule kurban edilmesi mümkün olmadığından, tarafın bir vakıayı bütün ayrıntılarıyla getirmemiş olması dolayısıyla yargılamanın doğru ve adil bir hüküm kurmaya elverişli olacak şekilde aydınlatılmamış olması durumunda hâkim devreye girecek ve söz konusu usûlî olanağı tarafa hatırlatacaktır. Somut olayda davacı vekili süre belirtmeksizin yıllık izin haklarının kullandırılmadığını iddia etmiştir. Mahkemece, ispat yükü üzerinde olan işverence imzalı yıllık izin defteri ve eşdeğer belge sunulmadığı gerekçesiyle davacının toplam hizmet süresine göre 13 yıllık dönemde hiç izin kullanmadığı gerekçesiyle 224 gün yıllık izin hakkının bulunduğu kabul edilerek yıllık ücretli izin alacağı hüküm altına alınmıştır. Mahkemece, davacının davayı somutlaştırma yükü (HMK m.194), hakimin de davayı aydınlatma yükümlülüğü (HMK m. 31) bulunduğu göz önüne alınarak, davacının 13 yıllık çalışma süresi boyunca hiç yıllık izin kullanmadığı hayatın olağan akışına ters olduğundan, davacının beyanı alındıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilip, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç:Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ve bu karara karşı istinaf başvurusunu esastan reddeden Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin ise kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 27.01.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

KARARI YAZDIR


Bu kararı Favorilerinize Eklemek için giriş yapın veya üye olun

Bu kategorideki diğer İçtihatlardan bazıları