İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı vekili ve feri müdahil ... vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-b maddesinin 2. alt bendi gereğince ortadan kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı vekili ve feri müdahil ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı Ziraat Odası Başkanlığı işyerinde tahsildar ve muhasebeci olarak 01.01.1993-04.10.2005 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığının tespitini talep etmiş, 13.04.2017 tarihli beyanında ise talebini 15.11.1993-04.10.2005 olarak daraltmış ve ücretinin ise devlet memuru statüsünde çalışması olduğu gözetilerek tespit edilmesini istemiştir.
II- CEVAP:
Davalı işveren vekili cevap dilekçesinde talep edilen dönemde hak düşürücü süre bulunduğunu, davacının Ziraat odasında toplanan aidatlardan bir bölümünü zimmetine geçirmesi nedeni ile zimmet ve görevi kötüye kullanma suçlarından yargılanarak ceza aldığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Feri müdahil ... vekili, davacının çalışma iddiasının hak düşürücü süreye uğradığını ve ayrıca yöntemince kanıtlanması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III- MAHKEME KARARI:
A- İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece, "Davanın Kabulüne,
1-Davacı, ... TC Kimlik numaralı ... sigorta sicil numaralı ...'ın 15/11/1993 – 05/10/2005 tarihleri arasında asgari ücretle hizmet akdine istinaden toplam 4280 gün çalıştığı, bu çalışmasının 1245 gününün kuruma bildirildiği, 3035 günün ise SGK’ya bildirilmediğinin tespitine" karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı Ziraat Odası Başkanlığı vekili istinaf dilekçesinde; hakdüşürücü süre yönünden davanın reddi gerektiğini, hizmet başlangıcının 15.11.1993 tarihi olarak belirlenmesinin davacının talebine kısmen aykırı olduğunu bu nedenle davanın kısmen kabulü ile lehlerine vekalet ücreti verilmesi gerekirken davanın kabulüne dair hüküm kurulmasının hatalı olduğunu beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Feri müdahil ... vekili istinaf dilekçesinde; Hizmet tespiti davasının niteliği gereği kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmelerinin zorunlu olduğunu, mahkemece, tarafların sunduğu deliller ile yetinilmeyerek kendiliğinden araştırma ilkesinin benimsenmesi gerektiğini, sigortalılığın kabulü ve hüküm altına alınabilmesi için hizmet akdinin ve eylemli çalışmanın varlığının ortaya konulması gerektiğini, tanık beyanları arasındaki çelikinin mahkemece giderilmesi gerektiğini, maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın kabulüne karar verildiğini, 5 yıllık hak düşürcü sürenin geçtiğini bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının bozularak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
B- BAM KARARI
"1-Davalı Dikili Ziraat Odası Başkanlığı vekili ile SGK Başkanlığı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle; Dikili Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi'nin, 13.04.2017 tarihli, 2016/137 E, 2017/169 K. sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b.2 maddesi uyarınca kaldırılmasına;
2-Davanın Kısmen Kabulüyle,
... T.C. Kimlik, ... sigorta sicil numaralı davacı ...'ın 15.11.1993 – 05.10.2005 tarihleri arasında, davalı Dikili Ziraat Odası Başkanlığı adına ... sicil numarasıyla tescilli işyerinde, asgari ücretle toplam 4280 gün çalıştığı, bu çalışmasının 1245 günlük kısmının Sosyal Güvenlik Kurumu'na bildirildiği, 3035 günlük bölümünün ise SGK’ya bildirilmediğinin tespitine," karar verilmiştir.
TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı işveren vekili ve feri müdahil ... vekili istinaf dilekçelerindeki nedenleri tekrarla İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının bozulması talebinde bulunmuşlardır.
IV- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Dava, 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi uyarınca açılmış hizmet tespiti davasıdır. Anılan maddeye göre, “Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır.”
Hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanların hizmetlerin tespitine ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu çerçevede hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyerek, gerekli araştırmaların re'sen yapılması ve kanıtların toplanması gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır.
6100 sayılı HMK m. 119/1-e gereğince davacının, iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini bildirmek, m. 194 gereğince de taraflar, dayandıkları vakıaları, ispata elverişli şekilde somutlaştırma yükümlülüğü vardır. Tarafların, dayandıkları delilleri ve hangi delilin hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini açıkça belirtmeleri zorunludur.
Bir davada haklı çıkabilmek için soyut veya genel hatlarıyla bir iddiayı ortaya koymak yeterli değildir. Aynı zamanda bu iddiaların, ispata elverişli hale getirilerek zaman, mekân ve içerik olarak somutlaştırılması gerekir. En azından iddianın araştırılabilmesine yönelik somut bilgi ve açıklamaların sunulması gerekir. İddia somutlaştırıldıktan sonra hâkim ve karşı taraf, bunun üzerinden savunma ve yargılama yapabilecektir. Soyut iddialar ve vakıalar üzerinden değerlendirme yapılması mümkün değildir.
Somutlaştırma yükü, genel anlamda tarafların açıklama ödevinin bir parçası ve layihalar teatisi aşamasındaki tezahür şeklidir. Somutlaştırma yükü, basit yargılama ve kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulandığı davalarda da geçerlidir.
HMK m. 31 gereğince, Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir. Davaya konu talebin somutlaştırılmaması halinde önce hâkim, m. 31 ve 119/1-e gereğince davayı aydınlatma ödevi ve ön incelemedeki görevi gereği, somut olmayan hususların belirlenmesini davacıdan istemeli, gerekirse tarafa açıklattırma yaptırmalı, bu eksiklik giderildikten sonra yargılamaya devam etmelidir.
Hizmet tespiti davalarının amacı hizmetlerin karşılığı olan sosyal güvenlik haklarının korunmasıdır. Hizmet akdine dayalı çalışma olgusunun ispatında delil sınırlandırması yoksa da davacının Kurum sicil dosyası, işyeri özlük dosyası temin edilip işyerinin Kanunun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlendikten sonra iddia edilen çalışmanın başlangıç ve bitiş tarihleri, hangi işyerinde ne iş yapıldığı, işyerinin kapsam, kapasite ve niteliği, prime esas kazanca tabi ücretin ne olduğu, çalışmanın sürekli, kesintili, mevsimlik olup olmadığı eksiksiz bir şekilde açıklığa kavuşturulmalıdır.
Taraf tanıklarının sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli ve tanıklar buna göre dinlenilmeli, re’sen araştırma kapsamında sadece taraf tanıkları ile yetinilmeyip mümkün oldukça işyerinin müdür, amir, şef, ustabaşı ve postabaşı gibi görevlileri ve o işyerinde çalışan öteki kişiler ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri bilen ve tanıyanlar dahi dinlenerek tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde belirlenmelidir.
Somut olayda, yukarıdaki açıklamalar kapsamında davacının tahsildar ve muhasebeci olarak çalışma iddiası gözetilerek davalı ziraat odasının hesabının bulunduğu bankalardan ve odanın bağlı bulunduğu vergi dairesinden davacının çalışmaları sorulmalı, davacı adına düzenlenmiş yada davacının imzası bulunan dekont, makbuz olup olmadığı irdelenmeli, işveren ziraat odası kayıtlarında davacıya verilen yetkiye yada görevlendirmelere ilişkin alınmış kararların ve oda adına yaptığı tahsilatlara ilişkin makbuzların bulunup bulunmadığı araştırılarak çalışma olgusunun yazılı belge ile kanıtlanması sağlanmalı, dava konusu döneme ait bordroların tamamının getirtilerek bordro tanıkları resen dinlenilmeli, tanık beyanları arasında varsa çelişki giderilerek, varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek, eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı işveren vekilinin ve feri müdahil Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin; istinaf başvurusunun kabulü ile İlk derece mahkemesi hükmünün Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın reddine dair kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/2 maddesi gereği BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, 06.02.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.
kaynak:(www.corpus.com.tr)
KARARI YAZDIR