Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Başvuran vekili sigorta tahkim komisyonuna sunduğu dilekçede özetle; davalı ... şirketi nezdinde ZMM sigortalı bulunan ... plaka sayılı aracın karıştığı 20/11/2011 günlü trafik kazasında, yolcu konumunda bulunan vekil edeninin yaralanarak en az %15,32 oranında sakat kaldığını, sigorta şirketinin bu maluliyet oranını kabul ederek davacıya bir miktar ödeme yapmış ise de; bu ödemenin gerçek zararı karşılamakta yetersiz olduğu, davacının kaza anında endüstri meslek lisesi öğrencisi olduğu gözetilerek hesaplamanın buna göre yapılması gerektiğini ileri sürerek, fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla 40.050,00-TL sakatlık tazminatının temerrüt tarihinden işletilecek avans faiziyle birlikte davalı ... şirketinden tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı ... şirketi vekili cevabında özetle; 20/11/2011 günlü trafik kazasına karıştığı ileri sürülen ... plaka sayılı aracın vekil edeni şirket nezdinde trafik sigortalı olduğunu, kaza nedeniyle yapılan başvuru sonucunda davacıya 01/08/2014 ve 25/09/2014 tarihlerinde toplam 28.593,00-TL ödeme yapılarak, 25/09/2014 tarihinde ibraname alındığını, görülmekte olan davanın ise; ibranamenin iptali için gereken yasal süre içerisinde açılmadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini istediklerini, ayrıca aynı konuda sigorta tahkim komisyonu nezdinde davacı tarafından açılmış 2016/20972 sayılı bir dava daha bulunduğunu ileri sürerek, derdestlik itirazında da bulunmuştur. Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince; 20/11/2011 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucunda, kazaya karışan ... plaka sayılı aracın ZMM sigortacısı olan davalı tarafından, davacıya 01/08/2014 ve 25/09/2014 tarihlerinde ödeme yapılarak ibraname alındığını, görülmekte olan davanın ise 2918 sayılı KTK'nun 111.maddesinde düzenlenen 2 yıllık hak düşümü sürenin geçirilmesinden sonra 04/04/2017 tarihinde açıldığının anlaşıldığı, davacının başvuru sırasında sunduğu maluliyetine ilişkin rapor ile ödemeye konu edilen maluliyete ilişkin raporun aynı raporlar olduğu, gelişen ve değişen bir durumun varlığının mevcut olmadığı görüşünden hareketle; davanın usulden reddine karar verilmiş; davacı vekilinin Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetine yaptığı itiraz üzerine, itiraz hakem heyetince; başvuru sahibince görülmekte olan tahkim yargılamasına başvurulmadan önce, İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/203 esasına kayıtlı davanın açıldığı, bu dava sonucunda verilen açılmamış sayılmaya ilişkin kararın 20/02/2017 tarihinde kesinleştiği, komisyona yapılan başvurunun 04/02/2017 tarihli olduğu gözetildiğinde, başvuru tarihi itibariyle mahkemece verilen kararın kesinleşmemiş olduğunun anlaşıldığı, sigorta tahkim komisyonuna başvuru için gerekli olan şartlardan birisinin de başvuranın uyuşmazlığın çözümü için daha önce genel mahkemelere başvurmamış olması bulunduğunu, somut olayda bu durumun gerçekleşmemesi nedeniyle uyuşmazlık hakem heyetince, davanın bu nedenle usulden reddine karar verilmesi gerekirken değişik gerekçeyle reddine karar verilmiş olması isabetsiz ise de; sonucun değişmediği görüşünden hareketle, itirazın reddine karar verilmiştir. Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. İstinaf nedenleri; tahkim komisyonuna yapılan başvuru tarihinin 03/04/2017 olduğu dikkate alındığında, İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesine ait 2015/203 Esas sayılı dosyası kapsamında verilen, açılmamış sayılmaya ilişkin kararın kesinleşmiş olması nedeniyle, ortada genel mahkemelerde açılmış bir dava mevcut bulunmadığından, yazılı biçim ve şekilde itirazın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu hususuna yöneliktir.
Dava; trafik kazası sonucu meydana gelen bedensel zararın giderilmesi talebiyle açılmış maddi tazminat isteğine ilişkindir. İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; Görülmekte olan davada, taraflar arasında davalı ... şirketi nezdinde ZMM sigortalı bulunan ... plaka sayılı araç ile, dava dışı ... plaka sayılı motosikletin karıştığı, 20/11/2011 tarihli trafik kazasında motosiklette yolcu olarak bulunan davacının, yaralanarak beden gücü kaybına uğradığı, davacının .... plaka sayılı aracın ZMM sigortacısı bulunan davalı şirkete yaptığı başvuruda kendisine %75 kusur, %15,32 maluliyet oranı ile CSO 1980 Yaşam Tablosunun baz alınmasıyla, asgari ücret üzerinden yapılan hesaplama sonucunda 28.592,70-TL ödeme yapılarak, 25/09/2014 tarihinde ibraname alındığı, davacının yapılan bu ödemenin yetersiz olduğuna dayanarak, 28/04/2016 tarihinde davalı ... şirketine yeniden başvuruda bulunduğu, bu ikinci başvurunun sigortacıya 02/05/2016 tarihinde ulaştığı, ancak sonuç alınamaması ve davacı tarafından 25/05/2015 tarihinde İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesine açılan 2015/203 esasına kayıtlı davada mahkemesince yapılan yargılama sonucunda 25/07/2016 gün 2015/203 E.-2016/575 karar sayılı ilamla davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi ve bu kararında yasa yoluna başvurulmaksızın 20/02/2017 tarihinde kesinleşmesi üzerine, davacı tarafça bu defa; sigorta tahkim komisyonuna verilen 03/04/2017 günlü başvuru formu ile görülmekte olan davanın açıldığı konularında herhangi bir uyuşmazlık bulunmadığı gibi, durumun böyle olduğu dosya içerisindeki kayıt ve belgelerden anlaşılmaktadır. Başvuran tarafından, İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan davanın, açılmamış sayılması ile sonuçlandığı ve bu kararın 20/02/2017 tarihinde kesinleştiği gözetildiğinde, sigorta tahkim komisyonuna yapılan 03/04/2017 başvuru tarihi itibariyle, genel mahkemelere daha önce yapılmış bir başvuru bulunduğundan söz edilemeyeceğinden, Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetinin bu yöndeki red gerekçesi isabetsiz ise de; 2918 sayılı KTK'nın, hem işletenleri hem de onların hukuki sorumluluğunu üzerine alan zorunlu mali sorumluluk sigortalarını bağlayan ve emredici nitelikte olan 111.maddesinin 1.fıkrasında, bu kanunla öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmaların geçersiz olduğu belirtilmiş, 2.fıkrasında ise "tazminat miktarına ilişkin olupta yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldığın tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir" denilmiştir. Bu madde, ibranamenin iptali için zarar görene yetersizlik nedeniyle iptal hakkı tanımıştır. Somut olaya dönüldüğünde, ibraname tarihi ve ödeme tarihi 25/09/2014 olup; bu ödemenin yetersizliğine dayanılarak davalı ... şirketine yapılan ikinci başvurunun sigortacıya 02/05/2016 tarihinde ulaşmasına rağmen sonuç alınamaması üzerine, 03/04/2017 tarihinde yasada belirtilen 2 yıllık hak düşümü sürenin geçirilmesinden sonra Sigorta Tahkim Komisyonuna başvuruda bulunularak görülmekte olan davanın açıldığı belirgin olduğundan, Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetince değişik gerekçe ile de olsa başvurunun usulden reddine karar verilmesi sonucu itibariyle bir yanılgı bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;1-Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetinin 14/11/2017 gün ve 2017/İ.4422-2017/İHK.4607 sayılı kararına yönelik olarak davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK.353/1-b/1 madde gereğince ESASTAN REDDİNE,2- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan 31,40-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talep halinde kendisine İADESİNE,3- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4- Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK. m. 361/1. hükmü gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay'a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 16/01/2020
Not: (www.corpus.com.tr)
KARARI YAZDIR