-K A R A R-
Davacı vekili, davalıların işleten/sürücüsü ve trafik sigortacısı olduğu aracın, davacının idaresindeki motorsiklete çarpmasıyla oluşan kazada davacının ağır biçimde yaralandığını, oluşan kırıklar nedeniyle çalışamadığını ve işgücü kaybına uğradığını, tedavi gideri yapmak zorunda kaldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL. maddi ve 15.000,00 TL. manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiş; 23.06.2015 tarihli ıslah dilekçesiyle, maddi tazminat taleplerini 2.255,16 TL'ye yükseltmiştir.
Davalılar vekilleri, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın kabulü ile 1.242,66 TL. işgöremezlik tazminatı ve 1.012,50 TL. tedavi gideri olmak üzere 2.255,16 TL. maddi tazminatın, davalı ... yönünden dava ve diğer davalı yönünden kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte müteselsilen tahsiline; 3.000,00 TL. manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı ...'den tahsiline, fazla isteğin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; oluşa ve dosya kapsamına uygun olarak düzenlenen, birbiriyle uyumlu uzman bilirkişi raporlarındaki kusur oranlarının benimsenmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına; davaya konu edilen kazanın şiddeti nedeniyle, kask takmış olsa dahi davacının aynı şekilde yaralanmasının mümkün olduğunun, 17.03.2015 tarihli uzman bilirkişi heyeti raporunda saptandığı dikkate alındığında, davacının müterafik kusurlu kabul edilmeyişinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davacı vekili ve davalı ... vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davanın açıldığı tarihten sonra yürürlüğe giren ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 98. maddesinde değişiklik yapan 6111 sayılı Kanun'un 59. maddesinde "trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı" düzenlemesine; Kanun'un geçici 1. maddesinde de "Bu Kanun'un yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, sözkonusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanun'un 59. maddesine göre belirlenen tutarın %20'sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabı'nın yükümlülüklerinin sona ereceği" düzenlemesine yer verilmiştir. Bu düzenlemeler ile trafik kazasından kaynaklanan ve KTK'nun 98. maddesi kapsamında kalan tedavi giderleri bakımından, trafik sigortacısı ile sorumluluğunu üstlendiği araç işleteni ve sürücüsünün sorumluluğu son bulmuştur.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, Sosyal Güvenlik Kurumu, 6111 sayılı Kanun ile değiştirilen 2918 sayılı Kanun'un 98. maddesi kapsamında, tüm tedavi giderlerinden değil, ancak sözkonusu madde kapsamında kalan tedavi giderlerinden sorumludur. Belgeye dayanmayan tedavi giderlerleri, 6111 sayılı Kanun kapsamında değildir. Belgeli olmayan tedavi giderlerinden SGK sorumlu olmayıp, sigorta şirketi ile araç işleteni ve sürücüsünün sorumluluğu devam etmektedir.
Somut olayda; davacının kazadaki yaralanması nedeniyle yaptığı tedavi giderlerinin de davalılardan tahsilini talep etmiş; mahkemece, 17.06.2015 tarihli rapora göre tedavi giderleri için hüküm tesis edilmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporu incelendiğinde ise; hesaplanan tedavi giderinin, davacının gördüğü diş tedavisi için ödediği 1.350,00 TL. belgeli gider olduğu görülmektedir. Anılan bu raporla, SGK'nun sorumluluğunda olan belgeli tedavi gideri için belirleme yapıldığından, yasal hasım haline gelen SGK Başkanlığı'nın davaya dahil edilmeyişi eksik inceleme mahiyetindedir.
Açıklanan tüm bu maddi ve hukuki vakıalar karşısında mahkemece; yargılamanın devamı sırasında 6111 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği ve belgeli tedavi giderleri yönünden SGK Başkanlığı'nın yasal hasım haline geldiği gözetilip SGK Başkanlığı'nın davaya dahil edilmesi suretiyle, tedavi giderleri yönünden (davalı taraf lehine oluşan usuli kazanılmış haklar gözetilmek suretiyle) değerlendirme yapılıp karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle, yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
3-Davacı taraf, dava konusu kaza sonucu yaralanmasından duyulan üzüntü nedeniyle, 15.000,00 TL. manevi tazminat isteminde bulunmuş; mahkemece, talebin kısmen kabulüne karar verilerek hükümde belirtilen miktarda manevi tazminata karar verilmiştir.
6098 sayılı TBK'nun 56. (BK'nun 47.) maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
O halde mahkemece; meydana gelen trafik kazası sonucu, davacının cismani zarara uğraması nedeniyle duyduğu acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, davacının kaza nedeniyle hayati tehlike geçirecek biçimde yaralandığı da dikkate alındığında oluşan zararın ağırlığı, davalı sürücünün kazada asli kusurlu olduğu hususları gözönünde tutularak, olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen, davacı için hak ve nasafet kuralları çerçevesinde daha yüksek manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, somut olaya uygun bir miktar düşük manevi tazminata hükmedilmesi uygun görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekili ve davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; hükmün, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı ... yararına ve (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalı ...'e geri verilmesine 06/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
KARARI YAZDIR