Davacı, icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamına ve %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraflar tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Ayşe Barutçu tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı Kurumun tüm, davalıların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Dava hukuki nitelikçe; davalılardan sigortalı Cemal Öncü´ye, maluliyeti gerektirecek biçimde herhangi bir hastalığı olmamasına rağmen diğer davalı A.Haydar Günal tarafından gerçeğe aykırı olarak düzenlenmiş rapora dayanılarak Sosyal Sigortalar Kurumunca 506 sayılı Kanuna göre bağlanan malullük aylığının; sonradan, bu nedenle başlangıç tarihi itibariyle iptal edildiğinden bahisle, 01.03.1992-23.04.1998 döneminde sigortalıya ödenen malullük aylıklarının yasal faiziyle birlikte tahsili amacıyla davalılar aleyhine yürütülen icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davalılardan sigortalı Cemal´in Sosyal Sigortalar Kurumundan 16.07.1991 tarihinde malullük aylığı bağlanması talebinde bulunması üzerine, sigortalının muayenesiyle düzenlenen davalı doktorun iştirak etmediği 18.11.1991 tarihli sağlık kurulu raporunda; "Koah hafif orta derece arası solunum yetmezliği ile hipertansif nefropatiye bağlı kronik böbrek yetmezliği" tanısı konması; bu rapor üzerine Sağlık Dairesi Başkanlığınca, sigortalının Nefroloji bölümünde muayenesi yapılarak, böbrek fonksiyon testlerinin yapılması, böbrek fonksiyonlarının yüzde kaçını kaybettiği, dializ programına alınıp alınmayacağının tespitine ilişkin olarak Sağlık Kurulu Raporu temininin istenmesi üzerine düzenlenen 11.01.1992 günlü Sağlık Kurulu Raporunda; nefroloji dalında uzmanlığı bulunmayan dahiliye uzmanı davalı doktorca, böbrek fonksiyonlarının hafif derecede bozuk olduğu tanısının konması giderek ceza dosyası içeriğinde mevcut 12.07.1999 günlü doktor bilirkişilerce düzenlenen raporda da belirtildiği üzere, hafif derecede hipertansif nefropatinin diyaliz uygulamasına esas teşkil edecek düzeyde bir böbrek patolojisi olmadığı gözetildiğinde, davalı doktorun aynı rapordaki kesinlikle okunamayan elyazısı ifadesinin de bu bağlamda, hemodializi gerektirir şeklinde anlaşılmasının mümkün olmaması; anılan rapor içeriğinde sigortalının test sonuçlarının normal olarak saptanması ve yine Sağlık Dairesi Başkanlığının ilgili yazısı içeriğindeki konularda yapılacak değerlendirmenin dahiliye uzmanı değil, nefrolog tarafından yapılması gereğine rağmen, Sağlık Dairesi Başkanlığınca; sigortalının çalışma gücü kaybı oranı konusunda dahiliye uzmanınca düzenlenen ve içeriğinde çelişkili bulunan bu raporun yasal çerçevede bağlayıcı olmamasına rağmen sigortalının malullük durumunun belirlenmesinde esas alınması giderek ceza davasında;"anılan Sağlık Kurulu Raporunda kesinlikle okunamayan el yazısı ifadesinin "gerektirir" olamayacağı kanaatine rağmen daktiloya çekilirken "gerekir" olarak belirtilmesi, sigortalının malullük durumun tespitinde dahiliye uzmanı tarafından yapılan böbrekle ilgili tanının yeterli olamayacağına ilişkin olgular esas alınarak, 11.01.1992 günlü raporun iğfal kabiliyeti bulunmadığından bahisle, davalı doktor Ali Haydar´ın musnet suçtan beraatine karar verilmiş olması karşısında; davalılardan sigortalıya, Sosyal Sigortalar Kurumunca malullük aylığı bağlanmasında, diğer davalı doktor A.Haydar Günal yönünden; sahte rapor düzenleme eylemine dayalı olarak, her hangi bir haksız fiilin varlığından söz edilmesi mümkün bulunmadığından, adı geçen davalı bakımından davanın reddi gerekirken aksinin kabulüyle yazılı şekilde hüküm kurulması; diğer davalı sigortalı yönünden de, dava dilekçesi içeriği gözetildiğinde iş bu itirazın iptali davasına konu asıl alacak ile işlemiş faiz toplamının, gerekçeli kararın hüküm fıkrasında, 1.042.685, 906 lira yerine maddi yazım hatası sonucu 11.042.685.906 olarak gösterilmesi ve %40 oranında icra inkar tazminatının asıl alacak üzerinden hükmolunmaması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 27.10.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Not: (www.corpus.com.tr)
KARARI YAZDIR