Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, 1734 parsel sayılı taşınmazın 6831 Sayalı Yasanın 2/B maddesi gereğince hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığını ileri sürerek; tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur.
Davalı Erol, davayı kabul etmiş, diğer bir kısım davalılar; davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın kamulaştırıldığı, eylemli olarak asfalt sahil yolu şeklinde kullanıldığı ve bu suretle davanın konusunun kalmadığı gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı hazine vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi Sevinç Türközmen'in raporu okundu, düşüncesi alındı.
Dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava konusu taşınmazın 3116 Sayılı Yasa uyarınca orman tahditi içerisine alındığı, bilahare 1744 Sayılı Yasanın değişik 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı, taşınmazın öncesinin tapulu olduğu, orman rejimi dışına çıkarılan bölümün Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından kamulaştırıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece; kamulaştırma işlemi nedeniyle davanın konusu kalmadığından reddine karar verilmiştir.
Nevar ki; dava dilekçesinin içeriği, iddianın ileri sürülüş biçimi ile yargılama safahatında saptanan olgular karşısında, hazine davasının kamulaştırma öncesi mülkiyetin tespiti niteliğini taşıdığı; böyle bir saptamanın, tarafların kamulaştırmadan doğan haklarına etkili olacağı kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca; çekişmeli taşınmazın 6831 Sayılı Kanunun 1744 Sayılı Yasa ile değişik 2/B maddesi hükmü uygulanarak, orman rejimi dışına çıkarıldığı gözetilerek dava konusu taşınmazın öncesinde yasanın aradığı nitelikte tapu kaydı bulunup bulunmadığının, bu tapu kaydının kime ait olduğunun miktar ve kapsam bakımından çekişmeli yere ait olup olmadığının, kamulaştırılan alanın bu tapu kaydı kapsamında kalıp kalmadığının saptanması ve bütün bu bilgi ve olgular değerlendirildikten sonra kamulaştırma öncesi mülkiyetin kime ait olduğunun açıkca belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi zorunludur. Ayrıca, davanın davalılarından Erol davayı kabul ettiği anlaşıldığına göre bu davalı yönünden de kabul beyanının değerlendirilmesi gereklidir. Bu şekilde araştırma ve inceleme yapılmadan ve özellikle keşfi izlemeye yeterli ve elverişli rapor ve kroki düzenlettirilmeden, noksan soruşturma ile yetinilerek karar verilmesi doğru değildir. Davacı hazinenin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün yukarıda açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 5.11.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
KARARI YAZDIR