Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemesince davanın reddine dair verilen karara süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, davalının İzmir Kemalpaşa'da bulunan Nato Güney Doğu Müşterek Komutanlığı Türk Müfreze Emniyet Birliği Komutanlığında askeri görevini şoför olarak yapmakta iken, 02.07.2004 tarihinde davalının kullanmakta olduğu araç ile meydana gelen kaza neticesinde, aynı komutanlığın yemekhanesinde alt işveren şirketin işçisi olarak çalışan O.... D....'ın yaralandığını, olay nedeniyle O.... D.... tarafından Milli Savunma Bakanlığı ve davalı aleyhine Kemalpaşa 1.Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde açılan tazminat davasının yapılan yargılaması neticesinde müvekkili ile davalının müştereken ve müteselsilen tazminata hükmedildiğini, Yargıtay incelemesi ile kesinleşen karar uyarınca 487.725.62 TL tutarındaki tazminat 26.12.2016 tarihinde ödendiğini, 487.725,62 TL tutarındaki meblağın %75 lik kısmına tekabül eden 365.794,22 TL tutarındaki kısmı Kuzey Atlantik Andlaşmasma Taraf Devletler Arasında Kuvvetlerin Statüsüne Dair Sözleşme (NATO-SOFA.1951) VII/5 e (i) maddesi uyarınca MSB 1 Numaralı Saymanlık Md.lüğünün 350-121-009 numaralı hesabına yatırıldığını, bu kapsamda kalan tutar olan 121.931.40 TL' nin davalıdan haksız fiil hükümlerine göre tahsili hususunda davalıya tebliğ yapıldığını ancak borcun süresi içerisinde ödenmediğini beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 121.931,40 TL'nin işlemiş faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, davanın temelini oluşturan olayın 02/07/2004 tarihinde meydana geldiğini, olay tarihi itibariyle 818 sayılı BK. Hükümlerinin uygulanması gerektiğini, bu kapsamda 1 yıllık zaman aşımı süresinin söz konusu olduğunu ve olayda 1 yıllık zamanaşımı süresi dolmuş olup davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, ceza mahkemesinin kusurun taktirinde ve zararın miktarının tayininde hukuk hakimini bağlamayacağını, müvekkilinin olay sebebiyle herhangi bir kusuru bulunmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde, zaman aşımı süresinin dolmamasına rağmen mahkeme tarafından zaman aşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi nedeniyle kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava; davacı kurum tarafından ödenen tazminatın kazaya kusuru ile neden olan davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık rücu davası için zaman aşımı süresinin dolup dolmadığı hususudur.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK)’nun 73/1. maddesinde “Rücu istemi, tazminatın tamamının ödendiği ve birlikte sorumlu kişinin öğrenildiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde tazminatın tamamının ödendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar” hükmü mevcut olup davacı idare tarafından yapılan ödeme 26/12/2016 tarihinde yapılmış olduğundan uygulanacak zaman aşımı süresi TBK 73 maddesine göre 2 yıldır.
Bu durumda öncelikle belirlenmesi gereken hususu sebepsiz zenginleşmede zamanaşımı başlangıcının hangi tarih olduğudur. Zaman aşımının başlangıcı sebepsiz verme ya da sebepsiz zenginleşmeyi ödeme tarihi değil, zarar görenin verdiğini geri almaya hakkı olduğunu öğrendiği tarihidir. Resmi kuruluşlarda bu zamanaşımı başlangıcı dava açmak üzere emir vermeye yetkili makamın öğrenme tarihidir.
Davacı kurum açısından ise, yetkili makam tarafından dava açmak için emir vermek üzere görevlendirilmiş kişinin dava açması için “ olur “ verildiği tarih olup dava dilekçesi ekinde ibraz edilen belge kapsamında 26/11/2019 tarihinde Milli Savunma Bakanlığı Genel Kurmay Başkanlığı tarafından rücu davası açılması hususunda gereğinin yapılması için bildirimde bulunulduğu ve davanın bu yazının yazıldığı tarihten itibaren TBK 73 maddesindeki iki yıllık süre dolmadan 09/06/2020 tarihinde açıldığının anlaşılması karşısından davanın esasına girilerek karar verilmesi gerekirken zaman aşımı süresinin dolması nedeniyle reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü gerekmiştir. (Yargıtay 3 HD 2019/6136 E.- 2020/619 K. sayılı ilam).
6100 sayılı HMK 355 maddesi gereğince istinafa başvuranın sıfatı, istinaf konusu yapılan nedenler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK'nın 353/1. fıkrası (a-6) bendi gereğince kaldırılmasına, Dairemiz kararı gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile Kütahya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 16/04/2021 tarih ve 2020/266 - 2021/234 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Gerekçede yapılan açıklamalar göz önünde bulundurularak yargılama yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-Davacı kurum harçtan muaf olduğundan istinaf harcı konusunda karar verilmesine yer olmadığına,
3-Karar tebliğ ve harç iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yargılama sonunda verilecek gerekçeli kararda dikkate alınmasına,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK'nun 353/1-a hükmü uyarınca kesin olmak üzere 10.01.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.