Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı C.. Y..'ın eniştesi yani ablasının eşi olduğu sırada araba almak için kendisinden ödünç para istediğini, 12.07.2010 tarihinde banka hesabından davalının banka hesabına ödünç olarak 5.000.00.TL havale ettiğini, 2 yıldan fazla süre geçmesine rağmen davalının borcunu ödemediğini ileri sürerek 5.000.00.TL'nın 12.07.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacı tarafından gönderilen havalede borç olarak gönderildiğine dair herhangi bir açıklamanın bulunmadığını, havalenin daha önce müteaddit olarak davacı ve ailesine verdiği ödünç paraların bir kısmını ödemek için gönderildiğini, davacıya borcu olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile 5.000.00.TL'nın 12.07.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Mahkemece, "davacı tarafından davalıya 12.07.2010 tarihinde gönderilen 5.000.00.TL havale ile ilgili olarak tarafların yakın akraba olmaları nedeniyle taraf tanıklarının dinlendiği ve havalenin borç olarak gönderildiği ancak iade edilmediği" gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de; Davacı ile davalının baldız-enişte olduğu ve davacı tarafından 12.07.2010 tarihinde banka aracılığıyla havale yoluyla davalıya 5.000.00.TL gönderdiği hususu uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık; havalenin borç olarak gönderilip gönderilmediği noktasında toplanmaktadır. Havale bir ödeme vasıtası olup, var olan bir borcun ödendiğini gösterir. Bu karinenin aksini havaleyi gönderen şahsın ispat etmesi gerekir. Tarafların delil olarak dayandığı banka havalesinde paranın gönderiliş nedenine ilişkin herhangi bir şerh bulunmamaktadır. HMK.'nun 203/a. madde ve fıkrasında belirtilen yakın akrabalar arasında baldız-enişte sayılmamaktadır. Yani davalı açıkça tanık dinlenmesine muvafakat etmedikçe olayda tanık dinlenemez. Hal böyle olunca TMK.’ nun 6. maddesi ve HMK.’ nu hükümleri gereğince, paranın ödünç olarak verildiğini ispat yükü davacıya ait olup, davacı ödünç ilişkisini müddeabihin miktarı itibariyle kesin delillerle kanıtlamakla yükümlü iken davacı bu iddiasını ispat edecek yazılı belge ibraz edememiştir. O halde mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
2-Bozma nedenine göre, davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, 2. bent gereğince davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.
KARARI YAZDIR