İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının...Sanayi Sitesi...Ada No: 14 adresinde faaliyet gösteren ... Oto Bakım dükkanının sahibi olduğunu, davalı Kurumun tutanak düzenlediği 31/05/2016 tarihinde 16 yaşındaki ...’nın işyerinde çırak olarak çalıştığını, buna ilişkin çıraklık sözleşmesi bulunduğunu, şikayetçi ...’ın ise ortaklık için görüşme yapan ...’ın işçisi olduğunu, ... yeğeni ...’da aynı sebeple iş görüşmesi sırasında dayısının yanında bulunduğunu, bu sırada Kurum müfettişinin işyerini kontrole geldiğini, ... ve ...’ın tutanağı müfettişin yanlış yönlendirmesi ile imzaladıklarını beyan ettiklerini belirterek, davalı Kurumun 31/05/2016 tarihli işyeri durum tespit tutanağının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP
Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; Kurum çalışanlarınca tanzim edilen tespit tutanağının mevzuata uygun olduğunu, bu tutanağa ilişkin itirazların yerinde olmadığını, Kurumca yapılan işlemlerde hata bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesince; "Davanın reddine" karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI:
Bölge adliye mahkemesince davacı aksini iddia ettiği halde dosyaya denetim raporunun aksini kanıtlayıcı hiçbir belge sunamadığı gibi gösterdiği tanıklar dahi tutanakta ismi geçen kişilerin sigortasız işçi olarak çalıştırıldığını doğruladıkları, yaşı küçük olan ...’nın çırak olarak çalıştığı iddiasını doğrulayacak hiçbir delil sunulmadığı, Kurumun İş-Kur’a bilgi verilmesi yönündeki yazısının işverene yaşı küçük işçi çalıştırması sebebiyle İş-kur tarafından yapılabilecek denetime ilişkin olduğu, bu kişinin fiili çalışması ile ilgili olmadığı, her halükarda kısa vadeli veya uzun vadeli sigorta koluna tabii bildiriminin yapılması gerektiğinden bu hususun Kurumca değerlendirilebileceği, iş görüşmesi için ...’ın bulunduğu sırada Kurum denetmeninin gelmiş olduğunu belirttiği halde kendisinin o sırada işyerinde bulunmaması, sigortalı işçisinin gerek tutanak tutulduğu tarihte gerek duruşmada çalışmaları doğrulamış olması, beyanlara göre kendisinin yedek parça dükkanında bulunması sebebiyle “oto bakım onarım” işyerinde ustabaşı ve işçilerin bulunması ve vasıflı işçilerin asgari ücretin üzerinde ücret almasının hayatın olağan akışına uygun olması gözetildiğinde tutanağın aksinin ispatlanamadığı, dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ NEDENLERİ:
Davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde özetle esasa yönelik olarak yeterli araştırmanın yapılmadığı, kurum işleminin iptali gerektiği belirtilerek temyiz isteminde bulunulmuştur.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE ESASIN İNCELEMESİ
Husumet dava şartı olup, kamu düzenine ilişkin bulunduğundan, yargılamanın her aşamasında mahkemece re'sen gözetilmesi gereken bir husustur. Davada husumetin yanlış kişiye yönlendirilmesi veya davalı tarafın eksik gösterilmesi halinde dava sıfat yokluğundan hemen reddedilmemeli, belirtilen eksikliğin giderilmesi yönünde bir talebin bulunması ve dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesinin kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığının anlaşılması halinde, hakim, HMK’nun 124. maddesinin 4. fıkrasında açıklandığı üzere, karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul ederek, davayı diğer kişilere de teşmil ederek, yargılamaya devam etmelidir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 124. maddesi ile, “ Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür. Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır. Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edilir. Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hakim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hakim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder.” düzenlemesine yer verilmiştir. Buna göre, taraf değişikliği karşı tarafın muvafakati ile gerçekleştirilebilirken maddi hata bulunması, dürüstlük kuralına aykırı olmaması veya yanlışlığın kabul edilebilir bir yanılgıya dayanması halinde ise karşı tarafın muvafakati aranmaksızın hakim tarafından kabul edilmek suretiyle yapılabilmektedir.
Somut olayda işbu davada verilecek karar, dava dışı ..., ..., ... isimli şahısların hak alanını ilgilendirdiğinden mahkemece, öncelikle davanın kamu düzenine ilişkin niteliği gereği HMK. 124. maddesi dikkate alınmak suretiyle, adı geçen şahıslara karşı husumet yöneltmesi için davacıya mehil verilmeli, davacının ve davaya dahil edilen şahısların da göstereceği bütün deliller toplanmalı, gerektiğinde resen de araştırma yapılarak oluşacak kanaate göre karar verilmelidir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki esaslar doğrultusunda yargılama yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK'nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 05/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.
kaynak:(www.corpus.com.tr)
KARARI YAZDIR