Kadastro sırasında 143 ada 92 parsel sayılı 25700 m2 yüzölçümündeki taşınmaz devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğundan söz edilerek hazine adına tesbit edilmiştir. Davacı İsmail E. kendisine ait tarlanın tahmini 8000 m2´lik kısmının hazine adına tesbit edildiğini öne sürerek ve dava dışı 144 ada 97 parsel sayılı taşınmaza uygulanan satış senedine, emlak beyan kaydına dayanarak 143 ada 92 parsel sayılı taşınmaza yönelik dava açmıştır. Mahkemece davanın kısmen kabulüne, taşınmazın teknik bilirkişinin haritalı raporunda (A) harfi ile gösterilen 4883 m2´lik kısmının tarla vasfıyla ayrı bir parsel numarası ile davacı İsmail E. adına, (B)harfi ile gösterilen 20817 m2´lik kısmının ham toprak vasfıyla hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Davalı hazinenin temyizi uzman bilirkişi Muharrem A. tarafından düzenlenen 23.5.2001 günlü haritada (A) harfi ile işaretli 4883m2 yüzölçümünde davacı adına tescile karar verilen sarı renklerle boyalı kesimle ilgili hükme yöneliktir. Mahkemece dava ve temyiz konusu taşınmaz bölümü üzerinde tesbit gününde adına tescile karar verilen zilyet davacı yararına 3402 sayılı kadastro kanununun 14.maddesi hükmünde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçe gösterilerek hüküm kurulmuş ise de yapılan araştırma, soruşturma hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Dava konusu taşınmaz hazine adına tesbit edilmiştir. Bu olgu dikkate alınarak tesbit tutanağı bilirkişileri taşınmaz başında ayrı ayrı dinlenmemiştir. Öte yandan keşifte bir yerel bilirkişi dinlenmiş tanık da dinlenmemiştir. Mahkemece tutanak bilirkişileri ile tanık dinlenmemesinin nedenleri hüküm yerinde açıklanmamıştır. Öte yandan davacı emlak beyannamesine de dayanmıştır. Bu beyannameye hüküm yerinde değer verilip verilmediği de açıklanmamıştır. Kaldı ki yerel bilirkişi beyanları ile tutanak içeriği ile çelişmiştir. Böylesine yetersiz araştırma ve soruşturma ile hüküm kurulamaz. O halde sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için tarafların göstereceği tanıklar, tutanak bilirkişileri hazır olduğu halde taşınmaz başında yeniden keşif ve uygulama yapılmalı, tanıklardan iddia ve savunmaları dikkate alınarak taşınmaz üzerindeki zilyetliğin süresi başlangıç günü, sürdürülüş biçimi hakkında olaylara dayalı bilgi alınmalı, tutanak bilirkişileri taşınmaz başında ayrı ayrı dinlenerek yerel bilirkişi beyanı ile dinlenen tanıkların beyanları arasında aykırılık giderilmeli, öte yandan davacının tutunduğu emlak beyannamesinin dava ve temyiz konusu taşınmaza ait olduğunun belirlenmesi halinde yüzölçümü ile geçerli olduğu dikkate alınmalı bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek ve kesinleşen yönler dikkate alınarak sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz davalı hazinenin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 4.3.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.
KARARI YAZDIR