MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... Başkanlığı vekili Avukat ... tarafından, davalı... aleyhine 06/11/2017 gününde verilen dilekçe ile itirazın iptali istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın usulden reddine dair verilen 08/10/2019 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kanun yararına bozma talep edilmesi üzerine dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Yerel mahkemece, davanın usulden reddine dair verilen karar, dava konusu uyuşmazlığın miktarına göre kesin olarak verildiğinden taraflarca temyiz edilemeden kesinleşmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, 20/01/2020 tarihli ve 2020/1430 sayılı talep yazı ile; ... Başkanlığının 2012, 2013, 2014, 2015 yıllarına ait koruma parası bedelinin tahsiline ilişkin olarak, kamu alacağının, genel haciz yoluyla takip edilemeyeceğine ilişkin bir yasal düzenleme bulunmadığı, bu konuda seçimlik hakkı bulunan davacı alacaklının, genel hükümler uyarınca takip ve dava yoluna başvurabileceği, bu nedenle mahkemece görev nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş olmasının doğru olmadığı belirtilerek yerel mahkeme kararının kanun yararına bozulması istenmiştir.
Kamu alacağının, genel haciz yolu ile takip edilemeyeceğine ilişkin bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Bu konuda seçimlik hakkı bulunan davacı, genel hükümler uyarınca takip ve dava yoluna başvurabilir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 02/06/2004 gün ve 2004/1-293-319; 06/10/2004 gün ve 2004/1-433-483 ve 02/03/2005 gün ve 2005/1-116-135 sayılı kararları da bu yönde olup, uygulama kararlılık kazanmıştır. Alacaklı, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun uyarınca tahsil yoluna başvurabileceği gibi, genel haciz yolu ile takip yoluna da başvurabilir.
Açıklanan nedenlerle mahkemece dava konusu alacağın tahsilinin, genel haciz yoluyla yapılması ile 6183 sayılı Kanuna göre yapılması arasında borçlunun maddi hukukuna da etki edebilecek sonuçlar bulunduğu, bu nedenle usulüne uygun yapılan icra takibi dava şartının davada gerçekleşmediği, dava konusu alacağın 6183 Sayılı Kanun hükümlerine göre tahsil edilmesi gerektiği ve bu nitelikteki alacağın, özel hukuk hükümlerine tabi bir alacakmış gibi mahkemeden talep edilmesi, alacağın niteliğini değiştirmeyeceğinden, böyle bir başvurunun adliye mahkemesince reddedilmesi gerekeceğinden davanın görev nedeniyle usulden reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına temyiz isteminin kabulüne karar verilerek yerel mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının HMK.'nın 363/1 maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan nedenlerden dolayı kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, gereği yapılmak üzere kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına ve dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine 05.03.2020 gününde oy birliği ile karar verildi.