ArabicAzerbaijaniEnglishFrenchGermanRussianSpanishTurkish

Davacının Rapora Karşı İtiraz Etmemesi Üzerine Davalı Lehine Usuli Kazanılmış Hak Oluşacağı

25 Ocak 2022, 22:21 - 387

Davacının Rapora Karşı İtiraz Etmemesi Üzerine Davalı Lehine Usuli Kazanılmış Hak Oluşacağı


Bu kararı Favorilerinize Eklemek veya Kopyalayabilmek için giriş yapın veya üye olun
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi
2020/7262
2021/6855
2021-05-25





Özet:

Somut olayda, 28/05/2015 tarihli bilirkişi hesap raporunda yapılan hesaplama neticesinde davacının geçici iş göremezlik dönem zararı 6.867,25 TL, sürekli iş göremezlik dönem zararının ise 55.813,12 TL olarak hesaplandığı, bu hesap raporunun davacı vekiline 02/06/2015 tarihli 14. celsede elden tebliğ edildiği, davacı vekilinin raporu inceleyip beyanda bulunmak için süre istediği, davacı vekilinin kendisine iki hafta süre verilmesine karşın rapora karşı herhangi bir beyanda bulunmadığı, 6100 sayılı HMK’nın 94/1 maddesi ile aynı yasanın 281. maddesi birlikte değerlendirildiğinde 28/05/2015 tarihli bilirkişi hesap raporu yönünden davalı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu açık olduğuna göre İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi tarafından daha fazla maddi zarar hesaplayan bilirkişi hesap raporuna üstünlük tanınması hatalı olmuştur.

İş kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; İlk Derece Mahkemesince ilâmda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalılar tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesince davalıların istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davalı gerçek kişi ... yönünden davanın husumet nedeniyle reddine, diğer davalı şirket yönünden davanın kısmen kabulüne karar karar verilmiştir.

... Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı ile davalı Tasfiye Halinde ... Metal San. Tic. Ltd. Şti. temyiz edilmesi ve davacı avukatınca da duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 25/05/2021 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmiştir. Duruşma günü duruşmalı temyiz eden davacı adına Av. ... ile davalılar adına Av. ... geldiler. Duruşmaya başlanarak, hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı günde Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

A.Manevi tazminat istemine ilişkin hüküm yönünden;

Mülga 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 20.07.2016 tarihinden itibaren uygulanan 8. maddesinin 3. fıkrasına göre, “Bölge Adliye Mahkemesinin para ile değerlendirilemeyen dava ve işler hakkındaki kararları ile miktar veya değeri beşbin lirayı geçen davalar hakkındaki nihaî kararlara karşı tebliğ tarihinden başlayarak sekiz gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir.” Bu fıkradaki “beşbin” ibaresi 6763 sayılı Kanunun 5. maddesi ile “kırk bin Türk Lirası” şeklinde değiştirilmiştir.

Mülga 5521 sayılı Kanunun, 6763 sayılı Kanun 5. maddesi ile değişik beşinci fıkrasına göre parasal sınırların, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanacağı öngörülmüştür.

10.2017 tarihinde yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 8. maddesinde “temyiz edilemeyen kararlar” sayılmış ancak miktar itibariyle kesinliğe bu maddede yer verilmemiş, 7/3. maddede, 6100 sayılı HMK’nın kanun yollarına ilişkin hükümlerinin, iş mahkemelerince verilen kararlar hakkında da uygulanacağı belirtilmiştir.

6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemelerinin miktar veya değeri kırk bin Türk Lirasını (bu tutar dâhil) geçmeyen davalara ilişkin kararların temyiz yoluna başvurulamayacağı hükme bağlanmıştır. HMK Ek madde 1 hükmüne göre de, 362. maddedeki parasal sınırların, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanacağı belirtilmiştir.

HMK 362/2. maddesine göre “Birinci fıkranın (a) bendindeki kararlarda alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda, kırk bin Türk Liralık kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir. Alacağın tamamının dava edilmiş olması hâlinde, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü kırk bin Türk Lirasını geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur. Ancak, karşı taraf temyiz yoluna başvurduğu takdirde, diğer taraf da düzenleyeceği cevap dilekçesiyle kararı temyiz edebilir”.

HMK 366. maddenin yollaması ile temyiz yolunda da uygulanan 346. madde uyarınca, temyiz dilekçesi kesin olan bir karara ilişkin olursa, kararı veren mahkeme temyiz dilekçesinin reddine karar verir. Ancak temyiz edilen karar kesin olduğu halde bu konuda inceleme yapılıp karar verilmeksizin dosya Yargıtay’a gönderilmiş ise, 01.06.1990 tarih, 1989/3 E. - 1990/4 K. sayılı içtihadı birleştirme kararı gereğince dosyanın mahalline çevrilmesine gerek olmaksızın Yargıtay tarafından temyiz talebinin reddine karar verebilecektir.

Yukarıda belirtildiği şekilde, iş mahkemelerinin kararlarının istinaf incelenmesi sonucu Bölge Adliye Mahkemelerince verilen kararlarda karar tarihine göre kesinlik sınırı: 20.07.2016 - 01.12.2016 tarihleri arasında 5.000,00 TL; 02.12.2016 tarihi sonrası için 40.000,00 TL; 01.01.2017 tarihi sonrası için 41.530,00 TL ve 01.01.2018 tarihi sonrası için 47.530,00 TL, 01.01.2019 tarihi sonrası için 58.800,00 TL, 01.01.2020 tarihi sonrası için 72.070,00 TL, 01.01.2021 tarihi sonrası için ise 78.630,00 TL‘dir.

Somut olay incelendiğinde, manevi tazminat istemi hakkındaki hükmün miktar yönünden yukarıda değinilen temyiz (kesinlik) sınırının altında bulunduğu anlaşılmakla, davalı şirketin anılan hükme yönelik temyiz itirazlarının kesinlik nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.

B.Diğer hükümler yönünden;

I.İSTEM

Davacı asıl dava dosyasında 3.000,00 TL maddi tazminat ile davacının gerçek ücreti üzerinden pirim yatırılmaması sonucu geçici iş göremezlik ödeneğinin de eksik ödenmesi nedeniyle oluşan zararından dolayı 1.000,00 TL tazminat, sadece davalı şirkete karşı açtığı birleşen dava dosyasında 90.512,03 TL maddi tazminat, geçici iş göremezlik ödeneği farkından dolayı 6.867,25 TL tazminat ve 30.000,00 TL manevi tazminatın tahsilini istemiştir.

II-CEVAP

Davalılar cevap dilekçelerinde özetle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuşlardır.

III-MAHKEME KARARI

A-İLK DERECE MAHKEME KARARI

İlk Derece Mahkemesince davacının talbiyle bağlı kalınmak suretiyle 101.379,28 TL tazminat ile 20.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmiştir.

B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesi kararına karşı davalılarca istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına davalı gerçek kişi yönünden davanın reddine, 93,512,03TL maddi, 20.000,00 TL manevi tazminatın davalı şirketten tahsiline karar verilmiştir.

IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle davalı gerçek kişi yönünden davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğunu,

Davalı şirket vekili ise temyiz dilekçesinde özetle dosyada yeralan ilk hesap raporunun 25/05/2012 tarihinde düzenlendiğini, hükme esas alınan hesap raporunun ise 02/05/2018 tarihinde düzenlendiğini, aradan geçen 6 yıllık süre zarfında hesaplama yöntemlerinden kaynaklı olarak sürekli hesaplanan tazminat miktarının arttığını, hayatın olağan akışına ve hakkaniyete aykırı sonuçlar doğduğunu, dolayısıyla hatalı kusur raporuna dayanarak hüküm altına alınan tazminat miktarlarının hukuka aykırı ve fahiş olduğunu, kurum ödemelerinin faizleriyle birlikte tenzil edilmesi gerektiğini, manevi tazminatın fazla olduğunu ileri sürmüştür.

V- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME

Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlerle temyiz kapsam ve nedenlerine göre; davacının tüm, davalı Tasfiye Halinde ... Metal San. Tic. Ltd. Şti.‘nin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,

Dosya kapsamından 05/09/2009 tarihinde meydaba gelen iş kazasından dolayı davacıda oluşan sürekli iş göremezlik oranının %17,00 olduğu, iş kazasının meydana gelişinde davacının %20, davalı işveren şirketin %80 oranında kusurlu oldukları, davalı ...’un bir kusurunun bulunmadığı, mahkemece bir kısım kök ve ek bilirkişi hesap raporlarının alındığı alındığı, ilk derece mahkemesi ve bölge adliye mahkemesi tarafından 02/05/2018 tarihli bilirkişi hesap raporuna itibar edildiği anlaşılmaktadır.

Usuli kazanılmış hak davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin yada tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.

Somut olayda, 28/05/2015 tarihli bilirkişi hesap raporunda yapılan hesaplama neticesinde davacının geçici iş göremezlik dönem zararı 6.867,25 TL, sürekli iş göremezlik dönem zararının ise 55.813,12 TL olarak hesaplandığı, bu hesap raporunun davacı vekiline 02/06/2015 tarihli 14. celsede elden tebliğ edildiği, davacı vekilinin raporu inceleyip beyanda bulunmak için süre istediği, davacı vekilinin kendisine iki hafta süre verilmesine karşın rapora karşı herhangi bir beyanda bulunmadığı, 6100 sayılı HMK’nın 94/1 maddesi ile aynı yasanın 281. maddesi birlikte değerlendirildiğinde 28/05/2015 tarihli bilirkişi hesap raporu yönünden davalı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu açık olduğuna göre İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi tarafından daha fazla maddi zarar hesaplayan bilirkişi hesap raporuna üstünlük tanınması hatalı olmuştur.

Mahkemece yapılacak iş, davacının maddi tazminat talebini 28/05/2015 tarihli bilirkişi hesap raporuna göre değerlendirmek, davacının geçici iş göremezlik ödeneği ile ilgili istemlerinin pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verildiğini ve bu hususun davacı vekilince temyiz de edilmediğini dikkate alarak anılan raporda yalnızca sürekli iş göremezlik zararı yönünden yapılan hesaplamayı gözetip oluşacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir.

Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, davalı Tasfiye Halinde ... Metal San. Tic. Ltd. Şti. vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ... Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun kabulüne ilişkin kararı bozulmalıdır.

SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK'nın 373/2. maddesi gereği BOZULMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının davacıdan alınmasına, istek halinde temyiz harcının Tasfiye Halinde ... Metal San. Tic. Ltd. Şti.'ne iadesine, davalı Tasfiye Halinde ... Metal San. Tic. Ltd. Şti. avukatı yararına takdir edilen 3.050,00 TL. duruşma avukatlık parasının davacıya yükletilmesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 25.05.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.

10. Hukuk Dairesi  | Esas No:2020/7262 | Karar No:2021/6855 | Davacının Rapora Karşı İtiraz Etmemesi Üzerine Davalı Lehine Usuli Kazanılmış Hak Oluşacağı KARARI YAZDIR


Bu kararı Favorilerinize Eklemek için giriş yapın veya üye olun

Bu kategorideki diğer İçtihatlardan bazıları