Dava, davalı idare bünyesinde başmüfettiş olarak görev yapan davacı tarafından, mali ve özlük haklarının 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname öncesi mevzuat hükümleri dikkate alınarak ödenmesi istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin 15.05.2015 tarih ve 2591918 sayılı işlemin; hukuka ve eşitlik ilkesine aykırı olduğu ileri sürülerek iptali ile bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
İdare mahkemesince; başmüfettiş kadrosunda görev yapmakta iken iç denetçi kadrosuna atanan ve geçici 12. maddenin yürürlüğe girdiği 15.01.2012 tarihinden sonra tekrar başmüfettiş kadrosuna atanan davacının, malî ve sosyal haklarının ek 10. maddeye göre ödenmesi gerektiği sonucuna varıldığından, aksi yöndeki başvurusunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olup, davacı tarafından; dava konusu işleme dayanak teşkil eden 666 sayılı KHK'nın 1. maddesi ile 375 sayılı KHK'ya eklenen EK 10. maddenin (c) bendinde yer alan "müfettiş" ibaresinin Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş olması sebebiyle, söz konusu işlemin hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek idare mahkemesi kararının kaldırılması istenilmektedir.
Dava konusu işleme ilişkin mevzuat incelendiğinde; 27/6/1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile eklenen ve 15.01.2012 tarihinden itibaren yürürlüğe giren ek 10. maddesinde, "Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı İdari Teşkilatı, Başbakanlık ve bakanlıklar ile bunların bağlı ve ilgili kuruluşları (Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı ile 2659 sayılı Kanunun 30 uncu maddesi ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 2 nci maddesi kapsamında bulunanlar hariç), sosyal güvenlik kurumları, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu, Yükseköğretim Kurulu, Üniversitelerarası Kurul ve Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığının; ...
c) Merkez teşkilatlarında; Dışişleri Meslek Memuru ve Konsolosluk ve İhtisas Memurları, özel yarışma sınavı sonucunda mesleğe yardımcı veya stajyer olarak alınıp belirli süreli yetiştirme döneminden sonra özel bir yeterlik sınavı sonunda müfettiş, uzman, denetçi, kontrolör, aktüer ve stenograf unvanlı kadrolara (mevzuatı uyarınca sözkonusu kadrolara atananlar dahil) atananlar ve bunların yardımcı ve stajyerleri ile iç denetçilerden ekli (III) sayılı Cetvelde yer alan unvanlı kadrolarda yer alanlardan,
aylıklarını 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre almakta olanlara anılan Cetvellerde kadro unvanlarına karşılık gelen gösterge rakamlarının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarlarda ücret ve tazminat verilir. Bu ödemelere hak kazanılmasında ve bunların ödenmesinde aylıklara ilişkin hükümler uygulanır. Ekli (II) ve (III) sayılı Cetvellerde atandıkları kadro dereceleri esas alınarak belirlenen ücret ve tazminatlar, 657 sayılı Kanunun 45 inci maddesine göre atananlar ile haklarında aynı Kanunun 67 nci maddesi uygulananlar için kazanılmış hak aylık dereceleri dikkate alınarak ödenir. Tazminat damga vergisi hariç herhangi bir vergiye tabi tutulmaz.
Bu madde kapsamına giren personele; bu Kanun Hükmünde Kararnamenin 1 inci maddesinin (D) bendi, 2 nci, 28 inci, ek 1 inci, ek 4 üncü ve ek 13 üncü maddeleri hariç olmak üzere diğer maddelerinde öngörülen her türlü ödemeler ile ek 9 uncu maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkralarında belirtilen mevzuat hükümlerine göre yapılan ödemeler, 4/6/1937 tarihli ve 3201 sayılı Kanunun ek 21 inci maddesinde öngörülen ödeme, 657 sayılı Kanunda ödenmesi öngörülen aylık, ek gösterge, zam ve tazminatlar ve makam tazminatı ile avukatlık vekalet ücreti ve temsil tazminatı ödenmez. ...
Diğer kanunların bu maddeye aykırı hükümleri uygulanmaz.
Bu maddenin uygulamasına ilişkin olarak ortaya çıkabilecek tereddütleri gidermeye ve uygulamayı yönlendirmeye Maliye Bakanlığı yetkilidir." hükmü; geçici 12. maddesinde, "Ekli (II) ve (III) sayılı Cetvellerde yer alanlara, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine göre fiili çalışmaya bağlı ödemeler hariç olmak üzere kadrolarına bağlı olarak mali haklar kapsamında fiilen yapılan her türlü ödemeler (ikramiyelerin bir aya isabet eden tutarı dahil) toplamı net tutarının; ek 10 uncu maddeye göre sözkonusu kadro unvanları için öngörülen ücret ve tazminat toplamı net tutarından fazla olması halinde, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte anılan kadro unvanlarında bulunanlar hakkında (yardımcı veya stajyerlikten uzman, müfettiş, denetçi, kontrolör, stenograf ve aktüer unvanlı kadrolara atananlar ile bu mesleklere mensup olup idari görevlerde bulunanlardan anılan kadrolara yeniden atananlar dahil), bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerinin geçici 10 uncu ve geçici 15 inci madde hükümleri dikkate alınmak suretiyle uygulanmasına devam olunur. Uygulanmasına devam olunan mevzuat hükümlerine göre mali haklar kapsamında fiilen yapılması öngörülen her türlü ödemeler toplamı net tutarının, herhangi bir nedenle ek 10 uncu maddeye göre ödenmesi öngörülen ücret ve tazminat toplamı net tutarına eşit duruma geldiği veya daha düşük kaldığı tarihten itibaren bunların mali hakları ek 10 uncu maddeye göre belirlenir. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra ekli (II) ve (III) sayılı Cetvellerde yer alan unvanlı kadrolara atananların mali hakları ek 10 uncu maddeye göre ödenir." hükmü yer almıştır.." hükmüne yer verilmiştir.
Anayasa Mahkemesi'nin 26/07/2017 tarihli E:2017/141; K:2017/123 sayılı kararıyla, 666 sayılı KHK'nın 1. maddesi ile 375 sayılı KHK'ya eklenen EK 10. Maddesinin birinci fıkrasının 20.08.2016 tarihli ve 6745 sayılı Kanun'la yapılan değişiklik öncesinde yürürlükte bulunan (c) bendinde yer alan "... Müfettiş ..." ibaresi ile (III) sayılı Ücret ve Tazminat Gösterge Cetvelinin 6745 sayılı Kanun'la yapılan değişiklik öncesinde yürürlükte bulunan (I) numaralı sırasında yer alan " ... Müfettiş ..." ibaresinin Anayasa'ya aykırı olduklarına ve iptallerine karar verilmiş ve böylece Anayasa Mahkemesinin söz konusu iptal kararı ile anılan düzenlemenin 15.01.2012-07.09.2016 tarihleri arasında yürürlükte bulunan halinin uygulanma imkanı ortadan kalkmıştır.
Söz konusu iptal kararından önce, 07.09.2016 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6745 sayılı Kanun'un 77. maddesi ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin Ek 10. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinin diğer ibareleri aynı kalmakla "... Kadrolarda yer alanlardan," ibaresi " .. kadrolarda bulunanlardan," şeklinde değiştirilerek yeniden düzenlenmiştir.
Dava dosyanın incelenmesinden; davacının 666 sayılı KHK'nın 1. maddesi ile 375 sayılı KHK'ya eklenen EK 10. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinin yürürlüğe girdiği 15.01.2012 tarihinde başmüfettiş kadrosunda görev yapmakta iken 18.06.2012 tarihinde iç denetçi kadrosuna atandığı, bunun üzerine mali ve özlük haklarının ek 10. maddeye göre belirlendiği, sonrasında 07.04.2014 tarihinde yeniden başmüfettiş kadrosuna atanması üzerine 05.05.2015 tarihli dilekçe ile; mali ve özlük haklarının 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname öncesi mevzuat hükümleri dikkate alınarak başmüfettişliğe atandığı 07.04.2014 tarihinden itibaren eksik hesaplanan maaş tutarının yasal faiziyle birlikte ödenmesi talebinde bulunduğu, bu talebin dava konusu işlemle reddi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Anayasa'nın 153. maddesinde yer alan, Anayasa Mahkemesince verilen iptal kararlarının geriye yürümeyeceği kuralı, iptal edilen hükümlere göre kazanılmış olan, doğumu anında hukuka uygun olarak tamamlanmış ve böylece kişiye özgü, lehe sonuçlar doğurmuş, daha sonra mevzuat değişikliği veya işlemin geri alınması gibi nedenlere rağmen, hukuk düzenince korunması gereken haklara yönelik olup, Anayasa'ya aykırı bulunarak iptal edilmiş bir düzenlemeyle ilgili uyuşmazlıkların, Anayasaya aykırılığı saptanmış hükümler dikkate alınarak çözümlenmeleri Anayasa'nın üstünlüğü ve hukuk devleti ilkesine aykırılık teşkil edecektir.
Bu durumda, "Başmüfettiş" kadrosunda çalışan davacının parasal ve özlük haklarının hesaplanmasına dayanak alınan 27.06.1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye, 11.10.2011 tarihli ve 666 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 1. maddesiyle eklenen ek 10. maddenin birinci fıkrasının (c) bendinde (6745 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten öncesinde yürürlükte bulunan halinde) yer alan "müfettiş" ibaresinin Anayasa Mahkemesi kararıyla Anayasaya aykırı bulunarak iptal edildiği anlaşılmakla,15.01.2012 tarihinden önce ve sonra göreve başlayan "müfettiş" arasındaki mali, sosyal hak ve yardımlarına ilişkin farklılığa yol açan sınırlamanın yasal dayanağı kalmadığından, dava konusu işlemde hukuka uyarlık ve davanın reddi yönündeki Mahkeme kararında ise hukuki isabet görülmemiştir.
Hukuka aykırılığı sabit olan dava konusu işlem nedeniyle davacının yoksun kaldığı parasal haklarının ödenmesi gerektiği açık olup, davacının idareye başvuru tarihinden geriye doğru 60 günlük süre içinde kalan ilk uygulamanın yapıldığı tarihinden itibaren eksik ödenen mali ve sosyal haklarının idareye başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacıya ödenmesi gerekmektedir.
Davanın, davacının başmüfettiş olarak göreve başladığı 07.04.2014 tarihinden itibaren eksik ödenen mali haklarının ilk günden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte tazmini istemine gelince;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 12. maddesinde yer alan; ilgililerin bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren tam yargı davası açabilecekleri yönündeki düzenleme uyarınca hakkın ihlali, işlemin uygulanması tarihinde gerçekleşmiş ise, tam yargı davası işlemin uygulandığı tarihten itibaren 60 günlük dava açma süresi içinde açılabilecektir. Bir işlemin uygulanmasından doğan zararlar yönünden belli bir uygulama tarihi esas alınarak istekte bulunulan davalarda anılan Yasanın 7. maddesine göre uygulama tarihinden itibaren altmış gün içinde; uygulama üzerine davacı idareye başvurmuş ise 12. maddenin gündemde bulunduğu 11. maddeye göre idarenin bu başvuruya cevap vermemiş olduğu hallerde uygulama tarihinden itibaren en geç 120 gün, idarenin cevap verdiği durumlarda ise uygulama tarihinden başvuru tarihine kadar geçen süre de hesaba katılmak koşuluyla cevabın davacıya tebliğ tarihinden itibaren altmış gün içinde idari davanın açılmış olması gerekir.
Başka bir anlatımla dava, davacının idareye başvurduğu tarihten itibaren 120 gün içinde açılmış ise ilgiliye, davanın açıldığı tarihten geriye doğru 120 günü geçmemek koşuluyla, başvuru tarihinden geriye doğru altmış günlük süre içindeki ilk uygulama esas alınarak oluşmuş zararların ödenmesi gerekecek; idareye başvuru tarihinden itibaren 120 günlük ya da idarenin cevabının tebliğ tarihinden itibaren altmış günlük süreler geçtikten sonra açılmış olan davalarda ise ancak dava tarihinden geriye doğru altmış günlük süre içinde kalan ilk uygulamadan doğan zarara hükmedilebilecektir.
Bu itibarla; 07/04/2014 tarihinde başmüfettiş olarak göreve başlayan davacı, parasal ve özlük haklarının 15/01/2012 tarihinden önce göreve başlayan başmüfettişlerle eşitlenmesi talebiyle 05/05/2015 tarihli dilekçesiyle idareye başvurduğuna, başvurusunun 15/05/2015 tarihli işlemle reddi üzerine 15/06/2015 tarihinde bu dava açıldığına göre, yukarıda yer verilen usule göre yapılacak hesaplamada 05/03/2015 tarihinden öncesine ilişkin olarak kendisine ödeme yapılması mümkün olmayıp, anılan tarihten itibaren ödenmeyen mali hakları yönünden ise davacının tazminat talebinin kısmen kabulü gerekmektedir.
Her ne kadar 26.09.2017 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi'nin 26/07/2017 tarihli E:2017/141; K:2017/123 sayılı kararıyla, dava konusu işleme dayanak teşkil eden düzenleme iptal edilmiş ise de, söz konusu düzenleme 07.09.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6745 sayılı Kanunla aynen kabul edilerek yeniden düzenlendiğinden, davalı idare tarafından anılan kanun uyarınca, davacının mali haklarının 07.09.2016 tarihinden sonraki dönem için yeniden değerlendirileceği tabiidir.
Açıklanan nedenlerle;istinafa konu idare mahkemesi kararının 05.03.2015 tarihinden öncesine yönelik parasal hakların tazmini yönünden istinaf başvurusunun kısmen reddine, istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile istinafa konu idare mahkemesi kararının işlemin iptali talebi ile 05.03.2015 tarihinden sonrasına ilişkin parasal hakların tazmini yönünden kaldırılmasına; dava konusu işlemin iptaline; 05.03.2015 tarihinden itibaren eksik ödenen parasal haklarının başvuru tarihi olan 05.05.2015 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece hesaplanarak davacıya ödenmesine; dava sonuç itibarıyla kısmen iptal-kabul, kısmen retle sonuçlandığından aşağıda dökümü gösterilen yargılama giderlerinin taraflar arasında takdiren paylaştırılmasına; bu çerçevede, mahkeme ve istinaf aşamasında davacı tarafından yapılan toplam 257,10 TL yargılama giderinden 128,55 TL'nin davacı üzerinde bırakılmasına, kalan 128,55 TL yargılama giderinin davalı idareden alınarak davacıya, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 1.090,00 TL vekalet ücretinin ise davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine; posta gideri avanslarından artan miktarın davacıya iadesine 30.05.2018 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.