Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili ve davalılardan ... Mühendislik İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, davacının davalı şirkete ait işyerinde çalıştığını, iş sözleşmesinden doğan alacaklarının ödenmediğini beyanla fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları ile birlikte bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalılar vekilleri, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece verilen kararın Dairemizce bozulması üzerine, bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama neticesinde, davalı ... aleyhine açılan davanın açılmamış sayılmasına, davalı şirket aleyhine açılan davada ise ihbar tazminatı ile asgari geçim indirimi alacakları yönünden davanın kısmen kabulüne diğer talepler yönünden reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili ile davalı ... Mühendislik İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacı vekili ile davalı ... Mühendislik İnşaat San ve Tic. Ltd Şti vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
Taraflar arasında davalı tarafça banka kanalıyla ödenen miktarın mahsubu konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 101. maddesinde, birden çok borcu bulunan borçlunun, ödeme gününde bu borçlardan hangisini ödemek istediğini alacaklıya bildirebileceği, böyle bir bildirim yapılmadığı takdirde, yapılan ödemenin, kendisi tarafından derhâl itiraz edilmiş olmadıkça, alacaklının makbuzda gösterdiği borç için yapılmış sayılacağı düzenlenmiştir. Aynı Kanun’un 102. maddesine göre ise, “kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel borç için yapılmış sayılır. Birden çok borç muaccel ise ödemenin, borçluya karşı ilk olarak takip edilen borç için yapılmış olduğu kabul edilir. Takip yapılmamış ise ödeme, vadesi ilk önce gelmiş olan borç için yapılmış olur. Birden çok borcun vadesi aynı zamanda gelmişse, mahsup orantılı olarak; borçlardan hiçbirinin vadesi gelmemişse ödeme, güvencesi en az olan borç için yapılmış sayılır.”
İşçinin birden fazla alacağının söz konusu olması halinde, yapılan kısmi ödemenin hangi alacağa ilişkin olduğu işveren tarafından ödeme sırasında belirtilmemiş ve işçi tarafından da bu husus makbuzda gösterilmemiş ise, mahsup işlemi Borçlar Kanununun ilgili hükmüne göre yapılacaktır. İş Kanununda işçinin sözleşme ve kanundan doğan alacaklarının muacceliyet ve vade zamanları konusunda değişik hükümler öngörülmüştür.
4857 sayılı İş Kanunu'na göre ücret en geç ayda bir ödenir (m.32/5). İş hukuku mevzuatımızda Basın İş Kanunu'nun 14'üncü maddesi hariç, ücretin peşin ödeneceğine dair bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle ücret, çalışılan ayı takip eden aybaşında muaccel hale gelmektedir. Fazla çalışma, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin muacceliyet tarihleri normal aylık ücret gibidir. İşçinin ihbar ve kıdem tazminatı ile yıllık izin ücreti sözleşmenin feshi ile muaccel hale gelir.
1475 sayılı İş Kanunu'nun 14 ve 4857 sayılı İş Kanunu'nun 120'nci maddesi uyarınca, işveren kıdem tazminatı borcu bakımından iş sözleşmesinin feshedildiği tarihte temerrüde düşer. Yukarıda belirtilen diğer tazminat ve alacaklar bakımından ise, tarafların sözleşme ile kararlaştırdıkları ödeme zamanı ya da işçi tarafından gönderilecek ihtarnamede belirtilen ödeme günü itibariyle işverenin temerrüdü gerçekleşir.
Somut olayda, davalı taraf davacıya ait banka hesabına bir kısım ödemeler yapmış olup mahkemece, bu ödeme miktarı bilirkişi raporu doğrultusunda hükmedilen alacaklardan mahsup edilmiştir. Ne var ki, Dairemizce fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ve ulusal bayram genel tatil ücreti taleplerinin reddi gerektiği yönünde bozma kararı verilmiş, mahkemece bozmaya uyularak anılan taleplerin reddine karar verilmiştir. Bu halde, bozma sonrası oluşan yeni duruma göre mahsup işleminin yeniden yapılması gerektiği açıktır. Davalı tarafça yapılan ödemenin yukarıda açıklanan ilke ve esaslar doğrultusunda mahsubu noktasında yeniden değerlendirme yapılması gerekmekte olup, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 10.12.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.