Taraflar arasındaki bedel iadesi, ayıplı araç davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın açılmamış sayılmasına yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, 02.01.2008 tarihinde davalı ... Oto. San. Ve Tic. Ltd. Şti.'den davaya konu H. C. aracı 34.871,68.TL'ye aldığını, aracın tavanının boyasının orijinal olmaması sebebiyle ayıplı olduğunu ileri sürerek ayıplı malın misli ile değiştirilmesini, mümkün olmadığı takdirde araç bedeli olan 34.871.68 TL'nin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, HMK 320/4 maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, ayıplı mal nedeni ile misli değişim olmadığı takdirde bedel iadesi için eldeki eldeki davayı açmıştır. Mahkemece davacı vekilinin 4.10.2012 tarihli vekillikten çekilme dilekçesinin PTT tarafından kabul edilmemesi ve Avukatlık Kanunun 41. maddesine göre vekilin 15 gün süreyle vekillik görevi devam ettiğinden 10.10.2012 tarihli celsede davacı vekili duruşmaya gelmediğinden dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği, davacı asilin 10.10.2012 havale tarihli yenileme dilekçesi verdiği, bu kez yeni vekilin 7.3.2014 tarihli duruşmaya gelmediğinden HMK'nun 320/4. maddesine dayalı olarak davanın açılmamış sayılması yönünde hüküm tesis edildiği anlaşılmıştır. Ne var ki bütün delilleri toplanmış karar aşamasına gelmiş dava dosyasında 8.11.2013 tarihinde duruşmanın 7.3.2014, saat 9:30 a bırakıldığı, aynı saate 5 adet, saat 9:40,: 09:50 ve 10:06 ya kadar 7 adet dosyanın duruşmalarının konulduğu duruşma saati geçen dosyaların saat 11:30 da alınacağının mahkeme divanhanesi sayılan yerde ilan edildiği anlaşılmış, davacı da duruşma saatinde bekleme alanında olduğunu çağrılmadığını iddia etmiştir. Gerçekten de 7.3.2014 tarihli duruşmanın saat 9:30'da açılması gerekirken 10:05 'te açıldığına göre davacının belirlenen saat 09:30 ve duruşmanın yapıldığı saat olan 10:05 de duruşma salonunda olmadığı dosya kapsamına göre tespit edilememiştir. Bu nedenle mahkemelerce birden fazla dosyanın duruşmasının aynı saate bırakılarak tarafların aynı anda hazır olmasını bekleyerek, adeta tetikte tutmak adil yargılanma hakkına aykırı olduğu gibi davayı takip edenlerin tereddüde düşürülmesi sonucu belirsizliğe itilmesi kabul edilemez. Öte yandan aslolan, davalının aleyhine olan bu davanın bir an önce sonuçlanmasını istemesidir. Davalının, davacı tarafça takip edilemeyen bir davayı takip etmesi kural olarak kendisi aleyhine bir durumdur. Bu durumun kendi yararına olduğunu değerlendirip, davayı takip etmek istediğini dilekçesiyle açıkça ifade etmesi nedeniyle davalı H. vekilinin mazeret dilekçesinde açıkça yeni duruşma gününün tayin edilmesini istemesi karşısında davayı takipsiz bırakacağı iradesi içinde olduğu söylenemez. Hal böyle olunca davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde uygulama yapılması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davacı yararına BOZULMASINA, 25.6.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.
KARARI YAZDIR