ArabicAzerbaijaniEnglishFrenchGermanRussianSpanishTurkish

Avalistin Teminat Senedi İddiası ile Bedelsizlik Defi Lehtara Karşı İleri Sürülemez

29 Nisan 2025, 09:35 - 4

Avalistin Teminat Senedi İddiası ile Bedelsizlik Defi Lehtara Karşı İleri Sürülemez


Bu kararı Favorilerinize Eklemek veya Kopyalayabilmek için giriş yapın veya üye olun
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
2023/1110
2025/291
2025-02-26





Özet:

Dava, icra takibine konu edilen bonoya ilişkin olarak, davacının borçlu olmadığının tespiti istemiyle açılmış olup, avalist sıfatıyla imzaladığı senet nedeniyle sorumluluğunun bulunmadığını ileri süren davacı, davayı kaybetmiş ve kararı istinaf etmiştir. Olayın Hukuki Çerçevesi: Davalı, kambiyo senedine konu bonoyu avalist sıfatıyla imzalamıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 702. maddesi, avalistin sorumluluğunu düzenler: Aval veren kişi, kimin için taahhüt altına girdiyse, aynen onun gibi sorumlu olur. Teminat altına alınan borç geçersiz olsa bile, aval geçerliliğini korur. Avalist yalnızca mutlak defileri ileri sürebilir; temel ilişkiden doğan şahsi defileri lehtara karşı öne süremez. Somut Olayda İnceleme: Senet, Cari Hesap Sözleşmesi kapsamında teminat senedi olarak düzenlenmiştir. Davacının, bedelsizlik gibi şahsi defileri lehtara karşı ileri sürmesi hukuken mümkün değildir. Dava tarihi itibarıyla, davalının asıl borçludan 386.843,54 TL alacaklı olduğu, bilirkişi incelemesiyle saptanmıştır. Davacı tarafından senet bedelinin ödendiğine dair başkaca yazılı delil sunulmamıştır. Sonuç: Mahkemenin davayı reddetmesi yerinde bulunmuş, istinaf talebi de HMK’nın 355. maddesi çerçevesinde yapılan sınırlı inceleme sonucunda esastan reddedilmiştir.

DAVA:

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ...'ın bir dönem yetkilisi olduğu ... ile davalı şirket ... arasında 12/02/2018 tarihinde cari hesap sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmenin 3. maddesinde de belirtildiği üzere imzalanan cari hesap sözleşmesinin teminatı olarak ...'dan teminat senedi alındığını, bu teminat senedinde müvekkilinin kefil sıfatıyla imzasının bulunduğunu, 18/10/2018 tarihinde teminat senedinin davalı tarafça tahrif edilmiş halde, kambiyo senetlerine özgü takip yolu ile icra konusu yapıldığını ve müvekkilinin borçlu gösterilerek tarafına haksız şekilde icrai işlemler uygulanmaya başlandığını, icra takibi konusu yapılan senedin bir teminat senedi olduğunu, ... ile ... arasında 12/02/2018 tarihinde imzalanan cari hesap sözleşmesine göre satıcı ...'in, alıcı...'ya toplamda 250.000,00 TL'lik ticari mal limiti verdiği ve bunların alıcı tarafından müşteri çekleri ile ödeneceği hususunda anlaştıklarını, yine aynı sözleşmede bu sözleşmenin teminatı olarak ... himayesine 350.000,00 TL bedelli teminat senedi verildiğinin belirtildiğini, senedin hiçbir şekilde ciro edilmeyeceği ve cari hesap sözleşmesinin teminatı olarak alındığının belirtilmiş olduğunu, ancak davalı şirket tarafından kötü niyetli ve kasıtlı olarak, senet üzerinden teminat ibaresi kesilip senede kambiyo vasfı kazandırmak adına ''Malen'' ibaresi, yetkili merci belirlemek adına ''Büyükçekmece'' ibaresi ve boş kalan diğer kısımlar da doldurulup eklenerek senedin sözleşmeden bağımsız hale getirilmeye çalışıldığını ve kambiyo takibine konu edildiğini, bu konu hakkında gerekli cezai işlemlerin başlatıldığını, Büyükçekmece Cumhuriyet Savcılığı'nın 2021/9731 Sor. numaralı soruşturma yürütüldüğünü, soruşturma dosyası şüphelisi olarak 23/02/2021 tarihinde ifadesi alınan ...'in, ifadesinde ... ile aralarında 12/02/2018 tarihinde cari hesap sözleşmesi imzalanarak, bu sözleşmenin teminatı olarak 350.000,00 TL bedelli teminat senedinin taraflarına verildiğini beyan ettiğini, sunulan deliller ve davalı şirket yetkilisinin kendi beyanından da anlaşılacağı üzere söz konusu belgenin kambiyo vasfına haiz olmayan bir teminat senedi olduğunu, teminat altına alınan taahhüdün gerçekleşip gerçekleşmediğinin ancak ve ancak yargılama sonucu açığa çıkacak bir husus olduğunu, dava dışı şirket ile davalı ... arasında yapılan cari hesap sözleşmesinin 12/02/2018 tarihinde kurulduğunu, bu tarihten sonra taraflar arasında yapılan alışverişler sonucu tarafların alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip, hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı (bakiyeyi) isteyebileceklerini, taraflarca cari hesap sözleşmesinin yapıldığı tarihten itibaren dava dışı... tarafından davalı şirketten toplamda 102.339,32 TL mal alındığını ve alınan bu malın bedelinin sözleşmede de belirtildiği üzere müşteri çekiyle karşılandığını, edimlerin gerçekleştiği bir sözleşmeye teminat olarak verilen teminat senedinde asıl ilişki sona erdiğinden kefil olarak imzası alınanlardan talep edilecek bir alacağın da söz konusu olmadığını, ancak belirtildiği üzere davalı şirketin alacağının olmadığı bir cari hesap sözleşmesine teminat olarak alınan teminat senedini tahrif ederek bu şekilde alacak yaratmaya çalışarak müvekkilini mağdur ettiğini, kaldı ki cari hesap sözleşmesi sona ermeden ne borçlu ne de alacaklı tarafın mevcut olduğunu, belirsiz süreli cari hesap sözleşmeleri kanunda belirtilen hallerden biri ile sona ermeden ortada bir alacak doğmadığından, talep konusu da yapılamayacağını, belirtildiği üzere davalı şirket ile dava dışı şirket arasında ekte sunulan 12/02/2018 tarihli süresiz cari hesap sözleşmesinin imzalandığını, davalı şirket ile dava dışı şirket arasında bir fesih ihbarında bulunulmadığını, aralarındaki cari hesap sözleşmesinin dahi sona ermediğini, bu sebeple davalı ve dava dışı şirket arasındaki ticari ilişki sonucu borçlu ya da alacaklı sıfatının da oluşmadığını, doğmamış bir alacağın takip konusu yapılamayacağını, ayrıca teminat senedinin dayandığı sözleşmedeki kefillere ilişkin ibarenin de TBK 583. madde uyarınca geçersiz olduğunu, teminat senedinin kambiyo vasfına haiz olmadığını, sözleşmenin eki niteliğinde olduğunu, hukuken geçerli bir kefalet ilişkisi bulunmadığını, müvekkilinin davalı şirket ...'e verilen teminat senedinde kefil sıfatıyla imzası bulunduğunu, teminat senetleri kayıtsız şartsız bir borç içermeyip, koşula bağlı olduklarından kambiyo vasfına haiz olmadığını, k kambiyo vasfı bulunmayan bu senette kefilin sorumluluğunun da bulunmayacağını, kaldı ki bu teminat senedinin cari hesap sözleşmesinin eki niteliğinde olduğunu, sözleşmeden bağımsız değerlendirilemeyeceğini, taraflar arasında imzalanan cari hesap sözleşmesinin 1. maddesinde belirtilen müteselsil şahsi kefil ibaresi TBK'nın 583. madde hükümlerine tabi olduğundan hukuki bir geçerliliği bulunmadığını beyanla; davanın kabulü ile, müvekkilinin, davalı şirket ... Ltd. Şti.'ye Büyükçekmece ... İcra Dairesinin ... Esas numaralı dosyasından borcu bulunmadığının tespitine, davalı şirketin tahrifat ile kambiyo vasfı kazandırmaya çalıştığı teminat senedinin iptaline, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, yasa gereği alacağın %20'sinden az olmamak kaydıyla kötü niyetli davalının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, vekâlet ücreti ve sair yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.

CEVAP: 

Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirkete gönderilen 08/06/2021 tensip zaptında 1 nolu ara kararla dava dilekçesinin kabulüne karar verilmişse de HMK'nın 119/1–d maddesi uyarınca dava dilekçesinde bulunması zorunlu unsurlardan dava konusunun değerinin gösterilmemiş olduğunu, açılmış bu davanın konusunun Büyükçekmece ... İcra Müdürlüğü'nde devam eden ... Esas sayılı icra takibi olduğuna, dolayısıyla belirsiz alacak olmadığına göre tensip zaptındaki 1 nolu ara karardan dönülerek HMK'nın 119/2. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesini talep ettiklerini, zira, dava değerinin dava dilekçesinin zorunlu unsuru olup daha sonra tamamlanmasının istenemeyeceğini, önce varsa eksik harcın hesaplanmasına, eksik harcın tamamlanması için davacı vekiline kesin süre verilmesine ve kesin süreye uyulmaz ise dosyanın işlemden kaldırılacağının ihtarına karar verilmesini talep ettiklerini, davacının 12.02.2018 tanzim, 30.09.2018 vade tarihli, 350.000,00-TL bedelli bononun keşidecisi ... San. Tic. A.Ş. lehine aval veren olduğunu, TTK'nın 702. maddesi gereği avalist ...'ın, takibe konu bononun keşidecisi gibi sorumlu olduğundan Büyükçekmece ... İcra Müdürlüğü'nde, 18.10.2018 tarihinde, borçlu şirket ve diğer avalist ... ile birlikte aleyhlerine ... Esas sayılı kambiyoya dayalı icra takibi başlatıldığını, icra takibinin tüm borçlular yönünden kesinleştiğini, borçluların borcu inkar etmediklerini, imza inkarında bulunmadıklarını, davacı ... 'ın borçlu şirket lehine bonoyu imzaladığından borçtan aval veren olarak müteselsilen sorumlu olduğunu, takibe konu bonoda şekle ait noksanlık bulunmadığından avalist ...'ın taahhüdünün geçerli olduğunu ve borçtan sorumlu olduğunu, davacı vekili davacı asil ve davalı müvekkili arasındaki ilişkinin kefalet olduğunu iddia etmişse de, akabinde avaliste ilişkin Yargıtay kararı sunduğunu, davacının senette tahrifat olduğu iddiası üzerine başlatılan soruşturmada müvekkili şirketin yetkilisinin ifadeye çağrıldığını, müvekkili şirketin yetkilisinin, davacının ve ...'ın aval veren olduklarını ve avalin asıl borçlunun bono bedelini ödememesi durumunda bononun tahsil edilebilmesine olanak sağlayan bir teminat olduğunu beyan ettiğini, ancak bu ifadenin memur tarafından hatalı olarak zapta geçirildiğini ve tutanağın son halini okumayan şirket yetkilisi tarafından imzalandığını, davacının, davalı alacaklı müvekkiline olan borcunu ödememek için takip tarihinden bu yana kötü niyetle hareket ettiğini, davacının bunun için farklı şirket unvanı adı altında faaliyette bulunmaya başladığını, yapılan haciz neticesinde şirketi adına istihkak iddiasında bulunduğunu, fakat şirketler arasında organik bağ olduğu tespit edildiğinden Büyükçekmece 2. İcra Hukuk Mahkemesince istihkak iddiasının reddolunduğunu, ayrıca, davacının murisi adına kayıtlı olan İzmir ili, Bornova ilçesi, ... Mahallesi, ... Ada, ... Parsel sayılı taşınmaz üzerine icra dosyalarından konulan hacizden dolayı İzmir 13. Sulh Hukuk Mahkemesi'nde açtıkları 2019/56 Esas sayılı ortaklığın giderilmesi davası ilerlediğinden, avalist borçlu davacı ... 'ın huzurdaki bu haksız ve mesnetsiz davayı takipten 3 sene sonra açmaya karar verdiğini, takibe dayanak olan bononun aslının icra kasasında olup, takip öncesi ve takip sonrası fotokopilerini bu dilekçeleri ekinde sunduklarını, fotokopilerinden görüldüğü, aslından da görüleceği üzere bono üzerinde herhangi bir tahrifatın söz konusu olmadığını, takibe konu bononun standart ebatta, tanzim tarihi, tanzim yeri, vade tarihi, bedeli, lehtarı, keşidecisi, avalistleri belirli, keşideci ve avalistler tarafından imzalı, kaşeli, tüm şekil şartlarını haiz, geçerli bir kambiyo senedi olduğunu, davacı borçlunun avalist imzasını inkar etmediğine, bedele, tanzim ve vade tarihine itiraz etmediğine, aksine yazılı belge bulunmadığına ve bu hususta herhangi bir anlaşma olmadığına göre davacı vekilinin dava dilekçesindeki itirazlarının yersiz olduğunu, davalı müvekkili ile davacı şahıs arasında yapılmış herhangi bir teminat ya da cari hesap sözleşmesi bulunmadığını, takibe konu bononun ödenmediğini, davacının bononun ödendiğine dair bir iddiası veya imza inkarı bulunmadığını, ayrıca takibe konu bononun tüm şekil şartlarını haiz olduğunu, alacaklı davalı şirketi zarara uğratma kastıyla kötü niyetle hareket edenin davacı aval veren borçlunun kendisi olduğunu beyanla; HMK'nın 119/1–d maddesi uyarınca dava dilekçesinde bulunması zorunlu unsurlardan dava konusunun değeri dilekçede gösterilmediğinden HMK'nın 119/2. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına, eksik harç varsa hesaplanarak harcı tamamlaması için davacı vekiline 2 haftalık kesin süre verilmesine, süreye uyulmamasının sonuçlarının ihtarına, eksik harç kesin süre içinde tamamlanmadığı takdirde davacının davasının HMK madde 150 gereği işlemden kaldırılmasına, davanın esasına geçilmesi halinde davacının haksız ve mesnetsiz davasının reddine, icra takibi bedeli ödenmemiş geçerli bir kambiyo senedine dayandığından davacının aleyhlerine kötü niyet tazminatı isteminin reddine, davacı aval veren borçlu davalı müvekkili şirketi zarara uğratmak kastıyla icra takibinden üç sene sonra bu haksız ve mesnetsiz davayı açtığından aleyhine %20'den az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmolunmasına, tüm yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.

MAHKEME KARARI:

Bakırköy 2.Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 14/03/2023 tarihli 2021/489E. - 2023/217K. sayılı kararıyla; "...Somut olayın değerlendirilmesinde, davacının takibe konu senedin teminat senedi olarak verildiği iddiasının usulüne uygun yazılı delillerle ispatlanamadığı, senet üzerinde teminat ibaresinin yer almadığı, her ne kadar dava dilekçesi ekinde sunulan cari hesap sözleşmesinde davalı şirket adına teminat senedi düzenleneceği belirtilmiş ve davalı şirket vekilince sunulan 21/01/2022 tarihli beyan dilekçesinde de sözleşme altındaki imza ve kaşe kabul edilmiş ise de, takibe konulan senedin sözleşmeye konu edilen senet olup olmadığı açık ve tereddüte yer vermeyecek şekilde senet metninden anlaşılamadığı gibi bir an için takibe konu senedin cari hesap sözleşmesinde bahsi geçen senet olduğu kabul edilse bile davalı şirket vekilince sunulan beyan dilekçesinde belirtilen sözleşmedeki edimlerin gereği gibi yerinde getirilmediği iddiası şahsi defi niteliğinde olup ayrıca davacı tarafın ispatlanması gerekmektedir. Davacı tarafın kendisi adına kefil olarak imzaladığı senet nedeni ile TTK m. 702/1 gereği aval veren sıfatı ile sorumluluğu devam edecektir. Her ne kadar davacı taraf dava dilekçesinde yemin deliline dayanmış ise de HMK hükümleri gereği hakimin yemin hatırlatma görevi bulunmadığından davacı tarafa yemin deliline dayanıp dayanmayacağının hatırlatılmadığı, davacı tarafın da yemin deliline dayanacağı ve davalıya yemin teklif edeceği yönünde bir beyan ve talebinin bulunmadığı dikkate alındığında ispatlanamayan davanın reddine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:

Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere: AÇILAN DAVANIN REDDİNE, 1-Kötü niyet tazminatı talebinin şartları oluşmadığından REDDİNE..." karar verilmiştir.

ESKİ HALE GETİRME VE İSTİNAF İSTEMİ:

Davacı vekilinin ibraz ettiği eski hale getirme ve istinaf dilekçesinde; istinaf süresinin son günü olan 23/05/2023 tarihinde dayısı Abdullah Kenet'in vefat etmesi ve cenaze işlemleri nedeniyle süresinde istinaf dilekçesi sunamadığını beyan etmiş, dilekçesi ekinde ...t'in dayısı olduğuna dair ve 23/05/2023 tarihinde öldüğüne dair nüfus kayıtlarını dosyaya sunarak, istinaf süresiyle ilgili eski hale getirme kararı verilmesini talep etmiştir. Sunulan nüfus kayıtları ile davacı vekilinin dayısı ...'in 23/05/2023 tarihinde öldüğü tespit edilmekle; HMK'nun 98/2. ve 100/2. maddeleri uyarınca, davacı vekilinin eski hale iade talebinin kabulü ile, istinaf talebinin süresinde yapıldığına karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemenin eksik inceleme ile hukuka aykırı bir karar verdiğini, Davaya konu edilen ve icra takibine konulan senedin teminat senedi olduğunu, ceza yargılamasının halen devam ettiğini, dosyaya sunulan cari hesap sözleşmesi ve davacı tarafın beyanları ile de bu durumun kesin olarak ispatlandığını, Teminat senedinin kambiyo vasfına sahip olmadığını, kambiyo takibine konu edilemeyeceğini, aval sıfatı ile sorumluluğun ise yalnızca kambiyo senetlerine özgü bir sorumluluk olduğunu, Kaldı ki cari hesap sözleşmesi sona ermeden ne borçlunun, ne de alacaklının mevcut olmadığını, belirsiz süreli car, hesap sözleşmelerinin TTK'nun 98/1. maddesinde sayılan hallerden biriyle sona ermeden ortada bir alacak doğmadığından, talep konusu da yapılamayacağını, Ayrıca cari hesap sözleşmesinin ve tarafların bu sözleşmeye yönelik borç ve alacaklarının doğmaya başladığı tarihin 12/02/2018 olduğunu, sözleşmenin eki niteliğinde olan ve sözleşmeye yönelik teminat olarak verilmiş teminat senedinin varlığının da bu tarihten sonraki borçlara ilişkin olduğunu, yalnızca 12/02/2018 tarihi ve sonrası için hüküm doğurmaya başlayan cari hesap sözleşmesinin teminatının geçmiş dönemleri de kapsadığını kabul etmenin sözleşme ilkelerine ve borçlar hukukuna aykırı olduğunu, cari hesap sözleşmesinin yalnızca yazılı şekilde yapılabileceği ve somut olayda yapılmış cari hesap sözleşmesinde geçmişe yönelik ticari ilişkinin bu sözleşmeye dahil edilmediğinin açık olduğunu belirterek, arz ve izah edilen sebepler neticesinde; eski hale getirme taleplerinin ve istinaf başvurularının kabulü ile, yerel mahkeme kararının bozularak haklı davanın kabulüne, müvekkilinin, davalı şirket ... Tes. ve İnş. Malz. Ltd. Şti.'e Büyükçekmece ... İcra Dairesinin ... numaralı dosyasından borcu bulunmadığının tespitine, davalı şirketin tahrifat ile kambiyo vasfı kazandırmaya çalıştığı teminat senedinin iptaline, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, yasa gereği alacağın %20'sinden az olmamak kaydıyla kötü niyetli davalının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, vekâlet ücreti ve sair yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER: 

Büyükçekmece ... İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı dosyası incelendiğinde; davalı tarafından davacı ve dava dışı ... Sanayi ve Tic. A.Ş. İle ... aleyhine 350.000,00 TL asıl alacak ve 3.365,75 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 353.365,75 TL üzerinden 18/10/2018 tarihinde kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığı, takip dayanağının 30/09/2018 ödeme tarihli, 350.000,00 TL bedelli senet olduğu anlaşıldı. Takibe konu belge incelendiğinde; 12/02/2018 keşide tarihli, 30/09/2018 ödeme tarihli, lehtarı ..., borçlusu ...Sanayi ve tic. A.Ş. olan, 350.000,00 TL bedelli bono olduğu, bedelinin malen ahzolunduğunun yazıldığı, ... ve ...’ın aval veren olarak bonoyu imzaladıkları, ihtilaf vukuunda Büyükçekmece Mahkemelerini yetkili olduğunu kabul ettiklerinin yazıldığı tespit edilmiştir. Büyükçemece 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2021/465 Esas sayılı dava dosyasının örneği incelendiğinde; şikayetçinin ..., sanığın ... olduğu, sanığın müşteki tarafından verilen senedin "iş bu senet teminat amaçlıdır 3. Kişilere ciro edilemez" yazan sol kenarını yırtmak ve senede malen Büyükçekmece ibarelerini eklemek suretiyle senette tahrifat yaptığı iddiasıyla sahtecilik suçundan kamu davası açıldığı, UYAP üzerinden incelendiğinde; yapılan yargılama sonucunda beraat kararı verildiği, kararın 19/11/2024 tarihinde kesinleştiği tespit edilmiştir. Davalı şirket ile dava dışı ... Malz. San. Tic. A.Ş. Arasında imzalanan 12/02/2018 tarihli "Cari Hesap Sözleşmesi" incelendiğinde; alıcı ...'nın cari hesabına mahsuben satıcı ... Plastik'e 30/09/2018 vadeli, 350.000,00 TL bedelli borç senedi düzenleyeceği, borç senedine ... ve ...^'ın müteselsilen şahsi kefil olacaklarına, senedin hiçbir şekilde 3. Kişilere ciro edilmeyeceği, cari hesap teminatı olarak ... Plastik'in himayesinde kalacağı, satıcının alıcıya 250.000,00 TL tutarında ticari mal limiti vereceği ve bunun karşılığında alıcının her ayın sonunda almış olduğu malın bedelini müşteri çekleri ile satıcıya ödeneceği konusunda anlaştıkları tespit edilmiştir. İlk derece mahkemesince SMMM bilirkişi ...'den alınan 21/06/2022 tarihli raporunda; " ...davalı tarafın Ticari defter ve belgelerinin incelemesi yapılmış olup, 2017-2018 yılları Ticari defterlerinin incelendiğini, defterlerinin açılış ve kapanış onaylarının kanuni süresinde olduğunun ve lehinde delil niteliği taşıdığının kanaatine varılmış olduğunu, incelenen davalının 2017-2018 yıllarına ait Ticari defter kayıtlarına göre dava dava dışı ... Malz. AŞ' nin 120.10.1618 Nolu hesap bakiyesinin 0,00 Sıfır olarak görülmekte olduğunu, ancak sözleşmenin 12.02.2018 de imzalanmış sözleşme imzalandıktan sonra 24.02.2018 tarihinde 316.843,54 TL ile 16.05.2018 tarihinde 70.000,00 TL şüpheli alacak hesabına devredilmiş olduğunu, dolayısıyla davalı ...Ltd Şti firmasının dava dışı ... AŞ firmasında 128.01.005 kodlu Şüpheli alacaklar hesabı bakiyesi olan 386.843,54 TL alacaklı olduğunun tespit edilmiş olduğunu, davalı tarafından davacı hakkında başlatılan icra takibine konu bononun teminat senedi olarak verilip verilmediğinin değerlendirilmesinde; dosyada mübrez olan cari hesap sözleşmesi incelendiğinde sözleşmenin 2. maddesinde aynen "2-Senet Hiçbir şekilde 3. Şahıslara ciro edilmeyecektir. Cari hesap teminatı olarak Satıcı ... Plastik himayesinden kalacaktır." denilmekte olduğunu ve tüm dosya münderecatı değerlendirildiğinde söz konusu bononun teminat senedi olarak verildiği kanaatinin hasıl olduğunu, ancak teminat senedi olması hususunda şekil şartı ve/veya diğer hususlara uygun olup olmaması hakkındaki takdir ve kanaatin mahkememize ait olduğunu, davacının aval veren sıfatı ile sorumluluğunun devam edip etmediğinin, davacının icra dosyasındaki borç nedeniyle sorumlu olup olmadığının; cari hesap sözleşmesinde sözleşmenin 1 maddesinde aynen; “1-Sözleşmede 350.000,00 TL lik borç senet düzenleneceği ve senede ... ve ... da müteselsilen şahsi kefil olacaklardır." maddesi bulunmakta olup davacının senedi aval olarak imzalamış olduğunu, davalı şirketin sözleşme imzalandıktan sonra 24.02.2018 tarihinde 316.843,54 TL ile 16.05.2018 tarihinde 70.000,00 TL şüpheli alacak hesabına devredilmiş olduğunu, dolayısıyla da davalı ... firmasının dava dışı ... AŞ den 386.843,54 TL alacaklı olduğu göz önüne alındığında davalının Aval sıfatı ile sorumlu olup olmadığı hususundaki takdirin tamamen mahkememize ait olduğunu, davalı şirketin dava dışı ... Ticaret A. Ş.'ye cari hesap alacağının bulunup bulunmadığı, dava dilekçesi ekinde sunulan 12.02.2018 tarihli sözleşme şartlarının yerine getirilip getirilmediği hususunun değerlendirilmesinde: Davalının Ticari defter kayıtlarına göre dava dışı ... AŞ nin 120.10.1618 Nolu hesap bakiyesinin 0,00 Sıfır olarak görülmekte olduğunu, ancak sözleşmenin 12.02.2018 de imzalanmış sözleşme imzalandıktan sonra 24.02.2018 tarihinde 316.843,54 TL ile 16.05.2018 tarihinde 70.000,00 TL şüpheli alacak hesabına devredilmiş olduğunu, bu durumda dava dışı ... AŞ nin 18.10.2018 takip tarihi itibariyle davalı ... Ltd Şti ye 128.0.005 nolu şüpheli alacaklar hesabı nedeniyle toplam 386.843,54 TL tutarında borçlu olduğunun tespit edilmiş olduğunu, sözleşmenin 3 maddesi aynen “3-Satıcı, Alıcıya 250.000,00 TL tutarından ticari mal limiti verecek ve bunun karşılığında alıcı, her ay sonunda almış olduğu malın bedelini Müşteri çekleri ile satıcıya ödenecektir.” şeklinde olmasına rağmen dava dava dışı ... AŞ nin borçlu olduğunun tespiti ile sözleşmenin yerine getirilmediği..." kanatinin hasıl olduğu bildirilmiştir.

G E R E K Ç E: 

Dava, icra takibinden sonra açılan ve icra takibine konu edilen bonodan dolayı borçlu olmadığının tespiti davasıdır. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf yargı yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK'nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davaya ve icra takibine konu edilen bonoyu davalı avalist olarak imzalamıştır. 6102 sayılı Kanun'un 702. maddesi; " (1) Aval veren kişi, kimin için taahhüt altına girmişse aynen onun gibi sorumlu olur. (2) Aval veren kişinin teminat altına aldığı borç, şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da aval verenin taahhüdü geçerlidir. (3) Aval veren kişi, poliçe bedelini ödediği takdirde, poliçeden dolayı lehine taahhüt altına girmiş olduğu kişiye ve ona, poliçe gereğince sorumlu olan kişilere karşı poliçeden doğan haklarını iktisap eder." hükmünden, aval verenin borcunun, kambiyo senedi ile teminat altına alınan borçtan bağımsız bir borç olduğu, aval ile teminat altına alınan borç geçersiz olsa dahi, aval verenin sorumluluğunun devam edeceği, aval veren kişinin teminat altına aldığı borcun şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa dahi aval verenin taahhüdünün geçerli olacağı anlaşılmaktadır. Somut olayda da davacı aval verenin, 6102 sayılı Kanun'un 702/2. maddesinin ikinci fıkrası gereğince, sadece bonodaki senet metninden anlaşılan mutlak defileri ileri sürebileceği, asıl borçlu ile hamil arasındaki temel ilişkiden kaynaklanan senedin Cari Hesap Sözleşmesi uyarınca teminat senedi olarak verildiğine ve bedelsizliğine ilişkin şahsi defileri davalı lehtara karşı ileri süremeyeceği, davacı aval verenin sorumluluğunun, davaya konu senetlerin kendisi ya da asıl borçlu tarafından borcun ödenmesi ile sona ereceği, senedin Cari Hesap Sözleşmesi kapsamında davalıya verilen teminat senedi olduğu anlaşılmışsa da, dava tarihi itibariyle teminat altına alınan asıl borç bakiyesi kadar senedin geçerli olacağının kabul edilmesi gerektiği, Mahkemece borcun dava tarihi itibariyle kısmen veya tamamen ifa edilip edilmediğinin tespiti için davalının ticari defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi ile, davalının asıl borçludan dava tarihinde 386.843,54 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, davaya konu senet bedelinin ödendiğine yönelik davacı tarafça başkaca bir yazılı delil sunulmadığı anlaşılmakla, bu nedenle Mahkemece davanın reddine karar verilmesinin yerinde olduğu kanaatine varılmış, davacı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.

H Ü K Ü M:

Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-Davacı vekilinin istinaf süresiyle ilgili eski hale getirme talebinin KABULÜNE, 2-6100 sayılı HMK.'nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 3-Alınması gereken 615,40 TL maktu harçtan, peşin alınan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 435,50 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 26/02/2025 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.

KARARI YAZDIR


Bu kararı Favorilerinize Eklemek için giriş yapın veya üye olun

Bu kategorideki diğer İçtihatlardan bazıları