İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; sanık müdafii ve katılan vekili tarafından temyizi üzerine yapılan ön inceleme neticesinde 5271 sayılı CMK'nın 298/1. maddesindeki temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı tespit edilmekle, işin esasına geçildi, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
İlk Derece Mahkemesince sanık hakkında taksirle öldürme suçundan, 5237 sayılı TCK'nın 85/2, 22/3, 62. ve 53/6. maddeleri uyarınca 5 yıl 6 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, sürücü belgesinin 1 yıl süre ile geri alınmasına karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince sanık müdafiinin ve katılanlar vekillerinin istinaf taleplerinin kabulü ile taraf teşkili sağlanmadan duruşmada kanunen mutlaka hazır bulunması gereken kişiler haberdar edilmeden, bu kişilerin yokluğunda duruşma yapılması sebepleriyle hükmün başkaca yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmiş, bozma ilamına uyan mahkemece sanık hakkında taksirle öldürme suçundan, 5237 sayılı TCK'nın 85/2, 22/3, 62. ve 53/6. maddeleri uyarınca 5 yıl 6 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, sürücü belgesinin 1 yıl süre ile geri alınmasına karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince sanık müdafiinin ve katılan vekilinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiş, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca temyiz istemlerinin esastan reddi ile hükmün onanmasına karar verilmesi görüşünü içeren Tebliğname ile dava dosyası Daireye tevdi edilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz sebepleri; delillerin değerlendirilmesinde hataya düşüldüğüne, eksik inceleme yapıldığına ve sanığın lehine olabilecek delillerin toplanmadığına; katılan vekilinin temyiz sebepleri ise; sanığa üst sınırdan ceza vermesi gerekirken alt sınırdan ceza uygulamasına gidilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğuna ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
İlk Derece Mahkemesince, dosyada mevcut belge ve bilgiler, soruşturma ve kovuşturma evrelerinde alınan beyanlarla birlikte dikkate alınarak yapılan değerlendirmede; olay günü saat 01.40 sıralarında sanığın idaresindeki otomobili ile meskun mahal dışında, bölünmüş, tek yönlü, 12 metre genişliğinde, 3 şeritli, virajlı ve eğimli, 70 km/s hız limiti bulunan, asfalt kaplama, ıslak zeminli yolda, gece vakti karlı havada, olay mahalli viraja hızlı girmesi neticesinde yolun sağında bulunan su kanalı içerisine girip aracının ön kısmı ile çarpması neticesinde, aracında bulunan ...'un öldüğü, katılan ... ve ...'in ise nitelikli şekilde yaralandığı olayda, tam kusurlu sanık hakkında bilinçli taksir hükümleri uygulanarak 5237 sayılı TCK'nın 85/2. maddesindeki taksirle öldürme suçundan mahkûmiyet kararı verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmıştır.
IV. GEREKÇE ve KARAR
Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı anlaşılmakla, sanık müdafiinin ve katılan vekilinin yerinde görülmeyen diğer temyiz sebeplerinin reddine, ancak;
Adli Tıp Kurumunun bilimsel verilere dayanarak oluşturduğu görüşlere ve Dairemizin yerleşmiş uygulamalarına göre, 100 promilden fazla alkol miktarının güvenli sürüş yeteneğini ortadan kaldıracağından, bu miktar ve üzeri alkol için bilinçli taksir hükümlerinin uygulanması gerektiğinin kabul edildiği, somut olayda sanığın kazadan yaklaşık yarım saat sonra yapılan kan testinde 84 promil alkollü olduğunun tespit edildiği, alkol miktarının saatte 15 promil düştüğü bilinmekle, belirtilen sürede düşen miktar eklendiği takdirde de sanığın alkol düzeyinin 100 promil altında kaldığı, bu itibarla alkol miktarı bakımından sanık hakkında bilinçli taksir koşullarının oluşmadığı, ayrıca Dairemizin yerleşik kararlarında hız limitinin aşılmasıyla ilgili olarak bilinçli taksirin varlığının kabul edilebilmesi için kaza sırasında mahal koşullarının gerektirdiği hız sınırının iki katının aşılmasının gerektiği, somut olayda bu yönde bir durumun söz konusu olmadığı anlaşılmakla, sanığın eyleminde bilinçli taksirin yasal koşullarının oluşmadığı gözetilmeden, eylemin bilinçli taksirle işlendiğinin kabulü ile sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 22/3 maddesi uygulanmak suretiyle fazla ceza tayini,
Hukuka aykırı olup, açıklanan nedenlerle sanık müdafiinin ve katılan vekilinin temyiz istemleri yerinde görüldüğünden İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesinin kararının 5271 sayılı CMK'nın 302/2. maddesi gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı CMK'nın 304/2-a maddesi uyarınca Gebze 2. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
05.2025 tarihinde karar verildi.
KARARI YAZDIR