ArabicAzerbaijaniEnglishFrenchGermanRussianSpanishTurkish

Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Ticareti

23-09-2020 - 1077

Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Ticareti


Bu kararı Favorilerinize Eklemek veya Kopyalayabilmek için giriş yapın veya üye olun
Yargıtay 20. Ceza Dairesi
2019/2864
2020/4235
2020-07-13





Özet:

  • Sanığın 01.07.2013 tarihli eylemi sebebiyle TCK 188/3. ve 43. maddelerinden cezalandırılmasına,
  • 03.08.2013 tarihli eylemi nedeniyle açılan kamu davasında Batman 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/327 Esas ve 2013/351 Karar sayılı kararı ile verilen cezanın mahsubuna karar verilmesi karşısında;
  • 03.08.2013 tarihli uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan mahkum olunan ve kesinleşen Batman 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/327 Esas ve 2013/351 Karar sayılı dosyası getirtilerek bu dosya içine alınması, tüm deliller birlikte değerlendirilerek, 01.07.2013 ve 03.08.2013 tarihli eylemlerinin müstakil suçlar olup olmadıkları, bir suç işleme kararının icrası kapsamında işlenip işlenmedikleri, zincirleme suçu oluşturup oluşturmadıkları, buna bağlı olarak sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nın 43. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi kanuna aykırıdır.

 

Dosya incelendi.

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

A. Sanıklar... ve ...hakkında kurulan hükümlerin incelenmesinde :

1- Gizli soruşturmacı görevlendirilmesine ilişkin kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan CMK'nın 139. maddesine göre gizli soruşturmacı görevlendirilebilmesi için işlenen suçun kanunda sayılan ve gizli soruşturmacı kullanılabilecek suçlardan olması, suçun işlendiği konusunda somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin bulunması, başka yolla delil elde etme imkanının bulunmaması, suçun örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmiş bir suç olması ve yetkili ve görevli mahkemece bir karar verilmesi gerekir.

Somut olayda dava konusu suç uyuşturucu madde ticareti yapma suçu olduğu halde, örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suç olmadığı; zira CMK'nın 139. maddesinin 4. fıkrasına göre örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmeyen suçlarda gizli soruşturmacı görevlendirilemeyeceği; yine CMK'nın "Teknik Araçlarla İzleme" başlıklı 140. maddesindeki düzenlemeye göre, sanıkların teknik araçlarla izlenmesine ilişkin bir karar bulunmadan teknik araçlarla izleme, görüntüleme ve ses alma işlemi yapıldığı dosya kapsamından anlaşılmış ve mahkemece suçun sübutu gizli soruçturmacı faaliyetleri sonucu tanzim edilen rapora dayandırılmıştır.

CMK'nın 217. maddesine göre sanıklara atılı suç hukuka uygun şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir.

Yapılan soruşturma işlemleri kovuşturma kapsamı ve tüm dosya içeriğine göre sonuç olarak;

Suçun sübutunun tespiti için sanıklardan uyuşturucu madde alma - temin etme eylemini gerçekleştiren gizli soruşturmacı kolluk görevlisi ise "suçu ve faili belirleme, suçla ilgili delilleri toplama" konusunda faaliyette bulunabileceklerinden, öncelikle gizli soruşturmacıların adli kolluk görevlisi olup olmadığının araştırılması, adli kolluk görevlisi ise CMK'nın 139/3. maddesi hükmü de gözetilerek tanık olarak dinlenilip tutanak içeriği okunup diyecekleri sorulduktan sonra sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ile hüküm kurulması,

b- Gizli soruşturmacının adli kolluk görevlisi olmadığının tespiti halinde “suçu ve faili belirleme, suçla ilgili delilleri toplama” konusunda faaliyette bulunamayacaklarından bu yöntemle elde edilen bilgilerin delil olarak değerlendirilemeyeceği hususu gözetilerek sanıkların beyanı da dikkate alınarak haklarında TCK'nın 192/3. maddesinde öngörülen etkin pişmanlık hükmünün uygulanıp uygulanmayacağı tartışılmadan hüküm kurulması,

2- Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin ''01.07.2013 (Sanık ... hakkında), 02.07.2013 (Sanıklar ...ve ... hakkında ), 07.07.2013 (Sanık ... hakkında)" yerine hatalı olarak "24/09/2013 - 28/12/2013 - 01/07/2013 - 07/07/2013 - 02/07/2013 '' şeklinde yazılması,

3- Diyarbakır Kriminal Polis Laboratuvarı tarafından suç konusu uyuşturucu maddelerden alınan şahit numunelerinin müsaderesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

4- Gerekçeli karar başlığında sanık ...'nin tutuklama tarihi olarak ''31.03.2014'' yerine hatalı olarak '' 31.01.2014'' şeklinde yazılması,

5- Hükümden sonra 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi'nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi ve 7242 sayılı kanunla yapılan değişiklikler nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından, sanıkların durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,

Kanuna aykırı, sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin CMUK’nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA,

B. Sanık ... hakkında kurulan hükmün incelenmesinde :

1- Gizli soruşturmacı görevlendirilmesine ilişkin kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan CMK'nın 139. maddesine göre gizli soruşturmacı görevlendirilebilmesi için işlenen suçun kanunda sayılan ve gizli soruşturmacı kullanılabilecek suçlardan olması, suçun işlendiği konusunda somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin bulunması, başka yolla delil elde etme imkanının bulunmaması, suçun örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmiş bir suç olması ve yetkili ve görevli mahkemece bir karar verilmesi gerekir.

Somut olayda dava konusu suç uyuşturucu madde ticareti yapma suçu olduğu halde, örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suç olmadığı; zira CMK'nın 139. maddesinin 4. fıkrasına göre örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmeyen suçlarda gizli soruşturmacı görevlendirilemeyeceği; yine CMK'nın "Teknik Araçlarla İzleme" başlıklı 140. maddesindeki düzenlemeye göre, sanığın teknik araçlarla izlenmesine ilişkin bir karar bulunmadan teknik araçlarla izleme, görüntüleme ve ses alma işlemi yapıldığı dosya kapsamından anlaşılmış ve mahkemece suçun sübutu gizli soruşturmacı faaliyetleri sonucu tanzim edilen rapora dayandırılmıştır.

CMK'nın 217. maddesine göre sanığa atılı suç hukuka uygun şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir.

Yapılan soruşturma işlemleri kovuşturma kapsamı ve tüm dosya içeriğine göre sonuç olarak;

a- Suçun sübutunun tespiti için sanıktan uyuşturucu madde alma - temin etme eylemini gerçekleştiren gizli soruşturmacı kolluk görevlisi ise "suçu ve faili belirleme, suçla ilgili delilleri toplama" konusunda faaliyette bulunabileceklerinden, öncelikle gizli soruşturmacıların adli kolluk görevlisi olup olmadığının araştırılması, adli kolluk görevlisi ise CMK'nın 139/3. maddesi hükmü de gözetilerek tanık olarak dinlenilip tutanak içeriği okunup diyecekleri sorulduktan sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ile hüküm kurulması,

b- Gizli soruşturmacının adli kolluk görevlisi olmadığının tespiti halinde “suçu ve faili belirleme, suçla ilgili delilleri toplama” konusunda faaliyette bulunamayacaklarından bu yöntemle elde edilen bilgilerin delil olarak değerlendirilemeyeceği hususu gözetilerek sanığın beyanı da dikkate alınarak hakkında TCK'nın 192/3. maddesinde öngörülen etkin pişmanlık hükmünün uygulanıp uygulanmayacağı tartışılmadan hüküm kurulması,

2- Sanığın 01.07.2013 tarihli eylemi sebebiyle TCK 188/3. ve 43. maddelerinden cezalandırılmasına, 03.08.2013 tarihli eylemi nedeniyle açılan kamu davasında Batman 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/327 Esas ve 2013/351 Karar sayılı kararı ile verilen cezanın mahsubuna karar verilmesi karşısında; 03.08.2013 tarihli uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan mahkum olunan ve kesinleşen Batman 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/327 Esas ve 2013/351 Karar sayılı dosyası getirtilerek bu dosya içine alınması, tüm deliller birlikte değerlendirilerek, 01.07.2013 ve 03.08.2013 tarihli eylemlerinin müstakil suçlar olup olmadıkları, bir suç işleme kararının icrası kapsamında işlenip işlenmedikleri, zincirleme suçu oluşturup oluşturmadıkları, buna bağlı olarak sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nın 43. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi,

3- Hükümden sonra 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi'nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi ve 7242 sayılı kanunla yapılan değişiklikler nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından, sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,

Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün CMUK’nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA,

C. Sanık ... hakkında kurulan hükmün incelenmesinde :

Hükümden sonra UYAP aracılığı ile MERNİS'ten çıkartılarak dosyaya konulan nüfus kaydında sanığın 24.08.2016 tarihinde öldüğü belirtildiğinden, sanığın ölüp ölmediğinin mahkemece araştırılarak, ölmüş olduğunun tespiti halinde hakkındaki kamu davasının 5237 sayılı TCK'nın 64/1. maddesi uyarınca düşmesine karar verilmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeksizin, CMUK'nın 321. maddeleri uyarınca hükmün BOZULMASINA,

13.07.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

(www.corpus.com.tr)

KARARI YAZDIR


Aşağıdaki arama terimleri ile ilgili kararlara etiketlere tıklayarak ulaşabilirsiniz :
uyuşturucu uyarıcı madde uyarıcı madde ticareti tck kamu davası uyuşturucu madde ticareti müstakil suç zincirleme suç
Bu kararı Favorilerinize Eklemek için giriş yapın veya üye olun

Bu kategorideki diğer İçtihatlardan bazıları