Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 23/04/2011 tarihinde, davalı nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunan aracın, müvekkillerinin çocuklarının ölümüne neden olduğunu, bu ölüm nedeniyle anne ve baba olan müvekkillerinin destekten yoksun kaldıklarını iddia ederek, HMK'nın 107. maddesi kapsamında fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması kaydıyla, her bir davacı için 1.500,00 TL'den olmak üzere toplam 3.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde bahsi geçen aracın kaza tarihi itibariyle müvekkili nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunduğunu, kazanın meydana gelmesinde, müteveffa ile müvekkili nezdinde sigortalı araç sürücüsünün kusurlarının Adli Tıp Kurumu tarafından tespit edilmesi gerektiğini, müvekkilinin sorumluluğunun sigortalı aracın kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, avans faizi talep edilmesinin haksız olduğunu iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince, davacılar vekilinin ıslah dilekçesi dikkate alınarak "Davanın kabulü ile davacı yönünden 32.337,09-TL'nin davacı yönünden 33.633,15 TL'nin 1.500,00 TL'sinin dava tarihinden kalan kısımlarının ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine," karar verilmiştir.Bu karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili nezdinde sigortalı bulunan aracın sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığını, kazaya konu Fatsa 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/347 Esas sayılı dosyasında aldırılan Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 16/07/2012 tarihli raporunda, davalı Şirketi nezdinde sigortalı araç sürücüsünün kusursuz olduğu, davacıların destekliği aslı kusurlu olduğunu mütala edildiğini, dolayısıyla müvekkili hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir. HMK'nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, TBK'nın 53/3. maddesi kapsamında ölümlü trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, davalı nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunan aracın 23/04/2012 tarihinde, davacıların desteği çarparak ölümüne neden olduğu, davacıların bu ölüm nedeniyle destekten yoksun kaldıklarını iddia ederek, destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulundukları ve Mahkemece, yukarıda belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır. Davalı vekilinin istinaf başvurusundaki temel iddia ve itiraz, davalı Şirketi nezdinde sigortalı bulunan araç sürücüsünün kusursuz olduğuna ilişkindir. ZMS sigortacısı olan davalının sorumluluğu, sigortalı aracın sürücüsünün kusuru ile sınırlıdır. 23/04/2012 tarihli trafik kazası tutanağında, davacıların desteği müteveffanın kural ihlali yaptığı, davalı nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunan araç sürücüsünün kural ihlali yapmadığı belirtilmiştir. Fatsa 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/347 Esas - 2012/662 Karar sayılı dosyasında aldırılan 16/01/2012 tarihli tek kişilik bilirkişi raporunda, kazanın meydana gelmesinde müteveffa ile sigortalı araç sürücüsünün her ikisinin de kusurlu olduğu mütalaa edilmiştir. Yine ceza dosyasında aldırılan Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 10/07/2012 tarihli raporunda ise davalı nezdinde sigortalı bulunan araç sürücüsü kusursuz olduğu, müteveffa asli kusurlu olduğu mütalaa edilmiş bu rapor dikkate alınarak sigortalı araç sürücüsünün beratine karar verilmiş ve bu karar temyiz edilmeden kesinleşmiştir. İşbu davada Mahkemece, hükme dayanak yapılan aktüerya raporu davalı nezdinde sigortalı araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğu kabul edilerek tazminat hesaplaması yapılmıştır. Başka bir deyişle işbu dosyada, davalı vekilinin kusura yönelik itirazlarına rağmen, kazanın meydana gelmesinde müteveffa ile davalı nezdinde sigortalı araç sürücüsünün kusur durumları yönünden herhangi bir araştırma, inceleme ve bilirkişi yoluna başvurulmadan karar verilmiştir. Bu nedenle, davalı vekilinin istinaf başvurusundaki iddia ve itirazlar yerinde görülmüştür. Bu durumda Mahkemece, müteveffa ile davalı nezdinde sigortalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesindeki kusur durumlarının belirlenmesi için Karayolları Genel Müdürlüğü Trafik Kürsüsünden seçilecek 3 kişilik uzman bilirkişi heyetinden rapor alınması ve sonrasında tarafların delillerinin değerlendirilerek nihai kararın verilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK'nın 353/1-a/6. maddesi gereğince; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK'nın 353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf talep eden tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine,7-İİK'nın 36/5. maddesi gereğince, istinaf sonucuna göre davalı tarafından tehiri icra talebi kapsamında icra dosyasına sunulan, teminat mektubunun davalıya iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK'nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/09/2020
KARARI YAZDIR