Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin, hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Beyoğlu (Kapatılan) Cumhuriyet Başsavcılığının 27.11.2010 tarihli iddianamesi ile sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesi ve 54 üncü maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır.
Beyoğlu (Kapatılan) 4. Sulh Ceza Mahkemesinin, 06.07.2011 tarihli ve 2010/4147 Esas, 2011/2323 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5560 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci fıkrası gereği denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verilmiştir. Kararın 14.09.2011 tarihinde itiraz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine, denetimli serbestlik tedbirinin infazı için dosya Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderilmiştir.
Sanığın denetimli serbestlik tedbirinin gerektirdiği yükümlülüklere uymadığının bildirilmesi üzerine dosya yeniden ele alınarak yapılan yargılama sonucunda, İstanbul (Kapatılan) 67. Asliye Ceza Mahkemesinin 15.04.2016 tarihli ve 2016/117 Esas, 2016/254 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan 5271 sayılı Kanun'un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca beraat kararı verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Cumhuriyet savcısının temyiz talebi, kolluk kuvvetlerinin makul şüphe üzerine ticari takside yolcu olan sanığın üst aramasında uyuşturucu madde bulmaları üzerine 5237 sayılı Kanun'un 279 uncu maddesinin ikinci fıkrasındaki suçu işlememek için Cumhuriyet savcısından aldıkları talimat ile sanık hakkında tutanak tutmalarında aykırılık bulunmadığına, sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine tabii tutulmasına karar verilmiş olmasına ve sübut konusunda bir ihtilaf veya yargılanmanın yenilenmesini gerektirir bir talep olmamasına rağmen beraat kararı verildiğine, kabule göre de kararın 5271 sayılı Kanun'un 223 üncü maddesinin (e) bendi yerine (a) bendinden verildiğine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Olay tarihinde polis memurlarınca şüphe üzerine durdurulan sanığın üst aramasında yapılan aramada suça konu uyuşturucu maddenin ele geçtiği, sanığın üst aramasının yapılması için önceden alınmış bir “adli arama kararı” olmadığı, Yargıtay (Kapatılan) 20. Ceza Dairesinin 16.09.2015 tarihli ve 2015/12037 Esas, 2015/3663 Karar sayılı kararı ve Dairemizin 06.07.2015 tarihli ve 2015/740 Esas, 2015/32115 Karar sayılı kararları da gözetildiğinde yargılamaya konu olayda güvenlik görevlilerince “adli arama kararı” olmaksızın “önleme arama kararına istinaden/şüphe üzerine” durdurulan sanığın yapılan üst aramasında suça konu uyuşturucu maddenin hukuka aykırı yöntemle ele geçtiği, bu nedenle hukuka aykırı yöntemle elde edilen delile dayanılarak sanığın ikrarı olsa dahi hükme esas alınıp mahkum edilemeyeceği gerekçesiyle sanığın beraatine karar verildiği anlaşılmıştır.
IV. GEREKÇE
09.2010 tarihli olay tutanağına göre; kontrol amaçlı durdurulan ticari takside yolcu olan sanığın üst aramasında pantolonunun sol cebinde uyuşturucu madde ele geçirildiği ancak, dosya içerisinde hiçbir arama kararının bulunmadığı dikkate alınarak; Polis Vazife ve Selâhiyet Kanunu'nun 9 uncu maddesine göre olay yeri ve tarihini kapsayacak nitelikte "önleme araması kararı" veya 5271 sayılı Kanun'un 116 ncı, 117 nci ve 119 uncu maddelerine uygun şekilde alınmış "adli arama kararı" ya da "yazılı arama emri" bulunup bulunmadığının araştırılarak varsa aslı veya onaylı bir örneğinin getirilmesinden sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilerek hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden beraatine karar verilmesi, nedeniyle hukuka aykırılık görülmüştür.
V. KARAR
Başkaca yönleri incelenmeyen İstanbul (Kapatılan) 67. Asliye Ceza Mahkemesinin 15.04.2016 tarihli ve 2016/117 Esas, 2016/254 Karar sayılı kararının, gerekçe bölümünde açıklanan nedenle, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname'ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
06.2023 tarihinde karar verildi.