Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı alacaklı 01.01.2012 başlangıç tarihli yazılı kira akdine dayanarak 22.07.2015 tarihinde haciz ve tahliye talepli olarak başlattığı icra takibi ile aylık 2.290,00 TL’den 2015 yılı Mayıs, Haziran ve Temmuz ayları kira bedelinin faiziyle birlikte 10.305,00 TL olarak tahsilini talep etmiş, ödeme emri davalı borçlu ...’a 23.07.2015 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı borçlunun takibe itiraz etmemesi üzerine takip kesinleşmiştir. Ödeme emrine davalı borçlu tarafından itiraz edilmemesi üzerine, davacı alacaklı İcra Mahkemesine başvurarak kesinleşen takip nedeniyle tahliye isteminde bulunmuştur.
Mahkemece, davacı alacaklının takibe dayanak olarak sunduğu 01.01.2012 başlangıç tarihli kira sözleşmesinde kiracı olarak ... Ltd.Şti. adına ... yazılmış olup, sözleşmenin ... tarafından imzalandığı, ancak davacı vekilinin dava dilekçesinde ...'un tahliyesini istediği, takibe konu kira sözleşmesinin borçlu ... tarafından şirket adına imzalanmış olmasına göre husumetin kiracı şirkete yöneltilmesi gerekirken davalıya yöneltilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle davanın husumet yönünden reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kesinleşen icra takibi nedeniyle tahliye istemine ilişkindir.
Taraflar arasında 01.01.2012 başlangıç tarihli, 1 yıl süreli kira sözleşmesinin varlığı hususunda uyuşmazlık yoktur. Kira sözleşmesi kiraya veren ... ve kiracı ... Ltd. Şti. adına ... tarafından akdedilmiştir. Davacı alacaklı tarafından ... Ltd. Şti. ve ... hakkında söz konusu kira sözleşmesine dayanılarak 22.07.2015 tarihinde takip başlatılmış olup, davalı borçlu ... tarafından kira ilişkisine itiraz edilmemiştir. Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğünün 01.07.2019 tarihli cevabı yazısı ile, ... Ltd. Şti’nin müdürlükleri sicilinde kaydına rastlanmadığı bildirilmiştir. Bu durumda her ne kadar kira sözleşmesi ... Ltd. Şti. adına ... tarafından imza edilmiş ise de, yapılan araştırmada böyle bir şirket kaydının bulunmadığı tespit edilmiştir. Öte yandan, dosya kapsamından vergi levhasının da davalı borçlu ... adına düzenlenmiş olduğu anlaşılmaktadır. Tüm bu anlatılanlar ışığında, davalı ...’un kiracı olduğunun anlaşılmasına göre, davanın kabulü ile kiralananın tahliyesine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK'nin 6217 Sayılı Kanun’la eklenen geçici 3. madde hükmü gözetilerek HUMK'un 428.maddesi uyarınca kararın BOZULMASINA, taraflarca İİK'nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 24/10/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
KARARI YAZDIR