ArabicAzerbaijaniEnglishFrenchGermanRussianSpanishTurkish

Temizlik Yaparken Elektrik Akımına Kapılarak Sakat Kalmak - Elektrik Dağıtım Şirketinin Sorumluluğu

05-04-2021 - 465

Temizlik Yaparken Elektrik Akımına Kapılarak Sakat Kalmak - Elektrik Dağıtım Şirketinin Sorumluluğu


Bu kararı Favorilerinize Eklemek veya Kopyalayabilmek için giriş yapın veya üye olun
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
2019/250
2019/312
2019-03-19





 

Davacılar vekili, S.S..’nin 30/06/2011 tarihinde balkon temizliği yaparken elektrik akımına kapılarak ağır yaralandığı ve sürekli sakat kaldığını, olayın davalı kurumun kusurundan meydana geldiğini, davalı şirketin her türlü önlemi alması gerektiğini, kusursuz sorumluluğu olduğunu, Şanlıurfa Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 06/02/2012 tarih ve 2012/266 sayılı raporuna göre % 58 oranında kesin kalıcı sakatlığının bulunduğunu, estetik ameliyat bedelinin de maddi tazminat kapsamında değerlendirilerek, tüm tedavi masraflarıyla % 58 uzuv kaybı ve sürekli iş göremezlik durumud a nazara alınarak şimdilik 25.000,00 TL tazminat istediklerini, davacı Sümeyra ile diğer davacıların manevi tazminat haklarının oluğunu belirterek S.S.. için estetik ameliyat gideri normal tedavi masraflarıyla, sürekli sakatlık iş göremezlik nedenleriyle 25.000,00 TL maddi tazminat 150.000,00 TL manevi tazminat Hn S.., H.S.., F.Ç.. için 75.000,00 ‘er TL manevi tazminat olmak üzere fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla toplam 400.000,00 TL tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davanın reddini talep etmiştir.

Şanlıurfa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 25/06/2018 tarih, 2016/892 Esas, 2018/599 Karar Sayılı Kararı ile davacıların açmış olduğu maddi tazminat davasının kabulü ile 66.574,82 TL tazminatın dava tarihi olan 08/06/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, davacıların manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile davacı S.S.. için 6.000,00 TL, Hn S.. için 3.000,00 TL, H.S.. için 3.000,00 TL ve F.Ç.. için 3.000,00 TL olmak üzere toplam 15.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihi olan 08/06/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

İlk derece mahkemesi kararına karşı süresi içerisinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı tarafın kusur raporuna itiraz etmediğini, usuli kazanılmış hak oluştuğunu, tazminat hesabında karar tarihine en yakın tarihin esas alınması gerektiğini, estetik ameliyat giderleri yönünden hüküm kurulmadığını, güç kaybı tazminatının hesap edilmediğini, manevi tazminatın az olduğunu, yargılama gideri hesabının hakkaniyete uygun olmadığını, bu nedenle mahkeme kararının ortadan kaldırılmasını talep etmiştir.

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin eylemi ile oluşan zarar arasında illiyet bağının bulunmadığını, bilirkişi raporlarının soyut olduğunu, tazminatların yüksek olduğunu, TBK. 43. ve 44. maddeleri gereği hakkaniyet indirimi yapılması gerektiğini, bu nedenle yerel mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.

Dava haksız fiilden kaynaklı maddi ve manevi tazminat davasıdır.

İstinaf incelemesi HMK 355. maddesi gereğince ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılmıştır.

Dairemizin 07/12/2016 tarih, 2016/6 Esas, 2016/6 Karar sayılı kaldırma kararındaki vekaletname eksikliği ve estetik ameliyat giderleri yönündeki taleplerin davaya aynı hakimce bakılmasına rağmen eksikliklerin giderilmediği, kusur oranının kaldırma kararından sonra alınan bilirkişi raporuna göre değişmediğinden mahkemenin daha önceki kararı aynen verdiği, tazminat hesaplarında karar tarihine en yakın tarihin esas alınması gerektiği halde yerel mahkemece 10/02/2015 tarihinde alınan tazminat hesabının esas alındığı, davacılardan Hn S..’nin karar tarihinden önce 18 yaşını doldurduğu, ayrı bir vekaletnamesinin bulunmadığı gibi davaya da çağrılmadığı, kusur raporu, olayın meydana geliş şekli, kazazedenin maluliyet oranı birlikte değerlendirildiğinde davacılar lehine takdir edilen manevi tazminatların az olduğu, kusur raporunda koruma sisteminden bahsedildiği, bu koruma sisteminin olmaması nedeniyle davalıya kusur verildiği, ancak bu koruma sistemi yönünden açıklayıcı bilgi verilmediği davalının kusurunun hangi nedenlerle oluştuğunun açıklığa kavuşmadığı, bu nedenle raporun yetersiz olduğu, eksik inceleme ve delillerin yanlış değerlendirilmesi ile karar verildiği anlaşılmıştır.

Davacılar vekili ilk alınan kusur raporuna karşı davalı tarafın itiraz etmediğinden kazanılmış hak oluştuğunu ileri sürmüş ise de davalıya çıkartılan tebligat parçasında bilirkişi raporunun tarihi ile tebligat şerhi üzerindeki bilirkişi raporu tarihi farklı olduğu, bu nedenle kusur bilirkişi raporunun davalıya tebliğinin usulsüz olduğu, daha sonra davalı tarafından bilirkişi raporuna itiraz edilmesi nedeniyle davacılar lehine kazanılmış hak oluşturmayacağı değerlendirilmiştir.

Mahkemece karar tarihinden önce 18 yaşını dolduran S.S.. ve Hn S..’nin ayrı bir vekaletnamesinin dosyaya ibrazı ya da davacıların davaya çağrılarak eksikliğin giderilmesi, davacıların estetik giderleri yönündeki talebi yönünden tüm deliller toplanarak davacı kazazedenin tam teşekküllü hastaneye sevki sağlanarak estetik giderleri yönünden işin ehli bilirkişiden rapor alınması, alınacak rapora göre karar tarihine en yakın tarihe göre aktüerya uzmanından tarafların itirazları da değerlendirilerek tazminat raporu alınması, tazminat raporları arasında çelişki olduğunda bu çelişkinin giderilmesi, kusur raporu veren bilirkişiler Hasan Çiftçi, M. Nezir Aksak ve Ali Kaya’dan davalının kusurunu oluşturan koruma sisteminin olmaması yönünden bu koruma sisteminin ne işe yaradığı, olup olmamasının ne gibi sonuçlar doğurduğu, olayda olmamasının davalının kusurunu nasıl etkilediği hususları yönünden bilirkişilerden ek rapor alınarak davacıların manevi tazminat talepleri yeniden değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinden taraf vekillerinin istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının ikinci kez kaldırılmasına ve yukarıda belirtilen eksiklikler giderilerek yeniden karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Taraf vekillerinin istinaf taleplerinin KABULÜNE,

2-Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince Şanlıurfa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 25/06/2018 tarih, 2016/892 Esas, 2018/599 Karar Sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,

3-Taraflarca peşin yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine,

4-Taraflarca karşılanan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda değerlendirilmesine,

5-Kararın kesin olması nedeniyle tebligatların ilk derece mahkemesince yapılmasına,

6-Kararın kaldırılması nedeniyle davalının tehir-i icra talebi yönünden karar verilmesine yer olmadığına, yatırılan 59,10 TL tehir-i icra karar harcının talep halinde yatırana iadesine,

Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 19/03/2019

 

KARARI YAZDIR


Bu kararı Favorilerinize Eklemek için giriş yapın veya üye olun

Bu kategorideki diğer İçtihatlardan bazıları