Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar ... vekili ve ..., ... tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı borçlu ... hakkında takip yaptıklarını, takibin semeresiz kaldığını, borçlunun alacaklılarından mal kaçırma amacıyla, dava konusu taşınmazı yiğeni ...’ya onunda davalı ...’ye sattığını belirterek, bu tasarrufların iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı borçlu, davacıya 5.000,00 TL borcu olduğunu, ancak senette tahrifat yapılarak daha fazla paranın istenildiğini, bu borcu ödemek için taşınmazını sattığını belirterek, haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı ..., borçludan alacağı olduğunu, taşınmazı borca karşılık aldığını, daha sonra Mehmet Ali’ye devrettiğini belirtmiştir.
Davalı ... vekili, müvekkilinin tarafları tanımadığını, iyiniyetli olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, ... ile ...’nın aynı iş kolunda çalıştıkları hatta ...’nın ... çalışanı olduğu ve yanında hamallık yaptığı, aynı zamanda ...’ın yeğeni olduğu, ...’nın taşınmaz hissesini 6 gün sonra elden çıkardığı ve bu satışta gerek satıcı ... gerek alıcı ... ’nin kar amaçlı taşınmaz alım satım işi yaptıklarına dair dosyada bir bilgi veya belge mevcut olmadığı, bu kişilerin ekonomik ve sosyal durum araştırmaları da böyle bir işle meşgul olmadıklarını gösterdiğini, taşınmazın gerçek değeri ile iki satıştaki tapu bedelleri arasında bir mislini aşan fark bulunduğundan bahisle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm davalılar ... vekili ve ..., ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK’nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkindir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle, gerektirici sebeplere delilerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve borçlu ... ile üçüncü kişi Hamza arasındaki akrabalık ve iş ilişkisine göre İİK’nun 280/1 maddesi gereğince davalı ...’nın borçlunun mali durumu ve alacaklılarını ızrar kastını bilen veya bilmesi lazım gelen şahıslardan olduğunun anlaşılmış bulunmasına göre, davalılar Abdullah ve Hamza’nın temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-İİK'nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
İİK.nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir. İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir. Bir başka anlatımla dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahıs tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmeleri gerekir.
Dava konusu taşınmaz 06.02.2013 tarihinde davalı borçlu ... tarafından davalı yiğeni ...’ya satılmış o da 12.02.2013 tarihinde davalı ...’ye satmıştır. Davalı borçlu ile ... arasındaki satışın iptali yerinde ise de davalı ... yönünden davanın kabulüne karar verilmesi isabetli olmamıştır. Dava konusu olayda, davalı ...’nin borçluyu tanıdığı, alacaklılarını ızrar kastını bildiği dolayısı ile kötüniyetli olduğu, somut delillerle ispatlanmamıştır. Bedel farkı davalı dödrüncü kişi için iptal nedeni olmadığı gibi taşınmaz satın alınması için bu işle iştigal etmekte gerekmez. Bu halde davalı ...’nın taşınmazı elinden çıkardığı 12.02.2013 tarihindeki taşınmazın değeri üzerinden tazminatın davalı ...’dan tahsiline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar ... ve ...’in temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, aşağıda dökümü yazılı 4.515,39 TL kalan onama harcının temyiz eden davalılar ... ve ...’den alınmasına peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ...'e geri verilmesine 20/10/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.
KARARI YAZDIR