ArabicAzerbaijaniEnglishFrenchGermanRussianSpanishTurkish

Tapu İptal ve Tescil - Keşif Delili

18-07-2021 - 472

Tapu İptal ve Tescil - Keşif Delili


Bu kararı Favorilerinize Eklemek veya Kopyalayabilmek için giriş yapın veya üye olun
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi
2019/2275
2021/3001
2021-03-31





Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Tekirdağ 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.06.2017 tarihli ve 2014/354 Esas, 2017/201 Karar sayılı kararıyla davanın reddine karar verilmiş, Mahkeme hükmüne karşı davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine şeklinde hüküm kurulmuş olup, bu kez davacı tarafın Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyizi üzerine Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili, dava konusu 584 parsel sayılı taşınmazın davalıların murisi ... adına tapulama nedeniyle 23.01.1973 tarihinde tescil edildiğini, müvekkillerinin murisinin 12.02.1975 tarihinde kayıt malikinin bir kısım mirasçılarından harici satış ile taşınmazı satın aldığını, taşınmazın 1975 yılından beri malik sıfatı ile önce müvekkillerinin murisi ve sonra da müvekkilleri tarafından 39 yıl boyunca malik sıfatıyla kullanıldığını belirterek, TMK 713. maddesi gereğince taşınmazın tapu kaydının iptali ile müvekkilleri adına tapuya tescilini talep etmiştir.

İlk Derece Mahkemesince, davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, olağanüstü kazandırıcı zamanaşımının yasal koşullarının oluşmadığı, davacılar lehine TMK'nin 713/1. maddesindeki kazanma koşullarının gerçekleşmediği, kök murisin mirasçılarının ölüm tarihi ile Anayasa Mahkemesince yürürlüğün durdurulması kararının verildiği tarihe kadar kazanma süresinin de dolmadığı nazara alındığında yerel mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, TMK'nin 713/1. fıkrasındaki kazanmayı sağlayan zilyetlik ve 2. fıkrasında yer alan, “…maliki 20 yıl önce ölmüş…” hukuki sebeplerine dayalı olarak açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.

Kural olarak, tapulu bir taşınmazın veya tapuda kayıtlı bir payın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün değildir. Ancak, kanunun açıkça izin verdiği ve düzenlediği ayrık durumlarda tapulu bir yerin veya tapuda kayıtlı bir payın koşulları oluştuğu takdirde kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün olabilir. Kanunun açıkça izin verdiği hallerden biri de TMK'nin 713/2. maddesindeki düzenlemelerdir. Anılan madde de, “aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılmayan veya 20 yıl önce ölmüş, ya da hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, davaya konu taşınmazın, 23.01.1973 tarihinde davalıların murisi olduğu beyan edilen ... adına tescil edildiği, ...'ın tespit öncesinde 21.04.1967 tarihinde vefat etmiş olduğu, dosya arasında bulunan tapu kaydına göre, dava konusu 584 parsel sayılı taşınmazın kayıt malikinin halen ölü ... olup, mirasçıları adına intikal işlemi yapılmamış olduğu, eldeki davanın, davaya dayanak oluşturan TMK'nin 713/2. fıkrasında yer alan “…ölmüş…” sözcüğünün, Anayasa Mahkemesinin 17.3.2011 tarihli ve 2009/58 Esas, 2011/52 Karar sayılı kararıyla iptal edildiği tarihten sonra, 05.11.2014 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Davacılar murisinin zilyetliğinin başladığı iddia edilen 1975 yılı ile Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı tarihi olan 17.03.2011 tarihi arasında 20 yıldan fazla süre geçmiş olduğundan, Mahkemece, davacı tarafın zilyetliğinin başlangıcı, niteliği ve süresi üzerinde durulması gerekir. Ne var ki, davacı taraf dava dilekçesinde keşif tanık deliline dayanmış olmasına karşın, davacı tarafa tanıklarını bildirmesi için usulüne uygun şekilde süre ve imkan tanınmamış, keşif mahallinde, mahalli bilirkişi sıfatı ile dinlenen ...’ın ifadesi ile yetinilmiştir.

Hal böyle olunca, Mahkemece yapılması gereken iş; tanıklarını bildirmesi için davacı tarafa süre ve imkan verilmesi, bildirmesi halinde dava konusu taşınmaz başında yapılacak keşifte, davacı tanıklarının HMK'nin 240, 243 ve 259. maddeleri uyarınca davetiye ile keşif yerine çağrılarak, aynı Kanun'un 259/2 ve 290/2. maddeleri hükümleri uyarınca, davacı tarafın zilyetliğinin süresi, niteliği ve sürdürülüş şekli konusunda ayrıntılı beyanlarının alınması, iddia ve savunma çerçevesinde, toplanmış ve toplanacak deliller neticesinde oluşacak sonuca bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı ve yerinde olmayan gerekçelerle ret kararı verilmesi doğru görülmediğinden, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ:

Yukarıda belirtilen nedenlerle davacılar vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi (6.) Hukuk Dairesinin 20.12.2018 tarihli ve 2018/998 Esas, 2018/1416 Karar sayılı istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararının KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi hükmünün 6100 sayılı HMK'nın 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 31.03.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

KARARI YAZDIR


Aşağıdaki arama terimleri ile ilgili kararlara etiketlere tıklayarak ulaşabilirsiniz :
tapu iptal ve tescil keşif delili
Bu kararı Favorilerinize Eklemek için giriş yapın veya üye olun

Bu kategorideki diğer İçtihatlardan bazıları