Dava konusu istem: Türkiye Büyük Millet Meclisi Koruma Dairesi Başkanlığında polis memuru olarak görev yapan davacının, 2004 yılı sicil raporunun 62 puanla "orta" olarak düzenlenmesine ilişkin işlemin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti : Ankara 17. İdare Mahkemesinin 23.12.2011 tarih ve E:2011/925, K:2011/1750 sayılı kararında; 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 121. maddesi uyarınca çıkarılan Devlet Memurları Sicil Yönetmeliği'nde olumsuz sicil dışındaki sicillere karşı herhangi bir itiraz yolu öngörülmediği, davacının istemi üzerine sekiz yıllık sicillerinin 22.12.2010 tarihli yazı ile davacıya bildirildiği, davacının 06.01.2011 tarihli dilekçesiyle, 2002-2003-2004 yıllarına ait sicillerinin iptal edilerek yeniden düzenlenmesi isteminde bulunduğu, 06.01.2011 tarihinde yaptığı söz konusu itirazında, 2004 yılı sicil raporunu 06.01.2011 tarihinde öğrendiğini belirten davacının, olumsuz sicil dışındaki sicillere karşı herhangi bir itiraz yolu öngörülmediği dikkate alındığında, bu tarihten itibaren 60 gün içerisinde ve en geç 07.03.2011 tarihine kadar dava açması gerekirken, bu süre geçirildikten sonra 08.03.2011 tarihinde kayda giren dilekçe ile dava açtığından süresinde açılmadığı anlaşılan davanın esasının incelenmesi olanağının bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle süre aşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından; dava açma süresinin, sicil notlarına karşı yaptığı itirazın reddedildiği 14.01.2011 tarihinden itibaren işlemeye başlaması gerektiği, davanın süresi içinde açıldığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından; usul yönünden, davanın Emniyet Genel Müdürlüğü husumetiyle görülmesi gerektiği, esas yönünden, dava konusu işlemde mevzuata aykırı bir husus bulunmadığı, temyiz dilekçesinde ileri sürülen hususların 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde sayılan sebeplerin hiçbirisine uymadığı belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ MLR VE CANSU GİRİŞ'İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Koruma Dairesi Başkanlığında polis memuru olarak görev yapan davacının, geçmiş yıllara ait sicil notlarını gösterir belgenin tarafına verilmesi isteminde bulunması üzerine, 2002-2009 dönemine ilişkin sicil notları 22.12.2010 tarihli belge ile davacıya bildirilmiştir.
Davacı, 2002, 2003 ve 2004 yıllarına ait sicil notunun herhangi bir somut bilgi ve belgeye dayanmadığını ileri sürerek anılan yıllara ait sicil notlarının iptal edilip yeniden düzenlenmesi istemiyle 06.01.2011 tarihinde davalı idareye başvuruda bulunmuştur.
Davacının anılan başvurusu, Emniyet Genel Müdürlüğünün 14.01.2011 tarih ve 19218 işlemi ile, "sicil amirleri, sicil raporlarını Devlet Memurları Sicil Yönetmeliği'nin 16. ve 17. maddeleri doğrultusunda personelin yıl içerisindeki çalışmalarına göre yaptıkları değerlendirmeler neticesinde kendilerine verilen takdir yetkisine istinaden doldurmakta olup, idarenin sicil amirlerinin vermiş oldukları notlara doğrudan müdahale imkanı olmadığından davacının 2002, 2003 ve 2004 yıllarına ait sicil raporlarını yeniden doldurtma imkanı bulunmamaktadır." şeklinde bir açıklama yapılmak suretiyle reddedilmiştir.
Bunun üzerine, davacının 2004 yılı sicil notunun iptali istemiyle, 08.03.2011 tarihinde kayda giren dilekçe ile temyizen incelenen dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun "Memurların uyarılmaları" başlıklı 117. maddesinde, Devlet memurlarının yetersizlikleri halinde sicil raporlarında yazılı bulunan kusur ve eksildiklerinin, uyarılmaları bakımından gizli bir yazı ile atamaya yetkili sicil amirleri tarafından kendilerine bildirileceği; "İtiraz hakkı" başlıklı 118. maddesinde, 117. maddeye göre kendisine tebligat yapılan Devlet memurlarının, buna karşı tebliğ tarihinden itibaren en çok bir ay içinde aynı amirlere itiraz edebilecekleri, atamaya yetkili amirlerin itirazla ilgili kararlarını iki ay içinde ilgiliye yazı ile bildirecekleri belirtilmiştir.
Anılan Kanun'un 121. maddesi uyarınca çıkarılan Devlet Memurları Sicil Yönetmeliği'nin "Yetersiz Memurların Uyarılmaları" başlıklı 21. maddesinde, yetersiz olarak değerlendirilmiş bulunan memurların, bu duruma sebep olan kusur ve noksanlıklarını gidermeleri için, sicil raporlarının bunların muhafazası ile görevli makamlara en son teslim tarihini takip eden bir ay içinde, atamaya yetkili amirlerce gizli bir yazı ile uyarılacağı; "Uyarılan Memurların İtiraz Hakkı" başlıklı 22. maddesinde, 21. madde uyarınca uyarılan memurların, uyarı yazışım tebellüğ ettikleri tarihi takip eden 1 ay içinde atamaya yetkili amirlerine itirazda bulunabilecekleri; "Uyarı ve İtirazlara Dair Usul ve Esaslar" başlıklı 23. maddesinde de, itirazların, sadece uyarı yazısında belirtilen kusur ve noksanlara karşı yazılı olarak yapılacağı, itirazların, atamaya yetkili amirlerce veya bunların görevlendirecekleri ve itiraz edilen değerlendirmeyi yapan sicil amirleriyle aynı veya daha üst derecede bulunan bir memur tarafından incelenebileceği, incelemenin, gereğine göre memurun özlük ve sicil dosyası ile konuyla ilgili diğer belgeler tetkik edilerek tamamlanacağı, inceleme sonucuna göre atamaya yetkili amirin kararını inceleme için kendisine verildiği tarihten itibaren iki ay içerisinde ilgiliye bildireceği belirtilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Dava açma süresi" başlıklı 7. maddesinin 1. fıkrasında; dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu; 2. fıkrasının (a) bendinde de, bu sürenin, idari uyuşmazlıklarda, yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden başlayacağı hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanun'un "Üst makamlara başvurma" başlıklı 11. maddesinde ise; ilgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurmanın, işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, isteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresinin yeniden işlemeye başlayacağı ve başvurma tarihine kadar geçmiş sürenin de hesaba katılacağı belirtilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 11. maddesi de, hakkında dava konusu edilecek bir işlem bulunan ilgililerin, dava açmadan önce idareye başvuruda bulunmaları halinde işlemin tebliğiyle işlemeye başlamış olan idari dava açma süresinin duracağı öngörülmüştür. Yapılan başvuru üzerine idarenin olumsuz karar alması veya 60 gün içinde cevap vermeyerek başvuruyu zımnen reddetmesi halinde dava açma süresi kaldığı yerden işlemeye devam edecektir.
2577 sayılı Kanun'un 7. ve 11. maddelerinde öngörülen hükümler, dava açma süreleriyle ilgili genel hüküm niteliğinde olup, ancak bir başka kanunda işlemin kesin olduğuna ve doğrudan dava konusu edilebileceğine ilişkin özel bir hükmün varlığı halinde olaya 11. madde hükmünün uygulanamayacağı kuşkusuzdur.
Bu bağlamda olumsuz sicil dışındaki sicillere itiraz edilip edilemeyeceği hususuna gelince; 657 sayılı Kanun'da, olumsuz sicil dışındaki sicillere itiraz edilemeyeceği veya bunların tesis edilmekle kesinleşeceği yönünde bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Bu nedenle, Kanunda, tesis edilmekle kesinleştiği ve herhangi bir itiraza konu edilemeyeceği, doğrudan dava konusu edilmesi gerektiği açıkça hükme bağlanmayan tüm idari işlemlerde olduğu gibi olumsuz sicil dışındaki sicillere karşı da tebliği üzerine 2577 sayılı Kanun'un 7. maddesinde öngörülen 60 günlük süre içinde doğrudan dava açılması mümkün olduğu gibi, dava açmadan önce aynı Kanun'un 11. maddesinde öngörülen itiraz yoluna başvurulması ve bu başvurunun sonucuna göre yine süresinde dava açılması da mümkündür.
Bu nedenle, davacının, dava konusu 2004 yılı siciline karşı 2577 sayılı Kanun'un 11. maddesi kapsamında başvuruda bulunabileceği, yaptığı başvurunun dava açma süresinin işlemesini durduracağı, idarece yeniden yapılacak değerlendirme sonucunda başvurusunun kabul edilmeyerek reddi üzerine dava açma süresinin kaldığı yerden tekrar işlemeye başlayacağı kuşkusuz olduğundan, İdare Mahkemesince davacının olumsuz sicil niteliğinde olmayan 2004 yılı siciline karşı 2577 sayılı Kanun'un 11. maddesi kapsamında başvuruda bulunamayacağının belirtilmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Bununla birlikte, dosyada, davacının dava konusu 2004 yılı sicil notunun da aralarında bulunduğu sicil notlarını gösteren 22.12.2010 tarihli belgenin davacıya hangi tarihte tebliğ edildiğine ya da bu belgenin davacının bilgisine hangi tarihte girdiğine ilişkin bilgi bulunmadığından, 2577 sayılı Kanun'un 11. maddesindeki süreç işletilerek açılmış olan bu davanın süresinde açılıp açılmadığı yönünden hukuki denetim yapılması olanaksız hale gelmektedir.
Bu durumda, İdare Mahkemesince, 22.12.2010 tarihli belgenin davacıya tebliğ edilip edilmediği, tebliğ edilmiş ise hangi tarihte tebliğ edildiği, tebliğ edilmemiş ise hangi tarihte davacının bilgisi dahiline girdiği hususları araştırıldıktan sonra, dava açma süresi yönünden bir değerlendirme yapılması gerekmekte iken, bu yönde bir araştırma yapılmadan ve olumsuz siciller dışındaki sicillere karşı itiraz yoluna başvurma imkanı bulunmadığı belirtilerek verilen kararda usul hükümlerine uygunluk bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan davacının
TEMYİZ İSTEMİNİN KABULÜNE;
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle süre aşımı nedeniyle reddine ilişkin temyize konu Ankara 17. İdare Mahkemesinin 23.12.2011 tarih ve E:2011/925, K:2011/1750 sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un (geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 20.01.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
KARARI YAZDIR