Türkiye Noterler Birliğinin 8.12.1992 günlü 14607/59 sayılı Genelgesi ile dayanağı olan Adalet Bakanlığının 1.12.1992 günlü 52699 sayılı ve 7.12.1992 günlü 53141 sayılı işlemlerinin iptali istemiyle açılan dava sonucunda Danıştay Sekizinci Dairesince verilen ve dava konusu işlemlerin iptaline ilişkin bulunan 3.11.1993 günlü E:1993/2, K:1993/3447 sayılı kararı davalılar Adalet Bakanlığı ile Türkiye Noterler Birliği temyiz etmekte; iptal kararının, 1512 sayılı Noterlik Kanununa ve konu ile ilgili olarak daha önce Anayasa Mahkemesi ve Danıştay'ca verilen kararlara aykırı olduğu iddiasıyla bozulmasını istemektedirler.
Dava konusu düzenlemeler ile, 14.12.1992 gününden başlayarak, bir asliye mahkemesi yargı çevresi içinde birden çok noterlik bulunan veya bir ilin belediye sınırları içinde birden çok asliye mahkemesi yargı çevresi bulunan yerlerdeki noterlerce yapılacak defter onaylama işlemlerinden elde edilecek gelirler (defter onayı nedeni ile tahsil edilen noterlik ücreti, yazı ücreti ve defter onay ücreti) “Ortak Hesap” kapsamına alınmış; defter onayı gelirlerinin ortak hesaba alınmasından dolayı işlemi yapan notere % 40 prim verilmesi uygun görülmüş ve uygulama ile ilgili olarak yapılacak işlemler belirlenmiştir.
Adalet Bakanlığı ve Türkiye Noterler Birliğince tesis edilen işlemlere karşı açılan davada Danıştay Sekizinci Dairesi; 1512 sayılı Noterlik Kanununun 1.maddesinde, Noterliğin bir kamu hizmeti olduğu 40.maddesinde noterlik dairesinin, resmi daire sayıldığı 82. maddesinde, bu yasa kurallarına göre belgelendirilen işlemlerin resmi sayıldığı, Kanunun çeşitli maddelerinde sınıflara ayrılma, atanma, yükselme, ücret tarifelerinin saptanması konularında Adalet Bakanlığının yetkili olduğu, noterlerin Adalet Bakanlığı ve Türkiye Noterler Birliğinin gözetim ve denetimi altında bulunduklarının öngörüldüğü; 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 66.maddesinde de noterlerin serbest meslek erbabı sayıldıkları 65.maddesinde ise serbest meslek çalışmasının sermayeden çok kişisel çalışmaya, ilmi ve mesleki bilgiye ve uzmanlaşmaya dayanan ve ticari nitelikte olmayan işlerin, işverene bağlı olmaksızın, kişisel sorumluluk altında kendi adına yapılması olarak tanımlandığı; bu kurallar gözönüne alındığında, noterliğin, kamu hizmetinin serbest meslek çalışması biçiminde yürütüldüğü, kamusal yanı ağır basan bir meslek olarak ortaya çıktığı; noterlik hizmetinin özel girişimcilik ilkelerine göre yürütülmediği ancak, bulunduğu yerin iş çevrelerine yakınlığı, merkezi bir yerde bulunması, ya da başka nedenlerle kimi noterlerin yasayla belirlenen noter işlemlerini diğer bir kısım noterlere göre sayıca daha fazla yaptıklarının bilindiği, bu durumun doğal sonucu olarak, noterler arasında gelir yönünden farklılıkların ortaya çıktığı, defter onaylama işlemleri bakımından da durumun böyle olduğu; dava konusu işlemlerle, bu hizmetten sağlanan gelirin belli bir kısmının ortak bir hesapta toplanıp, noterler arasında bölüştürülmesi yoluyla gelir eşitsizliği ve rekabetin önlenmeye çalışıldığı ancak, daha çok işlem gerçekleştiren noterlerin, bunu daha yoğun zaman ve emek harcayarak ve daha fazla gider yaparak sağladıkları gerçeğinin gözardı edildiği; giderlerine katkıda bulunulmadan, kazancın paylaşılması anlamına gelen böyle bir durumda, kimi noterlerin defter onaylama işlemlerini belli bir sayıda tutmaları ve daha fazla çalışmaya isteksiz olmaları sonucu bazı olumsuzluklar ve aksaklıkların ortaya çıkabileceği, bunun da kamu yararına uygun olmayacağı; yasa koyucunun toplumsal gereklerle ve ancak yasayla herhangi bir noterlik gelirini ortak hesap kapsamına alabileceği belirtildikten sonra, 1512 sayılı Kanunun 109.maddesinde belirtilenin dışındaki noterlik işlemi gelirlerinin ortak hesaba alınabileceğine ilişkin bir kuralın yer almadığı, 166.maddesinin 12.bendinin verdiği yetkinin ise, dava konusu işleme dayanak oluşturamayacağı; esasen noterlerin rekabet niteliğinde eylemlerde bulunmalarının da 50.madde ile yasaklandığı, rekabetin önlenmesi amacıyla da olsa, kazançların paylaştırılması yoluyla bazı noterler için olumsuz doğrultuda gerçekleştirebilecek bir eşitliğin sosyal adaletle bir ilgisi olduğunun da söylenemiyeceği gerekçeleriyle dava konusu işlemlerin iptaline karar vermiştir.
1512 sayılı Noterlik Kanununun 1.maddesinde, noterlerin hukuksal güvenliği sağlamak ve anlaşmazlıkları önlemek için işlemleri belgelendirecekleri ve yasalarla verilen diğer görevleri yapacakları belirtilmiş; Kanunun 1, 40 ve 82.maddelerinde noterliğin bir kamu hizmeti olduğu, noterlik dairesinin resmi daire, bu kanuna göre belgelendirilen işlemlerin de resmi işlem sayılacağı öngörülmüş; 4, 24, 27, 112 ve 121. maddelerinde, noterliğin sınıflara ayrılmasında, atanma ve yükselmelerinde, ücret tarifelerinin düzenlenmesinde, gözetim ve denetimlerinde Adalet Bakanlığına yetki verilmiş; 121.maddesinde noterlerin ayrıca Türkiye Noterler Birliğinin gözetim ve denetimi altında bulunduğu belirtilmiştir.
Diğer taraftan, Noterlik Kanununun 163.maddesinde, noterlik mesleğinin amaçlarına uygun biçimde görülmesi, mesleğin gelişmesi, meslektaşlar arasında birliğin ve yardımlaşmanın sağlanması amacıyla kurulduğu, kamu kurumu niteliğinde ve tüzel kişiliğe sahip bulunduğu belirtilen Türkiye Noterler Birliğinin görevleri, Kanunun 166.maddesinde gösterilmiş; maddenin 12.bendi ile “Noterlik işlemlerinin bu kanuna uygun şekilde yapılmasını sağlamak ve özellikle kambiyo senetlerinin (çek, poliçe emre muharrer senet” protestoları ile sair konularda noterler arasında rekabeti önlemek amacı ile ilgili resmi ve özel kuruluşlarla temas etmek, gerekirse verilen sonuçları tarafların uymakla yükümlü olduğu bir protokole bağlamak (...)”le görevli kılınmış; 164. maddesinde de Adalet Bakanlığının Türkiye Noterler Birliği ile Odalar üzerindeki gözetim ve denetim hakkı ve bu konuyla ilgili düzenlemelere yer verilmiştir.
Kanunun değişik 109.maddesinde ise noterlikler ortak cari hesabı düzenlenmiş ve bir asliye mahkemesinin yargı çevresi içinde birden çok noterlik bulunması veya bir ilin belediye sınırları içinde birden çok asliye mahkemesi yargı çevresinin yer alması halinde bu yerlerde her yıl, harç veya damga vergisine tabi değeri 30.000 gösterge rakamının o yılın bütçe kanununda gösterilen memur maaş katsayısıyla çarpımı sonucunda bulunacak meblağdan fazla olan noterlik işlemlerinin yapılmasından elde edilen her çeşit ücret ve noter hissesi tutarında yapılacak kesintiden sonra kalanın, noterlikler ortak cari hesabına yatırılması öngörülmüştür.
Noterlik Kanununun 50. maddesi ile noterler arasında rekabet yasaklanmış olup, 166.maddesinin 12.bendinde, bu hükmün noterler arasında rekabeti önlemek amacıyla konulduğu açıkça yazılmış ve 166.maddenin 12.bendinin iptaline karar verilmesi için yapılan başvuru üzerine Anayasa Mahkemesi, 19.6.1979 günlü E:1979/5, K:1979/29 sayılı kararı ile Yasa koyucunun, noterler arasındaki rekabeti, Noterlik Kanununun 57.maddesi ile suç saydığı, suçların işlenmesine engel olmak için önlem alınması zorunlu bulunduğuna ve bu konuda, hakkın kötüye kullanılmasına, yani rekabete engel olmak, bir suçun işlenmesini önlemek olduğuna göre, 12. bentte yer alan düzenlemenin Anayasanın 11.maddesine; suç sayılan bir eylem sonunda elde edilen gelirin haklı olduğu savunulamayacağı ve bu gelirlerin yasaca korunmasında da söz edilemeyeceği bu nedenle Anayasanın 36.maddesine; Noterliklerin özel teşebbüs sayılamayacağı ve hakkında özel teşebbüslerle ilgili kurallar uygulanamayacağı, kambiyo senetlerinin protestoları ile ilgili giderlerin ve elde edilen gelirin belli bir yüzdesi işlemi yapan noterce alındığına, ayrıca öteki noterlerce yapılan işlemlerden elde edilen gelirden eşit biçimde yararlanıldığına ve noterlerin tümü aynı statüye bağlandığına göre angaryanın varlığından söz edilemeyeceği için Anayasanın 40 ve 42.maddelerine; bir noterin, yasanın belli ettiği noterlik işlemlerinden elde ettiği gelirden öteki noterlere pay verilmesini vergi, resim ve harç ya da bunlara benzer mali yüküm saymaya olanak bulunmadığından, Anayasanın 61.maddesine aykırılıktan söz edilemeyeceğini belirterek, itirazı reddetmiştir.
Ayrıca, kambiyo senetlerinin protestolarından elde edilecek gelirin noterler arasında dağıtım şeklini belirleyen, Türkiye Noterler Birliğinin 8.12.1975 günlü 37 sayılı Genelgesinin iptali istemiyle açılan davada, Danıştay Sekizinci Dairesi 3.11.1976 günlü, E:1976/1236, K:1976/2314 sayılı kararıyla, davalı birliğin, 1512 sayılı Kanunun kendisine verdiği yetki ve yüklediği görev uyarınca noterler arasında özellikle kambiyo senetlerinin protestosu konusundaki rekabeti önlemek, bunlardan sağlanan gelirin dağıtım şeklini saptamak amacıyla zamana, şartlara ve uygulamadaki tecrübelere göre düzenlemeler yapmasının doğal olduğu gerekçesiyle davayı reddetmiştir.
Yapılan inceleme sonucunda Noterlik Kanununun 50.maddesi ile yasaklanan ve 157.maddesi ile cezai yaptırıma bağlanan rekabeti önlemek amacıyla, 166. maddesinin 12.bendi ile görevli ve yetkili kılınan Türkiye Noterler Birliğinin, Adalet Bakanlığınca da kabul edilen düzenlemesi ile, defter onay gelirlerini ortak hesap kapsamına almasında, Noterlik Kanununa ve yargı İçtihatlarına aykırı bir yön bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle davalı idarelerin temyiz isteminin kabulü ile Danıştay Sekizinci Dairesinin 3.11.1993 günlü E: 1993/2, K: 1993/3447 sayılı iptal kararının bozulmasına karar verildi.
KARARI YAZDIR