Davacı ile davalı aralarındaki tazminat davasına dair İstanbul 14. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 08/12/2015 günlü ve 2014/248 E.-2015/457 K. sayılı hükmün onanması hakkında dairece verilen 30/10/2018 günlü ve 2016/22281 E.-2018/10724 K. sayılı ilama karşı davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
Düzeltme isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı; kendisine ait araçların satımı için eşine noterlikçe yetki verildiğini ve eşinin bu vekaletname ile satış işlemini yürüttüğünü, ... ile adına kayıtlı olan araç için adi satım sözleşmesi imzalandığını, sözleşme gereği 34.000 TL’nin 4.000 TL’sinin peşin, kalanın ise banka çeki ile eşine teslim edilerek ödendiğini, dava konusu otomobilin satılabilmesi için eşinin iki kişiyi vekil tayin ettiğini ve paranın tamamı henüz ödenmediğinden bu şahıslara vekaletname aslını vermediğini, fotokopisini verdiğini, ancak Kadıköy 15.Noterliğince vekil edilen kişilerden birinin para ödenmeden ve bilgisi olmadan vekaletnamenin fotokopisi ile davalı Beşiktaş 20.Noterliğinde araç satış sözleşmesi yaptığını, davalı Beşiktaş 20.Noterliğinin Kadıköy 15. Noterliğince verilen vekaletname aslı veya onaylı örneği olmaksızın sadece fotokopisini yeterliği gördüğünü, bu şekilde araç satış sözleşmesinin yapılmasının yasal olmadığını, bu nedenle zarara uğradığını beyan ederek bankanın karşılıksız çek nedeniyle ödemekle yükümlü olduğu 1.020,00 TL dışında kalan 28.980 TL’nin 12/02/2014 tarihinden işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; araç satışının Noterliğince yapıldığını, satış sözleşmesine göre davacının eşinin Üsküdar 4.Noterliğince ileride sahip olacağı araçları dilediğine, dilediği bedelle satabilmesi hususunda yetkili kılındığını, davacının eşinin de Kadıköy 15.Noterliğince iki kişiyi vekil olarak tayin ettiğini, noterliklerde yapılacak sahte satışlara engel olabilmek için Noterler Birliğince tüm noterlere kurulan yeni bilgisayar ağ sistemi ile noterler arası bilgi paylaşımının mümkün olduğunu, satış için ibraz edilen vekaletname aslı bile olsa sistemden incelendiğini, vekil satış için noterliğe geldiğinde satış işleminin aciliyeti olduğundan vekaletnamesinin sistemden sorgulandığını, vekaletnamenin geçerli olması üzerine Kadıköy 15.Noterliğinin arandığını ve işlemi yapabileceklerine dair teyit alındığını ve taraflar arasında alacak verecek kalmadığının, bedelin tamamen ödendiğinin beyan edilmesi üzerine satış işleminin gerçekleştirildiğini belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; dava dışı kişinin davacı tarafça azledilmediği sürece bu vekaletnameye göre satış yapan noterin kusursuz sorumluluğundan bahsedilemeyeceği, davacı tarafça da herhangi bir azil ihbarnamesinin ileri sürülmediği, noterce yapılan işlemde hukuka aykırı bir durum görülmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin temyizi üzerine Dairemizce verilen 30.10.2018 günlü ve 2016/22281 E.-2018/10724 K. sayılı ilam ile hükmün onanmasına karar verilmiş, kararın düzeltilmesi davacı vekili tarafından talep edilmiştir.
Dava; Noterlik Kanunu'nun 162.maddesine dayalı noterin kusursuz sorumluluğuna ilişkin maddi tazminat davasıdır.
Noterlik Kanunu’nun 1.maddesinde; noterliğin bir kamu hizmeti olduğu ve noterin, hukukî güvenliği sağlamak ve anlaşmazlıkları önlemek için işlemleri belgelendirdiği belirtilmiştir. Görevi belge ve işlemlere resmîyet kazandırmak olan noterlerin, yaptıkları işlemler dolayısıyla meydana gelecek zararlardan ötürü sorumlu tutulması bir zorunluluktur.
Noterlerin yaptıkları hizmet dolayısıyla sorumlulukları, 1512 sayılı Noterlik Kanunu’nun 162. maddesinde hüküm altına alınmış olup; stajyer, katip ve katip adayları tarafından yapılmış olsa bile, noterlerin, bir işin yapılmamasından veya hatalı yahut eksik yapılmasından dolayı zarar görmüş olanlara karşı sorumlu oldukları, noterin, ödediği miktar için, işin yapılmaması, hatalı yahut eksik yapılmasına sebep olan stajyer veya noterlik personeline rücu edebileceği hükme bağlanmıştır.
Noterlik Kanunu’nun 162. maddesinde kusurdan söz edilmemiş olup, bu özel bir "kusursuz sorumluluk" türüdür. Bu sorumlulukta noterin çalıştırdığı kişilerin hatalı işlemlerinden de noter sorumludur. Sorumluluktan kurtulması için notere bir hukuki yol tanınmamıştır. Bu bakımdan 162. maddedeki düzenleme, ağırlaştırılmış bir kusursuz sorumluluk niteliğindedir.
Tüm kusursuz sorumluluk hallerinde olduğu gibi zarar gören davacı, davalı noterin kusurunu kanıtlamak zorunda değildir. Zarar gören davacı yalnızca zararla eylem arasındaki uygun illiyet bağını kanıtlamak zorundadır. İlliyet bağının kesildiği durumlarda kusursuz sorumlu olan kişi sorumlu tutulmayacaktır. Mücbir sebep, zarar görenin tam kusuru ve üçüncü kişinin ağır kusuru ile illiyet bağı kesilir ve kusursuz sorumlu olan kişi sorumluluktan kurtulur. Buna göre noter, gerekli özeni gösterdiğini iddia ederek sorumluluktan kurtulamayacaktır. Ancak, gerekli özeni göstermiş olsa bile, zararın doğmasına engel olamayacağını ispat ederek sorumluluktan kurtulabilir. Bu husus nedensellik bağının kesilmesidir. Bunun ispatı da davalı notere aittir.
Noterlik Yasası'nın 72.maddesi gereğince noter, iş yaptıracak kişilerin kimlik ve adresleri ile gerçek isteklerini tamamen öğrenmekle yükümlüdür.
Somut olayda; davalı noterin dava dışı kişinin elinde bulunan vekaletname fotokopisi ile işlem yaptığı, işlem sırasında vekaletname aslının alınmadığı anlaşılmaktadır.
O halde mahkemece; davalı noterin fotokopi vekaletnameye dayanarak araç satış sözleşmesi düzenlemiş olması nedeniyle özen yükümlülüğünü kusurlu şekilde aksattığı, Noterlik Kanunu'nun 72. maddesindeki yükümlülüğünü tam olarak yerine getirmediği, noterin eylemi ile zarar arasında nedensellik bağı bulunduğu, noterlerin sorumluluğunun da kusursuz sorumluluk olduğu, bu nedenle de davalı noterin meydana gelen zarardan sorumlu olduğu kabul edilip, davacının uğradığı maddi kayıpların belirlenmesi ve davalıdan tazminine karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine yönelik hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Ne var ki, mahkeme kararının bu gerekçe ile bozulması gerekirken zuhulen onanmasına karar verildiği yeniden yapılan inceleme sonucunda anlaşılmakla, davacı tarafın karar düzeltme talebinin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle HUMK'un 440. maddesi gereğince davacının karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 30.10.2018 günlü ve 2016/22281 E.-2018/10724 K. sayılı onama ilamının kaldırılarak kararın açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan karar düzeltme harcının istek halinde karar düzeltme isteyene iadesine, 11.12.2019 gününde oybirliği ile karar verildi.
KARARI YAZDIR