Dava, itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı Kurum, denetmen raporuyla davalılar murisi ...'nin fiili çalışması olmadan ... nolu işyerinden yapılan bildirimlerinin iptal edilmesi nedeniyle ödenen yaşlılık aylıklarının iadesini teminen başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
II-CEVAP
Davalılar, murisin mirasını reddetmeleri nedeniyle davanın reddini istemişlerdir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesi, Kayseri 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/204 esas, 2017/1042 karar sayılı kararı ile ...'den intikal eden mirasın dahili davalılar tarafından kayıtsız şartsız reddedildiği anlaşıldığından davalıların TMK Md. 605 ve 606 hükümleri uyarınca murislerinden kalan mirası reddetmeleri nedeniyle murisin borçlarına karşı sorumluluklarının kalktığı gerekçesiyle davanın reddine dair hüküm kurulmuştur.
B-BAM KARARI
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi, ilk derece mahkemesi kararını usul ve esas açısından yasaya uygun bularak istinaf isteminin yerinde olmadığı gerekçesiyle davacı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı Kurum vekili temyiz dilekçesinde; davalı mirasçıların, mirası reddetmeleri nedeniyle terekeye atanacak temsilci ile davaya devam olunması gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Taraf ehliyeti davada taraf olabilme yeteneğidir. Medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan, davada taraf ehliyetine de sahiptir (HMK m. 50). Yargılama sürecinde tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip bulunmaları gereği, usul hukukunun temel ilkelerinden biridir ve HMK 114/1-d maddesine göre dava şartıdır.
Yargılama sırasında taraflardan birisinin ölmesi halinde, ölen tarafın ehliyeti sona ereceğinden ölen kişinin veya kural olarak vekilinin davaya devam etmesi mümkün değildir. Yargılama sırasında taraflardan birinin ölümü hâlinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. Bununla beraber hâkim, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebilir (HMK m. 55). Bu hüküm mirasçıların mal varlığını etkileyen davalarda dikkate alınmalıdır. Ölen tarafın mirasını reddetmeyen mirasçıları, davayı mecburi dava arkadaşı olarak hep birlikte takip etmeleri gerekir.
Yargılama sırasında vefat eden tarafların mirasçılarının mirası reddetmeleri halinde mirasçıların murisin borçlarından sorumlulukları son bulmaktadır. TMK’nın 612. maddesinde en yakın yasal mirasçıların, mirasın tamamını reddetmesi halinde reddedilen mirasın iflas hükümlerine göre tasfiye edileceği hükme bağlanmıştır. Yargılama sırasında vefat eden tarafların mirasçılarının mirası reddetmeleri halinde konunun miras hukuku hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerekir. T.M.K.nın 612. maddesinde en yakın yasal mirasçıların, mirasın tamamını reddetmesi halinde reddedilen mirasın iflas hükümlerine göre tasfiye edileceği hükme bağlanmıştır. Buna göre tasfiyenin de sulh hukuk mahkemesince yapılması gerekeceğinden mahkemece mahallin sulh hakimine durum bildirilmeli, mirasın iflas kurallarına göre tasfiyesi sağlanmalı, atanacak temsilciyle davaya devam olunmalıdır.
Somut olayda mahkemenin gerekçesinde de açıklandığı üzere terekenin Kayseri 1. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2017/204 Esas sayılı dosyasında tasfiye işlemlerine başlandığı ve temsilci atandığı anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece bu temsilcinin davaya devamı sağlanarak sonuca varılması yerine davalıların mirası reddi nedeniyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, hatalı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK'nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 12/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.