ArabicAzerbaijaniEnglishFrenchGermanRussianSpanishTurkish

Markanın Hükümsüzlüğü - Marka Hakkına Tecavüz

20-02-2021 - 539

Markanın Hükümsüzlüğü - Marka Hakkına Tecavüz


Bu kararı Favorilerinize Eklemek veya Kopyalayabilmek için giriş yapın veya üye olun
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi
2020/379
2020/4265
2020-10-20





Taraflar arasında görülen davada Trabzon 3. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 20.11.2018 tarih ve 2016/548 E- 2018/413 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin reddine dair Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi'nce verilen 04.12.2019 tarih ve 2019/1733 E- 2019/1662 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, müvekkili şirketin ülke çapında tanınan "Değirmen Markası" ile pastane alanında faaliyet gösterdiğini, “değirmen” asli unsurlu markanın sahibi olarak "Beyaz Değirmen", "Değirmen", "Değirmen Kahvesi" ve "Değirmen" markalarını işaretleri ile birlikte 29/30/32/40/43 sınıf hizmetlerinde tescil ettirdiğini, davalı şirket tarafından "KAHVE DEĞİRMENİ" markası için 30/35/43 sınıf hizmetlerinde tescil başvurusunda bulunduğu ve tescil edildiğini, davalı adına tescil edilen marka ile müvekkiline ait markaların aynı sınıf hizmetlerde faaliyet göstermesi nedeniyle yararlanıcıların belleğinde ses, biçim, görsel izlenim olarak aynı etkiyi bırakacağı ve karışıklığa neden olabileceği gerekçeleriyle 556 sayılı KHK’nın 7. maddesi ile 8. maddesinde belirtilen nedenlere dayanarak davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesi, sicilden terkinine ve kararın ilanına karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı, davaya cevap vermemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davalı tarafından kullanılmakta olduğu marka ile davacıya ait tescilli marka arasındaki benzerliğe ve hizmetlerin aynı tür olmasına rağmen somut olayda çekişme konusu malların uzun yıllardır fiili olarak birlikte var olması; davalının fiillerinin 556 sayılı KHK'nın 61. maddesi anlamında davacının marka hakkına tecavüz teşkil ettiğinden söz edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvuruda bulunmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesince, davalının fiillerinin davacının marka hakkına tecavüz teşkil etmediği gerekçesiyle ilk derece mahkemesinin kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Dava, davalı adına tescilli markanın davacının markasıyla benzer olduğu ve iltibas yarattığı iddiasına dayalı 556 sayılı KHK’nın 42/1-a maddesinde gösterilen hükümsüzlük davasıdır. İlk derece mahkemesince davacı ile davalı markasının benzer ve hizmet sınıflarının aynı olmasına rağmen somut olayda çekişme konusu malların uzun yıllar fiilen birlikte varolduğu ve davalının fiillerinin 556 sayılı KHK'nın 61. maddesi anlamında davacının marka hakkına tecavüz olarak nitelendirilmeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Dava tecavüz davası olmayıp KHK'nın 42/1-a maddesinde düzenlenen iltibasa dayalı hükümsüzlük davasıdır.

Davacı, 1988 yılından beri “Değirmen” asli unsurlu markalarını kullanıp tanıttığını, ülke çapında tanınır hale geldiğini, davalının kötü niyetle tanınmışlıktan yararlanmak amacıyla “Kahve Değirmeni” markasını tescil ettirdiğini iddia ederek dava açmıştır. Davalı markası 2012/56710 sayılı “KAHVE DEĞİRMENİ” olup, 04.12.2013 tarihinde Yusuf Koltuk adına tescil edilmiş; 14.04.2015 tarihinde ise marka davacıya devir edilmiştir, dava ise 30.05.2016 tarihinde açılmıştır. Bu durumda mahkemece davacının iddiası doğrultusunda KHK’nın 42. maddesi kapsamında bir inceleme yapılarak öncelikle iltibas iddiasının değerlendirilmesi gerekirken KHK’nın 61. maddesi gereğince tecavüz bulunmadığı gerekçesiyle karar verilmesi doğru olmamıştır.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz istemlerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 20.10.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

KARARI YAZDIR


Aşağıdaki arama terimleri ile ilgili kararlara etiketlere tıklayarak ulaşabilirsiniz :
marka tecavüz markanın hükümsüzlüğü iltibas benzer hizmet sınıfları
Bu kararı Favorilerinize Eklemek için giriş yapın veya üye olun

Bu kategorideki diğer İçtihatlardan bazıları