Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Sanık hakkında, lehe olduğu değerlendirilen 5237 sayılı TCK'nın kül halinde uygulanması gerektiği nazara alındığında, 5237 sayılı TCK'nın 58. maddesinin uygulanmaması gerektiğine ilişkin tebliğnamedeki görüşe iştirak edilmemiştir.
Yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların aşağıda belirtilen dışında doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Uyarlama kararından önce 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesi ile değiştirilen TCK'nın 191. maddesi ve aynı Kanun'un 85. maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanun'un geçici 7. maddesi sanık lehine hükümler içermekte olup, tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulaması ilk olarak 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191. maddesinde düzenlendiği için, suç tarihi itibarıyla sanığın bu suçu herhangi bir tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş olması mümkün olmadığından; olayda 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesi ile değişik TCK'nın 191. maddesinin 5. fıkrasının uygulanma şartları bulunmamakla birlikte, bu suç nedeniyle doğrudan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmamış olan sanık hakkında, 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesi ile değişik TCK'nın 191. maddesi ve aynı Kanun'un 85. maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanun'un geçici 7. maddesinin 2. fıkrası uyarınca, TCK'nın 191. maddesi hükümleri çerçevesinde “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına” karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 13/07/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
(www.corpus.com.tr)
KARARI YAZDIR