"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı ... şirketi tarafından yapımı üstlenilen inşaatlardan 140.000,00-TL karşılığı bir bağımsız bölüm satın aldığını, satış bedelinin bir kısmını peşin bir kısmını ise diğer davalı ...'tan kullandığı bağlı kredi ile ödediğini, ancak dairenin eksik ve geç teslim edildiğini halen de inşaatın bitmemiş olduğunu ileri sürerek, ortak alanlardaki ve bağımsız bölümdeki eksik işlerin tamamlattırılması için makul bir süre verilmesine, tamamlanmaması halinde şimdilik 1.500,00-TL tazminatın davalılardan tahsiline, satış sözleşmesi uyarınca konut geç teslim edildiğinden rayiç kira bedelinin ve cezai şartın davalı ... şirketinden tahsilini istemiş, ıslah ile talebiniartırmıştır.
Davalılar, ayrı ayrı davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 04.07.2012 gün 2012/11257 esas ve 2012/17407 karar sayılı ilamı ile bozulmuş ve mahkemece, davacının davasının kabulü ile 14.200,00-TL eksik ve ayıplı işler nedeniyle alacağının 1.500,00-TL’sine dava tarihinden 12.700,00-TL’sine ıslah tarihi olan 21/06/2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davacının kiraya ilişkin davasının kabulü ile 8.059,00-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan ... Turz. İnş. A.Ş den tahsili ile davacıya verilmesine, davacının ceza-i şarta ilişkin davasının kabulü ile 1.800-ABD dolarının davalılardan ... Turz. İnş. A.Ş den tahsili ile davacıya verilmesine, hükmedilen miktara dava tarihinden itibaren işleyecek devlet bankalarının ABD dolarına bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranının değişen oranlarda uygulanmasına, karar verilmiş, hüküm davalı .... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Uyuşmazlık, bağlı kredi ile alınan taşınmazın henüz teslim edilmemesinden kaynaklanan eksik işler nedeniyle tazminat, ecrimisil ve cezai şart talebine ilişkindir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 191. maddesi gereğince, borçlunun iflas açıldıktan sonra masaya ait mallar üzerinde her türlü tasarrufu alacaklılara karşı hükümsüzdür. Müflisin masa malları üzerindeki tasarruf yetkisi iflâs ile kısıtlandığından, aynı Kanun’un 226. maddesi uyarınca da masanın kanuni mümessilinin iflas idaresi olduğu hükmü kabul edilmiştir. Belirtilen hükümler gereğince; iflasın açılmasıyla taraf sıfatı ve dava takip yetkisi artık müflise değil, iflas idaresine ait olup, adi tasfiyede İİK'nın 226-229. maddeleri gereği iflas masasını temsil yetkisi iflas idare memurlarına, şayet basit tasfiye (İİK'nın m. 218) usulü benimsenmişse, bu temsil yetkisi İflas Dairesine aittir.
Müflisin, iflâsın açılması ile hak ehliyetini kaybetmediği gibi, dava ehliyetini de kaybettiği söylenemese de, müflisin masa malları üzerindeki tasarruf yetkisi kısıtlandığından, masa ile ilgili davalar hakkındaki taraf sıfatı ve dava takip yetkisi artık müflise değil, iflâs idaresine ait olacaktır. İflâs idaresinin bu dava takip yetkisini kullanıp kullanmayacağını tespit edebilmek için, ilk önce iflâs organlarının oluşması ve her dava hakkında esaslı bilgi sahibi olunması gerekir. Bu ise, zaman isteyen bir husustur. İşte bu nedenle, İİK'nın 194. maddesi gereğince müflisin davacı ve davalı bulunduğu hukuk davalarının, iflâsın açılması ile belli bir süre için durması öngörülmüştür.
İİK'nın 194. maddesine göre; "Acele haller müstesna olmak üzere iflasın açılması ile kural olarak müflisin davacı ve davalı olduğu hukuk davaları durur ancak alacaklıların ikinci toplantısından on gün sonra devam olunabilir. "
İflâsın açılması ile duracak olan davalar, iflâstan önce açılmış olup da halen derdest bulunan ve iflâs masasına giren mal, alacak ve haklara ilişkin hukuk davalarıdır. Bunlar, müflisin açmış olduğu davalar ile müflise karşı açılmış olan davalardır. Davaların durduğu bu süre içinde, iflâs idaresi, duran davalar hakkında araştırma yapar ve bu davaların geleceği hakkında karar verir. Burada, müflisin davacı veya davalı olmasına göre, usul işlemleri farklılık arz eder.
Müflisin davacı olduğu davalarda; iflâs idaresi bir davanın başarı şansı olduğu kanısına varırsa, masanın bu davayı takip etmesine karar verir; bu karar ikinci alacaklılar toplantısının uygun bulması ile kesinleşir ve ikinci alacaklılar toplantısından sonraki on günlük süre geçince, bundan böyle davaya, davacı olarak iflâs idaresi tarafından devam edilir. İflâs idaresi ve ikinci alacaklılar toplantısı, davanın başarı şansı olmadığı kanısına varırlarsa, masanın davayı takip etmemesine karar verirler. Bu halde o davayı takip yetkisi, isteyen alacaklıya devredilir. (İİK md. 245). Hiçbir alacaklı davayı takip etmek istemezse, o zaman, müflisin dava takip yetkisi yeniden doğar ve müflis iflâsın kapanmasını beklemeden, davayı kendi adına devam ettirebilir.
Müflisin davalı olduğu davalarda ise; iflâs idaresi, alacakları tahkik ederken, ( İİK md. 230 vd) müflise karşı dava açan alacaklının alacağının mevcut olup olmadığı hakkında bir karar vermez; sadece, bu alacağı davalı çekişmeli alacak olarak sıra cetveline geçirir. Bu alacağın, dolayısıyla davanın kabul edilip edilmeyeceği hakkındaki kararı, ikinci alacaklılar toplantısında karar verilir. İkinci alacaklılar toplanması davaya devam edilmesine karar verirse, iflâs idaresi, ikinci alacaklılar toplantısından on gün sonra davayı takip eder veya tayin edeceği bir avukat vasıtasıyla davayı takip ettirir. Bir hukuk davasının kayıt-kabul davasına dönüşmesi için davalının iflas etmesi, iflas idaresinin de dava konusu alacağı iflas masasına kabul etmemesi gerekir. Davalı tarafı dava sırasında iflas eden aleyhine iflastan önce açılan ve İİK'nın 194. madde hükmünde sayılan istisnalardan olmayan bir davaya bakan mahkemenin asıl dava konusu alacağın, ikinci alacaklılar toplanmasında, iflas masasına kaydedilip, alacağın masaca kesin olarak kabul edilip edilmediğinin araştırması ve şayet kesin suretle kayıt ve kabul edilmiş ise, konusu kalmayan davada hüküm tesisine yer olmadığına karar vermesi; masaya kayıt edilmesi istenip de alacak kısmen veya tamamen reddedilmiş ise ve kayıt-kabul davası ayrıca açılmamışsa, davaya alacağın iflas masasına kayıt ve kabulü davası olarak devam edilerek, varılacak sonuç dairesinde bir karar vermesi gerekir.
Yukarıdaki yasal hükümler ve açıklamalar ışığında somut uyuşmazlık değerlendirildiğinde; yargılama devam ederken Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 30.12.2016 tarihli, 2015/63 Esas sayılı dosyasında ile davalı şirketin iflasına karar verildiği emsal dosyalardan ve temyiz eden davalı .... vekili beyanından anlaşılmaktadır. Mahkemece, yukarıda açıklanan usullere göre yargılamaya devam edilip, sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ve yerinde olmayan gerekçelerle yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır.
2-Bozma sebep ve şekline göre, davalı ....'nin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün HUMK’nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 2. bentte açıklanan nedenlerle davalı ....'nin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 03/02/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.