Davacı 3. kişi vekili; dava konusu 25.12.2013 tarihli haciz esnasında mülkiyeti müvekkiline ait olup dava dışı ...... konsinye olarak satış yapması için teslim edilen malların haczedildiğini öne sürerek davanın kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı alacaklı vekili; davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, mahcuzların 3. kişi şirket tarafından haciz adresinde faaliyet gösteren dava dışı ...... konsinye olarak satış yapılması için teslim edildiği, bu hususun ticari defter kayıtları ile doğrulandığı, mülkiyet karinesinin aksinin davacı 3. kişi tarafından ispat edildiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm, davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, üçüncü kişinin İİK'nin 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.
1-İstihkak davalarında geçerli bir haczin bulunması dava şartı olup, hüküm kesinleşinceye kadar yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilmesi gerekir.
İİK 88.maddesinde; haczedilen taşınır mallar hakkında alınacak olan muhafaza tedbirleri düzenlenmiştir.
Haczedilen şey; a) ..., b) ..., c) ... ait ..., d) ..., e) ... mümkün diğer bir ..., f) ..., ... ve diğer kıymetli şeylerden ise, bunlar doğrudan doğruya icra dairesi tarafından saklanır (muhafaza altına alınır) (İİK. mad. 88/I).
Maddede belirtilen «kıymetli şeyler» doğrudan doğruya icra dairesi tarafından el konulmadıkça, haczedilmiş sayılmazlar. Başka bir deyişle, bunlara icra dairesi tarafından el konulması, haczin geçerlik koşuludur.(Kuru B. İcra ve İflas Hukuku El Kitabı 2013, s:426 vd.-..., İ. İcra Hukuku Esasları, 1982, s:305,)
Somut olaya gelince; dava konusu 25.12.2013 tarihli haciz esnasında 1.240.560,00 TL değerinde pırlanta taşlı yüzük, kolye, küpe vs. haczedildiği, haczedilen kıymetli şeylerin muhafaza altına alınmayıp yediemin olarak şirket çalışanına bırakıldığı anlaşılmıştır.
Bu durumda Mahkemece, geçerli bir haciz bulunmadığından davanın ön koşul yokluğundan reddi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre, davalı alacaklı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün İİK'nin 366 ve 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nin 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenle davalı alacaklı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek olmadığına, taraflarca İİK'nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 15.10.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
KARARI YAZDIR