Davacı vekili, müvekkiline ait işyerini kiralayan davalının iki aylık fesih süresine uymaksızın sözleşmeyi feshettiğini, haksız ve usulsüz fesih nedeniyle davalıdan 2001 yılı Aralık ve Ocak ayına ait olmak üzere iki aylık kira parası alacakları bulunduğunu ileri sürerek 8.326.080.000 TL alacağın anılan aylardan itibaren işletilecek faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, tasfiyesine karar verilen .. Bankası’nın tasfiye sürecinde tüm şubelerinin kapatılacağı hususunun Kasım 2001 tarihinden itibaren basında yer aldığını, kira sözleşmelerinin feshedilmek zorunda kalındığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının yaptığı fesih ihbarının sözleşmede kararlaştırılan iki ay önceden haber verme koşuluna uygun olmadığı, tebliğ tarihinin 19.11.2001 olması nedeniyle bu tarihten sonraki iki ay için kira borcu bulunduğu gerekçesiyle 6.742.400.000 TL’nin dava tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalıdan alınmasına karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmişlerdir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, davalı Banka tarafından kira sözleşmesine aykırı şekilde yapılan fesih nedeniyle mahrum kalınan iki aylık kira bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Taraflar arasında yapılan 1.5.1999 başlangıç tarihli ve beş yıl süreli kira sözleşmesinde kararlaştırılan özel şart uyarınca kiracı, kira sözleşmesi başlangıç tarihinden bir yıl geçtikten sonra iki ay önceden kiralayana yazılı bildirimde bulunmak suretiyle mecuru her zaman tahliye edebilir. Buna göre, davalının açıklanan sözleşme şartına uymayan tahliye işlemi yerinde olmayıp, davacının sözleşmeden doğan haklarını ileri sürerek istemde bulunması doğru ise de, davalı banka tarafından yasal sürede verilen cevap dilekçesinde, kira sözleşmesine bağlı olarak davacı şirkete 190.000 DM depozito ödendiği ancak bu paranın Banka’ya geri ödenmediği bu nedenle davacının alacağının bulunmadığı ileri sürülerek, bu konuda kiralayan tarafından imzalanmış 190.000 DM’ nin alınmasına ilişkin taahhütname de dosyaya sunulmuştur. Bu itibarla, mahkemece davalı tarafından ileri sürülen takas ve mahsup niteliğindeki bu istemin HUMK’nun 204 ncü maddesi uyarınca karşılık dava olarak kabul edilmek suretiyle, işin esasına girilerek bu yönde bir inceleme yapılması ve ortaya çıkacak sonuca göre asıl dava hakkında bir karar verilmesi gerekirken, bu konuda bir inceleme yapılmaksızın asıl davada karar verilmesi doğru görülmediğinden, kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.
3-Kabul şekline göre de, … Bankası T.A.Ş.Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu kararı ile Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na devredilmiş ve yine Kurul kararı ile tüm aktif ve pasifleriyle birlikte hisselerinin tamamı Fon’a ait bulunan … A.Ş. bünyesinde birleştirilmiştir.4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 14/c maddesi gereğince Fon’a intikal eden bankaların eğitime katkı payı hariç olmak üzere, her türlü vergi, resim ve harçtan muaf tutulmuş oldukları anlaşıldığından, mahkemece davalı Banka’ya harç yükletilmesine karar verilmesi doğru olmayıp, kararın bu nedenle de davalı yararına bozulması gerekmiştir.
4-Davacı vekilinin temyiz itirazına gelince; kabul şekline göre, mahkemece hüküm altına alınan alacağa dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilmişse de, davacı tarafça kira sözleşmesinin usulsüz olarak feshinden dolayı iki aylık kira parasının ödenmesine ilişkin olarak dava tarihinden önce 17.10.2002 tarihli noter ihtarnamesi keşide edilerek, tebliğden itibaren 7 günlük süre içinde ödeme yapılması istenilmiş olup, bu ihtarname davalı tarafa 21.10.2002 tarihinde tebliğ edilmiştir. Bu itibarla mahkemece, temerrüt tarihinin anılan ihtarname hükümlerine göre belirlenerek faize hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde dava tarihinden itibaren faize karar verilmiş olması doğru bulunmadığından, davacı vekilinin faiz başlangıcına yönelik olarak yaptığı temyiz itirazının kabulü ile kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,(2) ve (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına;(4) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 1.10.YTL’nin davacıdan alınmasına, Bankalar Kanunu’nun 4672 sayılı yasayla değişik 14/5-c maddesi gereğince davalıdan harç ve ceza alınmasına mahal olmadığına, 03.02.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
KARARI YAZDIR