Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı ... vekili, evlilik birliği içinde davalı adına iki adet taşınmaz ve bir adet araç edinildiğini, taşınmazlardan 12 nolu mesken ile aracın davalı tarafından mal kaçırmak amacıyla satıldığını, diğer taşınmaz 4 nolu meskenin ise davacının daha fazla katkısıyla satın alındığı halde taraflar adına tapuda 1/2 hisseli olarak tescil edildiğini, davacının halen 4 nolu meskende ikamet ettiğini ve başkaca malvarlığının bulunmadığını açıklayarak fazlaya lişkin hakları saklı kalmak kaydıyla satılan araç ve 12 nolu mesken yönünden 26.000,00 TL alacağın faiziyle, 4 nolu mesken yönünden ise TMK 226 maddesi hükmü gereği davacının üstün yararı bulunduğundan bedeli ödenmek suretiyle davalı adına olan kaydın iptali ve davacı adına tescili; bu talep yerinde görülmediği takdirde şimdilik 5.000,00 TL'nin faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, dava konusu aracın 1999 yılında edinildiğini ve katılma alacağına konu edilemeyeceğini, 12 nolu meskenin davalının ağır rahatsızlığı ve oğlunun harcamaları için satıldığını, 4 nolu mesken yönünden ise davalının %86 malul olup evi barkı olmadığını, evden yararlanan davacının ise kira vermediğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; 12 nolu mesken yönünden 16.289,00 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı yandan alınarak davacı yana verilmesine, 4 nolu meskendeki davalı adına kayıtlı 1/2 hissenin tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, tapu iptal tescil yönünden karar kesinleştiğinde davacı tarafça depo edilen 35.000,00 TL bedelin davalıya talebi halinde ödenmesine karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Davalı vekilinin 4 nolu mesken yönünden temyiz itirazları incelendiğinde;
Mahkemece, yazılı gerekçe ile bu mesken yönünden davacı tarafın terditli isteklerinden ilki tapu iptal ve tescilin kabulüne karar verilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (4721 s.lı TMK 179 m). Somut uyuşmazlıkta tasfiyeye konu edilen mesken taraflar arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 06.01.1992 tarihinde davacı ve davalı adına 1/2 hisse ile tapuda tescil edilmiştir. Bu bağlamda tasfiyeye konu taşınmazın satın alındığı tarihte yürürlükte bulunan 743 sayılı TKM'de, 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı yasanın 226 maddesinin karşılığı bulunmadığından tapu iptal ve tescile karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedeni yapılmıştır..
Mahkemece, tapu iptal ve tescil talebinin reddi ile davacının terditli diğer talebi alacak hakkında değerlendirme yapılmalı, bu hususta evlilik birliği devam ederken tarafların serbest iradeleriyle gerçekleştirdikleri paylaşım olduğunda her bir payın o eşin kişisel mal grubuna terk edildiğinin kabul edilmesi gerektiği yönündeki Dairemiz ilke ve uygulamasıda gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Davalı vekilinin 12 nolu mesken yönünden temyiz itirazları incelendiğinde;
Kıdem tazminatı, 4857 sayılı İş Kanununun 120.maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1475 sayılı İş Kanununun 14.maddesi uyarınca, en az bir yıl süre çalıştıktan sonra ayrılan işçiye, işveren tarafından, çalıştığı her bir tam yıl için ücretinin otuz günlük tutarı kadar ödenen tazminattır. Kıdem tazminatını hak etmek için, en az belirtilen süre kadar çalışmak ve yasada açıklanan koşullarda iş akdinin sona ermesi yeterli olup, prim ödenmesine ihtiyaç duyulmamaktadır. Başka bir anlatımla, geçmişe dönük çalışma karşılığında ve çalışma süresiyle orantılı olarak ödenen primsiz tazminat sistemidir.
743 sayılı TKM'nin 170.maddesi uyarınca, mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu döneme ilişkin çalışmanın karşılığı olarak elde edilen gelir ve dolayısıyla hak edilen kıdem tazminatı kişisel mal(TKM 189), 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihinden sonraki çalışma karşılığında elde edilen gelir ve hak edilen kıdem tazminatı ise edinilmiş mal grubuna girer(TMK 219/1). Eşin çalışma süresinin hem mal ayrılığı hem de edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemlere yayılması durumunda ise, her bir döneme isabet eden çalışma süresi ve gelir durumu esas alınarak oranlama yapılmak suretiyle, kıdem tazminatının kişisel ve edinilmiş olan miktarları belirlenir. Sözü edilen değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülmesi durumunda konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır.
Kıdem tazminatının tasfiyeye konu edilmesi için mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olması (TMK’nun 235/1) ya da bu tazminat kullanılarak başka bir malvarlığına sahip olunmalıdır. Söz konusu gelir, kullanılarak satın alınan malvarlıkların tasfiyesinde de aynı kurallar geçerli olacaktır.
Somut uyuşmazlığa gelince; tasfiyeye konu mesken eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 12.03.2004 tarihinde satış yolu ile davalı adına tapuda tescil edilmiştir. Dosya kapsamından söz konusu meskenin davalının kıdem tazminatı ile alındığı hususunda uyuşmazlık bulunmadığı anlaşılmaktadır. Mahkeme tarafından davalının kıdem tazminatına ilişkin evraklar da dosya arasına getirtilmiştir. Ne var ki, meskenin bedelinin tamamı davalının kıdem tazminatıyla karşılandığı hususu tarafların kabulünde olmasına rağmen yapılan katılma alacağı hesaplamasında meskenin edinme tarihi itibariyle değeri olarak kıdem tazminatıyla ele geçen para yerine, keşif sonucu bilirkişi tarafından belirlenen değerin esas alınıp hesaplama yapılması hatalıdır.
Mahkemece, tasfiyeye konu 12 nolu meskenin edinme tarihi itibariyle değeri olarak davalının ele geçen kıdem tazminatı esas alınmalı, burdan hareketle yukarıda izah edilen ilke ve esaslar çerçevesinde davalının kıdem tazminatının kişisel mal ve edinilmiş mal olan kısımları tespit edilip meskenin tasfiye tarihi itibariyle (bozma kararı ile güncelliğin yitireceğinden bozmadan sonra verilecek karara en yakın tarih itibariyle) sürüm (rayiç) değeri üzerinden davacının katılma alacağı hesaplanıp sonucuna göre bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) ve (3) nolu bentte gösterilen nedenlerle davalı vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1). bentte gösterilen nedenle reddine, taraflarca HUMK'nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın temyiz edene iadesine, 10.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.