ArabicAzerbaijaniEnglishFrenchGermanRussianSpanishTurkish

Kasten Öldürmeye Teşebbüs - Kasten Yaralama: Ayrım Nasıl Yapılır?

16 Haziran 2024, 22:33 - 247

Kasten Öldürmeye Teşebbüs - Kasten Yaralama: Ayrım Nasıl Yapılır?


Bu kararı Favorilerinize Eklemek veya Kopyalayabilmek için giriş yapın veya üye olun
Yargıtay Ceza Genel Kurulu
2023/195
2024/1
2024-01-17





Özet:

Kasten Öldürmeye Teşebbüs ve Kasten Yaralama Arasındaki Fark Eylemin niteliğinin (kasten öldürmeye teşebbüs mü yoksa kasten yaralama mı) belirlenmesi için: Fail ve mağdur arasındaki husumet: Husumetin varlığı, derecesi ve sebebi Saldırı aleti: Niteliği, darbe sayısı ve şiddeti Yaraların niteliği: Yeri, şiddeti ve sayısı Hedef seçme imkanı: Failin mağduru seçme imkanı olup olmadığı Eylemin sonlandırılması: Failin eylemini kendiliğinden mi yoksa engellenerek mi sonlandırdığı ölçütlerine bakılmalıdır.

Sanık hakkında katılana yönelik kasten yaralama suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sırasında; Ankara 30. Asliye Ceza Mahkemesince 13.04.2018 tarih ve 669-482 sayı ile, sanığın eyleminin teşebbüs aşamasında kalan kasten öldürme suçunu oluşturabileceği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilerek dosyanın gönderildiği Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesince 17.10.2018 tarih ve 379-493 sayı ile; sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 81/1, 35/2, 29/1, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 7 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin hükmün, sanık müdafii ve Cumhuriyet savcısı tarafından istinaf edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesince, duruşma açılarak yapılan yargılama neticesinde İlk Derece Mahkemesinin kararı 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 280/2. maddesi uyarınca kaldırılarak sanığın eyleminin kasten yaralama suçunu oluşturduğu kabul edilmiş ve 86/1, 86/3-e,87/1-d, 29/1, 62/1, 53 ve 63. maddeleri uyarınca sanığın 3 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba karar vermiştir.

Hükmün, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 24.05.2021 tarih ve 3836-8703 sayı ile; "...Arkadaş olan taraflar arasında, olaydan önce sanıktan alınmış olan ancak iade edilmeyen kimlik meselesinden çıkan tartışmada katılanın tarafında yer alan ve temyize gelmeyen mağdur ...’ın kimliğin kendisinde olduğunu söyleyip sanığa kafa attığı ve katılan ile yanındakilerin sanığa elleri ile vurması üzerine sanığın üzerinden çıkardığı bıçak ile katılanı ' sol hemitoraks ön taraf sternum sol kenarında DKAY ile uyumlu lezyon (milimetrik boyutlu) ve sol alt kadranda 5’er mm boyutlu 3 adet delici-kesici alet yaralanması,' meydana gelecek şekilde yaralandığı olayda, sanığın eylemi sonucu katılanda kalpte hemoperikardiuma ve batında kolon segmentinde serozal yaralanma ve mide büyük kurvaturda omentum üzerinde kanama odağına neden olan yaralanmaların meydana geldiği, göğüs bölgesindeki yaralanma ile batındaki yaralanmaların (bir bütün olarak) ayrı ayrı katılanın yaşamını tehlikeye soktuğu gözetildiğinde, suçun işleniş biçimi, kastın yoğunluğu, yaraların niteliği ve sayısı, hedef alınan vücut bölgesi, kullanılan aracın elverişliliği ile meydana gelen zararın ağırlığı hususları bir arada değerlendirildiğinde, sanığın eyleme yönelik ortaya çıkan kastının öldürmeye yönelik olduğu anlaşıldığından, sanık hakkında öldürmeye teşebbüs yerine yazılı şekilde kasten yaralama suçundan hüküm kurulması," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

Ankara Bölge Adliyesi 1. Ceza Dairesince 01.10.2021 tarih ve 951-2053 sayı ile; "...Sanığın çocukluk arkadaşı olan katılanlar ..., ..., ... ve mağdur ... ...'ün, hep birlikte kendisine saldırıp; darp etmeye başlamaları üzerine bıçağını çekerek mağdurun kolluk beyanına göre; rastgele sallamaya başladığı ve önce katılan ...'i, sonra katılan ...'yı ve sonunda katılan ...'ı bıçakla yaraladığı olayın yargılaması sonunda verilen ilk derece mahkemesi kararının istinafen incelenmesi sonucu Dairemizce verilen 27/09/2019 tarih ve 2019/286 esas, 2019/2080 karar sayılı kararda; çocukluk arkadaşı olan taraflar arasında öldürmeyi gerektirir bir husumet bulunmaması, bıçaklama eylemlerinin gece karanlığında, ani başlayan ve toplu saldırı ile devam eden kavganın hareketli ortamında gerçekleştirilmesi ve bu nedenle sanığın, katılanların vücutlarının hayati bölgelerini özellikle hedef aldığına dair bir delil bulunmaması ile somut olay itibariyle kastın bölünemeyecek olması; yanı sıra da,

Sanığın bıçaklama eylemlerini karanlık ortamdaki toplu saldırı sırasında ve olay yerindeki duvara sıkıştırılmış olduğu bir anda; saldırı-takip pozisyonunda değil de (mağdurun da ifade ettiği üzere,) üzerine daha fazla gelip saldırı gerçekleştirene karşı ve herhalde saldırının derecesi-yoğunluğu ile orantılı biçimde gerçekleştirmiş olması,

Sanığın meşru müdefaya ve meşru müdafaanın aşılmasına yönelen savunması nedeniyle bizzat bildirmemiş olsa ve dosyada diğer bir bilgi ve bildirim bulunmasa bile, katılan ...'nın vücudundaki bıçak yaralarının (katılan ...'de olduğu gibi ve katılan ...'dakilerin belirlenmemiş olmasına rağmen) milimetrik boyutlu olmalarından ve sanığın adli raporunda sağ el 1. ve 2. parmaklarda (keskin cisimle temas nedeniyle) multiple kesiler olduğunun bildirilmesinden hareketle; sanığın suçta kullandığı bıçağını, daha fazla bir zarar vermemesi maksadıyla sap kısmından değil de kesici kısmını kavramak suretiyle tutup, saldıranlara tevdi ettiğinin değerlendirilmesi,

Sanığın saldırıya müteaakip kaçtığını savunması, bu savunmasının aksini gösterir bir delil bulunmaması ve aksine; katılan ...'nın, '..., ...i tuttu, Yasin ne olduğunu göreceksiniz, bu daha burada bitmedi diye tehdit etti, araca ben, ....ve ..., ... hala küfür ediyordu' şeklindeki ve sanığın önemli bir engel olmaksızın saldırısına devam etmediği; sadece tehdit ve küfür içeren sözler söylediği manasına gelen kolluk beyanının sanığın saldırısına kendiliğinden son verdiğini tesvik etmesi,

Nedenleriyle bir isabetsizlik bulunmadığı, katılan ...'nın 2 ayrı hayati tehlike geçirecek şekilde yaralanmış bulunmasının tek başına suç vasfının tayininde yeterli olmadığı," gerekçesiyle bozmaya direnerek önceki karar gibi sanığın mahkûmiyetine karar vermiştir.

Bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 08.10.2022 tarihli ve 151605 sayılı bozma istekli tebliğnamesi ile dosya 6763 sayılı Kanun'un 36. maddesi ile değişik CMK’nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 22.02.2023 tarih ve 10497-597 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

II. UYUŞMAZLIK KAPSAMI VE KONUSU

İnceleme dışı katılan sanık ... ... hakkında kasten yaralama suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı itiraz edilmeksizin; sanık ... .... hakkında inceleme dışı katılan ... ve inceleme dışı katılan sanık ... ...’ü kasten yaralama suçundan verilen mahkûmiyet hükümleri Bölge Adliye Mahkemesinin CMK’nın 279/1-b maddesi uyarınca reddi kararı ile; sanık ... .... hakkında inceleme dışı katılan ...’yu kasten yaralama suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü ise temyiz edilmeksizin kesinleşmiş olup Özel Daire ile Bölge Adliye Mahkemesi arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eyleminin teşebbüs aşamasında kalan kasten öldürme suçunu mu yoksa kasten yaralama suçunu mu oluşturduğunun belirlenmesine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR

İncelenen dosya kapsamından;

Sanık ile çocukluk arkadaşları olan katılan, inceleme dışı katılanlar ve inceleme dışı katılan sanığın 09.02.2017 tarihinde gece saat 01.00 sıralarında buluşup hep birlikte Ankara Kalesi civarındaki Salıpazarı'na gittikleri, sanığın birkaç gün önce inceleme dışı katılan ... ve inceleme dışı katılan sanık tarafından alındığını iddia ettiği kimliğinin verilmesini istediği, kimliğinin kimde olduğunu sormasıyla, tarafların hararetle tartışmaya başladıkları, inceleme dışı katılan ...'ın, sanığa; "Kimliğin bende, alabiliyorsan al!" diyerek sinkaflı şekilde küfrederek kafa attığı, sanığın da yumrukla karşılık vermesi üzerine katılan ve inceleme dışı katılanların hep birlikte saldırdıkları sanığı darbetmeye başladıkları, bu sebeple sanığın üzerinde bulunan bıçağı çekerek inceleme dışı katılanlar ....ve ....'ın yanı sıra katılanı göğüs bölgesinden bir kez ve sol alt kadranından üç kez olmak üzere ikisi yaşamsal tehlike geçirmesine neden olacak şekilde toplam dört kez bıçakla vurmak suretiyle yaraladığı, olayın tanıklar ...., ... ve .....’nın müdahalesi üzerine sonlandığı hususunda Bölge Adliye Mahkemesi ile Özel Daire arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Katılan hakkında Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesince düzenlenen 09.02.2017 tarihli geçici raporda; katılanın sol hemitoraks ön taraf sternum sol kenarında delici alet yaralanmasıyla uyumlu lezyon, (milimetrik boyutlu), sol alt kadranda 5’er mm boyutlu 3 adet delici alet yaralanmasının mevcut olduğunun belirtildiği,

Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesince katılan hakkında düzenlenen 17.02.2017 tarihli raporda; "Delici-kesici alet yaralanması nedeniyle başvurduğunun, sol hemitoraks ön taraf sternum sol kenarında milimetrik boyutlu, sol alt kadranda 5 mm boyutlu 3 adet delici-kesici alet yaralanması ile uyumlu kesi, toraks ve tüm batın BT’de; sternum düzeyinde cilde uzanım gösteren travma trasesi, kalpte hemoperikardium, batın içinde sol üst kadranda en derin yerinde 4 cm ölçülen serbest mayii, sol SIAS düzeyinde kas planları arasında serbest hava değerleri izlendiğinin, genel cerrahi ve KVC tarafından acil ameliyata alındığı, mediasternotomi ve perikariyotomi sonrası sağ ventrikül ön yüzündeki kesici alet yaralanmasının plejitli sütürle onarıldığının, batın içinde yaklaşık 1000 cc hemorajik mayi mevcut olduğunun, eksplorasyonda delici-kesici alet trasesine uyan inen kolon segmentinde serozal yaralanma izlendiğinin, primer onarıldığının, mide büyük kurvaturda omentum üzerinde kanama odağı tespit edildiğinin, postop kardiak bıçaklanma/tamponad nedeniyle anestezi yoğun bakıma devredildiğinin, takiplerinde drenlerinden 1000 cc’ye yakın kan formatında geleni olması ve hb düşmesi nedeniyle batın içi kanama düşünülerek genel cerrahi tarafından tekrar ameliyata alındığının, batında yaklaşık 500 cc hemorajik mayi mevcut olduğunun, duedonum 1. kıta çevresinde hematom izlendiğinin, batının bol sıcak SF ile yıkandığının, duedonum arkasında sızıntı şeklinde kanama odakları olduğunun, kanamaların durdurulduğunun, özefagus arkasında mide küçük kurvatur boyunca karaciğer arkasına uzanım gösteren seröz şilöz vasıfta mayi olduğunun, dren konulduğu, postop takiplerinde nazal oksijen maskesi ile takip edildiğinin, mevcut yaralanmanın; kişinin yaşamını tehlikeye soktuğunun, basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmadığının" bildirildiği,

Ankara Adli Tıp Şube Müdürlüğünce katılan hakkında düzenlenen 12.07.2019 tarihli; "Mevcut tıbbi evrakta göğüs bölgesinde 1 adet ve sol alt kadranda 3 adet kesici delici alet yaralanmasının bulunduğu belirtildiği, ancak her bir yaranın ayrı ayrı değerlendirmesinin yapılamadığının görüldüğü; bu nedenle sol alt kadranda tarif edilen 3 adet yaralanma hususunda ayrı ayrı değerlendirme yapılamamış olup;

A- Göğüs bölgesinde tarif edilen yaralanmasının;

Kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum olduğunu,

Basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmadığını,

B-sol alt kadranda tarif edilen yaralanmalarının;

Kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum olduğunu,

Basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmadığının" belirtildiği anlaşılmaktadır.

IV. GEREKÇE

A. İlgili Mevzuat ve Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Açıklamalar

TCK’nın Suça teşebbüs başlıklı 35. maddesinde; "Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur." hükmü yer almaktadır.

Buna göre suça teşebbüs, işlenmesi kast olunan bir suçun icrasına elverişli araçlarla başlanmasından sonra, elde olmayan nedenlerle suçun tamamlanamamasıdır. Maddenin açık hükmüne göre, icra hareketlerinin yarıda kalması ya da sonucun meydana gelmemesi failin iradesi dışındaki engel nedenlerden ileri gelmelidir.

Öte yandan, suça teşebbüsle ilgili değerlendirme yapılabilmesi, failin hangi suçu işlemeyi kastettiğinin belirlenmesini gerektirir ki buna subjektif unsur denir. Failin gerçekleştirdiği davranış ile bir suçu işlemeye teşebbüs edip etmediğini, eğer etmişse hangi suça teşebbüs ettiğini belirleyebilmek için öncelikle kastın varlığının belirlenmesi gerekmektedir. Başka bir deyişle, tıpkı tamamlanmış suçta olduğu gibi, teşebbüs aşamasında kalan suçta da, işlenmek istenen suç tipindeki bütün unsurlar failce bilinmelidir (İçel Suç Teorisi, Kayıhan İçel, Füsun Sokullu-Akıncı, İzzet Özgenç, Adem Sözüer, Fatih S. Mahmutoğlu, Yener Ünver 2. Kitap, 2. Baskı, İstanbul, 2000, s.315).

Bu husus, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 765 sayılı TCK'nın yürürlükte olduğu dönemde verilmiş olup kabul edilen ilkeler açısından 5237 sayılı TCK'nın teşebbüse ilişkin 35. maddesi yönüyle de varlığını devam ettiren 04.06.1990 tarihli ve 101-156 sayılı kararında da; "Teşebbüste aranan kast, icrasına başlanmış cürmü teşebbüs aşamasında bırakma kastı olmayıp, söz konusu suçu tamamlamaya yönelmiş kasttır." şeklinde açıklanmıştır.

Kasten yaralama suçu ile kasten öldürme suçuna teşebbüs arasındaki ayırıcı kriter manevi unsurun farklılığına dayandığından, sanığın kastının öldürmeye mi, yoksa yaralamaya mı yönelik olduğunun çözülmesi gerekmektedir.

TCK’nın 21/1. maddesine göre, suçun kanuni tanımındaki unsurlarının bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesi olan ve failin iç dünyasını ilgilendiren kast, dış dünyaya yansıyan davranışlara bakılarak, daha açık bir ifadeyle, failin olay öncesi, olay sırası ve olay sonrası davranışları ölçü alınarak belirlenmelidir.

İlkeleri, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun istikrar bulunan ve süregelen kararlarında açıklandığı üzere, bir eylemin kasten öldürmeye teşebbüs mü, yoksa kasten yaralama mı sayılacağının belirlenmesinde; fail ile mağdur arasında husumet bulunup bulunmadığı, varsa husumetin nedeni ve derecesi, failin suçta kullandığı saldırı aletinin niteliği, darbe sayısı ve şiddeti, mağdurun vücudunda meydana getirilen yaraların yerleri, nitelik ve nicelikleri, hedef seçme imkânı olup olmadığı, failin fiiline kendiliğinden mi, yoksa engel bir nedenden dolayı mı son verdiği gibi ölçütler esas alınmalıdır.

Kastın belirlenmesi açısından her bir olayda kullanılması gereken ölçütler farklılık gösterebileceğinden, tüm bu olguların olaysal olarak ele alınması gerekmektedir.

B. Somut Olayda Hukuki Nitelendirme

Sanığın katılanı adli raporlarda belirtildiği üzere ikisi yaşamsal tehlike geçirmesine neden olacak şekilde bıçakla toplam dört kez yaralaması, katılandaki yaraların niteliği ve sayısı, hedef alınan vücut bölgesi, kullanılan aracın elverişliliği, meydana gelen zararın ağırlığı ve olayın ancak tanıkların müdahalesi üzerine son bulması hususları birlikte değerlendirildiğinde; sanığın eylemine bağlı olarak ortaya çıkan kastının öldürmeye yönelik olduğu, açıklanan sebeple sanığın katılana yönelik eyleminin teşebbüs aşamasında kalan kasten öldürme suçunu oluşturduğu, Özel Dairenin bozma kararında eylemin nitelendirilmesi sırasında başvurulan yegâne ölçüt, direnme gerekçesinde belirtildiği üzere katılandaki yaralanmanın niteliği olmadığı gibi bir eylemin kasten yaralama suçunu mu yoksa teşebbüs aşamasında kalan kasten öldürme suçunu mu oluşturduğunun belirlenmesi açısından Ceza Genel Kurulunca ortaya konulan ilkelerin tamamının somut olayda görülmesinde zorunluluk bulunmadığı kabul edilmelidir.

Bu itibarla, Bölge Adliye Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün sanığın eyleminin teşebbüs aşamasında kalan kasten öldürme suçunu oluşturduğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.

V. KARAR

Açıklanan nedenlerle;

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin direnme gerekçesinin İSABETLİ OLMADIĞINA,

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin 01.10.2021 tarihli ve 951-2053 sayılı direnme kararına konu mahkûmiyet hükmünün, sanığın eyleminin teşebbüs aşamasında kalan kasten öldürme suçunu oluşturduğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,

Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 17.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

KARARI YAZDIR


Bu kararı Favorilerinize Eklemek için giriş yapın veya üye olun

Bu kategorideki diğer İçtihatlardan bazıları