Davacı vekili, davalı şirket temsilcilerinin yüksek faiz verileceği ve parasını istediği zaman geri alabileceği taahhüdünde bulunmaları üzerine müvekkilinin belge karşılığında davalılara 105.000 DM verdiğini, kısa bir süre sonra müvekkilinin parasını istediğini, ancak bugüne kadar kendisine ödeme yapılmadığını, hisse senetlerinin izinsiz olarak halka arz edildiğini, K. Grubu tarafından yapılan usulsüzlüklerin SPK ve diğer resmi kurum raporlarında açıklandığını, davalılar hakkında çeşitli suçlardan suç duyurusu yapıldığını, müvekkilinin şirket ortağı yapılmasının hukuken mümkün olmadığını, kanuna uygun bir ortaklık ilişkisinin kurulmadığını, davalı ... ile yönetim kurulu üyesi olan diğer davalıların zarardan sorumlu olduklarını ileri sürerek, şimdilik 7.500,00 TL’nın faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine ve geçerli bir ortaklık ilişkisinin bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, zamanaşımı def'i ile birlikte davacının davalı şirketin ortağı olduğunu, ortağın sermaye olarak koyduğu parayı istemesinin mümkün bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama iddia, savunma, toplanılan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacıda aldatma kasdıyla davalıların haksız fiilde bulundukları, taraflar arasında sahih bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı, zamanaşımı def'inin ileri sürülmesinin dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı, davacının davalıya, SPK'na sunulan CD’de belirtilen miktardaki parayı ödediğinin kabulü gerekeceği, gerek MK'nın 50., gerekse de TTK'nın 321/son maddesi uyarınca davalı yöneticilerin de sorumluluğunun bulunduğu, davadan önce davalı temerrüde düşürülmediğinden dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle, davanın ıslah ile arttırılan miktar da gözetilerek kabulü ile, davacının davalı ...Ş.'nin ortağı olmadığının tespitine, 112.350.00 TL'nın 18/03/2009 dava tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faiziyle davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı ...Ş. ile ... vekili temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmaması ile her ne kadar davalılardan K. İnş. Tar. ve San. İşl. A.Ş.'nin unvanının K. Sanayi Ticaret ve Yatırım Holding A.Ş. olarak değiştirildiği, K. Sanayi Ticaret ve Yatırım Holding A.Ş.'nin de, K. Holding A.Ş.'ye devredilmesi sureti ile birleştiği anlaşıldığından karar başlığında halen davalı olarak gösterilmesi doğru değil ise de, maddi hataya dayalı olan bu hususun mahallinde her zaman düzeltilebilecek olmasına göre, mümeyyiz davalılar vekilinin ıslahla arttırılan kısım dışında kalan hususlara yönelik sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dava, geçerli şekilde ortaklık ilişkisi kurulmadığının tespiti ve yatırılan paranın istirdadı istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda özetlendiği şekilde davanın ıslah ile arttırılan kısmı da gözetilerek kabulüne karar verilmiştir. Ancak, davacı tarafça dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile geçerli bir ortaklık ilişkisinin bulunmadığının tespiti ve 7.500,00 TL'nın faizi ile birlikte davalılardan tahsili talep edilmiş, mahkemece yapılan yargılama sonucunda verilen karar Dairemizin 18.5.2012 tarih, 2010/10686 E-2012/8343 K. sayılı ilamı ile bozulmuş, bozma sonrası yapılan yargılama sırasında davacı vekili 26.10.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 112.350,00 TL'ne yükseltmiş ve mahkemece de ıslahla arttırılan bu miktar üzerinden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Islah tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK'nın 177. maddesinde ıslahın tahkikatın sona ermesine kadar yapılabileceği düzenlenmiştir. Yine, mülga 1086 sayılı HUMK'un 84. maddesi de aynı mahiyettedir. Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu'nun 06/05/2016 tarih ve 2015/1 E- 2016/1 K. sayılı kararında da açıklandığı üzere, her ne sebeple verilirse verilsin bozmadan sonra ıslah yapılması mümkün değildir. Bu durumda mahkemece, bozma sonrası ıslahın söz konusu olmayacağı nazara alınmadan davacı vekili tarafından bozma sonrası ıslah edilen miktar üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
3- Ayrıca, davacının 27.10.2016 tarihli celsede alınan yeminli beyanında kâr payı aldığını ve bunun da yaklaşık 2.800 DM civarında olduğunu beyan ettiğinin anlaşılması karşısında borcu sona erdiren ödeme vakıasının yargılamanın her aşamasında göz önünde bulundurulması gerektiği nazara alınmaksızın davacının işbu beyanı hususunda olumlu ya da olumsuz herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
4- Öte yandan, Dairemiz 18.5.2012 tarih, 2010/10686 E-2012/8343 K. sayılı bozma ilamından önce yapılan yargılama sonucunda mahkemece davacının talep edebileceği alacağın 93.150 DM (47.626,83 Euro) olduğu belirtilerek taleple bağlı kalınarak 7.500,00 TL’nin yasal faiziyle tahsiline karar verildiği, kararın davacı tarafça temyiz edilmediği, bozma sonrası yapılan yargılama sonucunda ise, davacının alacağının 53.511 Euro karşılığı 119.404,44 TL olduğu ancak davacı tarafça talebin 112.350,00 TL olarak ıslah edilmesi nedeniyle işbu bedele hükmedildiği gerekçesiyle, anılan bedelin avans faiziyle tahsiline karar verildiğinin anlaşılması karşısında, bozma öncesi verilen kararın davacı tarafından temyiz edilmemesi nedeniyle hükmedilecek alacak miktarı ve alacağın tahsil edileceği faiz türü yönünden davalı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu nazara alınmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi de doğru olmamış, kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir.
5- Yukarıda (2) numaralı bentte belirtilen bozma sebep ve şekline göre, mümeyyiz davalılar vekilinin ıslahla arttırılan kısma yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, mümeyyiz davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2), (3) ve (4) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle, kararın mümeyyiz davalılar yararına BOZULMASINA, (5) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, mümeyyiz davalılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, takdir olunan 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılar K. Holding A.Ş. ile ...'e verilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz eden davalılar .... ile ...'e iadesine, 14/05/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
KARARI YAZDIR