ArabicAzerbaijaniEnglishFrenchGermanRussianSpanishTurkish

İşten Çıkarma Cezası - Sözleşmenin Feshedilmesine İlişkin İşlemin İptali - Zamanaşımı

23-07-2021 - 435

İşten Çıkarma Cezası - Sözleşmenin Feshedilmesine İlişkin İşlemin İptali - Zamanaşımı


Bu kararı Favorilerinize Eklemek veya Kopyalayabilmek için giriş yapın veya üye olun
Danıştay 5. Daire
2016/17753
2020/5475
2020-11-30





Dava konusu istem: Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Genel Müdürlüğü emrinde prodüktör olarak görev yapan davacının, zimmet ve özel belgede sahtecilik suçlarını işlediğinden bahisle TRT Personel Yönetmeliği'nin 100. maddesinin (g) bendi uyarınca işten çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin TRT Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulu'nun 03/05/2013 tarih ve 2013/2 sayılı kararının ve bu karara istinaden 14/05/2013 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere sözleşmesinin feshedilmesine ilişkin işlemin iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Ankara 10. İdare Mahkemesinin 06/12/2013 tarih ve E:2013/1060, K:2013/1769 sayılı kararında; davacının ilk defa işten çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 26/10/2011 tarih ve 131 sayılı işlemin, 15/09/2011 tarih ve 2 sayılı soruşturma raporuna dayandığı, söz konusu soruşturma raporunun ise 26/11/2009 tarih ve 13181 sayılı makam oluruna dayanarak hazırlandığı, davacıya isnat edilen eylemlerin en geç 26/11/2009 tarihinde davalı idarenin bilgisi dahiline girdiğinden davalı idarece en geç bu tarihte öğrenildiğinin kabulü gerektiği, diğer taraftan, davacının ilk defa işten çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 26/10/2011 tarih ve 131 sayılı işleminin iptali istemiyle açılan davada, yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararın 18/04/2012 tarihinde davalı idareye tebliğ edildiği, davalı idarenin dava konusu işleme konu fiilleri 26/11/2009 tarihinde öğrendiği, bunun üzerine yapılan soruşturma sonucunda verilen cezanın 26/10/2011 tarihinde kesinleştiği, bu tarihe kadar 1 yıl 11 aylık bir sürenin geçmiş olduğu, ilk defa işten çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işleme karşı açılan davada verilen yürütmenin durdurulması kararının ise 18/04/2012 tarihinde davalı idareye tebliğ edildiği, kararın tebliği ile birlikte zaman aşımı süresinin yeniden işlemeye başladığı, söz konusu kararın tebliğinden yaklaşık 1 yıl 26 gün sonra davalı kurum tarafından davacı hakkında yeni bir işlem tesis etme yoluna gidilerek davacının işten çıkarma cezası ile cezalandırıldığı, anılan cezanın makam onayı ile kesinleşme tarihinin ise 14/05/2013 olduğu hususları birlikte dikkate alındığında, davalı idarenin davaya konu disiplin cezasını dava konusu işleme konu fiilleri öğrenmiş olduğu tarihten itibaren (yargısal sürece ilişkin zaman haricinde) yaklaşık 2 yıl 11 ay sonra tesis ettiği, dolayısıyla disiplin cezasını gerektiren fiil ve hâllerin işlendiği tarihten itibaren en geç iki yıl içinde disiplin cezası verilmediğinden ceza verme yetkisinin zaman aşımına uğradığı anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından; dava konusu işlemin kanun, yönetmelik ve diğer mevzuat hükümlerine uygun olarak tesis edildiği, zaman aşımının söz konusu olmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ MERVE ERTÜRK KARA'NIN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :

TRT Genel Müdürlüğü'nde prodüktör olarak görev yapan davacıya 2009 yılında "Hesaplaşma" adlı dizinin prodüktörlüğünü yapma ve bu programa ilişkin yapım harcamalarının verilecek avanslar vasıtasıyla gerçekleştirilmesi konusunda yetki verilmiştir.

Bahse konu dizinin yapımı devam ederken Ankara Televizyon Müdürlüğü yetkililerine, dizinin yapımında gerçeğe aykırı oyuncu akitleri düzenlendiğine ilişkin olarak muhtelif şikayetler ulaşması üzerine başlatılan inceleme sonucunda, dizide rol almayan bazı kişiler adına sahte imzalı götürü bedel hizmet alım sözleşmeleri düzenlendiğinin veya bazı sözleşmelerde ödendiği belirtilen tutarlarla ve fiilen ödenen tutarlar arasında farklılıklar bulunduğunun tespit edildiğinden bahisle davacı ve diğer görevliler hakkında disiplin soruşturmasına başlanmıştır.

Anılan soruşturma sonucunda; davacının avans kapamalarında mahsup edilmek üzere Kuruma ibraz ettiği birçok fatura ile götürü bedel hizmet alım sözleşmesinin sahte ve/veya içeriği itibarıyla yanıltıcı belge niteliğinde olduğunun ve mahsubu yapılan söz konusu belgeler dolayısıyla Kurumun 469.841,01 TL zarara uğradığının tespit edildiğinden ve anılan fiilleri ile davacının zimmet ve özel belgede sahtecilik suçlarını işlediğinden bahisle TRT Personel Yönetmeliği'nin 100. maddesinin (g) bendi uyarınca işten çıkarma cezası ile cezalandırılması teklif edilmiştir.

Söz konusu raporu değerlendiren, TRT Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulu'nun 21/10/2011 tarihli toplantısında alınan ve 26/10/2011 tarihli makam onayıyla kesinleşen 2011/8 sayılı kararı ile; davacının sahte ve/veya içeriği itibarıyla yanıltıcı belgeleri, anılan niteliklerini bilerek ve kendi hesabına para sağlamak amacıyla avans kapamalarında kullanmasının "zimmet" ve "özel belgede sahtecilik" mahiyetinde olduğundan bahisle, Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Personel Yönetmeliği'nin 100. maddesinin (g) bendi uyarınca işten çıkarma cezasıyla cezalandırılmasına ve sözleşmesinin feshedilmesine karar verilmiştir.

Davacı tarafından, anılan Yüksek Disiplin Kurulu kararının ve sözleşmesinin feshine ilişkin işlemin iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle açılan davada, Ankara 12. İdare Mahkemesi'nin 02/03/2012 tarih ve E:2011/2617 sayılı kararı ile, "... Davacı hakkında TRT Yüksek Disiplin Kurulu tarafından oyçokluğuyla alınan kararın muhalefet şerhi gerekçesi de yazılarak kesinleşmesi için Genel Müdür onayına sunulması gerekirken, muhalefet şerhinin gerekçesi yazılmadan ve karar yazılması için öngörülen süre de dolmadan, yazılmamış olan karşı oy gerekçesinin ekte olduğu belirtilmek suretiyle, kararın Genel Müdür onayına sunularak onaylanmasına ve buna bağlı olarak da Genel Müdür onayıyla, davacının 26/10/2011 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere sözleşmesinin feshedilmesine ilişkin dava konusu işlemlerde hukuka uyarlık bulunmadığı" gerekçelerine yer verilerek yürütmenin durdurulmasına karar verilmiştir.

Uyuşmazlığın esasında da Ankara 12. İdare Mahkemesi'nin 14/09/2012 tarih ve E:2011/2617, K:2012/1194 sayılı kararı ile, yürütmenin durdurulması kararındaki gerekçeyle iptal kararı verilmiş, bu karar Danıştay Beşinci Dairesinin 12/10/2017 tarih ve E:2016/16518, K:2017/21077 sayılı kararı ile onanmış ve tarafların karar düzeltme isteminde bulunmamaları üzerine kesinleşmiştir.

Söz konusu yargı kararı nedeniyle Yüksek Disiplin Kurulunca 14/06/2012 tarihinde yeniden toplanılarak zimmet tutarının ve davacının savunma dilekçesinde belirttiği yönetmen hakkındaki iddiaların yeniden değerlendirilmesi gerektiği yönünde karar verilerek ve bu hususların araştırılması için 01/11/2012 tarihinde yeniden müfettiş görevlendirmesi yapılmış ve hazırlanan 13/02/2013 tarihli müfettiş raporunda zimmet tutarının değiştirilmesini gerektirir bir hususun bulunmadığı belirtilerek dosya yeniden Yüksek Disiplin Kuruluna sevk edilmiştir.

TRT Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulunun 03/05/2013 tarihli toplantısında alınan ve 14/05/2013 tarihli makam onayı ile kesinleşen 2013/2 sayılı kararı ile; Ankara 12. İdare Mahkemesi'nin 14/09/2012 tarih ve E:2011/2617, K:2012/1194 sayılı kararında belirtilen eksiklikler tamamlanarak davacının zimmet ve özel belgede sahtecilik suçlarını işlediğinden bahisle Personel Yönetmeliği'nin 100. maddesinin (g) bendi uyarınca işten çıkarma cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş ve davacının sözleşmesi feshedilmiştir.

Bunun üzerine, anılan karar ile sözleşme feshi işleminin iptali istemiyle temyizen incelenen dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun "Zamanaşımı" başlıklı 127. maddesinde,

"Bu Kanunun 125 inci maddesinde sayılan fiil ve halleri işleyenler hakkında, bu fiil ve hallerin işlendiğinin öğrenildiği tarihten itibaren;

a) Uyarma, kınama, aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezalarında bir ay içinde disiplin soruşturmasına,

b) Memurluktan çıkarma cezasında altı ay içinde disiplin kovuşturmasına,

başlanmadığı takdirde disiplin cezası verme yetkisi zamanaşımına uğrar.

Disiplin cezasını gerektiren fiil ve hallerin işlendiği tarihten itibaren nihayet iki yıl içinde disiplin cezası verilmediği takdirde ceza verme yetkisi zamanaşımına uğrar." hükmü yer almıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

657 sayılı Kanun'un 127. maddesindeki zamanaşımı süreleri, idarenin disiplin suçundan haberdar olmasından ilk defa disiplin cezası verilmesine kadarki süreçte dikkate alınacak süreler olup, idare tarafından söz konusu sürelere riayet edilerek disiplin cezası verilmesi halinde, idarenin zaman aşımı sürelerine uyma yükümlülüğünü yerine getirdiğinin kabulü gerekmektedir.

Buna göre; zaman aşımı sürelerinin hesabında disiplin cezası verildikten sonraki itiraz süreci veya onay süreci (disiplin cezasının idari anlamda kesinleşme süreci) dikkate alınmayacağı gibi, idari yargıda dava açılması halinde, yargılama sürecinde geçen süreler ile bozma kararı verilmesi halinde kararın gerekçesi idareye yeni bir disiplin işlemi yapma yetkisi tanıyor ise idarenin yeni bir disiplin işlemi tesis etmesi aşamasında söz konusu zaman aşımı süreleri de artık öne sürülemeyecektir.

Diğer bir deyişle 657 sayılı Kanun'un 127. maddesindeki zaman aşımı düzenlemesinin, idare tarafından ilk defa disiplin işlemi tesis edilmesi aşamasında göz önüne alınacak bir müessese olduğu ve ilgili hakkında bu süreler içinde bir disiplin cezası verilmesi suretiyle uygulanacağı anlaşılmaktadır.

Bununla birlikte, disiplin cezalarına karşı idari yargıda açılan davalarda verilen iptal kararlarının gerekçesinin, idareye ilgili hakkında başka bir disiplin işlemi tesis etme olanağı tanıması halinde, 2577 sayılı Kanun'un 28/1. maddesi uyarınca yargı kararının gereğini yerine getirmekle yükümlü olan idarenin, zaman geçirmeksizin harekete geçerek makul süre içinde işlem tesis etmesi gerektiği de açıktır.

İdare Mahkemesince; davacı hakkında tesis edilen ilk işten çıkarma cezası olan 26/10/2011 tarihli işlemle disiplin cezasına ilişkin 2 yıllık ceza zaman aşımı süresinin 1 yıl 11 ay sonra kesildiği, ancak bu disiplin cezasının iptali istemiyle açılan davada, idareye aynı konuda yeniden işlem tesisini gerektirecek şekilde verilen yürütmenin durdurulması kararının 18/04/2012 tarihinde davalı idareye tebliğiyle zaman aşımı süresinin yeniden işlemeye başladığı, anılan yargı kararı gereği yerine getirilerek davacının yeniden işten çıkarma cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesine ilişkin süreçte fiillerin öğrenilmesinden cezanın tesis edildiği ana kadar yaklaşık 2 yıl 11 aylık bir sürenin geçmesi nedeniyle ceza verme yetkisinin zaman aşımına uğradığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmişse de, 657 sayılı DMK'nın 127. maddesinde yer alan zaman aşımına ilişkin düzenlemenin idare tarafından ilk defa disiplin işlemi tesis edilmesi aşamasında göz önüne alınması gereken bir müessese olduğu, bu düzenlemeye göre ilgili hakkında bu süreler içinde bir disiplin cezası verilmesiyle zaman aşımı süresinin kesileceği anlaşılmaktadır.

Bu itibarla; idarece disiplin cezasının verildiği 26/10/2011 tarihi itibarıyla zaman aşımı süresinin kesildiği, yalnızca davanın açıldığı tarihten yürütmenin durdurulması kararının idareye tebliğ edildiği 18/04/2012 tarihine kadar olan süreler değil bu süreçten sonra anılan karar kesinleşene kadar yargılama devam ettiğinden zaman aşımı süresinin işlemeyeceği ve yargı kararı üzerine tesis edilen dava konusu 03/05/2013 tarih ve 2013/2 sayılı işleme yönelik 657 sayılı Kanun'un 127. maddesinde düzenlenen zaman aşımına ilişkin sürelerin dikkate alınamayacağı sonucuna ulaşılmaktadır.

Bu durumda, uyuşmazlığın usul ve esasa ilişkin diğer yönlerden incelenerek karara bağlanması gerektiği sonucuna ulaşıldığından, zamanaşımı süresinin geçirildiği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptali yönündeki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :

Açıklanan nedenlerle;

1.Davalının temyiz isteminin kabulüne;

2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin temyize konu Ankara 10. İdare Mahkemesinin 06/12/2013 tarih ve E:2013/1060, K:2013/1769 sayılı kararının BOZULMASINA,

3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,

4. 2577 sayılı Kanun'un (geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 30.11.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

KARARI YAZDIR


Bu kararı Favorilerinize Eklemek için giriş yapın veya üye olun

Bu kategorideki diğer İçtihatlardan bazıları