ArabicAzerbaijaniEnglishFrenchGermanRussianSpanishTurkish

İşçinin İstifa Dilekçesinde İrade Fesadına Uğradığını İspatı Sorunu

15-11-2020 - 833

İşçinin İstifa Dilekçesinde İrade Fesadına Uğradığını İspatı Sorunu


Bu kararı Favorilerinize Eklemek veya Kopyalayabilmek için giriş yapın veya üye olun
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi
2016/17092
2020/5958
2020-06-18





A) Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin ... AVM içerisinde bulunan şubesinde 11.11.2007 tarihinden 17.02.2014 tarihine kadar mağaza yöneticisi olarak çalıştığını, 17.02.2014 tarihinde haksız bir şekilde ve asılsız iddialarla işten çıkarıldığını, davalı şirketin işi bırakması için uzun süreden beri psikolojik baskı uyguladığını, şirket temsilcilerinin müvekkilini şirketin merkez adresine çağırdıklarını ve bir takım suçlar isnat ettiklerini, bu suçlamaların hiçbirini kabul etmeyen müvekkiline bu defa tehdit içerikli konuşmalar yaptıklarını ve manevi baskı uyguladıklarını “senin ismini yayarız, hiçbir yere hakkında olumlu referans vermeyiz, seni bu sektörden sileriz, eğer böyle olursa bir daha asla iş bulamazsın” gibi ifadeler kullanarak bir takım içeriği bilinmeyen belgelere müvekkilinin imzasını aldıklarını, fazla çalışma, hafta tatili ücreti ve ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık ücretli izin, hafta tatili ücreti, fazla çalışma ücreti, çocuk parası, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

B) Davalı İsteminin Özeti:

Davalı vekili, davacının işten çıkartılmadığını, kendisinin işten ayrıldığını, davacının istifa dilekçesinin 17.02.2014 tarihinde 26.01.2014 tarihli bir olaya ilişkin savunması alındıktan sonra davacı tarafından sunulduğunu, davacının mağaza sorumlusu olarak sabah mağazayı açmakla görevli olduğu, 26.01.2014 tarihinde mağazada çalışan ... ve ... ’ın mağaza açılış saatinde işyerinde olmalarına rağmen mağaza anahtarı kendisinde olan mağaza sorumlusu davacıyı beklediklerini, ancak davacının zamanında işyerine gelmediğini, davacıyı aradıklarını ve davacının da anahtarı özel bir taksi ile kendilerine ilettiğini, bu nedenle normalde saat 09.30'da açılmış olması gereken mağazanın saat 10.00’da açılabildiğini, bu hususun ...'ın savunması ile de sabit olduğunu, davacının bu görüşmeden sonra mağaza operasyon yöneticisi ...'i arayarak mağazaya gitmesini istediğini ve daha sonra mağazanın anahtarını özel bir taksiye emanet ederek mağaza çalışanlarından birisine ileteceğini belirttiğini, davacının bütün gün işe gelmediğini ama sistemde sabah normal saatinde işbaşı yapmış gibi gösterildiğini, akabinde de o günün çıkış saati olarak 17.00 gösterildiğini, davacının bu durumdan haberdar olduğunu ve müdahalede bulunmadığını, 17.02.2014 tarihinde açık bir şekilde ikrar ettiğini, aynı gün içerisinde hazırlanması gereken raporların da mağaza operasyon yöneticisi ... tarafından tanzim edildiğini ve davacının talebi ile de yetkililere davacının elektronik posta adresinden iletildiğini, bu hususun savunmasında davacı tarafından inkar edilmediğini, çalışma saatlerinin farklı gösterilmesini alışkanlık haline getirdiğini, 17.02.2014 tarihinde tutulan tutanakla izlenen mağaza kayıtlarında davacının 25 Ocak'ta erkek deposundan aldığı bir çift ayakkabıyı elektrik odasına koyduğu ve 27 Ocak'ta elektrik odasından bir çift ayakkabıyı bir poşete koyarak iki poşetle çıktığı ve çıkışta arama yaptırmadığının tespit edildiğini, bu hususta alınan savunmasında söz konusu eşyaların kendisine ait ve başka firmanın ürünü eşyalar olduğunu belirttiğini, şirket nezdinde haftada 45 saati aşan çalışmalar gerçekleştirilmediğini, fazla çalışmaların karşılığı olarak izin günleri verildiğini, izin verilmediği durumlarda emeklerinin karşılığının ücret bordrolarında da görüldüğü şekilde ödendiğini, hiç bir alacağının bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C) Mahkeme Kararının Özeti:

Mahkemece, davalı tarafından istifa dilekçesi ibraz edildiği, irade fesadına dayanılması halinde, irade fesadını ortaya koyacak aynı nitelikte kesin delil bulunması gerektiği, davacının iş akdinin kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanamayacak şekilde feshedildiğinin ispat yükünün işverene ait olduğu, ispat yükümlülüğünün yerine getirilemediği ancak dosyada istifa dilekçesinin bulunduğu, irade fessadına uğradığına ilişkin yeterli delil bulunmadığı, davacının kıdem tazminatına hak kazandığı, ihbar tazminatı talep edemeyeceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

D) Temyiz:

Kararı, davacı ve davalı vekili temyiz etmiştir.

E) Gerekçe:

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2-Taraflar arasında davacının kıdem tazminatını hak etmediği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Dosya içeriğinden davalının 17.02.2014 tarihli yazı ile davacının 26.01.2014 tarihinde mağazaya gelmemesine rağmen gelmiş gibi gösterildiği, mağaza anahtarını taksi ile kat operasyon yöneticisi ...’e gönderdiği, magazaya gelmemesine rağmen kullanıcı şifresi ile mağazadaymış gibi 6 adet elektronik posta gönderildiği, bunu yapan ...’e uyarıda bulunmadığı, 25.01.2014 tarihinde 1 adet erkek ayakkabısını elektrik odasına koyduğu, 27.01.2014 tarihinde kasadan 3 torba alarak 1 adet pantolon ve elektrik odasına koyduğu ayakkabıyı alarak çanta araması yaptırmadan mağazadan ayrıldığı belirtilerek, davacının savunması istenilmiş, davacı aynı tarihli savunmasında, anahtarı taksi ile göndermesinin hata olduğunu, ürünlerin kendisine ait başka markaya ait ürünler olduğunu, çanta araması yapılmamasının ise kasıtlı bir davranış olmadığını belirttiği anlaşılmıştır.

Davacı 17.02.2014 tarihli istifa dilekçesinde, “11.11.2007 tarihinde başlamış olduğum görevimden 17.02.2014 tarihinde istifamın kabulünü arz/rica ederim” belirtmiştir.

Davalı tanığı ... duruşmada, “Ben bölge müdürüyüm. Davacı yıllık izindeydi, telefon açtım, aynı şirketin başka mağazada görevlendireleceğini söyledim mutlu oldu, başka bir mağaza müdürü davacının çalışmadığı halde kendini çalışır gösterdiği şeklinde duyum aldım ben de kamera giriş çıkış kayıtlarına baktım, kontrol amaçlı gittim, doğruluğunu tespit ettim, ertesi gün ben kimseyle konuşmadan davacı bana mesaj attı, ben istifa etmek istiyorum, benim hatamdır, başka mağazaya geçmem uygun değildir dedi, o istifa etmek isteyince ben yıllık iznini uzattım, araştırma devam etti, başka şeylerde tespit ettim, başka mağaza ürünleri nakit karşılığı, yarı fiyatına faturasız sattığını öğrendik, kendisi merkez ofise çağırıldı, konu kendisine sorulduğunda hatası olduğunu kabul etti, görüşmenin sonunda istifa etmek istediğini söyleyerek istifa etti.” şeklinde, davalı tanığı İnsan Kaynakları Yöneticisi ..., “Bölge müdürümüzden gelen bilgi üzerine kendisini merkez ofise çağırdık, birebir görüştüm, ... Hanımda vardı, kendisine sorular sorduk, ayrıca ... hanıma attığı mesajda da istifa etmek istediğini pişman olduğunu belirtmişti, biz kendisinden konularla ilgili savunma istedik, mağaza müdürü mağazayı açmamış, anahtarı taksiyle göndermiş, o gelmediği gün kendisini çalışır gösterdiğini, kendisi pişman olduğunu üzüldüğünü söyledi, ben zaten mesaj atmıştım, istifa ediyorum, en iyi sonuç budur.” şeklinde beyanda bulunmuştur.

Davacının, bölge müdürü olan davalı tanığı ...’e gönderdiği 16.02.2014 tarihli mesajda, hasta olduğu için mağazayı açamadığını ve yıllık izininin devam ettirilmesini bu durumda yeni mağazada işe başlamasının doğru olmadığını, sonuca göre muhtemelen gelip istifa etmesinin en doğrusu olacağını belirttiği görülmüştür.

Davacı dava dilekçesinde her ne kadar davalı tarafından haksız bir şekilde ve asılsız iddialarla işten çıkarıldığını, işi bırakması için uzun süreden beri psikolojik baskı uyguladığını, şirket temsilcilerinin müvekkilini şirketin merkez adresine çağırdıklarını ve bir takım suçlar isnat ettiklerini, bu suçlamaların hiçbirini kabul etmeyen müvekkiline bu defa tehdit içerikli konuşmalar yaptıklarını ve manevi baskı uyguladıklarını, bir takım içeriği bilinmeyen belgelere müvekkilinin imzasını aldıklarını iddia etmiş ise de davalı tanığı ...’in beyanından davacının davalıya ait başka bir mağazada görevlendirildiği, ayrıca ...’e gönderdiği mesajda yeni mağazada işe başlamasının doğru olmadığını, sonuca göre muhtemelen gelip istifa etmesinin en doğrusu olacağını belirttiği, ayrıca davalı tanığı ...’ın beyanları karşısında, irade fesadı açısından ispat külfeti iddiayı dile getiren davacı işçide olup istifa dilekçesinin irade fesadı ile verildiğinin ya da davacının haklı fesihte bulunduğunun ispatlanamadığı, davacının iddialarının soyut olduğu anlaşılmaktadır.

Mahkemece karar gerekçesinde çelişkili bir biçimde, davacının iş akdinin kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanamayacak şekilde feshedildiğinin davalı işverenlikçe ispat yükünün işverene ait olduğu, ispat yükümlülüğü yerine getirilemediği belirtilmiş ancak dosyada istifa dilekçesinin bulunduğu, irade fessadına uğradığına ilişkin yeterli delil bulunmadığı açıklanmıştır. Dosyadaki delil durumuna göre davacının istifasının irade fesadına dayandığı davacı tarafından ispatlanamadığından, davacının kıdem tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken çelişkili gerekçe ile kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

F) Sonuç:

Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 18/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.

KARARI YAZDIR


Aşağıdaki arama terimleri ile ilgili kararlara etiketlere tıklayarak ulaşabilirsiniz :
işçi irade fesadı ispat istifa dilekçe
Bu kararı Favorilerinize Eklemek için giriş yapın veya üye olun

Bu kategorideki diğer İçtihatlardan bazıları