ArabicAzerbaijaniEnglishFrenchGermanRussianSpanishTurkish

Görevi Yaptırmamak İçin Direnme Suçu

18-07-2021 - 508

Görevi Yaptırmamak İçin Direnme Suçu


Bu kararı Favorilerinize Eklemek veya Kopyalayabilmek için giriş yapın veya üye olun
Yargıtay Ceza Genel Kurulu
2014/627
2017/502
2017-11-28





Görevi yaptırmamak için direnme suçundan sanık ...'nın TCK'nun 265/1, 62, 50/1-a, 52/2-4 ve 63. maddeleri uyarınca 3.000 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına, taksitlendirmeye ve mahsuba ilişkin İmamoğlu Asliye Ceza Mahkemesince verilen 07.04.2011 gün ve 3-91 sayılı hükmün, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 15. Ceza Dairesince 26.05.2014 gün ve 21115-10302 sayı ile;

"1- TCK'nun 265. maddesinde, kamu görevlisine karşı görevini yapmasını engellemek amacıyla cebir veya tehdit kullanan kişinin cezalandırılacağının hüküm altına alındığı, somut olayda, sanığın önüne çıkan polis memurunun üzerine doğru aracını sürmesi şeklindeki eyleminin, TCK'nun 86/2 ve 35. maddeleri uyarınca kasten yaralamaya teşebbüs suçu kapsamında kaldığı gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek görevi yaptırmamak için direnme suçundan hüküm kurulmak suretiyle fazla ceza tayini,

Kabule göre de;

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 02.03.2010 tarih 2009/9-259 Esas 2010/47 Karar sayılı kararına göre görevi yaptırmamak için direnme suçunun sanık tarafından birden fazla polis memuruna karşı cebir ve şiddet göstererek hukuksal anlamda tek bir fiil ile gerçekleştirilmesi nedeniyle aynı nev'iden fikri içtima koşulları gerçekleşmiş bulunduğundan sanık hakkında anılan suçtan tayin olunan cezanın TCK'nun 43/2. maddesi ile arttırılması gerektiği gözetilmeden eksik ceza tayini,

Sanığın adli sicil kaydındaki Kozan Sulh Ceza Mahkemesine ait 08.08.2006 kesinleşme tarihli 2006/260 Esas 2006/326 Karar sayılı ilamda yer alan hükmün miktar itibarıyla kesin nitelikte olduğu ve CMUK'nun 305/2. maddesi gereğince tekerrüre esas alınamayacağı gözetilmeden, sanığın mükerrir sayılarak cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmesi" isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 03.07.2014 gün ve 288819 sayı ile;

"..Sanık ...'nın kendisini yakalamaya çalışan görevli polis memurlarının dur ihtarına uymayarak aracını polis memurlarının üzerine sürmesi şeklindeki eyleminin TCK'nun 265/1. maddesinde yazılı bulunan görevi yaptırmamak için direnme suçunu oluşturduğu, sanığın atılı suçu birden fazla polis memuruna karşı işlemesi nedeniyle 'sanık hakkında TCK'nun 43/2. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümlerinin uygulanmaması karşı temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır' eleştirisi ile tekerrür uygulamasına ilişkin bölümün hüküm fıkrasından çıkartılması suretiyle hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.

CMK'nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Özel Dairece, 22.09.2014 gün ve 15387-15131 sayı ile itirazın yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

CEZA GENEL KURULU KARARI

İnceleme dışı sanıklar ..., ... ve sanık ... hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu ile inceleme dışı sanık ... hakkında görevi yaptırmamak için direnme ve kamu malına zarar verme suçlarından kurulan beraat hükümleri temyiz edilmeksizin; sanık ... hakkında kamu malına zarar verme suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü ise Özel Dairece düzeltilerek onanmak suretiyle kesinleşmiş olup, itirazın kapsamına göre inceleme sanık ... hakkında görevi yaptırmamak için direnme suçundan kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.

Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eyleminin nitelendirilmesine ilişkindir.

İncelenen dosya kapsamından;

Sanığın inceleme dışı sanık ...'in arkadaşı, mağdure.....'ın ise......'in kardeşinin kız arkadaşı olduğu,......'in mağdureyi ikâmet ettiği yerden alarak birlikte Adana iline götürmeyi teklif etmesi üzerine sanığın araç kiraladığı, .....ve...... ile birlikte kullandığı araçla Adana istikametine doğru yola çıktığı, güzergâh üzerinde, İmamoğlu ilçesi girişinde yol kontrolü yapan polis ekibinin dur ihtarına şikâyet edildiği düşüncesiyle uymayıp, polis uygulama noktasından hızla kaçarak yola devam ettiği, ihtara uymayan aracın yakalanması amacıyla durumun ilçe çıkışına yakın olan polis ekibine bildirildiği ve bu ekibin sanığın kullandığı aracı beklemeye başladığı, aracın geldiğini gören polis memuru şikâyetçi ...'ın sanığa dur ihtarında bulunmasına rağmen sanığın buna uymayıp aracı şikâyetçinin üzerine doğru sürdüğü, ancak şikâyetçinin yolun diğer tarafına atlayarak aracın kendisine çarpmasını önlediği, bundan faydalanarak yola devam eden sanığın yakalanması amacıyla başka bir ekip aracının yol kenarında tedbir aldığı, sanığın bu polis ekibinin de dur ihtarına uymayıp aracını bu kez şikâyetçi polis memuru ...'in üzerine doğru sürdüğü, ancak önce orta refüje sonra da ekip aracının sol ön kapısına çarparak durduğu,

01.2009 tarihli görgü ve tespit tutanakları içeriğinde; trafik uygulaması sırasında Kozan ilçesi istikametinden Adana iline doğru seyir halinde olan ve uygulama noktasına süratle yaklaşan...... plakalı araca dur ihtarında bulunulmasına rağmen araç sürücüsünün hızını artırarak uygulama noktasından trafiği tehlikeye düşürecek şekilde hızla Adana istikametine doğru yoluna devam ettiği, durumun bildirilmesi üzerine başka bir polis ekibinin yol üzerine trafik ikaz işaretleri ve dubalar koyarak gerekli güvenlik tedbirlerini aldıktan sonra aracı beklemeye başladığı, aracın geldiği sırada görevli polis memuru ...'in dur ihtarında bulunduğu ancak aracın durmadığı ve görevli polis memuru ...'in kendisini korumak maksadıyla yolun karşı tarafına atladığı, aracı bir diğer polis ekibinin beklemeye başladığı ve sanığın bu ekibin de dur ihtarına uymayarak yol kenarında park hâlinde bulunan ekip aracına çarptığı bilgilerine yer verildiği,

Anlaşılmaktadır.

Şikâyetçi ...; İmamoğlu İlçe Emniyet Müdürlüğü Trafik Büro Amirliğinde polis memuru olarak görev yaptığını, olay tarihinde trafik akışını sağlamak üzere görevli olduğunu, trafik uygulaması yapan ekibin,...... plakalı araç sürücüsünün dur ihtarına uymayarak ilçe merkezine doğru hızlı bir şekilde aracıyla kaçtığını bildirmesi üzerine belirtilen aracı yolda beklemeye başladığını, aracın geldiğini görünce dur ihtarında bulunduğunu, fakat sanığın dur ihtarına uymayıp aracı üzerine doğru sürdüğünü, yolun sağ tarafına atlayarak kendisini koruduğunu, sanığın da aracı ile Adana istikametine doğru kaçtığını,

Şikâyetçi ... kollukta; İmamoğlu İlçe Emniyet Müdürlüğü Cumhuriyet Polis Merkezi Amirliğinde polis memuru olarak görev yaptığını, olay günü görevli olduğunu, ...... plakalı araç sürücüsünün dur ihtarına uymadığının bildirilmesi üzerine ekip olarak yol güvenliğini sağlayıp, aracı beklemeye başladıklarını, bulundukları yere yaklaşan araca dur ihtarında bulunduğunu, ancak aracı kullanan sanığın ihtara uymayıp hızlı bir şekilde aracıyla üzerine doğru geldiğini, kendisinin yolun kenarına kaçtığını, aracın ise yolun sağında bulunan ekip aracına çarptıktan sonra yola devam ettiğini,

Mahkemede ise; sanığın dur ihtarına uymaması üzerine ilçe çıkışında araç sürücüsü sanığa tekrar dur ihtarında bulunduklarını, sanığın hızını azaltmaksızın önce aracın sol tekerini orta refüje vurduğunu, daha sonra da panikleyerek bulundukları yere doğru geldikten sonra ekip aracının sol ön kapısına çarptığını, sanığın aracı üzerine sürdüğünü düşünmediğini,

Tanıklar......, ..... ve...... benzer şekilde; İmamoğlu İlçe Emniyet Müdürlüğünde polis memuru olarak görev yaptıklarını, İmamoğlu çıkışında bulunan ekip aracının içinde olduklarını, sanığın kullandığı aracı durdurmak istedikleri sırada aracın önce orta refüje daha sonra ekip aracına çarptığını ve araç sürücüsü sanığın kaçmaya devam ettiğini,

İnceleme dışı sanık ...; kardeşi ...'ın Kozan ilçesi Hamam köyünde oturan kız arkadaşını Adana'ya götürürken İmamoğlu ilçesi, Adalet Mahallesi, M.P.Ç. Bulvarı Çukobirlik önüne geldikleri sırada polislerin kontrol yaptığını gördüklerini, sanığın korkup, panikleyerek polislerin dur ikazına uymadan yola devam ettiğini, Hürriyet Mahallesi, Fatih .....Mehmet Bulvarı tarafına geldiklerinde, dubalarla daraltılıp ekip otosu ile de kısmen trafiğe kapatılmış yolda polislerin dur işareti yaptıklarını, ancak sanığın yine panikleyerek polis otosuna soldan çarptığını, 100-150 metre sonra da aracın lastiğinin patlaması üzerine durduklarını,

Beyan etmişlerdir.

Sanık ...; arkadaşı olan inceleme dışı sanık ...'in kardeşinin kız arkadaşı olan mağdure.....'ı, Kozan ilçesi Hamam köyünden Adana iline götürmek için kiraladığı araçla...... ile birlikte yola çıktıklarını, mağdure.....'ı aldıktan sonra Adana'ya doğru yola devam ettikleri sırada İmamoğlu ilçe girişinde polislerin yol uygulaması yaptıklarını gördüğünü, şikâyet edildiğini düşünerek korktuğunu ve panikleyerek polislerin dur ikazına uymadan yola devam ettiğini, ilçe çıkışında polislerin yolu kısmen trafiğe kapatıp tekrar dur ikazında bulunduklarını, durmak istemesine rağmen aracı kontrol edemediğini ve ekip otosunun ön tarafına çarptığını savunmuştur.

5237 sayılı TCK’nun “Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler” başlıklı dördüncü kısmının, “Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar” başlıklı birinci bölümünde, “Görevi Yaptırmamak İçin Direnme” başlığı ile düzenlenen 265. maddesi;

“(1) Kamu görevlisine karşı görevini yapmasını engellemek amacıyla, cebir veya tehdit kullanan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Suçun yargı görevi yapan kişilere karşı işlenmesi hâlinde, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

(3) Suçun, kişinin kendisini tanınmayacak bir hâle koyması suretiyle veya birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi hâlinde, verilecek ceza üçte biri oranında artırılır.

(4) Suçun, silâhla ya da var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.

(5) Bu suçun işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hâllerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır” şeklindedir. Seçimlik hareketli bir suç olarak düzenlenen bu suçun oluşabilmesi için; kamu görevlisine, yerine getirdiği görevini yaptırmamak amacıyla cebir veya tehdit veyahut her ikisinin birden kullanılması gerekir.

Bu suçla korunan hukuki yarar, kamu idaresinin güvenilirliği ve işleyişi olup, bu suçta, kamu faaliyetlerine kişilerin saygı göstermelerinin sağlanması ve kamu görevlerinin yerine getirilmesi dolayısıyla da kamu görevini yerine getirenleri engellemeye yönelik fiillerin önüne geçilmesi amaçlanmıştır. 765 sayılı TCK’nun yürürlükte bulunduğu dönemde Ceza Genel Kurulunun 26.11.2002 gün ve 279-406 sayılı kararında; “Bu suç ile korunan hukuki yarar, kamu idaresi organlarının görevlerini herhangi bir engelleme ile karşılaşmadan yapmasını sağlamak suretiyle kamu idaresinde sürekliliği güvence altına almaktır” denilmek suretiyle bu husus vurgulanmıştır. Öte yandan, kendisine verilen görevi yerine getirmekte olan kamu görevlisine karşı cebir ve/veya tehdit fiili gerçekleştirilmiş bulunduğundan bu suçla aynı zamanda kişi özgürlüğü ve beden bütünlüğü de korunmaktadır. (Mehmet Emin Artuk-Ahmet Gökcen- A.Caner Yenidünya, TCK Şerhi, 2. bası, 5. cilt, Ankara, 2014, s.7645; Osman Yaşar - Hasan Tahsin Gökcan –Mustafa Artuç, Türk Ceza Kanunu, 2. bası, 6. cilt, Ankara, 2014, s.7956-7957)

Uyuşmazlık konusuyla ilgili diğer suç olan kasten yaralama suçu TCK’nun 86. maddesinde;

“(1) Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.

(3 Kasten yaralama suçunun;

a) Üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı,

b) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,

c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,

d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,

e) Silâhla,

İşlenmesi hâlinde, şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında artırılır” şeklinde düzenlenmiştir.

Maddenin birinci fıkrasında kasten yaralama suçunun tanımı yapılmış, kişinin vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan her davranış, yaralama olarak kabul edilmiş, madde gerekçesinde bu husus açıkça vurgulanmıştır.

Kasten yaralama suçunda korunan hukuki yarar, kişinin vücut dokunulmazlığı ve beden bütünlüğüdür. Suçun konusu, mağdurun acı verilen veya bozulan bedeni veya ruhsal varlığıdır. Failin yaptığı hareket sonucu, maddede belirtilen sonuçlardan biri meydana gelirse, kasten yaralama suçunun oluşacağında tereddüt bulunmayıp, bu sonucu doğurmaya elverişli olan tüm hareketlerle, kasten yaralama suçunun işlenmesi mümkündür.

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;

Sanığın, inceleme dışı sanık ...'in arkadaşı, mağdure.....'ın ise......'in kardeşinin kız arkadaşı olduğu,......'in mağdureyi ikamet ettiği yerden alarak birlikte Adana iline götürmeyi teklif etmesi üzerine sanığın araç kiralayıp adı geçenlerle birlikte, kullandığı bu araçla Adana istikametine doğru yola çıktığı, güzergâh üzerinde, İmamoğlu ilçesi girişinde yol kontrolü yapan polis ekibinin dur ihtarına, şikâyet edildiği düşüncesiyle uymayıp, polis uygulama noktasından hızla kaçarak yola devam ettiği, ihtara uymayan araç sürücüsünün yakalanması amacıyla durumun ilçe çıkışına yakın olan polis ekibine bildirildiği ve bu ekibin sanığın kullandığı aracı beklemeye başladığı, aracın geldiğini gören polis memuru şikâyetçi ...'ın sanığa dur ihtarında bulunmasına rağmen sanığın aracı şikâyetçinin üzerine doğru sürdüğü, ancak şikâyetçinin yolun diğer tarafına atlayarak aracın kendisine çarpmasını önlediği, bundan faydalanan sanığın, yola devamla başka bir ekip aracının yol kenarında tedbir aldığını görünce bu polis ekibinin de dur ihtarına uymayıp aracını bu kez şikâyetçi polis memuru ...'in üzerine doğru sürdüğü, ancak önce orta refüje sonra da ekip aracının sol ön kapısına çarparak durduğu olayda; hakkında yasal işlem yapılacağını düşünen sanığın, yakalanmamak amacıyla, kullandığı aracı kendisini durdurmakla görevli şikâyetçilerin üzerine sürmek şeklindeki eylemlerinin TCK’nun 265. maddesinde düzenlenen cebir niteliğinde olduğu ve görevi yaptırmamak için direnme suçunun tüm unsurlarıyla oluştuğu kabul edilmelidir.

Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Dairenin bozma kararının kaldırılmasına, uygulamanın denetlenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.

SONUÇ :

Açıklanan nedenlerle,

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,

Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 26.05.2014 gün ve 21115-10302 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,

Dosyanın, uygulamanın denetlenmesi için Yargıtay 15. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 28.11.2017 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.

KARARI YAZDIR


Aşağıdaki arama terimleri ile ilgili kararlara etiketlere tıklayarak ulaşabilirsiniz :
görevi yaptırmamak için direnme cebir
Bu kararı Favorilerinize Eklemek için giriş yapın veya üye olun

Bu kategorideki diğer İçtihatlardan bazıları