Şikayet eden borçlunun, ihaleye fesat karıştırıldığını, ihaleye girmek isteyen kişilerin ihaleye girmelerinin ve teminat yatırmalarının engellendiğini, tanıklarını yargılama sırasında dinleteceğini ileri sürerek ihalenin feshine karar verilmesini talep ettiği, ilk derece mahkemesince; ihalenin feshini gerektirecek bir neden ileri sürülmediği, delil bildirmediği ve kamu düzenine ilişkin feshi nedeni de bulunmadığından bahisle ihalenin feshi isteminin reddine ve ihale bedelinin %10' u oranında para cezasına hükmedildiği; borçlu yanca ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesi’nce şikayetçi tarafından gerekçeli istinaf dilekçesi sunulmadığı, süre tutum dilekçesinde ise istinaf sebeplerine yer verilmediği, bu itibarla incelemenin kamu düzeniyle sınırlı olmak üzere yapıldığı, hükümde kamu düzenine aykırılık da tespit edilmediği gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, borçlunun bu kez; yerel mahkemenin gerekçeli kararının kendisine usulüne uygun tebliğ edilmediği belirtilerek dava dilekçesindeki ihalenin feshi sebepleriyle kararın temyiz edildiği anlaşılmıştır.
Somut olayın incelenmesinde; istemin reddine ilişkin ilk derece mahkemesi kararının davacının yüzüne karşı 29.08.2019 tarihinde verildiği, 09.09.2019 tarihinde süre tutum dilekçesinin yasal 10 günlük süre içerisinde sunulduğu, gerekçeli istinaf dilekçesinin ise verilmediği görülmekle beraber, mahkemenin gerekçeli kararının davacıya tebliğine ilişkin tebligat mazbatasının incelenmesinde; muhatabın o anda adres dışında olduğu bilgisini veren ve haber verilen komşunun adı ve soyadının tebliğ mazbatasında mevcut olmadığı anlaşıldığından 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesi gereğince tebliğ işleminin usulsüz olduğu, davacının temyiz dilekçesinde yerel mahkeme kararının usulsüz tebliğ edildiğini bu nedele karardan haberdar olmadığını ve esasa ilişkin temyiz itirazlarını ileri sürerek kararın bozulmasını talep ettiği görülmektedir.
Hal böyle olunca; istinaf talep eden borçluya gerekçeli kararın tebliğine ilişkin işleminin usulsüz olduğu, dolayısıyla gerekçeli istinaf dilekçesini sunamadığı, bölge adliye mahkemesince kamu düzeniyle sınırlı inceleme yapıldığı görülmekle, gerekçeli kararın borçluya usulüne uygun tebliğ edilerek, verilmesi halinde gerekçeli istinaf dilekçesine göre inceleme yapılması için bölge adliye mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir
SONUÇ :
... Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi'nin 25.11.2019 tarih ve 2019/2474 E.- 2441 K. sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle, 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/2. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre borçlunun sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 17/02/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.
KARARI YAZDIR