Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen evlatlık ilişkisinin kaldırılması davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece, Bölge Adliye Mahkemesinin esastan ret kararının ortadan kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde, davalının, müvekkilinin kardeşi Belgin Naklak tarafından Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 13.03.2013 Tarihli, 2012/340 Esas ve 2013/141 Karar sayılı kararı ile evlat edinildiğini, evlat edinen Belgin Naklak’in 06.07.2016 tarihinde vefat ettiği, vefatıyla geriye mirasçı olarak evlat edindiği davalının kaldığını, müvekkilinin kardeşi Belgin’nin vefatından yaklaşı bir hafta on gün sonra kardeşinin davalıyı evlat edindiğini öğrendiğini, kurulan evlatlık ilişkisinin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 318 inci maddesinde düzenlenen usule ve esasa ilişkin noksanlıklar nedeniyle sakat olduğunu, müvekkilinin menfaatlerinin ağır şekilde zedelendiğini, evlat edinmek isteyenin ehliyetli olması gerektiğini, evlatlık ilişkisi tesis edilirken mahkemenin re’sen kapsamlı bir araştırma yapması gerektiğini, gerek aile hukukunun kamu düzenine ilişkin özelliği gerekse de kanunun evlatlık ilişkisinin kurulmasında aranan şartları düzenleyen madde metinlerinin kesin ifadelerinin bu maddelerin her birinin kural olarak emredici ve sınırlayıcı olduğunu, aksinin kararlaştırılamayacağını ortaya koyduğunu, dolayısıyla Kanun’da düzenlenmiş bu şartların her birisinin evlatlık ilişkisinin sağlıklı bir şekilde kurabilmesi için olmazsa olmaz nitelikte olup söz konusu şartların varlığının zorunlu olduğunu, davalının evlat edinilenin evlat edinen tarafından küçükken en az 5 yıl süreyle bakılıp gözetilip eğitilmediği, davalı evlat edinilenin en az 5 yıldan beri evlat edinen ile aile halinde birlikte yaşamadığı gibi esasen hiçbir zaman birlikte yaşamadıklarını, evlat edinilenin eşinin rızası alınmadığını, evlat edinenin sağlık durumunun ve ayırt etme gücüne sahip olup olmadığının araştırılması gerektiğini, dava konusu olayda 64 yaşında ve altsoyu bulunmayan evlat edinenin, kız kardeşinin 35 yaşında, evli, çocuklu ve başka bir yerde ikamet eden kızını evlat edinmesinin evlat özlemini gidermek gibi amaçları olamayacağını, evlatlık ilişkisi kurulduğunun sır gibi saklanmasının da asıl niyetin mirasçılardan mal kaçırmaya yönelik olduğunu gösterdiğini, evlat edinenin resmi yerlerdeki imza örneklerinin mahkeme beyanıyla ilgili alınan imza örnekleri ile karşılaştırılması gerektiğini, evlat edinilene evlat edinenden intikal eden mal varlığı üzerine ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiğini iddia ederek evlatlık ilişkisinin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafça ileri sürülen iddiaların gerçek dışı olduğunu ve hukuki dayanaktan yoksun olmaları nedenleriyle kabul etmediklerini, evlatlık ilişkisinin kurulduğunun saklandığı hususunun tamamen gerçek dışı olduğunu, davanın yasal süresi içerisinde açılmadığını, Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.03.2013 Tarihli, 2012/340 Esas ve 2013/141 Karar sayılı dosyasında evlat edinen Belgin Naklak’in ifadesinde davalı müvekkili ile aralarındaki evlatlık ilişkisi kurulmasını sağlayan yakınlığını ve bakımı aktardığını, evlat edinen ile evlat edinilen arasındaki ilişkinin çok eskiye dayanan ve teyze-yeğen yakınlığından çok daha ötede gelişen anne-evlat ilişkisi olduğunun yapılan inceleme neticesinde ortaya çıkacağını, evlatlık ilişkisinin kaldırılmasının evlatlığın menfaatini ağır bir biçimde zedeleyecekse bu yola gidilemeyeceğini, evlat edinenin evlatlık ilişkisinin kurulmasına yönelik davanın açıldığı ve kesinleştiği tarihe değin akli melekelerinin yerinde olduğunu, 2013 yılında Beste Yabzö’ın istifa ederek teyzesine annesi ve kardeşi ile bakmaya başladığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 28.01.2020 tarihli ve 2016/561 Esas 2020/64 Karar sayılı kararıyla; evlat edinmeye ilişkin Mahkememizin 2012/340 Esas ve 2013/141 Karar sayılı dava dosyasında da evlat edinen Belgin Naklak tarafından evlat edinilen davalı Beste Yabzö küçükken en az 5 yıl süreyle bakılıp gözetildiği ve eğitildiğine ilişkin herhangi bir tanık beyanı veya herhangi bir bilgi ve belgenin bulunmadığı, bu itibarla 4721 sayılı Kanun’un 313 üncü maddesi kapsamında evlat edinen Belgin Naklak tarafından, evlat edinilen davalı Beste Yabzö küçükken en az beş yıl süreyle bakılıp gözetildiği ve eğitildiğinin anlaşılamadığı, davacı taraf evlat edinilen davalı Beste Yabzö’ın eşinin rızasının alınmadığını iddia ettiği, Mahkememizin 2012/340 Esas ve 2013/141 Karar sayılı dava dosyasında evlat edinilen davalı Beste Yabzö’ın 27/09/2009 tarihinde evlendiği ve evlat edinmeye karar verildiğinde evliliğin devam ettiği halde evlat edinilen davalı Beste Yabzö’ın eşi Ozan Yabzö’ın evlat edinmeye rızasının alınmadığı, davacı tarafça her ne kadar evlat edinenin ayırt etme gücünü haiz olmadığını iddia edilmişse de İstanbul Adli Tıp Kurumu 4. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun 14.06.2019 tarihli raporuna göre evlat edinilen Belgin Naklak’in evlat edinmeye ilişkin Mahkememizin 2012/340 Esas ve 2013/141 Karar sayılı dava dosyasında karar tarihi olan 13.03.2013 tarihinde fiil ehliyetini haiz olduğu ve davacı tarafça her ne kadar evlatlık ilişkisinin kurulmasında asıl niyetin mirasçılardan mal kaçırma iradesinin olduğu iddia edilmişse de Kanun’da evlatlık ilişkinin kaldırılmasında muvazaaya ilişkin herhangi bir düzenleme içermediği gerekçesiyle davanın kabulüne, evlatlık ilişkisinin kaldırılmasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı vekili tüm yönlerden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 22.06.2021 tarihli ve 2020/1413 Esas, 2021/1283 Karar sayılı kararıyla; dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere, her ne kadar davalının eşi tarafından verilen dilekçe ile eşin rızasına dair usulü eksiklik tamamlanmış ise de, küçükken en az beş yıl süre ile bakılıp gözetilme ve eğitilme veya evlat edinilenin en az beş yıldan beri evlat edinen ile aile halinde birlikte yaşama koşullarının oluşmamasına ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmediği gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı vekili tüm yönlerden temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 01.03.2022 Tarih 2021/7966 Esas, 2022/1940 Karar sayılı ilamında; Mahkemenin evlat edinme ilişkisinin kaldırılmasına yönelik davayı kabul gerekçesinin bakım şartının gerçekleşmeden karar verilmiş olması şeklinde olduğu, ancak; bakım şartının gerçekleştiği hususunun kesinleşen Mahkeme kararında yer aldığı bu nedenle kesinleşmiş bir mahkeme kararının başka bir mahkeme tarafından yok sayılamayacağı, evlatlık ilişkisinin kaldırılmasını sistematik olarak sıkı kurallara bağlayan ve evlatlık ilişkisinin taraflarca keyfi bir şekilde kaldırılmasının önünü kapayan 4721 sayılı Kanun’daki düzenlemeler de dikkate alındığında, Mahkemece davanın kabulüne dayanak yapılan hususların esasa ilişkin eksiklik olarak kabulünün mümkün olmadığı bu sebeple ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yerinde bulunmayan gerekçe ile davanın kabulü doğru görülmediği gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kesinleşen evlat edinme kararının denetiminin aynı nevideki başka bir mahkeme tarafından yapılamayacağı evlat edinme şartların oluşup oluşmadığı evlatlığın kaldırılması davasında irdelenemeyeceği, davacı tarafın 4721 sayılı Kanun’un 317 nci ve 318 inci maddelerinde evlatlığın kaldırılmasını gerektirir nitelikte somut bilgi ve belge sunması halinde evlatlığın kaldırılması şartlarının incelenebileceği, davacının ise evlat edinme şartlarının irdelenerek evlatlığın kaldırılması talebinde bulunduğu, davacı tarafından 4721 sayılı Kanun’un 317 nci ve 318 inci maddelerinde evlatlığın kaldırılmasını gerektirir nitelikte somut bilgi ve belge sunulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; 4721 sayılı Kanun’un 313 üncü, 317 nci ve 318 inci maddelerinin uygulanma olanağını ortadan kaldıracak şekilde karar verildiğini, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; tüm yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, evlatlık ilişkisinin kaldırılması istemine ilişkin olup; uyuşmazlık, aynı dereceli bir mahkemenin kararının dayanağı olan gerekçesinin başka bir mahkeme tarafından yok sayılıp sayılamayacağı, evlatlık ilişkisinin kaldırılmasını gerektiren bir hususun ispatlanıp ispatlanamayacağı, kesinleşen konularda yeniden temyiz incelemesi yapılıp yapılamayacağı, Mahkemece uyulan bozma ilamı doğrultusunda karar verilip verilmediği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 317 nci ve 318 inci maddeleri; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen İlk Derece kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olduğu, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesinin hukuken mümkün bulunmadığı anlaşılmakla; davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.06.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.